Site İçi Arama

siyaset

Absürdistan’ın Garip Halleri

Absürdistan’da halk ne kadar ekonomik olarak sıkıntı yaşarsa yaşasın, Hotizme ve Absürt kimliğine laf söyletmiyor. Bu gerçeklik en çok kurnaz siyasetçilerin faaliyet alanını belirleme anlamında değer ifade ediyor.

Bazen içinizde adını koyamadığınız bir kaygı hissedersiniz. Görünürde hayatınızda çok da büyük bir sorun yoktur ama sanki sorunlar yumağının içinde kalmışsınız gibi nefes almakta zorlanırsınız. Nasıl ki, nefes almakta zorlanır ve kendinizi o ortamın dışına atar atmaz derin bir nefes alırsınız, işte Absürdistan’da yaşamak da böyle bir şey. Sorun şu ki, Absürdistan’ın bütün gümrük kapılarında şu veciz söz yazar; “Burası Absürdistan Buradan Çıkış Yok”. Bir defasında muzip bir Absürt Vatandaşı kalemle tabelanın altına “Ya sev, ya da sıkıyorsa terk et” yazdı diye emniyette aile efradı, geçmişi ve geleceği hakkında sıkı bir soruşturma geçirmiş. Kısacası çelişkilerle dolu bir ülke bu Absürdistan.

Absürdistan’da siyasetin temel belirleyicisi, ülkenin çoğunluğunda yaygın olan Hotizm dini. Bütün dini inançların hedeflediği gibi Hotizm de toplumsal yaşamı dizayn etmeyi kendi sorumluluk alanı olarak gören bir din. Modern toplumsal yapıda kurumsallaşmanın geldiği aşama olarak bu konu Hükümetlerin faaliyet alanına giriyor. Ama Absürdistan ne tam modernleşebilmiş, ne tamamen Hotizm’in çizdiği yaşam biçimini kabul edebilmiş, arafta kalmış bir ülke görünümünde. Bu özelliği de Absürdistan’da siyasetçilerin kendilerini toplum önünde dinin koruyucusu ve temsilcisi gibi görmelerine yol açmış.

Absürt siyasetçiler, halkın önünde son derece dindar bir yaşam sürdürdüklerini ispat etmek için olmadık taklalar atıyorlar. Sadece takla atmakla kalmıyorlar, Hotizm dininde kutsal sayılan Salı günü Hotizm kutsal kitabından ayetleri de sosyal medyada paylaşım olarak atıyorlar. Hatta bir siyasetçi “her Salı bir ayet atıyorum, siyaseti gayet güzel idare ediyorum” demiş ve muhalefetten büyük tepki görmüştü. İşin ilginç yanı, onun içinde bulunduğu Absürdistan Uçuş Partisi (AUP) taraftarları, bu ifadelerde eleştirecek hiçbir yön görmedikleri gibi, AUP’nin bir bakanının bu tutumunu Hotizm dinine gösterdiği saygının ifadesi olarak algılamış ve  “Hülooo” diyerek durumu kutlamışlardı.

Toplumsal işleyişi düzenleyen kurallar olmasına ve Hotizm dini tanrıyla inananlar arasında aracıyı reddetmesine rağmen, bazı uyanıklar “siz tanrının ne demek istediğini anlayamazsınız, cüzi bir ücret mukabili ben size anlatırım” diyerek toplumda dini bir kimlikle işi ticarete dökmüşler. Hatta bu işin bile devlet içerisinde kurumsal bir kimliği bulunuyor. Zamanında Hotizm’e göre yaşayan bir toplumdan modern bir toplum kurarak büyük bir devrim yapan kurtarıcılarının din işlerini kontrol edebilmek amacıyla kurduğu yapıyı bile ticaretin merkezine dönüştürmüşler. Bu yapının başında “Hotin Başı” denilen ve hükümetin yancısı gibi hareket eden bir kişi bulunuyor. 

Hotin Başı, ülkede her türlü sorunda Tanrı’nın insanları zor durumdan kurtarması için dua ederek makamının gereğini yerine getiriyor. Hükümet de onun halkın dini hassasiyetini kabartma girişimlerini karşılıksız bırakmıyor. Ona güzel arabalara binme, deniz kenarında halkın rüyalarında göremeyeceği şatafatla donatılmış tesislerde tatil yapabilme imkânı sağlıyor. Kazandığı devlet maaşıyla nasıl yaptığı bilinmemekle birlikte, Hotin Başı’nın bütün siyasetçilerin yaptığı gibi En Birleşik Krallık (EBK/Angilistan olarak da bilinir) başkentinde konut aldığı da halk arasında söylenti olarak dolaşıyor. Hotizm Başkanlığı, burada bir EBK kökenli vakfa Hotizm İbadet Merkezi açıp işletmesi için 20 Milyon Pond (Absürt parasına karşı çok değerli olan EBK para birimi) yardım yapmış. Absürdistan’da Hotanlar bunu “ne yani adamcağız oraya gittiğinde evinde mi ibadet etsin, iyi yapmış” diye karşılamışlar.

Elbette büyük bir örgütlü yapı mevcutsa o yapıdaki köşe başlarını kontrol edenlerin de ihya edilmesi eski bir devlet geleneği olarak bilinen bir taktik. Bu nedenle Hotanlara cennet vaat ederek kurumsal varlığını meşru kılan Hotizm Başkanlığı, gerçek cennetin formülünü bulmuş olsa gerek ki, Amerika Bitişik Devletleri’nde mal mülk edinmeye başlamış. Hatta bu konuda “Dünyada iman, Amerika Bitişik Devletleri’nde mekân” diye bir deyişleri bile var. Kansızlık ve hainlikle suçlanan bazı gazetecilerin ortaya çıkardıkları bilgilere göre çiftlik ve havuzlu villalar gibi mülklerin Hotizm Başkanlığı tarafından satın alındığı söyleniyor. Hotizm Başkanlığı imanın gücünü göstermekte sınır tanımıyor. Sonradan olsam da bir Absürt Vatandaşı olarak ben bile gurur duydum. Yine de Hotizm ve Absürdistan’daki uygulamalar konusunda kafamdaki soru işaretleri ortadan kalkmış değil.

 Son dönemde Hotizm Başkanlığı’nın en çok tartışılan uygulamalarından biri, Başkanlık bünyesindeki hotinlerin (Hotin Hatip Liselerinde okuyarak edinilen ve mevcut Absürdistan’da çok itibar gören dini bir meslek) Absürt Eğitim Bakanlığı bünyesindeki eğitim kurumlarına (okullara) resmi görevli olarak gitmesi uygulaması oldu. Hotinlerin okullara giderek orada öğretmenlere öğrencinin nasıl eğitilmesi gerektiğini gösterme konusundaki isteklerinin kökeninde nasıl bir gerekçe olduğunu anlayamayanların sayısı bir hayli fazla. Modern eğitimciler, bunun Absürt eğitim sistemini kökten yok edeceğini ve ülkeyi büyük bir kaosa sürükleyeceğini söylese de, Şendoğan ve Tarlalı konunun savunucusu durumundalar. Konu nasıl olduysa yine “beka” meselesine geldi.

Halkın bu konuda ne düşündüğü konusunda, iktidar ve muhalefet cenahında çok fazla bir kaygı bulunmuyor. Çünkü Absürdistan siyasetinin şöyle bir özelliği var. “Sizin hakkınızda neyin iyi olduğunu biz biliriz. Kesin sesinizi de şurada ağız tadıyla siyasetçilik oynayalım” tavrı, çok az sayıdaki istisnaya karşın, hem iktidar hem muhalefet siyasetçilerinde kabul görüyor. Siyasete giren her Absürt vatandaşı, adeta bu konuda eğitim almış gibi aynı tutumu sergiliyor. Tüzel’den önce Absürt Halk Partisi (AHP)’nin lideri olan Yerimdaroğlu, “Belirlediğim adaya tıpış tıpış oy vereceksiniz, yoksa etinizi çimdik çimdik yolarım” diyerek konunun en absürt örneğini vermişti.

