31 Mart’tan 31 Aya
İmamoğlu'na verilen ve en ağırından cezalandırma ile neticelenen bu yargı kararının, hukuki mi, siyasi mi olduğu elbet önemlidir. İktidar yanlıları hukuka müdahale edilemeyeceğinden yola çıkarak karara saygı duyulmasını beklerken, muhalefet yanlıları ise bu kararın tamamıyla siyasi olduğunu ileri sürmektedirler.
2019 yerel seçiminin yapıldığı 31 Mart gecesi sabaha kadar ekibiyle beraber direne direne belediye başkanlığını kazanan, sonrasında seçimin tuhaf sebeplerle iptali ile 23 Haziran’da bir kez daha bu sefer oylarını artırarak yeniden seçilen bu ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanı, Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı söylemden 3,5 yıl sonra hem hukuken hem de siyaseten cezalandırılması basit bir hukuki ve/veya siyasi olay olarak görülemez.
Ahmak ifadesinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından İmamoğlu’na söylenmesi ve İmamoğlu’nun başka ifadelerle karşılık vermesiyle oluşan bu hukuki durum, politik tartışmaları ivmelendirmiştir. Karşılıklı hakaret olarak değerlendirilebilecek sözler neticesinde atanmışların değil, seçilmişlerin suçlanması hukukun siyasi bir garabet yarattığı tartışmalarına sebep olmuştur.
En ağırından cezalandırma ile neticelenen bu yargı kararının, hukuki mi, siyasi mi olduğu elbet önemlidir. İktidar yanlıları hukuka müdahale edilemeyeceğinden yola çıkarak karara saygı duyulmasını beklerken, muhalefet yanlıları ise bu kararın tamamıyla siyasi olduğunu ileri sürmektedirler. Aslında bu kararın siyaseten kime ve ne şekilde fayda/zarar sağlayacağını iyi okumak, bu konunun üzerine eğilmek gerekmektedir. Toplumsal algı, bu kararın politik olduğu şeklinde oluşursa, bu durum seçim sathı mahalinde bugünkü iktidara büyük zarar verecektir. Ekonomik kötü gidişten kaynaklanan ve bu sebeple azalmakta olduğu görülen halk desteğine bir de karşı tarafı hukuk yoluyla siyasi mağduriyete sokma algısının eklenmesinin, siyasi iktidarın karnesine negatif olarak yansıması kaçınılmazdır.
Millet ittifakının muhtemel bir Cumhurbaşkanı adayının siyaseten yasaklı ve cezalı hale gelmesi, bu ittifakın bileşenlerini konsolide edecek, Ak partinin, Cumhur ittifakının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise aleyhine bir durum yaratacaktır. Bu aleyhte durumu, ancak ve ancak Erdoğan’ın bu karara karşı gelmesi, kendi politik gelişim tarihini düşünmesi, irdelemesi ve ona göre hareket etmesi değiştirebilir.
Artık görünen odur ki, bu andan itibaren ne tür gelişmeler olursa olsun, bu hapis cezası ve siyasi yasaklama ile İmamoğlu’nun Millet ittifakı Cumhurbaşkanlığı adaylığının önü kapanmış görünse de, iyiden iyiye açılmıştır.
İmamoğlu’nun 31 Mart’taki seçim zaferi, hukuk yoluyla 31 ay ile cezalandırılmıştır. 31 aylık bu cezalandırma, 2023 seçimlerinin sonuçlarını Millet ittifakı için pozitif, Cumhur ittifakı için ise negatif etkileyecektir. İmamoğlu, yasaklı olması sebebiyle 2023 seçimlerinde Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olamasa bile, bu mağduriyetiyle bir sonraki, yani, 2028 seçimlerindeki adaylığını kesinleştirmiştir ve o seçimlerde seçilmesi en yüksek ihtimalli kişi olmuştur.