20 Yıllık Deneyim
Evet, bilmese de çevresinde herhangi bir konuda gerektiğinde bilgi alabileceği yeterinden çok danışmanı var, iktidar partisi bunca yıllık iktidar olmalarının avantajı ile iyi bir organizasyon yeteneği kazandı. Yeterince kadro da biriktirdi çevresinde. Yani normalde artık bunca tecrübe ile hata yapmamalı. Yine de bunca hata yapıldığına göre bunun bir sebebi olmalı.
Biz inşaatlarda çok insan tanırız. Genelde genç kuvvetli işçiler inşaatlarda daha çok iş imkanı bulsalar da, öyle işler vardır ki, kas gücünün böyle işlerde hiç bir önemi yoktur.
Sadece kas gücü değil tabii ki. Akıl gücüne de ihtiyacımız olur inşaatlarda.
Mesela ofiste çalışan kadrolarımız vardır. Hem de öyle tecrübeli olanlar vardır ki aralarında, bir iş verirsin ve unutursun, çünkü yılların tecrübesiyle işini nasıl yapacağını ondan daha iyi bilen yoktur.
Bir yanda akıl gücü, bir yanda kas gücü, bir yanda tecrübe, bir yanda tecrübesiz de olsa gençlik gücü, inşaatta her türlü iş gücüne ihtiyaç vardır.
Evet, tecrübe gerçekten çok önemlidir, tecrübeli bir sıvacı ustası işini iyi yapar, ya da ofiste çalışan tecrübeli bir hesap uzmanı.
Tecrübesiz olsa da kazma kürekle çalışan genç ve kuvvetli işçiler de inşaatların olmazsa olmaz çalışanlarıdır.
Ancak tüm bu çalışanların başında inşaatlarda yeterince saha tecrübesi olan mühendisler olur. Genç mühendisleri ise tecrübelilerin yanına yardımcı olarak veririz, ya da saha mühendisi olarak sınırlı sorumluluk veririz.
Saha mühendisleri gençtir, ama o sıvacı ustasının nereyi nasıl yapacağını onlar tarif ederler. Çünkü projeyi okumasını mühendisler bilir. Sıvacı ya da duvarcı ise işi yapmasını bilir.
Yani herkesin kendince görevi vardır, tecrübe önemlidir ama bir duvarcı ne kadar tecrübeli olursa olsun genç bir mühendisin işini yapamaz. Bilgisi yetmez.
Tabii inşaat sahaları adeta askeri düzenle yönetilir. O genç mühendislerin başında saha şefi, ofisin ve sahanın başında ise projenin büyüklüğüne göre ya şantiye şefi ya da projenin başı olan proje müdürü olur.
Proje müdürü artık tüm projeye hâkim kişidir, projenin finans detaylarından tutun, sözleşmenin her satırına kadar tüm detaylarını bir proje müdürü bilmek zorundadır. Çünkü tüm sorumluluk ondadır. İşverenle de muhatap proje müdürüdür, kontrol teşkilatıyla da. Çünkü projenin sorumlu yöneticisidir.
İşte size liyakat düzeni. Şantiyelerde liyakat yaşa veya tecrübeye bağlı değildir. Bilgiye dayanır. Sorumluluğa dayanır.
Gerçi ben liyakat sözünü sevmiyorum, daha önce yazmıştım bir yazımda, ama mecburen ne demek istediğimin anlaşılması için ben de bu sözü kullanmak zorunda kalıyorum. Bana kalsa bilmekle ilgili başka bir sözcük daha uygun olurmuş.
Şimdi buraya kadar niye bu konuyu bu kadar detaylı anlattım ve şantiye düzenini tanımladım biliyor musunuz?
Çünkü artık şu Erdoğan'dan başka kimse mi var, kime oy verelim söyleminden sıkıldım.
Evet, sayın Erdoğan'ın uzun bir süre devlet kadrolarında tecrübesi oldu. Kimileri için belki sadece bu olmayabilir sebebi, ama bugüne kadar yapılan seçimlerden belli bir seçmen tarafından takdir gördüğü de doğru.
Ancak devletin başı olmak sadece tecrübeye bağlı değildir. Seçmenin tercihine de saygım büyük, ancak geldiğimiz durum da ortada.
Bence kimi meziyetleri bir devlet başı için yeterli değil.
Her şeyden önce toplumu kutuplaştırması yaptığı en büyük yanlış. Kimi yaptığı yanlışlar için ise kendisi de millet beni affetsin demişti.
Yani yönetimde olduğu sürede af gerektiren yanlışları da oldu.
Kişisel karakteri için bir sözüm yok, hepimizin türlü türlü huyları var, hepimiz farklıyız birbirimizden.
Ancak bu yaptığı büyük hataların sebebi nedir diye düşündüğümde karşıma bilgi eksikliği çıkıyor.
