Suikast Girişimi Sonrası ‘Trump Seçimi Şimdiden Kazandı mı?’
Türkiye’de olduğu üzere, dünya genelinde ve ABD’de, bilhassa sosyal medya platformlarında pek çok kişinin bu suikast girişimine ilişkin olarak komplo teorilerini öne sürmelerine şahitlik ettik. Trump karşıtları saldırının ‘planlı bir tiyatro’ olduğunu iddia etmekte gecikmediler.
Cumartesi günü Donald Trump’a bir kampanya mitinginde kürsüde konuşurken düzenlenen suikast girişiminde eski başkan kulağından hafif yaralanarak kurtuldu. Trump’ın arkasında kendisini dinleyen kalabalığın içinde bulunan bir izleyiciye, Trump’ı hedefleyen mermilerden birisinin isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti, iki izleyici de yaralandı. Bu arada saldırganın yeri anında tespit edildi ve ölü olarak ele geçirildi.
Bu suikast girişiminden birkaç saat sonra Başkan Joe Biden kısa bir basın toplantısı düzenleyerek silahlı saldırıyı kınadı, ‘Donald’ diye samimi bir ifadeyle Trump’a üzüntüsünü ifade etti, bu siyasi şiddet eyleminden duyduğu rahatsızlığı Amerikan halkıyla paylaştı.
Türkiye’de olduğu üzere, dünya genelinde ve ABD’de, bilhassa sosyal medya platformlarında pek çok kişinin bu suikast girişimine ilişkin olarak komplo teorilerini öne sürmelerine şahitlik ettik. Trump karşıtları saldırının ‘planlı bir tiyatro’ olduğunu iddia etmekte gecikmediler. Taraftarları ise, FBI’ın ölen saldırganın 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks olduğunu ve görünüşe göre kayıtlı bir Cumhuriyetçi olduğunu açıklamasına bile itibar etmeden, saldırıyı Demokratlardan, solcu birinin yaptığından emin olduklarını ifade etmeye devam ettiler.
Amerikan siyasi yelpazesinin her iki tarafında ortaya çıkan bu şüpheci yaklaşım, esasında son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde iyice belirginleşen derin siyasi bölünmenin dışa yansıması olarak görülüyor. İki başkan adayı arasındaki yarış suikast teşebbüsüyle birlikte mutlaka farklı bir güzergahta ilerleyecek ve iki rakip birbirine daha fazla yüklenerek, kampanyalarına devam edecekler. Oysaki dünya toplumunun gözü önünde gerçekleşen Amerikan kamuoyundaki her şey dünyanın dikkatlerini anında üzerine çekiyor. ABD şüphesiz herhangi bir ülke değildir. Dünyadaki olan pek çok iyi ve kötü şeyin sorumlusu tutulan bir ülkedir. Bu nedenle bu ülkenin başkanlık yarışları, siyasi tartışmaları, olası rejim sorunları ve benzeri konular sadece Amerikalıları değil dünyada yaşayan herkesi bir şekilde ilgilendiriyor. Zaten dünya medyasına, özellikle de sosyal medyasına hâkim olan Amerikan iletişim devleri sayesinde hepimiz sanki ABD’de yaşayan sıradan insanlar gibiyiz. Kendi ülkemizde olan bazı şeylerden bazen haberimiz bile olmazken, ABD’de olan her şeyden bir şekilde haberimiz oluyor. Şimdi, 2024 başkanlık yarışında her iki taraf da siyasi kazanımlar peşinde koşarken, ABD genelinde dışarıya yansıyan büyük bir siyasi şiddet tırmanışının görmezden gelinmesi dikkatlerimizi çekiyor.
ABD’de Başkanlık Yarışı Sıfırlandı mı?
Bazılarına göre ABD’de başkanlık yarışı sıfırlandı. Şimdi her şey yeniden başlıyor. Esasında bu suikast girişiminin hedefinde olan ve sağ kurtulan Trump netice itibariyle zaferini de şimdiden ilan etmiş oldu. Güvenlik görevlileri onu sahneden indirirken, destekçileri “USA, USA!” diye slogan atarken o meydan okurcasına yumruğunu havaya kaldırarak güçlü bir liderlik örneği vermeyi ihmal etmedi. Eski başkan tüm kamuoyu ve medyanın ilgisini tam manasıyla üzerine çekti ve bunun tadını çıkarmasını bildi. Neticede ne de olsa ‘canını kıl payı kurtaran’ birisi olarak buna fazlasıyla da hakkı vardı.
Spot ışıklarının Trump'a kayması ironik bir şekilde Biden’ın da işine yaradı. Zira Biden ilerleyen yaşı ve kırdığı potlar yanında Trump’la televizyon ekranında karşı karşıya geldiğinde sergilediği bilişsel yeteneklerindeki göze çarpan ‘yetersizlik’ nedeniyle mevcut başkanın Demokratları başkanlık yarışında temsil etmemesi gerektiği üzerine sayısız tartışmalar ve değerlendirmeler yapılıyordu. Şimdi bunlara son veren bu suikast girişimi Biden için de yeni bir soluk alma, kampanyasını Trump gibi sıfırlayarak sil baştan başlatma şansı verdi kanaatindeyim.
Şimdi Demokratlar için yeni bir umut doğdu. Trump’ı sıkıştıracak, onu toplum gözünde suçlu ilan edecek ellerindeki argümanları daha derli toplu bir şekilde eski başkana karşı kullanacakları yeni bir stratejiye ihtiyaçları var. Trump üzerindeki dikkatler devam ederken, onun aşırıcılığını, yasal sorunlarını ve partisinin kapsamlı Proje 2025 Planı’nın Amerikan toplumuna vereceği olası zararları, kısaca ‘aşırı sağcılığın’ getireceği sıkıntıları Amerikalılara iyice anlatmak zorundalar.
Project 2025’i bu açıdan önemli bir konu olarak görüyorum. Cumhuriyetçilerin politika önerileri dış ilişkilerden eğitime kadar geniş bir yelpazede bu çalışmada yer alıyor. Gayriresmi Cumhuriyetçilerin parti programına benziyor. Heritage Foundation adlı düşünce kuruluşu tarafından hazırlanan Project 2025 yaklaşık 900 sayfadan oluşuyor. Trump yönetiminden eski yetkililerin öncülüğünde hazırlanan proje, binlerce devlet memurunun işten çıkarılmasını, başkanın yetkilerinin genişletilmesini, Federal Eğitim Bakanlığı'nın lağvedilmesini, kapsamlı vergi indirimlerini, pornografinin yasaklanmasını, kürtaj hapı satışlarının durdurulmasını ve daha pek çok şeyi içeriyor.
Demokratlar eğer yükselen aşırı sağ dalga ile Trump’a eşlenik kılan bir siyasi ajandayı, Proje 2025 dahil, gündemde tutabilirlerse, Trump’ı destekleme eğilimi gösteren daha ılıman Amerikalıların tedirgin olarak Trump’a oy vermek istemeyebileceklerini öngörüyorlar.
Kutuplaşma ve şiddet
Silahlı saldırı, Trump'ın ikinci döneminin elinden alındığı, saldırıya uğradığı ve mağdur edildiği yönündeki anlatıya çok iyi uyuyor. Trump, 2020 yılında seçimi Biden’a karşı kaybetmesinden bu yana bu yenilgiyi kabullenemeyen bir portre olarak gündemdekini yerini korumasını bildi. Ayrıca kendisini Biden yönetiminin hedefindeki kişi olarak sunmuş, ‘2020 seçimine müdahale edildiği’ iddialarında bulunmuş ve kendisine karşı açılan tüm davaları siyasi zulüm olarak nitelendirmiştir.
