Site İçi Arama

siyaset

Ne Olacak Bu CHP’nin Hali?

Bugünkü CHP ile bu konuların birçoğunun alakası olmasa da, ben kurucu partiyim dediğinde tüm bu konular küfesinde yük olarak kalıyor. Hatta sayın Erdoğan’ı bir zamanlar muhtar bile olamaz denmesine rağmen, Siirt seçimlerinin yeniden yapılması yoluyla tekrar siyasetin içine CHP tarafından sokulması bile bir şey değişmiyor. Sonuçta ne kadar olumlu yaklaşsan da, işte o hiç unutulmayan CeHaPe zihniyeti her zaman sizi gölgesinde tutuyor.

CHP bu ülkenin kurucu partisi. Bunu hepimiz biliyoruz.

Aslında kuruluşta niye bir parti kurulmuş ki?

Nasıl yani demeyin, parti İngilizce part sözcüğünden geliyor, tercümesi parça demek, ya da pastanın dilimleri de part olarak tanımlanabilir. Yani parti bir görüşün savunucusu olmak durumunda. Bir başka parti de başka bir görüşü savunacak.

Tek parti düzeni diye bir şey bu anlamda çok saçma geliyor bana.

Kısacası eğer kurucu bir organizasyonsanız toplumun tümünü kapsayan bir organizasyon olmanız beklenir. Kendinizi parti olarak tanımladığınızda en azından ortada bir adet daha parti olması beklenir.

Bu benim bakış açımdan olaya mantıksal bakış açısı.

Tabii bir de kuruluş zamanından kalma bazı uygulamaların bugünün CHP’si üzerindeki ağır yükü var.

Bir yanda ülkenin kurucu partisi olmanın verdiği gurur var, diğer yanda ise toplumu modern bir topluma dönüştürmek için kurucu irade tarafından alınmış kimi kararların ağır yükü var.

Neymiş bu kimi kararlar?

En başta sultanlığın kaldırılması ve yerine cumhuriyetin getirilmesini sayabiliriz sanırım.

Ama cumhuriyet artık bir aile yerine yönetimin milletin hakimiyetine geçmesi değil mi? Nesi kötü bunun?

Bana göre hiçbir kötülüğü yok tabii ki cumhuriyetin, ama acaba herkes benim gibi mi düşünüyor?

Ya da soruyu kuruluş günlerine göre sorarsak, Gazi Mustafa Kemal Paşa bu konuyu gündeme getirdiğinde herkes onunla aynı mı düşünüyormuş?

Aksini düşünen yok muymuş?

Bugün cumhuriyetten memnun olmayan yok mu?

***

Hilafetin kaldırılması için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.

Bence bugün bile halen daha bu konuyu hazmedememiş oldukça çok insan var.

***

Hilafetin kaldırılması yetmemiş gibi bir de tekke ve zaviyeleri de kapatmışlar!

Yani bugünün tarikatları ya da cemaatleri de adlında kanunen halen daha yasak organizasyonlar.

Bu konuyu herkes hazmedebilmiş mi sizce?

Hazmetselerdi bugün tarikatlardan ya da cemaatlerden bahsedebilir miydik?

Üstüne yetmemiş, ezanı bile Türkçe okutmuşlar! Eyvah, din elden gidiyor! Allahtan Demokrat Parti zamanında yanlıştan çabuk dönülmüş. Kur’an’da ezan Arapça okunacaktır diye yazmıyor mu?

Evet, böyle bir şey yazmıyor, ama olsun, yine de eğer ezan Türkçe okunursa din elden gider!

***

Peki bu kadar mı yapılan şeyler?

Tabii ki hayır, bu kadarla kalır mı? Daha iki ayyaş var, sonra camileri ahır yaptılar var, Lozan’da adaları verdik var, Lozan bir hezimettir var, hatta gizli maddeler bile var.

Sonra kuyruklar var, tüp kuyruğu, benzin kuyruğu ve diğer kuyruklar, karne ile ekmek almak bile var.

Bitti mi?

Biter mi? Daha başörtüsü var, medeni kanun var, laiklik var, CeHaPe zihniyeti var.

Hatta Ayasofya var, Ayasofya’nın müze yapılması ne demek? Tek başına bu bile kimilerinin kin tutması için yeterli bir sebep.

Sonra darbeler var, darbe zamanlarında yapılan yanlış uygulamalar var, 28 Şubat var, e-muhtıra var.

Üstüne parti kapatmalar var, Ak Partiyi irticanın odağı ilan etmek var, sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir 365 garabeti var, kısacası var oğlu var.

Bugünkü CHP ile bu konuların birçoğunun alakası olmasa da, ben kurucu partiyim dediğinde tüm bu konular küfesinde yük olarak kalıyor.

Hatta sayın Erdoğan’ı bir zamanlar muhtar bile olamaz denmesine rağmen, Siirt seçimlerinin yeniden yapılması yoluyla tekrar siyasetin içine CHP tarafından sokulması bile bir şey değişmiyor. Sonuçta ne kadar olumlu yaklaşsan da, işte o hiç unutulmayan CeHaPe zihniyeti her zaman sizi gölgesinde tutuyor.

Bu da konunun bir başka bakış açısı.

***

Gelelim şu sağ sol konusuna, daha doğrusu CHP’nin bir sol parti olması konusuna.

CHP önce sadece sol olmuş, sonra ortanın solu olmuş, yani merkeze yanaşmış.

Sonra demokratik sol olmuş, solu biraz demokrasi ile süsleyelim demişler.

Sonra sosyal demokrat olmuş, biraz da sosyal devlet sosu katalım denmiş.

Şimdilerde ise ortanın solunun biraz sağı olmak konusunda sayın Kılıçdaroğlu’nun büyük çabası ve etkisi altında. Yani iyice ortaya yanaşmak derdinde.

Sahi neden CHP sol bir parti olarak anılıyor? Nedir bir partinin sol olarak addedilmesinin sebebi?

Sanırım CHP’nin sol bir parti olduğunu ilk dillendiren rahmetini İsmet İnönü. 1965 yılında yine rahmetli Abdi İpekçi’ye verdiği bir röportajda dillendirmiş bu söylemi.

O zamana kadar CHP hem cumhuriyetçi hem de halkçı bir parti.

Normalde dünyada sol görüşlü partilerin kabul görür ana prensibi emek-sermaye çekişmesinde emekten yana durmaları.

Ama bu durumda bir paradoks ortaya çıkıyor. Normalde oy çoğunluğuna bakacak olursak sağ, yani sermayeden yana olanlar daha çok, ancak emek harcayanlara bakacak olursak sermayedarlara nazaran emekçiler daha çok.

Eğer sol partiler emekten yana saf tutuyorlarsa niçin emektar halk oyunu sol partilere vermiyor?

Doğal olarak neredeyse 1950 yılından beri CHP tek başına iktidar olmadığına göre bunda bir terslik yok mu?

***

Buradan geliyoruz halkla bir olabilmenin sırlarına.

Başta da yazdığım gibi, özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk son anına kadar bu milleti dönüştürmek ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya devletleri arasında saygın bir yer edilebilmesi için çok çaba harcamış.

Evet, Atatürk bu milletin gözünde Kurtuluş Savaşının kahraman kumandanı olarak ve riske giren özgürlüğün kaybedilmesini önleyerek çok saygın bir yer edinebilmiş.

Ancak belki kimileri bu uğurda yaptıklarını çok iyi anlayamamışlar, ya da zaten daha o bu devrimleri yaparken itiraz edenler olmuş.

Yine de onun saygınlığı yanında, kimilerince hata olarak düşünülen kimi uygulamalarının ceremesini çekmek de ardından ülkenin yönetimini sürdürenlerin üzerine yük olarak kalmış.

Rahmetli İsmet İnönü’nün ikinci dünya savaşı esnasında halka zulüm gelen kimi uygulamaları da tüm bu yükün üstüne tuz biber olmuş.

***

Sanırım asıl sorun insanların ne istediklerini bilmemeleri.

Özellikle günümüz iktidarının kutuplaştırıcı söylem ve eylemlerinin de etkisiyle, artık gerçekten ortadan ikiye yarılmış bir toplum sosyolojimiz oldu.

Toplum içerisinde bu kuruluş yıllarından kalma kimi kalp kırıklıkları, iktidarın da kışkırtmasıyla iyiden iyiye gün yüzüne çıkmaya başladı.

Ne kadar anlatırsan anlat, şu yüzden böyle yapıldı de, sebep buydu de, yine de anlamak istemeyince insanlar anlamıyor ve o sandık başında elleri bir türlü CHP’ye oy vermeye gitmiyor.