Sanırım kimi konularda bir devlet başkanında olması gereken düzeyde bilgisi maalesef yok. Olsaydı bunca konuda sürekli çark etmesi mümkün değil. Bilen insan çark etmez. Gerek duymaz, çünkü doğrusunu biliyordur.
Evet, bilmese de çevresinde herhangi bir konuda gerektiğinde bilgi alabileceği yeterinden çok danışmanı var, iktidar partisi bunca yıllık iktidar olmalarının avantajı ile iyi bir organizasyon yeteneği kazandı. Yeterince kadro da biriktirdi çevresinde. Yani normalde artık bunca tecrübe ile hata yapmamalı.
Yine de bunca hata yapıldığına göre bunun bir sebebi olmalı.
Peki, tamam, kim olsa her şeyi bilmesi mümkün değil zaten, yani sayın Erdoğan'ın da her şeyi bilmesi mümkün değil.
Bu durumda niçin eleştiri yapıyorum sizce? Eğer her şeyi bilmesinin mümkün olmadığını biliyorsam, nedir itirazım?
Her şeyden önce devletin başı bilgili olmalıdır dedim, ama bilgi de yeterli değil. Vizyon diyorlar son zamanların meşhur tabiriyle ve vizyon sahibi de olmalıdır.
Sayın Erdoğan için vizyonu yok demek istemiyorum, ancak yapılan yanlışlar bazı konularda bilgisinin yetersiz olduğunu bana ispatladığı gibi gençlerle az da olsa sohbetleri de vizyon eksiğinin de olduğunu kanıtlıyor.
Önce gelin yapılan yanlışlara bir göz atalım:
Mesela niye bu ülkeye bunca göçmenin gelebileceğini bilemedi ve zamanında önlemini almadı? Biliyordu ve bilerek böyle yaptı diye düşünmek istemiyorum.
Mesela dün cemaat dedikleri, bugün terör organizasyonu diye niteledikleri ajan kadroların asıl amaçlarını zamanında niye anlayamadı? Bilerek o kadroları destekledi diye düşünmek istemiyorum. Gerçi ne istediniz de vermedik demişti. Demek ki en azından bir şeyler istediklerinin bilincindeymiş.
Mesela niye bugün de aynı yoldan ilerleyen kimi tarikat ve cemaatlerin vakıf maskesi ardında yaptıklarına müsaade ediyor? Son rezilliğe bile ancak dün bir şeyler söyleyebildi. Tecrübelerinden ders almıyor diye düşünmek istemiyorum.
Mesela niye halen daha bu toplumu kutuplaştırma yolunu seçiyor? Kutuplaştırmanın bir gün bu toplumu ortadan ikiye böleceğini bilmiyor diye düşünmüyorum. Ama olacakları bildiği halde kutuplaştırmaya devam ediyor diye düşünmek de istemiyorum.
Mesela ülke ekonomisinin bu kadar kötüye gideceğini bilseydi baştan bu anlamsız teoride ısrar eder miydi? Bilerek yaptı diye düşünmek istemiyorum. Kendince böyle doğru olduğunu düşünüyor muhtemelen, ama bu kadar kötü olacağını da kendisi bile tahmin edemedi sanırım.
Örnekler çoğaltılabilir. Bunlar ve diğer yapılan yanlışlar bende bunca tecrübesi olsa da ülke yönetiminde baştan yeterince bilgi sahibi olmadığı yönünde bir kanı oluşturuyor. Tecrübesi olsa da bilgisi yetmiyor bence.
Vizyon ise bambaşka bir konu.
Vizyon gelecek demek! Geleceği iyi tahmin etmek demek.
Tarihten de alınacak derslerle, bu toplumu geleceğe hazırlamak demek vizyon.
Zamanında Osmanlı'da da vizyon yokmuş ve Amerika kıtasını Avrupalılar keşfetmişler. Osmanlı keşfetmemiş!
Fizan diyoruz, kulağa çok uzak bir yermiş gibi geliyor, ama Libya'nın az ötesinden başka bir yer değil, Afrika kıtasında Fizan'dan öteye gitmemişiz.
Mesela Kıbrıs'ı vermişiz İngilizlere, vizyonumuz yetmemiş önemini anlamaya.
Matbaayı bile kaç yüz yıl sonra getirmişiz Avrupa'dan. Kendimizin keşfetmesi gerektiğini söylemiyorum bile. Avrupa'da sanayi devrimi başladığında kim bilir biz ne yapıyor muşuz?
Kısacası vizyon bambaşka bir şeydir. Dünkülerde yokmuş, bugünkülerde de yeterince yok.
O yüzden gelecek ne kadar bilinmez olsa da, şu anda yapılanlar, yani ülkenin gidişatı gelecekte olacağımız yer hakkında bana biraz ipucu veriyor. O yer ise olması gereken yer değil bence.
