Türk Siyasetinde Kilit ve Öcü Parti
Anketlerde yüzde 10-13 arası oy potansiyeli olan HDP, önümüzdeki seçimde hangi İttifak adayını destekleyeceğini açıklarsa açıklasın, bugünkü siyasi konjonktür, seçim sistemi ve kafa kafaya geçeceği belli bir yarış gereği, “Hayır, biz senin oyunu istemiyoruz.” diyebilecek hiçbir babayiğit aday yoktur.
Türkiye genel seçime gidiyor, iki aydan az bir süre kaldı. İki büyük ittifak, doğal olarak ittifaklarını büyütmeye, desteklerini artırmaya çalışıyor. Ve bu bağlamda en önemli konumdaki parti olarak karşımıza HDP çıkıyor.
HDP, 2019 yerel seçimlerinde, “Parti olarak bazı bölgelerde aday çıkarmayacağız.” dediğinde, hem Millet, hem Cumhur, yarıştaki iki ittifak da, bu oylara talip olmuştu, hatırlayalım.
Hatta, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde benzeri olmayan şekilde, kırmızı bültenle aranan terörist başının kardeşi, resmî bir kurum olan TRT’ye çıkmış ve hepimiz şok olmuştuk.
HDP, bir tercih yaptı ve bazı bölgelerdeki desteğini Millet ittifakından yana kullandı, ama ittifaka da girmedi. Kendi iradesini bu yönde kullandı.
Şimdi bugün, HDP’yi, Millet ittifakı ile ilişkilendirip, milliyetçi oyları konsolide etmeye çalışan akla sorasım geliyor.
HDP, tercihini Cumhur ittifakından yana kullansa ve mesela İstanbul’da Millet ittifakı adayı Ekrem İmamoğlu yerine, Binali Yıldırım’ı destekleseydi, Cumhur ittifakı ve onu oluşturan partiler bu desteği kabul etmeyecekler miydi?
Bu HDP terörle ilişkilidir, o yüzden “Ey HDP’liler Cumhur İttifakı adaylarına oy vermeyin” mi diyeceklerdi?
Bugün HDP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur ittifakını destekleme kararı alsa, “Hayır, istemezük, siz terörle iltisaklısınız bize destek olmayın” mı diyecek Cumhur ittifakı bileşenleri?
Komik olmayalım.
Elbette HDP’nin desteğini, hem de güle oynaya, kabul edecekler.
Zaten sırf bu desteği kazanmak için terörist başının mektubu okunmadı mı? Kardeşi, hepimizin vergilerinden pay alan, TRT’ye çıkarılmadı mı?
HDP’nin seçimlerdeki desteğinin reddedilmesini beklemek, ya da bu destek sebebiyle HDP’yi Millet ittifakı içinde göstermek, ne akılcı, ne ahlaki, ne de mantıklı bir yaklaşımdır.
Bu politik anlayış, Cumhur ittifakı destekçilerinin, diğer ittifakı bel altı vurma çabasından ve karalamasından başka bir şey değildir.
Anketlerde yüzde 10-13 arası oy potansiyeli olan HDP, önümüzdeki seçimde hangi İttifak adayını destekleyeceğini açıklarsa açıklasın, bugünkü siyasi konjonktür, seçim sistemi ve kafa kafaya geçeceği belli bir yarış gereği, “Hayır, biz senin oyunu istemiyoruz.” diyebilecek hiçbir babayiğit aday yoktur.
Evet, maalesef, HDP, terör örgütü ile arasına mesafe koymaması sebebiyle, Türkiye’nin geneline yayılabilen bir parti olamamış ve demokrasinin gelişiminde kadük kalmıştır.
Evet, maalesef, HDP’nin terör örgütünün güdümüyle hareket etmekten vazgeçmemesi, diğer partilerin kendi destekçilerini kaybetmemesi adına, bu parti ile beraber hareket edilmesini ve ittifak yapılmasını önlemektedir.
Evet, maalesef, HDP bu yapısı ve politik anlayışı ile Türkiye’nin yenilenen seçim sisteminde, bir yandan “kilit”, bir yandan da “öcü” parti durumunda kalmaktadır.
Oysaki, Türkiye’nin ihtiyacı, doğusu, batısı, kuzeyi, güneyiyle bir olma, birlik olma, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma, iç ve dış tüm düşmanlara karşı birlikte hareket etme iradesini göstermektir.
HDP’nin demokratik sürece dahil olması, terörden kendisini arındırabilmesi ve tüm ülkeye hitap edebilen bir parti olabilmesi, bunun için ötekileştirme değil demokratikleşme, sorunların örtbas edilmesi değil birlikte çözüme gitme ve hassasiyetlere duyarlı hareket edilmesi gerekir.
Ezcümle, HDP’yi Millet ittifakı içine iterek, milliyetçi oyları Cumhur ittifakına devşirme isteği beyhude çabalardır.
Merkez medya televizyonlarında her gün boy gösteren ve siyaseti bilim yerine, güce yaranma ve cambazlık haline getiren koskoca siyaset profesörlerini, doçentleri, emekli askerleri, gazetecileri ve kamuoyu araştırmacılarını izleyince, bunları yazasım geldi işte.