İşler Tek Adamla mı Daha Rahat Çözülür, Yoksa Ortak Akılla mı?
Herhangi bir konuda bir karar verilecek ve bu konuda karar alınabilmesi için eğer herkesin fikrini dinlemeye kalksak sanırım epey bir zaman harcamamız gerekir. Demek ki bir kişi başta olduğu zaman karar çok daha kısa sürede alınabilir. Kararlarda sürenin kısa olması tek adam yönetiminin artısı diyebilirim.
Aklımdan geçen marjinal denebilecek fikirleri bir kenara bırakırsam bu sorunun doğru cevabını bulabilmek için nereden başlasam acaba diye epeydir düşünüp duruyorum.
Ülkemizin geldiği şu son zamanlardaki sorunlara bakacak olursak direkt olarak tek kişi için ülkemizin çok büyük olduğunu söyleyebilirim. Daha küçük ölçekli bir ülke olsaydık belki mantıklı olabilirdi tek kişinin yönetimi, ama dediğim gibi görünen o ki, bir kişi her şeye yetişemiyor.
Yine de gelin objektif olarak bu konuyu artıları ve eksileri ile incelemeye çalışalım.
Öyle çok derinlemesine bir araştırma yapmayacağım. Sadece göz önünde olan yönleri ile bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
1) Herhangi bir konuda bir karar verilecek ve bu konuda karar alınabilmesi için eğer herkesin fikrini dinlemeye kalksak sanırım epey bir zaman harcamamız gerekir. Demek ki bir kişi başta olduğu zaman karar çok daha kısa sürede alınabilir. Kararlarda sürenin kısa olması tek adam yönetiminin artısı diyebilirim.
2) Tek kişinin bilgisi her konu için yeterli değildir. Dolayısıyla karar almak için çeşitli danışmanlara ihtiyacı olacaktır. Danışmanlar ise farklı fikirleri ortaya dökecekleri için karar aşamasında eğer konu hakkında net bir bilgisi yoksa bu tek kişinin, kararı alırken bilgisine güvendiği insanların görüşlerine uyması mantıklı olacaktır. Burada kime güvenip kime güvenmediği öne çıkıyor. Farklı fikirlerin hepsini dinlese de başka nasıl emin olabilir ki? Mecburen kendi güvendiği kişinin görüşü daha değerli olacaktır. İşte bu görüş eğer yanlışsa? Kendi bilgisi yetersiz sonuçta. Üstelik insan karakteri, her türlü fikri dinlemeyecektir zaten. Yani alınan kararların yanlış olma ihtimali yüksek olacaktır tek adam yönetiminde. Bu da eksisi diyebiliriz.
3) Gücün tek elde toplanmasından kaynaklanan güç zehirlenmesi. Bence bu da bir eksidir. Yukarıdaki maddede de bahsettiğim gibi, bana bu yetkiyi verdilerse, ben en doğrusunu bilirim diye bir psikoloji ile farklı fikirlerin hepsini dinleme ihtiyacı duymayabilir tek adam. Bu da eksi yazan madde sanırım.
4) Sorumluluk! Fikir beyan edenler sonuçta sorumluluk sahibi değiller. Dolayısıyla da bunun rehavetine kapılmış olabilirler ve iyice tartmadan fikir üretebilirler. Bu da eksi tarafı tek adam yönetiminin.
5) Gerçi danışmanlar yaptıkları yanlışların cezasını o tek kişi tarafından cezalandırılarak çekeceklerdir. Bu bir bakıma rehaveti engelleyebilir. Ama yine de direk sorumluluk hissetmiyor olmaları yanlış yapmalarına sebep olabilecektir. Yani her halükârda bir eksidir sorumluluğun paylaşılmaması.
6) Bir de zaten kararlar çok daha hızlı alındığı için danışmanların yeterince konuyu tartma süreleri de olmayabilir, bu da bir sebep olarak sayılabilir yanlış fikirler için. Yani yine bir eksi.
7) Tek kişinin çok yoğun olması yüzünden konuların birikmesi de bir sorun olabilir. Her türlü konu için onun onayının alınması zorunlu olduğu için, en yakınındakiler bile acil bir konuda bazen ona ulaşamayabilirler ve bu durum da işlerin istendiği hızda karara bağlanamamasının bir sebebi olabilir. Yine bir eksi.
8) Hep eksilerden gidiyoruz, artısı yok mu başka? Doğru kişi ile, yani ileri görüşlü biri ile bazen çoğunluğun aldığı kararlar hatalı ya da yeterince cesur olmasa da, tek kişinin kararı daha doğru ve cesaretli olabilir. Bunun örnekleri vardır Atatürk zamanında. Bakın bu konu tek adam yönetiminin bir artısıdır demek zorundayım. Ama bu artı öyle her önüne gelen için geçerli değildir. Baştakinin ileri görüşlü olması gerekir.
9) Peki başa geçen yeterince bilgili ve ileri görüşlü değilse? İşte bu durumda tam tersi, aldığı kararlar etrafında ne kadar değerli danışman ekibi olursa olsun şahsi duyguları ile alınırsa hatalı kararlar olabilir. Çünkü çoğunluğun fikirlerine değer vermeyecektir bu durumda, kendince doğru diye düşündüğünü yapacaktır ve bu durum bazen geri dönüşü olmayan hatalara sebep olabilir. Yani yine bir eksi.
