Site İçi Arama

siyaset

MHP Altılı Masaya Katılır mı?

Her ne kadar her parti Türkiye'deki tüm seçmenlerin oylarına talip olsa da, ve her seçmen de kendi öz fikrince kime isterse oy vermekte serbest olsa da, bu üçüncü grubu destekleyen seçmen geçmiş seçimlerden göstermiştir ki, partilerine çok bağlılar. Dolayısıyla partilerinin duruşuna göre oylarını o ya da bu tarafa yönlendirebilmektedirler.

Türkiye siyaseti adeta iki gruba ayrılmış durumda. Bir tarafta Cumhur ittifakı, diğer yanda Millet ittifakı.

Üçüncü bir grup var tabii ki, HDP etrafında toplanmış bir grup.

Hatta dördüncü bir grup bile var.

Şimdilik hiçbir gruba dahil olmayanlar da var. Hatta bunlardan bir tanesi geçenlerde millet ittifakına katılmak istemişti. Gerçi masaya oturma isteği kabul görmedi, ama bir çözüm buldular diye biliyorum isteklerine ve ittifaka katıldı.

Şimdilik bu üçüncü grup her iki ittifak tarafından çoğu zaman görmezden geliniyor.

Gerçi her iki ittifak tarafından bu üçüncü grup ile kapalı kapılar ardında birtakım görüşmeler yapılsa da, bu görüşmeler gün yüzüne çıkarılmıyor ve ilişkiler belirli bir mesafeden yürütülüyor. Mesela HDP özelinde sadece meclis içerisinde resmi ilişki yürütülüyor. Çünkü anlamsızca HDP'nin kendisi de herkesin duymak istediği şeyleri açıkça söyleyemiyor.

İktidar Partisi ile HDP arasındaki anayasa değişikliği için daha geçenlerde açıkça yapılan görüşme ise siyaset kulvarlarında ciddi polemiklere sebep oldu. Siz görüşünce HDP kanunen bir parti, biz görüşünce tu-kaka.

Evet, teknik olarak her iki ittifakın oyları da henüz yeni seçim sisteminin gereği olan %50+1 üzerine belirli bir şekilde çıkabilmiş değil. Anket firmalarının yaptığı araştırmalardan vatandaş sıkılmış olacak, bir türlü tam kesin bilgi çıkmıyor. Sonuçlar çok oynak. Her iki tarafa yakın olan anket firmalarının ortaya koyduğu anket sonuçları nedense keser misali, hep kendine taraftan yontuyor.

Dolayısıyla her iki ittifakın da bu üçüncü grubun seçmeninin oylarına ihtiyacı var.

Aslında herhangi bir partinin seçmeni olmaz, herkes oy verirken serbesttir. Kime isterse ona oy verir seçimlerde. O yüzden seçmen derken geçen seçimde bu gruba oy vermiş seçmenden bahsediyorum.

Her ne kadar her parti Türkiye'deki tüm seçmenlerin oylarına talip olsa da, ve her seçmen de kendi öz fikrince kime isterse oy vermekte serbest olsa da, bu üçüncü grubu destekleyen seçmen geçmiş seçimlerden göstermiştir ki, partilerine çok bağlılar. Dolayısıyla partilerinin duruşuna göre oylarını o ya da bu tarafa yönlendirebilmektedirler.

Bu durumda her iki ana ittifak da, bir şekilde bu seçmenin oylarını istiyorlarsa, bu üçüncü grup ile iletişimde bulunmak zorundalar. Açık veya kapalı kapılar ardında, ama bir şekilde parti yönetimi ikna edilebilirse, seçmenin de oyu belli bir oranda garanti altına alınabilir.

Buraya kadar sanırım her şeyi olduğu gibi ortaya koydum. Hayır, sen yanlış düşünüyorsun diyenleriniz olabilir, ama amacım olabildiğince tarafsız bir gözle durumu değerlendirmekten ötesi değil.

Şimdi, olaya her iki ittifak gözünden bir kez daha bakacak olursak: İttifakların oy oranlarını yükseltebilmeleri için, bu üçüncü grup oylarını almak dışında yapabilecekleri tek şey birbirlerinden oy almaktır.

Bunun yolu da karşı ittifakın seçmenlerinin oylarını kendi ittifaklarına vermeleri için karşı taraf seçmeni bir şekilde ikna etmelerinden geçiyor.

Zaten bu amaçla her iki ittifak da elinden geleni yapıyorlar.

Bir taraf, yani iktidar, elinde olan devlet imkanlarını da kullanarak seçmene farklı yöntemlerle, tabirimi mazur görün, birtakım havuçlar sunuyor. Ucuz konut projesi, EYT, yüksek asgari ücret vs.

Üstelik kontrolünde olan basın vasıtasıyla da seçmene, en azından kendi seçmenine, sürekli bir propaganda yaparak seçmenin fikrini değiştirmesini engellemeye çalışıyor.

Tabii kötü yönetim yüzünden ülkenin geldiği bu ekonomik kriz çıkmazından dolayı seçmenini önceden olduğu gibi yanında olmaya ikna etmesi o kadar da kolay değil artık.

Şimdilik en azından dilindeki dini söylemlerin de etkisiyle belli bir seçmenin fikir değiştirmesi engellenebiliyor. 

Gelelim öteki ittifaka. Evet, yapılan özverili çalışmalarla şimdilik adına altılı masa dediğimiz Millet ittifakı da kendince seçimlere hazırlanıyor.

Gerçi halen daha ciddi bir dağınıklık içerisinde olsalar da, iktidar karşıtı seçmen için altılı masa büyük bir ümit gibi görünüyor.

Bir yandan da iktidar için büyük bir tehdit.

Altılı masa masanın bacakları yerlerinden oynamış bir tahta masa gibi, üzerine ne koysan sallanıyor, sanki biraz ağır bir şey koysan yıkılacakmış gibi bir görüntü veriyor. Eğer masa etrafında oturan liderler masayı tutmasa, masanın üzerine konan her bir şey, masa üzerindeki bardakların içindekileri sallantıdan dökecek gibi adeta.

Zaman içinde masanın ayakları sağlamlaştırılabilir mi? Mecburen bekleyip göreceğiz hep birlikte.

Bu sallantı dışarıdan da gözlemlenebildiği için, iktidar tarafı sürekli masayı daha çok sallayacak hamleler yapmaktan da geri durmuyor.

En son sayın Erdoğan'ın Sayın Akşener'e ne işiniz var o masanın etrafında çıkışı bu hamlelerden biri bana göre. Erdoğan çok kurnaz, altılı masanın yumuşak karnı nerede, çok iyi biliyor.

Tamam, muhalefet şimdilik kendi arasında birtakım kararlar almak için uğraşa dursun, ama amaç seçimlerde başarılı olmak ise ve bunun yolu da karşı taraftan oy alabilmekse, kendileri için propaganda yapmaktan başka yapılması gereken başka hamle var mıdır acaba?

Biraz yukarıda partilerin seçmenlerinin oylarına nasıl etki edebildiğine değinmiştim.

Benim aklıma bir soru daha geliyor, eğer sayın Erdoğan Meral Hanıma soruyorsa ne işiniz var o masanın etrafında, gelin bana katılın diye, niye altılı masa da MHP'ye, ya da sayın Bahçeli’ye aynı soruyu sormuyor?

Evet, nedir sizce sayın Bahçeli'nin sayın Erdoğan'a bu kadar gönülden desteğinin sebebi?

Üstelik kendi şahsı ya da partisinin mensupları için de yönetimde herhangi bir kadro istemeden!

MHP mensubu hiçbir bakan yok mesela kabinede.

Tamam İç İşleri Bakanına sayın Bahçeli'nin desteği ortada.

Ama benim bahsettiğim direk MHP mensubu olan bir yönetim kadrosu. Böyle bir bakan yok!

Altılı masada herhangi birinin sayın Bahçeli'nin sayın Erdoğan'dan ne aldığını, bu kadar gönülden destek vermek için ne istediğini bilen var mı?

Erdoğan'ın Bahçeli'yi nasıl ikna ettiğini bilen var mı gerçekten?

Sayın Bahçeli'ye sayın Erdoğan size ne verdiyse, Cumhur ittifakı içinde nasıl bir avantajınız varsa hepsi kabulümüzdür, gelin altılı masaya katılın diye bir teklifte bulunmak herhangi bir kimsenin aklına geldi mi?

Belki bu teklifi sayın Bahçeli kabul edecektir, bunu bilen var mı?

Hatta el yükseltebilirsiniz bence, Erdoğan'ın bazı konularda kendi bildiğinde direttiğini görebiliyoruz. Siz gelin, bizim hiçbir konuda diretmeye niyetimiz yok, yeter ki gelip bize katılın, ne istiyorsanız yapacağız diye garanti verseniz mesela? Belki de sayın Bahçeli için de bu teklif mantıklı bir teklif olacaktır.

Sayın Bahçeli mantıklı insandır, o da görüyor aslında Erdoğan'ın bazı konularda ciddi hatalar yaptığını. Şimdilik belki de bir çıkmaz içinde olabilir. Belki de o da onurlu bir çıkış arıyor olamaz mı Cumhur ittifakından?

Onca söz söyledi bize, zillet dedi, onu dedi, bunu dedi..

Bu saatten sonra dönemez sözünden demeyin. Daha önce Erdoğan için de neler demişti de, unuttu. Geldiği nokta ortada. Tekeden süt sağılmaz bile demişti. Şimdi bizim adayımız sayın Erdoğan'dır diye hiç sorun etmeden beyanat verebiliyor. Yani dert etmeyin siz onu demek istiyorum. 

Daha geçen haftalarda HDP konusunda 180° dönüş yapmadı mı söylemlerinde?

Yani diyeceğim sorun olmaz, Yeter ki ne istiyor onu öğrenin, bence ikna edebilme şansınız var. Hem de bence şansınız oldukça fazla. Dediğim gibi nedir bu işin kerameti, siz onu öğrenin yeter.

Dizi seyretmeyi seviyormuş mesela, belki de sevdiği bir diziyi size yakın bir kanalda yayınlamanız yeterli olacaktır.  

Muhalefet olarak eğer Cumhur ittifakının seçmeninden oy almak istiyorsanız, bence bu iyi bir deneme olabilir. Bana göre bu görev de CHP'ye düşer.

Seçmeninin de artık partisinin bu yanar döner taktiklerinden sıkıldığını düşünüyorum, hiç olmazsa MHP seçmeni de rahatlar eğer CHP sayın Bahçeli'yi ikna edebilirse altılı masaya katılmaya.

Bence denemeye değer bu dediğim.

Zor değil, gidin direk olarak sorun, ne verelim abime diye.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 19.11.2022
  • Süre : 4 dk
  • 1073 kez okundu

Google Ads