Sonuç?

Sonuç %25 bandına bir sıkışmıştık. Az üstü, az altı, ama CeHaPe zihniyetini benimsemiş olanlar üç aşağı beş yukarı bu kadar.

***

Sayın Kılıçdaroğlu bu durumun farkında olduğu için parti başına geçtiğinden itibaren bu yelpazenin genişletilmesi gerektiğini savunuyor.

Yanlış da değil düşüncesi, ancak sanırım yöntemler yanlış.

En samimi şekliyle helalleşme söylemi bile uygulama yanlış olduğu için pek bir işe yaramadı.

Açık konuşacağım, dindar seçmene ulaşmak için yıllardır partiden milletvekili gösterilen dindar elitler de bir işe yaramadı.

Üstelik Saadet partisi dahil Ak Partiden koparak kurulmuş yeni partilerle ittifak kurulması da bir işe yaramadı.

Hatta adı Demokrat Parti diye sanki zamanının Demokrat Partisiymiş gibi bugünkü Demokrat Parti ile ittifak yapılmasının da hiçbir getirisi olmadı.

Ne İYİ Partiye kuruluşu zamanında yapılan iyiliklerin bir faydası dokundu, ne de son dakikada kadroya dahil edilen belediye başkanlarının çabalarının.

***

Peki sorun nerede?

O kadar geniş çaplı bir ittifak olduğu düşünülüyordu ki, bu sefer tamam denmişti.

Anket firmaları bile, en azından büyük çoğunluğu sayın Kılıçdaroğlu’nu son dakikaya kadar önde gösteriyorlardı.

 • Sayın Erdoğan bir seçim uzmanı!

 • Kampanyada montaj videolar gösterildi

 • HDP birlikteliği insanları korkuttu

 • İktidarın devlet imkanlarını kullanmak gibi bir avantajı var

 • İktidar medyayı ve basını da ele geçirmiş durumda

 • Kırsal kesimdeki insanlar sadece TRT izliyorlar

Bu mudur yani?

Seçimin kaybedilmiş olmasının sebepleri bunlar mıydı sizce?

***

Anahtar konuyu ben aslında em başında yazdım. Sol bir parti olup, her ülkede olduğu gibi çoğunluk olan emekçinin oyunun alınamamasının sebebinin bulunması lazım.

Kırsal kesim TRT izliyor, o yüzden bize oy vermedi demek de sanırım söylenebilecek en son söz olmalı. Hatta böyle bir söz bile söylenmemeli.

• Hani sizin parti görüşlerinizi insanlara anlatacak kadrolarınız?

 • Hani sizin kapı kapı gezecek kadrolarınız?

 • O kadar yazdım, deprem konusunda bile çözümlerinizi görsel olarak gösterin dedim. Hani sizin bu tür şeyleri yapabilecek kadrolarınız?

 • Oy sandıklarına bile yeterince parti temsilcisi koyamıyorsunuz, hani bu konuyu halletmiştiniz?

Kısacası söyleyecek çok şey var da, yazı çok uzar.

Bence CHP adına yaraşır şekilde halk ile iletişim içinde olmanın yolunu bulmalı ve cumhuriyetin esaslarından sapmadan bu milletin geleceği için asıl umudun kendisi olduğuna insanları inandırmalıdır.

Yine geldik inanç konusuna değil mi?

Nasıl oluyor da sermayenin temsilcisi bir parti emek harcayanları peşinden sürükleyebiliyor, sizce de garip değil mi?

Evet, CHP değişmeli, hem de tümden, ben sol bir partiyim diyerek değil, ben halkın partisiyim diyerek, ben cumhuriyetin savunucusuyum diyerek değişmeli.

Sırtındaki yükler için ise, artık teke tek markaj mı yapar, köy kahvelerinde insanlarla hasbıhal mi eder, orasını ben bilmiyorum, ancak işin doğrusunu herkese anlatmak parti gönüllülerine ya da teşkilatlarına kalıyor.

Her halükârda yapılacak çok şey var ve önümüzdeki seçimlere çok az süre kaldı.

En azından takiye kültürüne alışkın olanların bir an önce partiden ayıklanarak olması gerektiği gibi bir yapılanmaya acilen ihtiyaç var gibime geliyor benim.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 18.06.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1243 kez okundu

Google Ads