Semt Pazarı
Ha, a, ba, a diyor bir hanımefendi, belli ki dilinden bir derdi var, ama gözünün içi gülüyor görünce, bir yandan sarılıyor, bir eliyle de sıvazlıyor.
İyi misin diyor İmamoğlu, o da sarılıyor. Teşekkürler diyor bir yandan, ne mutlu bana diyor, ellerini kavuşturup tekrar teşekkürler diyor, birtakım hareketlerle iletişim kurmaya çalışıyor. Başka ne diyebileceğini bilemiyor. Hanımefendinin işaretlerinden selfi çekilmek istediği anlaşılıyor. Selfi çekiliyorlar.
Bir teyzemiz yanaşıyor yanlarına, hoş geldiniz, hangi rüzgâr attı sizi buraya diye soruyor.
Sağolun anacığım, nasılsınız diyor İmamoğlu, bakayım dedim diyor, pazarda nasıl gidiyor, hayat, nedir… derken iyi yaptın diyor teyzemiz.
İyimisiniz anacığım diye soruyor, Allah korusun sizi diyor İmamoğlu.
Bu arada bir başka hanımefendi yanaşıyor. Yüzünde bir sevgi ile bakıyor İmamoğlu'na.
Merhaba efendim diyor İmamoğlu.
Allah size sabır selamet versin, başımızın tacı oldunuz diyor hanımefendi.
Sağolun diyor İmamoğlu.
Önceki teyzemiz derdini anlatıyor bir yandan, İmamoğlu tekrar dönüyor teyzemize. Dinliyor ve baksınlar size diyor.
Bu arada bir dayımız söze giriyor. İmamoğlu yardımcılarından birine ilgilenin diye işaret ediyor teyzeyle.
Bir yandan başkanım buradan diyor bir yardımcısı, bu yönden.
Pazar çok kalabalık, herkes bir yandan sarıyor, birlikte selfi çekilmek derdindeler.
Pazarcılara el ediyor İmamoğlu, geçenlere nasılsınız diye soruyor, sağolun diyorlar, kimi zaman da kolay gelsin diyor geçenlere, iyi pazarlar diyor.
Pazarcılara dönüp hayırlı işler kardeşim diyor.
Etrafta bir sevgi seli. Başkanım hoş geldiniz diyor birileri, memnun oldum, sağolun diyor.
Kalabalıkta ilerlemek kolay değil, görenin yüzünde bir sevinç beliriyor. Herkes selam ediyor, herkes doluşuyoruz etrafına, hepsi bir selfi çekilelim diyorlar. Başkan hiçbirine hayır demiyor, dönüyor biriyle, dönüyor diğeriyle selfi çekiliyor.
Sürekli birileri görmüşken yanaşıyor, derdini anlatıyor. Her seferinde bir yardımcısını görevlendiriyor, ilgilensinler diye. Telefonunu, ismini alın diyor, ilgilenin diyor.
Bir hanımefendi yanaşıyor, ben hafız kızıyım diyor, konuşuyorlar, İmamoğlu sağolun diyor, biz de duanızı isteriz diyor.
Biri daha yanaşıyor, metrobüs durakları için bir öneri getiriyor, olabilir, güzel bir öneri diyor İmamoğlu. Zaten bir çalışma var diyor, belki de düşünmüşlerdir bu dediğinizi diye ekliyor, ama ben hatırlayacağım, güzel bir öneri diyor bir yandan.
İlerliyorlar. Başka biriyle sohbete başlıyor, üreticiyim diyor bir amcamız Antalya'da, bizim ürünü verdiğimiz fiyat ile pazar fiyatı arasında çok büyük makas var diyor. O kısa sürede ayaküstü bir görüş alışverişi yapıyorlar. Konunun tarım bakanlığı ve Ankara'dan çözülmesi gerektiğini hatırlatıyor İmamoğlu, bizim yapabileceğimiz çok bir şey yok diyor. Ama düzelecek diyor. Üretici maliyetler kurtarmıyor, bu yıl üretelim mi, üretmeyelim mi diye kara kara düşündük diyor. Yine de üretmek lazım diyor İmamoğlu. Düzelecek diye ekliyor, düzelteceğiz diyor.
İlerliyorlar, yine selfi, yine görenlerde bir sevinç seli.
Bir balıkçı tezgahtarına laf atıyor, nasılsınız diyor, palamutlar iyi mi diye soruyor. Kaça diye fiyatını soruyor. Sohbet ediyorlar. Düşer mi fiyat diye soruyor. Düşer diye söylenince, haydi inşallah diyor, kolay gelsin diyor ve ilerliyor.
İyi pazarlar, bereketli olsun, hayırlı işler, kolay gelsin diyerek ilerliyor.
Bir ablamız iyu cunler, iyu cunler, hoşceldun deyince, yüzünde bir gülümseme, kan çekiyor her halde, hayırlı olsun değerli ablamız diyor. Sağolun diyor. Sağolasın değerli ablam diyerek ilerliyor.
Yine selfiler, yine sevgi seli. Herkes kendince derdini aktarmaya çalışıyor rastlaşmışken. Herkesle tokalaşma, herkese bir ilgi.
Bir küçük alnında bir yara bandı. Eğilip sarılıyor İmamoğlu, onunla biraz sohbet ediyor. Geçmiş olsun diyor. Selfi çekiliyorlar. Annesine soruyor, kötü bir şey yok inşallah diye. Yok yok, duvara vurdu diyor annesi.
İmamoğlu ben de çarpıyordum duvara diye elini sallıyor bir yandan.
Bir başka teyzemizle sohbet ediyor geçerken. Esnafla sohbet ediyor ilerlerken.
Bir hanımefendi görünce koşuyor. Başkanım, başkanım, başkanım diyor, her şey çok güzel olacak diyor. İmamoğlu daha da devam edeceğiz diyor. Selfi çekiliyorlar.
Bir başka küçük kızla sohbet ediyorlar, selfi çekilelim mi deyince, tabii diyor, kim çekecek diye soruyor. Kız belli ki geride kalmış annesinden, hemen uzaklaşıyor. Biz yollarız annene diyor ardından.
İlerliyorlar, çok kalabalık semt pazarı.
Yine yakalayan derdini söylüyor. Yine bir küçük yanaşıyor, bir şeyler söylüyor. Olur, tam ne istediği anlaşılmıyor, ama biz senin evine kitap yollayalım diyor ardından.
Biri daha yanaşıyor, yine derdini söylüyor. İmamoğlu ilçe belediyesi sorumluluğunda bu işler diyor. Ilçe belediyesine söylesem o ooo... diyor derdi olan. Konuşuruz diyor İmamoğlu. İlerliyorlar.
Her yerde sevgi seli, biri seninle beş dakika bir çay içmek istiyorum diyor. Çok geldim ama bulamadım diyor. Denk düşmemişizdir diyor. Alkışlar, bir yandan selfiler.
Bir genç yanaşıyor yanına, geri ödemeli burs ne zaman oluyor diye soruyor. İmamoğlu düzeltiyor, geri ödemesiz burs diyor bizimkisi. Sonra da yardımcısından da bilgi alıp genci aydınlatıyor. Geçti süresi diye biliyorum ama şu tarihler arasında oluyor diye bilgi veriyor. Sitesinden takip et diyor. Genç teşekkür ediyor.
İlerliyorlar. Çok kalabalık gerçekten, sanırsınız ekonomik kriz yok ülkede.
Yine sevgi seli, yine etrafa selamlar, iyi pazarlar, sağolun, onur duydum, çok naziksiniz sözleri.
Duanız yeter, iyi ki varsınız, sağolun efendim diyor birisine.
Hepsi çok güzel, halkla iletişim halinde olmak da, halkın içine serbestçe çıkabilmek de çok güzel. Bu günlerde her politikacının yapabileceği iş değil bu kadar halkla iç içe olabilmek. Bu kadar sevgi seli herkese nasip olmaz.
Bence bu kadar sevgi ile şehrin bir sonraki döneminde de başkan yine İmamoğlu olur.
Daha fazlasına gerek var mı sizce? Bence yok!
Peki niye bunca zaman yapılan bu curcuna? Ne için bunca verilen üstü kapalı mesajlar? Neyin hevesiydi o röportajlarda anlamsızca söylenenler? İstanbul yetmiyor mu size?
Her şeyden önce İstanbul'un iyi bir yönetime ihtiyacı var. Halkın sevdiği bir yöneticiye. Bulmuş işte halk sevebileceği başkanını. Bence şimdilik fazlasıyla yeterli bu seviye. Başka şeye heves etmenin anlamı yok.
Acele işe şeytan karışırmış.
İmamoğlu için gelecek günler gerçekten çok güzel olacak. İyi bir enerjisi var. Gelecek vaat ediyor herkes için. Yeter ki anlamsız hayaller peşinde koşmasın ve önce şehre hizmet etsin. Önce şu şehri bir zaptı rapt altına alsın.
İleride belki de siyaset basamaklarını daha emin adımlarla tırmanır. Belki bir gün başbakan da olur. Potansiyeli var. Ama aceleye gerek yok. Gün ola harman ola.
İstanbullu yeni başkanını çok sevmiş. Bu her ortamda belki oluyor. Başkan da bu sevginin değerini iyi bilsin derim ben.
Her zaman dediğim gibi, buradan böyle görünüyor.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılar.