Yükselen yenilikçilik kamunun yeni kurtarıcısı olabilir mi?
Yükselen Yenilikçilik Yükselen yenilikçiliğin en büyük özelliği onun uygulanmak zorunda olmasıdır. Zira gelişim faydaya uygulama ile çevrilir. Bilgi toplumuna ve bilgi ekonomisine doğru evrilen bir dünyada, özellikle bilim ve teknolojideki gelişme sürecinin toplumsal faydaya çevrilmesi, yani “yenilikçilik süreci”, toplumların geleceğini belirleyen en önemli unsur haline gelmiştir
Yükselen Yenilikçilik
Yükselen yenilikçiliğin en büyük özelliği onun uygulanmak zorunda olmasıdır (Gault 2018:618). Zira gelişim faydaya uygulama ile çevrilir. Bilgi toplumuna ve bilgi ekonomisine doğru evrilen bir dünyada, özellikle bilim ve teknolojideki gelişme sürecinin toplumsal faydaya çevrilmesi, yani “yenilikçilik süreci”, toplumların geleceğini belirleyen en önemli unsur haline gelmiştir (TÜSİAD 2003).
Yenilikçilik nedir?
Günümüz kamu yönetiminde çözümleri sürdürülebilir kılmaya yönelen ve artan oranda kalite modelleriyle kamu yönetimlerine özel sektörden transfer edilen yenilikçilik toplumsal faydaya yönelen ve kamu yönetiminde değer üreten yeni fikirler anlamına gelmektedir. Yenilikçilik ile yeni ürünler bulunmakta veya iyileştirilmekte, yeni hizmet veya üretim yöntemi geliştirilmekte ve bunlar artı değer elde edecek biçimde yürütülen süreçlere yayılmaktadır. Elde ettiği sonuçlara göre tedrici, radikal ya da dönüştürücü yeniliklere rastlanabilmektedir (Akenroye 2012:3).
Son zamanın hedefe gitmede en kestirme ve en ucuz yolu kuşkusuz yenilikçiliktir ve yenilikçilik zekadan çok üretkenliği netice veren yaratıcı zekâ ile ilişkilidir (Mulgan ve Albury 2003:15). Ancak genel yenilikçilik tanımının tüm ekonomik sektörlerde kullanılmasının sonucu, yenilikçilik aktivitelerinin istatistik kurumları tarafından tutarlı bir biçimde verilerini istatistiki hale getirmesini zorunlu kılmaktadır. Zira tüm sektörlerde aynı tanımları kullanmak verilerin uyumunu ve analiz tutarlılığını destekler (Gault 2018:621). Kamuda girdi tasarrufu ve çıktı artışı ile verimlilik, müşteri tercihi, yenilikçilik ve öğrenme ile de kalite üzerinden müşteri memnuniyeti sağlanmaktadır.
Yenilikçilik ve Üretim Artışı
OECD (2010) yayınladığı bir raporda yenilikçiliği, büyümeye ve sosyal sorunlarla baş etmeye yardım eden bir sistem olarak tanımlamaktadır. Yenilikçilik, sistem olarak kullanıldığında, “iklim değişikliğini hafifletmekten, sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmeye ve sosyal uyumu desteklemeye” (Gault 2018:617) kadar birçok alanda işlevsel sihirli bir değnek vazifesi görmektedir. Günümüz dünyasında üretim artışının yaklaşık dörtte üçü yenilikçilikten kaynaklanmaktadır. (Carrier 2009:31-32). Mulgan da (2006:11) dünyadaki üretim artışının %60-80’inin makineleri daha sıkı çalıştırmaktan değil yenilikçilikten kaynaklandığı belirtmektedir.
Yenilikçilik, Değişim ve Kamu Yönetimi
İnsan ve toplum hallni ne kadar olduğu gibi muhafaza etmek istese de bunu başaramaz, yenilikten ve değişimden kaçamazlar. Bu nedenle toplumsal yapıların bir günü diğerine eşit olmamalıdır. Zira örgütler gelişemez ve gelişmeyi adapte edemez ise yok olacaklarını bilirler (Sir Bourn 2007:214). Her ne kadar bu korku, kamu kurumlarında lağvedilme pek görülmediğinden nadir bulunsa da (Mulgan ve Albury 2003:2) uzun vade de bitmeyen ya da değişmeyen kamu yapısı da bulunmaz. Bu nedenle bizzat kurum asla sona ermeyecek bir gelişmeyi amaç edinmelidir (Starling 2008:412).
Yeni Aktörler, Yeni Sorunlar ve Yenilikçilik
Yenilikçilik, yüzyılımızın ortasında tüm nüfusun %70’inin şehirlerde yaşadığı, uzun yaşayan ve yaşlı bir nüfus yapısı ve nihayet Çin-Hindistan gibi yeni ortaya çıkan ekonomilerin devam eden yükselişi ile oluşan pürüzsüz bir fırtına ile baş etmenin bir yöntemi olarak görülmektedir (Vaitheeswaran 2012). Peki, bu yeni ekonomi devlerinin yanında ABD, Japonya ve AB gibi eski ekonomi devleri ile baş etmek isteyen başaltı ülkeler yenilikçiliğe ne kadar sarılmalıdır: Charlie Henneman (2013) bunu “Yenilikçilik Dünyayı Kurtarabilir mi?” diyerek başlığa çekmiştir.
Sihirli bir değnek olan yenilikçilik herkesin farkında olabileceği bir husus olarak da görülmemelidir. Zira inovasyon yetenek, fırsat ve motivasyonun mükemmel terkibidir (Mulgan ve Albury 2003:32).
Yenilikçilik Kamuyu Kurtarabilir mi?
Peki “Yenilikçilik Kamuyu Kurtarabilir mi?” Bu soruya Birleşik Krallık’ta (BK) uygulanan yenilikçilik yaklaşımları ile cevap arayacağız. Ancak şunu unutmadan bu sorunun cevabı aranmalıdır: Yozlaşmış bir kamuyu hiç bir kuvvet kurtaramaz.
Yozlaşmamış bir kamuda yenilikçilik kamu yönetiminin eylem ve işlemlerinin merkezinde olmalıdır: kamu hizmetlerinin performansını yükseltir ve kamu yararını artırır; vatandaş beklentilerine cevap verir ve kullanıcı ihtiyaçlarının adaptasyonunu sağlar, hizmet etkinliğini artırır ve maliyetleri en aza indirir.
Kamu da Muhteşem Yenilikçilik Örnekleri Var mı?
Elbette… Çok büyük kaynakları kullanan kamu yönetiminde böyle örnekler bulunmasına kimse şaşırmamalı. Nitekim kamu sektörü internet, WWW ve açık üniversite örneğinde de olduğu gibi kamu da geçmiş muhteşem başarılara sahiptir (Mulgan ve Albury 2003:2). Birleşik Krallık’taki (BK) University College London (UCL) Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Proğramının adını (Master of Public Administration –MPA-) İnovasyon, Kamu Siyasası ve Kamu Değeri (Innovation, Public Policy and Public Value) olarak benimsemiştir (UCL: 2019) ki kamu yönetiminin üç büyük bileşeninin başına yenilikçilik konulmuştur. Burada, küreselleşen yenilikçilik ekonomisi, teknolojik, sosyal ve kurumsal yenilikçilik yanında stratejik tasarım, dijital dönüşüm, yönetişim ve kamu yönetiminde rekabet üstünlüğü sağlayan düşünce ve uygulamalar üzerinde çalışılmaktadır. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanlığı da daha 2006 yılında çıkardığı “Innovations in Governance and Public Administration: Replicating what works” adlı raporunda bir elbisenin herkese uymayacağını belirtmekle beraber “başarılı çalışmaların paylaşılmasının kamu yönetimi ve yönetişim alanında yenilikçilik için çok büyük bir fırsat” olarak değerlendirmektedir (UN DESA 2006).
Kamu Yönetiminde Üçüncü Dalga: Algı Yönelimli Kamu
Uzun yıllar Fransa odaklı Kıta Avrupası yaklaşımı süreç odaklı bir kamu yönetimi oluşturdu. Taylorizm, bilimsel yaklaşımla bu yapıyı destekledi. Sonuç kırtasiyecilik oldu. Bugün git yarın gel. Yarım asırdır kamu yönetiminde ikinci dalga İngiltere merkezli geldi. Anglo-Sakson anlayışı ile kamu radikal bir biçimde sonuç odaklı olmaya yöneldi. Etkili bir sonuç aldıktan sonra sürecin hiçbir önemi yoktu. Bu, belirli iyileştirmeler getirdi. Ancak, süreci ve süreci belirleyen kuralların ihmaline neden oldu. Seçilmişlerin baskısı kamunun içten yozlaşma eğiliminin yanına daha büyük dışsal bir yozlaşma getirdi.
Kamu yönetiminde üçüncü dalgaya bundan on yıl önce ilk Amerika’da rastladım. Son dalga, Obama’nın “algı gerçekliktir” sözü ve Trump’ın bunu uygulamasıyla oluştu. Süreci ve kuralları yok sayan sonuç yönelimli anlayışın doğal sonucu, kural tanımayan başkanlar, rakamları gizleyen istatistik kurumları, baskı altına alınan adalet sistemi ve susturulan basınla kendini gösterdi: Algı yönelimli kamu. Dünyada demokratik sistem ilk defa bu kadar otokratik sisteme yaklaştı ve bunda devletin ideolojik aygıtlarının yadsınamaz rolü algı yönelimli kamuyu doğurdu.
Obama, Fox (2021) izleyicilerinin diğer insanlardan 'farklı bir gerçeklik algıladıklarını' söylerken, bir Demokratın bırakmaması gereken bir miras bıraktı: Artık insanların, “gerçekler gerçek değildir” dediği bir çağda yaşıyoruz (sachsmedia.com, 2019). Bu berbat durumlardan kurtulmak için İnovasyon diye de adlandırılan yenilikçilik kamunun yeni eğilimidir ve hatta son zamanlarda kamunun kurtarıcısı olarak görülmektedir (Steward 2008:1).
(Haftaya İngiliz Kamu Yönetiminde yenilikçilik konusunu işlemeye devam edeceğiz.)