Bu konularda bir zamanlar birçok şey yazmıştım.
Ülkenin bugünkü gidişatı derken bence iktidarın gelecek için görüşü en azından benim aklımdakiyle tutmuyor diyorum.
Eğer benimle bile tutmuyorsa, bu iktidarın gelecek için bakış açısı gençlerin hayalleri ile kesin uyumlu olmayacaktır.
O yüzden de gençler ülkeyi terk etme hayalleri ile büyüyorlar. Fırsatını bulan ise bir dakika bile durmuyor bu ülkede. Doktorundan mühendisine yetişmiş kadroları saymıyorum bile.
Vizyon diye yaptıkları paneli ben zaten vizyon olarak görmediğim için bahsederken iktidarın gelecek görüşü dedim. Vizyon demedim. Vizyon başka bir şeydir dediğim gibi, o panelde yapılanların ise bence vizyonla uzaktan yakından bir alakası yoktu.
Tamam, her Türk vatandaşı gibi benim de iktidar için eleştiri hakkım sabittir, o yüzden buraya kadar eleştirilerimi yazdım.
Ama benim bir devlet başkanından beklentilerim nelerdir öyleyse?
Devletin başında görmek istediğim nasıl biridir? Biraz da bu konudan bahsedeyim.
Aslında çok bir şey değil istediğim.
Ülkeyi hukuk içinde yönetsin, hukuk devleti olduğumuzun bilincinde olsun. Öyle saygı duymuyorum falan deme cüretinde bulunmasın mesela. Hukuk düzeninde bir hata varsa, tamam düzelttirsin, tüm yetki zaten kendisinde. Ama hata düzeltildikten sonra ülke yine hukuka saygılı bir düzende yönetilsin.
Gelir dengesini sağlasın mesela, emeğe saygılı olsun. Tüm ülkenin refahı için elinden ne geliyorsa yapsın, hatta elinden ne geliyorsa söylemi yetmez, eğer bu devletin başı ise refahı mutlaka sağlasın.
Sonra toplumu birleştirsin, farklı görüşler olacaktır illaki, ama her farklılık bir zenginliktir toplum için. Bir bahçedeki farklı renklerdeki çiçekler gibi farklı görüşler de gereklidir sağlıklı bir toplumda. Farklı sesleri susturma niyetinde olmasın, farklı seslerin gerekli olduğunun bilincinde olsun. O yüzden basını da özgür bıraksın. Bıraksın herkes özgürce haber alabilsin.
Daha ne isteyeyim, bunları yapan biri zaten diğer gerekli meziyetlere sahip demektir.
Tabii bir de gerçekten vizyon sahibi olsun, geleceği iyi tahayyül edebilsin. Çünkü gelecek gerçekten bugünden çok farklı olacak.
Gelecekte ben bugün iş dediğimiz birçok mesleğe ihtiyaç bile olmayacağı görüşündeyim. Kitleler halinde bugün çalışanların yarın bir işlerinin olmayacağını düşünüyorum. Bugünden gelecekte bunca insana hangi yeni işler verilebileceğinin iyi planlanması gerekli. İnsanoğlu bu, bir şeylerle meşgul olmazsa aklı şeytanlığa çalışır, gelecekte ise bugün kitleler halinde çalışılan işleri robotlar yapacak. Demek ki boşta kalan insanoğlu için yeni işler bulunması gerekecek. İşte böyle bir vizyon benimkisi.
Devlet başkanı dediğimiz bu geleceğe hazırlıklı olmak zorunda. Eğer bu ülkede refah içinde yaşayacaksak kısır siyasal tartışmaları bir kenara bırakıp geleceğe hazırlık için bugünden yeni fikirler üretmek zorundayız. Bu da ancak eğitim ile olur.
Daha yazacak çok şey var, ama sanırım bu kadarı bile yeterli olmuştur.
Tecrübe değil, bilgi! Kindar değil, vizyon sahibi bir devlet başkanı beklediğim.
Tabii bugün cumhurbaşkanlığı yönetim düzeni var, o yüzden bunlar bugün için cumhurbaşkanından beklediklerim. Yarın başbakan ülkeyi yönetirse, onun için de aynı görüşlerim geçerli olacaktır.
O gün geldiğinde devletin başı olan cumhurbaşkanının ise bu ülkenin birliğinin sembolü olması yeterli olacaktır.
Sanırım bu ülkede yaşayan seksenbeş milyon içinden bu meziyetlerde mutlaka başla birileri çıkar. Bence başka çok insan var.
Başka kim var ki diye sormak yerine gözümüzü açıp yeter ki doğru yere bakmasını bilelim, doğru yere bakalım ve baktığımızda da görmesini bilelim. O zaman doğru devlet başkanını mutlaka bulacağımızdan ben eminim.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla