Kışkırtıcı Düşünceler, Yeni Ufuklar (1)
Tayvan İşgal Ediliyor Olsa:
Rusya'nın Ukrayna topraklarında gerçekleştirdiği askerî harekâtı, birçok farklı cephesiyle haftalardır gözlemliyoruz. Gerek televizyonlarda gerek sosyal medyada bu hususta sayısız değerlendirme ve analiz okudunuz. Ben ise şu soruyu sormak isterim: Eğer Rusya yerine Çin'i, Ukrayna yerine Tayvan'ı koysaydık ne olurdu?
Bu varsayım henüz gündemimize getirilmedi. Fakat sorunun Çin yönetim erkinin uykularını kaçırmaya başladığından zerre kuşkum yok. Ayrıca kendi ekonomilerinin, hava başta olmak üzere askeri kuvvetlerinin, sivil sosyal yapılarının ve halkın itaat seviyesinin ayrı ayrı değerlendirildiğine de eminim. Açıkçası bu seviyede yaptırımların Rusya'yı zorlayacağı muhakkak. Ama bundan çok daha mütevazi bir izolasyonun, Rusya’ya göre dünyaya çok fazla ticari boyutta entegre olan Çin için çok daha öldürücü etkiler doğurabileceği de görülebiliyor.
Kızım Sana Söylüyorum:
ABD ve Birleşik Krallık öncülüğünde kurgulanan bu harekâtın, Çin'in geleceğini ve askeri ya da sivil tüm stratejilerini etkileyeceğinden kuşku duymamak gerek. Bu da Anadolu irfanından kopan bir özlü sözü aklımıza getirmekte: Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Exponential War:
Şu konuyu önemle vurgulamak isterim. Karşımızda asimetrik değil, gayri nizami değil, şehir savaşı değil, vekil savaş değil, başka bir tür savaş biçimi, bambaşka bir savaş anlayışı ortaya çıkmış durumdadır. Ben buna şahsen "Exponential War" tanımını koymaktan yanayım. Ya da: ExO Muharebeler. Yazı dizisi geliştikçe bu hususun okuyucularımın zihninde de bir zemine oturmaya başlayacağını düşünüyorum.
Bu kavramla yeni karşılaşıyor olabilirsiniz. Fakat farklı isim ve tabirler ile kırıntılarını muharebe tarihinin geçmiş yarım asırlık bölümünde rastladığınızı hatırlayabilirsiniz. Örneğin General Norman Schwarzkopf'un "It Doesn't Take a Hero" kitabında, ABD ordusunun muhteşem değişim ve dönüşüm sürecini ikinci dünya savaşı zamanından başlayarak tasarladığını gözlemleyebilirsiniz.
TRADOC Ne Yapıyor?
Günümüzün 30 yılı devirip 40 yıla yaklaşan M1 Abrams, M2 Bradley, AH-64 Apache vb. sayısız silah sistemini ve platformunu tasarlayan ve geliştiren süreç ve bu süreçte TRADOC (Training ve Doctrine Command) adlı komutanlığın oynadığı rolü düşünmemiz yeterlidir.
Fakat TRADOC komutanlarının günler geceler boyu süren strateji geliştirme ve analiz toplantılarına yönelik değerlendirmeleri, bu süreci olgunlaştırmasının kökenlerini başka bir kitapta bulacaksınız. Ünlü Futuralist (Gelecek Bilimci) çift Alvin ve Heidi Toffler'in "War and Anti-War" başta olmak üzere yazdıkları kitaplarında bu konular detaylıca kapsanmıştır. Orada kovuk savaşları adlı bir kavramın günümüzde nasıl büyüyüp yeşillendiğini gördüğünüzde hayretlere düşeceksiniz. Sizlere sunacak olduğum "ExO War" kavramını düşünürken, Tofler’lerin şu sözü kulaklarınızdan yankılanacak. "Tarihin her devrinde savaş yapma ve servet yapma biçimleri birbirine benzemiştir."
Yeni Savaş Doktrinleri Geliyor:
Önce Covid ardından da mevsimsel gribe yakalandığım için bir süredir yazamadım. Fakat bu süre zarfında haber kanalları ve programlarını bolca izleme fırsatı buldum. Rastladığım tüm askeri uzmanların hala konunun özünden oldukça uzak kaldığını görmek beni farklı düşüncelere itmiştir. Dolayısıyla aynı Rus Ordusu gibi bizim ordumuzun geleceği hususunda da derin bir endişe içine sürüklendiğimi söyleyebilirim. Fakat şüphe duymadığım bir şey var:
Modern ülkelerin siyaset yapıcıları ve ordularının üst yönetimleri, bu askerî harekâtı, tüm detayları ve incelikleriyle analiz edecekler. Silahlanma politikalarını, ordu yapılanmalarını, yeni silah ve mühimmat sistemlerini bu analizlere göre yeniden dönüştürecekler ve yapılandıracaklar.
Sonuç:
Benzer düşüncelerle Türk düşün dünyasına katkı sunmak, bu konulara yönelik incelemelerde dikkate alınmasını gerekli gördüğüm bazı hususlarda sizleri bilgilendirmek istiyorum.