10) Tek adam biraz da fazla yoğun olduğu için toplumdan kopabilir. Üstelik etrafındakiler bir de toplumun reaksiyonlarını gizlerlerse, dalkavukluk ve yalakalık ederek olayları görmesini engellerlerse, tek adam kendine bir hayal dünyası kurup o hayal dünyasında yaşamaya başlayabilir. İşte bu durum en hazin olan durumdur. Eski zamanlarda hükümdarlar bu durumdan kurtulmak için tebdili kıyafet ile toplum arasına karışıp toplumu anlamaya çalışırlarmış. Günümüz koşullarında bunu yapmak da imkânsız. Yani yine bir eksi, hem de bu yıldızlı eksi.
11) Hadi yine bir artısına bakalım tek adamın. Uluslararası ilişkilerde çok güçlü bir karakter olabiliyor tek adam. Arkasında büyük bir güç olduğu için diğer ülkelerle olan ilişkilerde daha fazla ciddiye alınabiliyor. Sonuçta bir karar alınacaksa o alacak. Bu konuya ben karar veremem diyemeyeceği için her türlü konuda herkesle direk görüşme yapabilecek ve olaylar hakkında daha fazla bilgi sahibi olacaktır. Bu durum da yapacağı değerlendirmeler açısından daha tutarlı olmasını sağlayabilecektir. Bence bu bir artıdır.
12) Tabii yeni seçim sistemine göre bu tek adamı millet direk olarak seçtiği için, milletin ferasetine güvenmemiz gerekir. O yüzden eksi olabilecek bir konudan bahsetmek bile istemem. Başa geçen kişinin gücünü kendi çıkarları için kullanmasından bahsediyorum. Milletin seçtiği bir kişi böyle biri olamaz, o yüzden bu konuyu eksi olarak değerlendirmeye almıyorum.
Diğer konuları tek adam yönetimi ile ilişkilendirmiyorum. Diğer konulardan kastım nedir diye soracak olursanız:
• Seçilen tek adamın beş yıl boyunca başta kalması mesela. Bu konunun tek adam yönetiminin artısı olarak değerlendirilmesi bence hatalı olur. İstikrar parlamenter sistemde de sağlanabilir. Almanya'da mesela yeni bir hükümet kurulana kadar eski hükümet başta kalır. Seçimlerde mevcut hükümet seçimi kaybettiği için bu dönemde kalıcı kararlar alamaz, ya da almaz, bu durum da biraz topal ördek vakası durumu ortaya çıkarsa da istikrar açısından bir çözümdür.
• Şu anki yönetim sistemimizin denetlenemiyor olması da bir eksi olarak değerlendirilemez diye düşünüyorum. Bu konu sonuçta sistemin kuruluşundaki yanlışlıktan kaynaklanıyor. Denetleme mekanizmaları şu anki sistem için de oluşturulabilir sonuçta. Detaylarına girmeyeceğim.
• Kuvvetler birliği de sistemin yanlışlıklarından biridir, ama bu da düzeltilebilecek bir yanlıştır.
• Siyasi partiler kanunu ve benzer hatalı kanunlar da aynı. Onlar da düzeltilmesi gerekli hatalardır.
Bunlar ve benzeri sorunların sistemin parlamenter veya başkanlık sistemi olması ile ilgisi yok bana göre. Bu tarz konular her iki sistemde de eğer düzgün şekilde oturtulursa sorun olmaz diye düşünüyorum.
Son bir konu da devletin temsil edilmesi. Cumhurbaşkanlığı aslında bir temsil makamı olmalıdır bana göre, siyaset üstü olmalıdır yani. Ama işte geldiğimiz noktada, özellikle milletin direk olarak cumhurbaşkanını seçmeye başlamasıyla, bu makam da bir güç odağı oldu. Dolayısıyla da eski sistemdeki yine biraz yanlış kurgu yüzünden, devlet yönetimindeki ikinci bir güç odağı olması devletin o kademelerinde güç çatışmasına sebep oldu.
Tamamen temsili bir makam olması da mümkün değil sonuçta. O yüzden bu konuda halen daha tam olarak hangisi daha doğrudur, bir karar verebilmiş değilim.
Yani tamamen temsili bir cumhurbaşkanı seçebilmek mümkün müdür, bilemiyorum.
Şu anki gibi milletin seçtiği bir cumhurbaşkanı arkasında bir seçim gücü hissedeceği için bir kenarda durup sadece temsil makamı olarak göremeyecektir o makamı.
Yani bu konuyu nasıl yapmalı gerçekten bilemiyorum.
İşler tek adamla mı daha rahat çözülür, yoksa ortak akılla mı?
Evet, durum bu, isterseniz ben bir cevap vermeyeyim baştaki soru için, siz söyleyin.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla
Not: İstiklal caddesindeki patlama için bunu yapanları lanetliyorum. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve sevenlerine sabırlar diliyorum. Yaralananlara da acil şifalar dileklerimle. Ülkece başımız sağolsun.