Türkiye’de Su Sorunu Varken, Yerel Yönetim Adayları Neden Su Yönetimi Politikalarını Açıklamıyorlar?
Türkiye Su Enstitüsü (SUEN) tarafından Haziran 2022’de yayımlanan “Büyükşehir Su ve Kanalizasyon İdareleri arasında Mukayeseli Performans Değerlendirmesi” raporunda 26 büyükşehrin ortalama su kayıp kaçak oranı %40 olarak verilmiştir.
Şebeke sularımızın yaklaşık yarısı çeşmelerimize ulaşmıyor. Çözüm için teknoloji destekli kayıp kaçak yönetimi ve yeni finansman modeli gerekiyor.
Türkiye Su Enstitüsü (SUEN) tarafından Haziran 2022’de yayımlanan “Büyükşehir Su ve Kanalizasyon İdareleri arasında Mukayeseli Performans Değerlendirmesi” raporunda 26 büyükşehrin ortalama su kayıp kaçak oranı %40 olarak verilmiştir.
Diğer kentler de hesaba katıldığında ülkemizde şehir şebekelerindeki ortalama su kayıp kaçak oranı %40-%50 arasındadır. Bu oran ortalama değer olup bazı il ve ilçelerimizde %60-70’e kadar ulaşmaktadır. Kentlerde su şebekelerinin eski olmasından kaynaklanan su kayıplarının yanı sıra tahakkuk ettirilemeyen kaçak su kullanımı da mevcuttur.
SUEN Raporunda yer alan 26 Büyükşehrin su idarelerinin verilerine göre şebekeye verilen su miktarının %56’sının faturalandırılmış izinli su tüketimi, %4’ünün faturalandırılmamış izinli su tüketimi, %11’inin idari kayıplar ve %29’unun fiziki kayıplardan oluşmaktadır. Bu doğrultuda; beyan edilen veriler dikkate alındığında, sisteme giren suyun ortalama gelir getiren ve gelir getirmeyen oranları sırasıyla %56 ve %44 olmaktadır. Bir diğer deyişle birçok büyükşehrimizde sisteme giren suyun ortalama %44’ü gelir getirmemektedir.
Büyükşehirlerin 27 milyon abonesi var
Ülkemizde faaliyet gösteren 30 Büyükşehrin Su ve Kanalizasyon İdarelerinim hizmet verdiği toplam abone sayısının 27 milyonu aştığı düşünülürse, büyükşehirlerimizde su kayıpları sebebiyle oluşan toplam yıllık ekonomik kaybın 2020 yılı fiyatlarıyla 10,5 milyar TL’yi aştığı tespit edilmiştir. Bu ekonomik kaybın yanı sıra su gibi çok önemli yaşamsal bir doğal kaynağı çeşmelerimize ulaşmadan kaybetmemiz nedeniyle sorunun büyük boyutta bir sorun olduğunu söyleyebiliriz.
Genel olarak bakıldığında kentlerimizde yaklaşık olarak yılda ortalama 7 milyar metreküp arıtılmış, temiz içme ve kullanma suyu şebekeye verilmektedir. Bu suyun ortalama olarak 3 milyar metreküpü çeşmelere ulaşmadan kaybolmaktadır.
Kentlerimizde kayıp kaçak oranı neden yüksek?
Tüm kentlerimizin su şebekelerindeki kayıp ve kaçak oranımızı ortalama %50 olarak kabul edebiliriz. SU EN Raporunda da belirtildiği gibi ortalama kayıp ve kaçakların üçte biri fiziki kayıplardan oluşmaktadır. Bu kayıpların temel nedeni ise artan su talebi, sistemdeki yüksek basınç nedeniyle eskimiş su şebekelerinden suyun sızmasıdır. Bunun yanı sıra CBS ve SCADA sistemlerinin eksik olması, teknik personel yetersizliği ve bakım onarım eksikliği gibi sorunlar da kayıp kaçak oranını arttıran nedenlerdir.