Hatta Trump, 2022 yılında FBI’ın gizli belgeleri almak üzere kendisine ait Mar-a-Lago’daki konutuna yaptığı baskının, federallerin kendisine yönelik bir suikast girişimi olduğu söylemini bile öne sürmüştü. Yine geçtiğimiz Mayıs ayında New York’taki bir mahkeme tarafından ağır suçlardan mahkum edilen Trump, ‘mağdur’ olduğunu ve Biden yönetiminin devlet gücünü kullanarak kendisini başkanlık yarışından uzak tutmaya, halkın gözünde itibarsızlaştırmaya çalıştığını ima eden açıklamalar yapmaya devam etti. Bu arada kendisinin destekçileri de bu kararı veren mahkemenin jüri üyelerine saldırırken, bazı aşırılar ise hakimin öldürülmesi gerektiği ve Trump’a yapılan bu haksızlıklara son vermek için isyan etmek gerektiği gibi çağrılar yapmaya devam ettiler.
Kısacası, Trump’ın tabanı kendisine zarar vereceği düşünülen her türlü eyleme tepki göstermekte gecikmiyorlar. Cumartesi günü düzenlenen mitingde yaşanan silahlı saldırının ardından olay yerinde bulunan gazeteciler, olayın hemen ardından kalabalıktan gelen tehdit ve sataşmaları da aktardılar. Gerçekten öfkeli ve şiddet eylemlerine meyilli bir Cumhuriyetçi kitle var. Trump’ın tam arkasında yılmadan duruyorlar.
Öte yandan destekçilerinden farklı bir tutum takınan Trump, ‘öfkelenmeden’ konuşuyor. Yumuşak bir dil kullanmayı gerekli görüyor. ‘Kötülüğün kazanmasına izin vermeme’ çağrısında bulundu. Komplo teorilerine ve kutuplaştırıcı mesajlar vermeye daha yatkın bir kişiliğe sahip olduğu bilinen Trump, kendisine yönelik silahlı saldırının ardından tabanını kontrol edecek sağduyulu bir yola girmiş gözüküyor. Suikast girişiminin şiddet yanlısı radikalizmin ateşini daha da körüklemesine Trump izin vermek istemiyor diye değerlendiriyorum.
Sonuç
Suikast girişimi öncesinde Trump’ın ikinci kez başkan seçilme ihtimalinin oldukça yüksek olduğu konuşuluyordu. Şimdi son iki gün içinde bu ihtimal daha da arttı. Hiçbir gerekçe, Trump’ın kullandığı kutuplaştırıcı dil dahil, bir başkan adayına suikast girişimini makul göstermez. İster istemez rakip taraf bu konuda suçlanır. ABD’de olan da budur. Demokratlar, Cumhuriyetçi başkan adayına suikast girişiminden birinci derecede şüphelenilen kesimdir. Cumhuriyetçi kitle böyle düşünüyor. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında başkanlık yarışı kadar suikasti kimin düzenlediğine dair bu yıl sonuna kadar sayısız tartışmaya şahitlik edeceğimiz kesindir. Belki birkaç ay içinde filmi bile çekilecektir.
Neticede, birçokları için Trump bir sonraki Amerikan Başkanı olmayı bu suikast girişiminden kurtulmak suretiyle garantiye almıştır. Kimilerine göre düzmece bu suikast girişimi Trump’a Allah’ın lütfu olmuştur. Her ne olduysa Biden için hiç de iyi olmamıştır. Zaten ‘yetersiz’ bir başkan olarak ‘zayıf’ bir aday görüntüsü veriyordu. Şimdi işi iyice zora girdi. Biden eğer bir mucize yaşanmazsa, Trump’a karşı şimdiden kaybetmiş gözüküyor. Bunu tersine çevirecek tek yol, Demokratların yeni, yıpranmamış, siyasi tecrübesi yüksek ve genç bir adayla yarışa sil baştan başlamasıdır. Yalnız ufukta böylesine yeni bir siyasi hareketlenme görünmüyor…