Site İçi Arama

siyaset

Günümüzün en etkili silahı Algı yönetimidir

İktidarlarının geleceğini, kurguladıkları algı yönetiminin başarısına dayandıran çarpık zihniyet, gerekirse algı yönetim merkezi bile kuruyorlar ve buradan trolleriyle her şeyi, toplumu manipüle ediyorlar.

Bir ülke iyi yönetilemezse bile algı ile olduğundan çok daha iyi yönetiliyor havası verilebilir. Bilgi üretilip yaygın kullanıma verilebilir. Hatta kaynağı belirsiz bilgi sarmalında toplum bilgiye (doğru veya yanlış olduğuna bakılmaksızın) boğulabilir. Zira bilgi akışkandır ve illa ki su akar yolunu bulur misali ulaşması gereken kanallara ulaşır, toplumun en ince kılcal damarlarına ulaşmak için kendi mecrasında akar gider. 

Dünyada baskı rejimlerinin en zayıf olduğu noktalardan birisi, işte bu bilginin akışkanlığına engel olunamaması meselesidir. Bilginin akışkanlığı engellenemiyorsa iktidarlar için geriye şu kalıyor: Bilinmesi istenmeyen gerçekler öğrenilse bile öncelikle halk buna inanmasın, inanırsa da umursamasın ve her durumda iktidarı destekler hale getirilsin. “Gerçeklerin er veya geç bir gün ortaya çıkması gibi bir huyu” olduğuna hepimiz inanırız. Gerçekten de yaşam akışımız içerisinde bunu hepimiz küçük veya büyük olaylar içinde yaşayarak tecrübe ederiz. Bu nedenle gerçeklerin bir gün ortaya mottosu günümüzde genel kabul gören bir olguyu ifade ediyor. 

Hukuk ve demokrasinin rafa kaldırıldığı ülkelerde bu özlü cümleye şu yan cümlenin eklenmesini öneriyorum; "ancak açığa çıkan bu gerçeklerin doğuracağı sonuçlar  ülkelere ve toplumlara göre değişir!" 

Milli duygular ve dinsel kandırmaca, bir gün açığa çıkacağı bilinse bile yönetenler, iktidarlarını sorunsuz yürütebilmek için gerçekleri gizlemeye ve değiştirmeye bundan sonra da devam edecekler. Halkın gerçekleri ve öne çıkan bazı gelişmeleri basın ve medya kaynaklarından görmesi pek olası değil. Ülkede olan bitenleri kontrollü veya muhalefet denilen basından öğrenemeyenler yabancı medya kaynaklarına başvuruyor ve bir şekilde haberdar oluyorlar. Talimatla çalışan basına ve sosyal medyaya sıkı sansür ve devlet adına şiddet uygulama ayrıcalığına sahip kolluk marifetiyle olguların öğrenilmesi ve yayılması bir yere kadar engellenebiliyor. Bu gerçekliğe rağmen bu çağda algı yönetimi halkın önemli kesiminin iktidarı her koşulda destekler hale getirilmesi nasıl sağlanıyor acaba? 

Baskıcı rejimlerin tüm dünyada halk desteğini sağlamak için başarılı şekilde uyguladıkları bir alan var ki, o da “algı yönetimi” meselesidir. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, ülkeyi yönetme kapasite ve becerisini yitirmiş iktidarların üzerinde en çok durduğu konu; toplumsal algıyı yönetmek oluyor. İktidarlar, kaybettikleri toplumsal ve siyasal desteği yeniden kazanmak için vaat edecekleri parlak bir gelecek kalmadığında. Bunu da en çok kendileri biliyorlar. Mevcut olumsuzlukların, sanal varsayımsal gerçeklere dayandırılması ve pembe bir tablo çizilmesi gerekiyor. Bozuk, ekonominin yükselen döviz kurlarının ve işsizliğin sebebi olarak “dış güçler” demekten başka çare kalmıyor geriye genelde! Dış politikaları eleştirmek derhal “vatan hainliği” oluveriyor. 

İşte tüm bu pratik ama içi boş yanıtları üreten ve bunlara inanılmasını sağlayan mucizevi aparata toplumsal algı yönetimi deniyor. Günümüzde despot yönetim biçimlerinin hakim olduğu bir ülkede her alanda kötüye giden gerçekler değiştirilemese bile, bu yaşananların toplum nezdinde algılanmasını değiştirmek başlıca uğraşlarıydı zaten yönetenlerin. Kabul etmek gerekir ki, bu konuda oldukça başarılılar. Aksi halde, her şeye rağmen pozisyonlarını bu kadar uzun süre koruyabilirler miydi? Üzerine iktidarlarının geleceğini kurguladıkları algı yönetimi meselesini o kadar önemsiyorlar ki, algı yönetim merkezi bile kuruluyor bazı ülkelerde. Biz buna halk dilinde menşei yabancı olan bir kelime kullanıyoruz ve kısaca "trol" diyoruz. 

Dünyadaki bazı ülkeler baskıcı rejimlerini devam ettirebilmek için, bu hedef ve amaçların gerçekleşmesi öncelikle istatistiklerin ve rakamların devlet eliyle belirli bir kıvama getirilmesi gerekiyor. Devletin açıkladığı tüm rakamlara, istatiksel bilgilere halkın önemli kısmı çok haklı sebeplerle inanmıyor. Hemen her konuda gerçeklerin gizlenmesinin veya çarpıtılmasının gerekçesi yönetenlere göre basit: Ülkenin ulusal çıkarları.

İktidarın siyasal beka meselesinin “Ülkenin ulusal çıkarları" algı yönetiminin başarılı olması için halkın kötü gibi görünen şeylerin aslında iyi ve gerekli şeyler olduğuna inandırılması ve şöyle düşünür hale getirilmeleri gerekiyor. “Devletimiz ve iktidarımız içerde ve dışarıda her ne yapıyorsa, bunlar mutlaka ülkenin birlik, beraberlik ve bekası için gereklidir." Devletimiz ve ulusal çıkarlarımız için, bayrağımızın inmemesi için her koşulda iktidarın arkasında durmalıyız, aksini düşünen ve iddia edenler, ancak vatan hainleridir. 

Duvar gibi sert, somut ve inkâr edilemeyen gerçekleri yok gören ve yok göstermeye çalışan iktidarın geride kalan ve iş gören tek seçeneği olan iletişim mekanizmasını çok etkin kullanması gerekiyor. Bu yüzden, ellerindeki devlet olanaklarını sonuna kadar kullanmaya devam ederek iletişim ve algı aparatına git gide daha çok abanmaktan başka çareleri yok. Bu tür ülkelerde yaşamakta olanların yapması gereken tek şey ise aklın ve gerçek bilginin yolundan ayrılmamak. Zira akıl, bilim ve gerçek bilgi referansları her türlü algıyı bozar.

Saygı dolu sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 22.02.2024
  • Süre : 4 dk
  • 778 kez okundu

Google Ads