Büyükşehirlerimizin çoğunda son 10 yıldır su şebekelerindeki kayıp ve kaçakların tespiti ve giderilmesi için çok önemli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak su şebekesi çok eski olan kentlerde bu sorunun ortadan kaldırılması için şebekedeki boruların yenilenmesi gerekmektedir. Bu da hem binlerce kilometre uzunluğundaki hatların değiştirilmesi ve ayrıca bunun için gerekli finansmanın bulunması gibi zorluklar içermektedir. Bunun yanı sıra yerel yönetimlerin yer altındaki altyapı yatırımlarından çok yerüstündeki prestij sağlayacak görünür yatırımları öncelemesi de bu konudaki ilerlemeyi yavaşlatmaktadır.
Ne yapılmalı?
Yerel yönetimlerin su kayıp ve kaçaklarını azaltmalarına yönelik olarak ilk yönetmelik 2014 yılında yayınlanmıştır. Bu yönetmelikte belirtilen kayıp kaçak azaltma hedeflerine ulaşılamamıştır. Bu nedenle 2019 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlanmıştır. Bu yönetmelikte;
“Büyükşehir ve il belediyeleri su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla %30, 2028 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla %35, 2028 yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlüdürler.” denmiştir.
Ayrıca bu hedeflerin tutturulabilmesi için özellikle yatırım kredisi bulma konusunda zorlanan belediyelere merkezi hükümet ve İller Bankası tarafından daha fazla destek sağlanmalıdır.
Bunların yanı sıra idarelerin su kayıplarına dair periyodik gerçekleşmelerinin ve su kayıplarının azaltılmasına dair eylem planlarının kamuoyuna açıklanması sağlanmalıdır. Yönetmelikte öngörülen su kayıp hedeflerine ulaşan idarelere merkezi yönetim tarafından performans bazlı teşvik, ödül veya imtiyazların sağlanması da su yönetimlerinin motivasyonunu arttıracaktır.
Su ve Kanalizasyon İdarelerinin kurumsal kapasitesi güçlendirilmeli ve teknolojik altyapısı geliştirilmelidir. Bu kapsamda Akıllı Su Çevrim Sistemi ile, gerçek zamanlı olarak içme suyu şebeke sisteminde su kalitesindeki en ufak değişiklikler bile tespit edilebilir. Böylece hem kaliteli içme suyu sunmak, su israfına son vermek, suyun boşa akmasını önlemek hem de kayıp-kaçak oranını yüzde 15'in de altına indirmek mümkündür.
Bunun için su yönetiminin teknoloji destekli kayıp kaçak yönetimi altyapısını kurması ve bu yatırımları yapmak üzere bir finansman modeli oluşturması, merkezi hükümet ve yerel yönetimler arasında buna yönelik işbirliğinin geliştirilmesi gerekir.
Su kayıplarının önlenmesi halinde;
• Su kaynaklarının korunması
• Su temin ve iletim maliyetinin düşürülmesi,
• Yeni yatırım projeleri için gelirlerin arttırılması
• Yatırımların kısa süre içerisinde kendini amorti etmesi, mümkün olacaktır.
Ayrıca Belediyeler içme suyu şebeke sisteminde kayıpları azaltarak su temininde verimliliği ve su gelirlerini artırabilirler. Önümüzdeki yerel yönetim seçimlerinden önce adayların bu konudaki gerçekçi projelerini ve finansman modellerini açıklamaları gerekir.
Su yönetimi sadece çeşmelerden suyu akıtmak değildir. Bunun yanı sıra su yönetiminin kenti ani sellere karşı daha dirençli hale getirmek, bu sellerde can kaybını önlemek, atık suları ileri biyolojik arıtmadan geçirip tekrar kullanmak, yağmur suyu hasadını desteklemek, kentsel dönüşümde ikili su şebekesi ile gri suyu kullanan pilot projeler geliştirmek, sünger kent konseptine göre yeraltı sularını beslemek, büyük park alanlarını ani sellerin önlenmesinde doğal çözüm alanları olarak kullanmak gibi birçok konuda görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu konularda da açıklamalar yapacak yerel yönetim adaylarının artmasını bekliyoruz.