CHP'nin Yeni Genel Başkanı Özgür Özel, Emanetçi mi Kalıcı Bir Lider mi?
Türk siyasetinde liderlerin iki dudağına bakan bir siyasi yelpaze içinde halk da sandığa gitse bile; “Meclis’te var 450 mezar taşı, tek başına ne halt etsin Osman Bölükbaşı...” düşüncesiyle, siyasetin çözüm üretemeyeceğine iyice kanaat getirmiştir. Cumhur-Millet İttifakları yarışında bile bu siyasi boş vermişlik, bir bakıma yılgınlık değişmemiş, hatta pekişmiştir.
Siyasette Tek Adamlık
Temsili demokrasinin en önemli organı olan siyasi partiler, geçmişten günümüze taraftar sayısını artırma odaklı bir siyaset izleyerek, seçmen davranışını etkilemeyi, kendilerine ülkeyi yönetmek için oy vermelerini sağlamayı amaçlayarak iktidar veya iktidar ortağı olmaya gayret gösteren kurumlardır. İdeoloji tabanlı siyasal partilerin artık neredeyse seçmen gözünde bir öneminin kalmadığı günümüz dünyasında, siyasiyat (politikayla ilgili işler) da günlük yaşamın dışına çıkan bir eğilime sahiptir. Çoğu insan için artık sandığa gitmek bile öylesine yapılan, heyecan ve istek duyulmayan bir vatandaşlık görevidir. Demokrasinin beşiği İngiltere dahil çoğu Avrupa ülkesinde sandığa gitme oranı %50’lerde seyrediyor. Bu yönüyle Türkiye, halen de yüksek oy kullanma oranlarıyla, hatta potansiyelini korumasıyla demokrasi ve katılım boyutuyla iç politika için umut vadediyor.
Öte yandan Türkiye’nin lider odaklı siyasi parti anlayışı da olduğu yerde duruyor. Siyasi parti demek, lider demek olan bir siyasi kültürümüz var. Örneğin, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin neredeyse tüm kurucu üyelerinin partinin dışına bir şekilde çıkmasına rağmen, partinin kurucu başkanı dimdik partisinin başında kalabildi. Geniş kitleler sadece Recep Tayyip Erdoğan’a inanmaya ve destek vermeye devam ettikleri için, AKP iktidarda kalmaya, seçmenin teveccühünü diğer partilere göre her zaman üzerinde toplamaya devam etti, ediyor. Yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin son çeyrek yüzyılına hükmeden bu partinin, esasında ‘Erdoğan’ kimliği ötesinde bir anlam veya siyasi bütünlük arz etmiyor inancındayım. Değilse Erdoğan hariç kurucu üyelerinin gemiyi terk ettiği bir siyasi partinin temsil ettiği her şeyin yerle bir olması gerekirken, sadece Erdoğan’ın varlığı sayesinde iktidar korunabiliyorsa, bunu başka türlü izah etmek mümkün değildir kanaatindeyim.
Benzer durum 1950-60 iktidarının siyasi lideri Adnan Menderes’in başkanı olduğu Demokrat Partisi için de geçerliydi. Adnan Menderes "Ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm." diyecek kadar şahsiyetine dayanan bir particiliği öne çıkarmasıyla biliniyordu. Benzer şekilde, 2009 yılında Şanlıurfa belediye başkanlığı seçiminde AKP’nin yeniden aday göstermediği Ahmet Eşref Fakıbaba yerine, "ceket koysak seçilir" versiyonuna da şahitlik ettik. Bir dönemin aykırı siyasi figürlerinden olan Osman Bölükbaşı’nın veciz bir şekilde ifade ettiği üzere, Türk siyasetinde liderlerin iki dudağına bakan bir siyasi yelpaze içinde halk sandığa gitse bile; “Meclis’te var 450 mezar taşı, tek başına ne halt etsin Osman Bölükbaşı...” düşüncesiyle, siyasetin artık kendisi ve Türkiye için çözüm üretemeyeceğine iyice kanaat getirmiştir. Cumhur-Millet İttifakları yarışında bile halkımızda görülen bu siyasi boş vermişlik, bir bakıma yılgınlık değişmemiş, hatta daha da pekişmiştir.
Kılıçdaroğlu-Özgür Özel Başkanlık Yarışı ve CHP’de Yaşanan Değişim
Böyle bir ortamda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin olağan genel kurultayı toplandı. Bununla beraber 2023 seçimlerini kaybeden Millet İttifakı’nın da başı olan Kemal Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu’nun desteğini alarak Değişim için parti başkanlığına soyunan Özgür Özel’in dünkü CHP başkanlık yarışı çok da dikkat çekici bulunmuyordu. Öte yandan başkanlık seçimi öncesi göstergeler ve özellikle partinin ağır topu İmamoğlu’nun Özgür Özel’in yanında olması, CHP delegesinin 13 yıldır partinin başında olan ve seçim yenilgisine rağmen koltuğunu bırakmak istemeyen Kılıçdaroğlu karşısında, Değişim yanlılarının ipi göğüsleme şansını artıyor yorumları artamaya başladı. Nitekim beklenen oldu ve Özgür Özel ilk turda salt çoğunluk için gerekli oyun iki altında kalmasına rağmen, ikinci turu alacağını gece geç saatlerde garantilemiş oldu. Buna rağmen koltuğundan vazgeçme ferasetini ve cesaretini gösteremeyen Kılıçdaroğlu, başı önde Kurultay’ı terk etmek zorunda kaldı.
Memleketim Manisa’dan siyasete girerek birçok çetrefilli siyasi konuda CHP’nin ve aslında Türkiye’nin sesi olan hemşerim Özgür Özel’i, CHP Başkanlığına seçilmesinden dolayı kutluyorum. Umarım selefi gibi ‘tek adamlık’ yapmadan, Türkiye için de Değişim’in adresi olmayı başaracak bir lider profili çizer. Çünkü Türk siyasetinin tek adamlığa değil, başta CHP seçmeni olmak üzere Türk seçmeninin, geniş kitlelerin teveccühünü kazanacak adamlığa ihtiyacı bulunduğuna inanıyorum.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in bir dönem İsmet İnönü karşısında aday olup CHP’nin başına geçmeyi başaran Bülent Ecevit gibi Türk insanının bağrına basacağı, seveceği bir siyasi lider olup olamayacağını zaman gösterecek. Ancak, yerel seçimler sonrasında zamanı geldiğinde Ekrem İmamoğlu’na bayrağı teslim edebileceği şimdiden dillendirilmekte olan Özgür Özel’in; Ecevit gibi başarılı bir siyasi profil çizebilmesinin önündeki en büyük engelin de yine kendisinin Kılıçdaroğlu karşısında kazanmasına payanda (destek) olan ve partinin başına geçmesini sağlayan Ekrem İmamoğlu faktörü olduğu belirgin bir gerçektir.
Bakalım Özgür Özel önümüzdeki süreçte bu payandasını çözüp gerçekten CHP’nin lideri olabilecek mi yoksa ‘emanetçi’ olarak mı tarihteki yerini alacak, ömrü olanlar bunu yaşayıp görecek. Ben emanetçi bir lider olmamasını diliyorum. Umarım öyle de olur.
Her durumda kendisine, sıradan bir seçmen sıfatımla, başarılar diliyorum.
Kaynakça
Tanıl Bora, “Odunu Koysak Seçilir”, Birikim, 5 Ekim 2022, https://birikimdergisi.com/haftalik/11143/odunu-koysak-secilir