Absürdistan’da halk ne kadar ekonomik olarak sıkıntı yaşarsa yaşasın, Hotizme ve Absürt kimliğine laf söyletmiyor. Bu gerçeklik en çok kurnaz siyasetçilerin faaliyet alanını belirleme anlamında değer ifade ediyor. Absürdistan’da milli ve dini duygulara laf söylemeden ve eleştirmeden, halkı kandırmak, dolandırmak, neredeyse takdir topluyor. “Helal olsun adama be, Hotizm için mücadele ediyor”, “Helal olsun, Absürt Milleti için kanını bile vereceğini söylüyor” ifadelerini birçok dolandırıcı için halktan duymak mümkün.  Ancak bu ifadeleri kullananlar açısından gerçeklerin önemi yok desek yeridir.

Absürt vatandaşının akşam evine ekmek götürürken zorlanması, çocuğunun iyi bir eğitim alma hakkının elinden alınması, ücret düzeyinin sürekli düşmesi, ülkeye ne katkı sağladığı bir türlü anlaşılamayan Hotizm başkanlığının ve hotinlerin maaşlarının sürekli artması, devletin dini faaliyetlere ve örgütlere Absürt halkından topladığı vergileri hortumla akıtması, çok önemli değil gibi görünüyor. İbadet yerlerinden okunan çağrının sesini duymak ve milli maçlarda bayrakları sallayarak bağırıp çağırmak Absürt halkında bir nevi ekstazi etkisi yaratıyor. Böyle anlarda bir Absürt vatandaşına mantıklı herhangi bir cümleyle ulaşma imkânlarının son derece zor olduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle de Absürt vatandaşları açısından “gelecek” kelimesinin karşılığı “ertesi gün” oluyor. Çocuğunun iyi bir geleceğe sahip olması, iyi bir mesleğinin olması, refahının kendisinden yüksek olması, onun algı kapasitesinin sınırlarını aşıyor.

Son dönemde ekonomiden sorumlu (aynı zamanda Angilistan vatandaşı da olan) Mehmet Şimşir, enflasyonun sorumlusu olarak gördüğü sefillerden (emekliler için Absürdistan’da sefiller anlamına gelen bir kelime kullanılıyor) intikamını Absürt Uydurma Kurumu (AUK) açıklamalarıyla almayı başardı. Şimşir, sefillerin yaşadığı her günü ekonomiye zarar olarak görüyor gibi davranıyor. Her fırsatta onlara para vermenin anlamsızlığını savunuyor. Şimşir’in AUK’nın açıkladığı enflasyon atmasyonuyla (veri diyemediğimiz için bu kelimeyi kullanıyorum) bütün sefillere enflasyon altında bir maaş artışı öngörerek açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veren sefillerin sayısını azaltmayı planladığı da halk arasında konuşuluyor.

İşte bu ortamda Şimşir’in imdadına Astra Futbol Şampiyonasında galibiyet alarak üst tura çıkan milli takım yetişti. Galibiyet ile kendinden geçen Absürt vatandaşları, emekli maaşlarını (sefalet ücreti de deniyor) bir anda unutuverdi. “Arkadaşlar yapmayın, tamam sevinelim ama abartmayın. Ülkenin hiçbir sorunu çözülmedi, maaşlar halen açlık sınırı altında” diye yorum yapanlar, milli şuurdan nasibini almamış hainler olarak yaftalandı. Hotizm Başkanı, gözyaşları içerisinde futbol takımı için dualar okurken, Absürt halkı da ekran karşısında ellerini kaldırmış, gözyaşları içerisinde ona eşlik ediyordu. Sonrasında Hotizm Başkanı, stüdyodan çıkıp son model lüks aracına binip giderken gülümsüyordu. Halk ise aldığı yüksek dozda yatıştırıcı etkisiyle gelecek olarak gördüğü ertesi günü bile düşünmüyordu.

Burada geçen bütün kişiler, kurumlar ve olaylar hayal ürünüdür. Biraz eğlenmek herkesin hakkı olmalıdır. Saygı ve sevgiyle…

Dr. Özkan LEBLEBİCİ
Dr. Özkan LEBLEBİCİ
Tüm Makaleler

  • 07.07.2024
  • Süre : 5 dk
  • 346 kez okundu

Google Ads