Akordumuz Bozuldu, Düzelir mi?
Ekonominin akordu; kendi söyler kendi dinler bazında trend olmuş durumda. Rakamlarla avunuyor, rakamları savunuyoruz. Halk ise cep delik, cepken delik, zamlar bırakmadı bizde metelik derken problemin esas kaynağını anlamakta bile zorlanıyor.
Akort mecaz olarak; kendine gelme hali, akortsuz geçirilen günlere bir daha dönmeme halidir. Maalesef, millet olarak hep birlikte akordumuzu fena halde bozuk! Siyaset akort tutmuyor! Bir sözü bir sözüne uymuyor, güvendiğimiz dağlara sürekli karlar yağıyor, baharı görmeden yaz geldi geçti, yine kış geldi çattı diye konuşuyor insanımız!
Ticaretin; olmayanı olmuş gibi, varmış gibi, ortada hiçbir şey yokmuş gibi, gösterme eğiliminde, tellerin her biri ayrı bir havada olduğundan çalınan havaların bizim ihtiyacımız olan havalarla alakası yok!
Ekonominin akordu; kendi söyler kendi dinler bazında trend olmuş durumda. Rakamlarla avunuyor, rakamları savunuyoruz. Halk ise cep delik, cepken delik, zamlar bırakmadı bizde metelik derken problemin esas kaynağını anlamakta bile zorlanıyor.
Esnafın akordu; veresiye defterlerinin arasında, alacağını alamadıkları kapılardan her Allah’ın günü eli boş dönmekten yorulmuş, halsiz ve mecalsiz durumlarda uykuları kaçırmış vaziyette. Biz vatandaşların akordu; ekonominin akortsuz haline bakarak efkâr basmış vaziyette değil mi? Zam yağmurlarında sırılsıklam olmaya hem devam ediyor hem de açıklanan rakamlar karşısında şaşkınlıktan dut yemiş bülbüle dönmüş gibi ortalıkta bir o yana bir bu yana sallanıp duruyoruz. Akortsuz sazlar nasıl ses veriyorsa, vatandaşın hali de aynen öyle, hatta ondan daha da beter!
Akort, tek başına şaz değil, tel değil, mızrap değil. Bizim gibi 60’ın üstünü görmüş ‘genç’ yaştakilere, sizin zamanınızda en zor problem neydi diye sorulsa, istisnasız hiç düşünmeden havuz problemi derdik. Ama gel gör ki, şimdi yaşamakta olduğumuz akort problemi, havuz probleminden çok daha zormuş! Çünkü, akort demek; yalnızca uyum demek değil. Sadece müzik de değil. Tek başına, saz değil, tel değil, mızrap hiç değil. Bir köşede unutulmuş güfte, icra edilemeyen beste de değil. İçimize işleyen yanık bir türkü de değil, İçli hüzünlü, bizi maziye alıp götüren şarkı değil, dertlendiren, hislendiren gazel değil, derin derin düşündüren uzun hava değil, ciğerimizi yakan, bam telimizden vuran hoyrat değil!
Değil demişken tek başına değil elbet! Akort; renk demek, ahenk demek. Fikirlerin inadından vazgeçip uyuşması, yumuşaması, anlaşabilecek hale gelmesi demek. Hani o dillerden düşmeyen, ancak olması mutlaka gereken asgari müştereklerde birleşebilmek demek. Bir türlü sükût bulmayan, dur-durağı kaybetmiş ruhun huzur bulması demek.
Dilimizden düşmeyen ancak kenarından geçmediğimiz hoşgörünün, küslükten, kavgadan, tartışmadan sıra gelmeyen barışın bir türlü kucaklaşamadığımız, sarılamadığımız kardeşliğimizin, art niyetlerden, aykırı bakmalardan, düşmanlıkları, kem sözlerden fırsat bulamayan, gün yüzüne çıkamayan karşılıklı iyi niyet ve anlayışın tesis edilmesi demek! Kürsülerde iyi giden, ancak zerrece tahammülümüz olmayan çok sesliliğin, fikrini rahatlıkla söyleyebilmenin, ifade edebilmenin, bir uyum içerisinde tek bir sesmiş gibi yankılanması demek.
Akort demek, lafların arkasına sığınmadan, göz boyamadan, tribünlere oynamadan, içtenlikle, samimiyetle bir olmak, beraber olmak, el ele, omuz omuza vermek demek! Eğer ulusun akordu düzgün olsaydı, insanların yüzü gülmez miydi? Yorgun yüzleri, fersiz gözleri, bir dokun bin ah işit sözleri olur muydu? Neden duymaz duyması gerekenler, bizi çok düşündüklerini söyleyenler, Neden inmezler içimize, karışmazlar aramıza, neden dinlemek istemezler halimizi, ahvalimizi?
Akordumuz az biraz düzgün olsa, derdimizi dinler mi acaba diye niye Marko Paşa’yı arasın insanlar! Hepimizin tek derdi, günü kurtarmak oldu. Günü kurtarmak bile "deveyi hendekten atlatmaktan" daha zor. Eğer akordumuz az biraz düzgün olabilseydi, aradıklarımız, varken yok demez, vicdanımız sızlardı. Israrla çalan telefonlara bakan olurdu. Ararsa arasın, yok de, hatta hiç açma, ne için aradığını biliyorum demez, telefonunu açar, dertlerine derman olunurdu. Vefa adresi belli olmayan üzerine kırk kilit vurulmuş halde beklemez, vefasızların vefasızlığı vefa diye anlattığı anlar, zamanlar yaşanmazdı!
Akordumuz bozuk olmasa; yuvalar dağılmaz, dün evlenenler, bugün boşanmaz, evliliklere müdahale edenler, haneleri karıştıranlar, dedikodu ve iftiralarla insanların mutluluklarına gölge düşürenler olmaz, severek evlenmiştik diye boşanmaya kalkan çocuklu çiftler boşanmayı akıllarının ucundan geçirmezdi!
Öfke baldan tatlı lafının ardına sığınanlar, en basit sorunları mesele haline getirmez, bir bardak suda fırtına koparma huylarından vazgeçer, tekme tokat birbirine girmez, yakası açılmadık, gün yüzü görmemiş, edepsiz küfürler birbiri ardına sıralanmazdı.
Akordumuz bozuk olmasa; babadan, atadan miras kalan, bir metrelik yer için, bir avuç toprak için, kardeş ve akrabalarının bütün hakkını gasp etmek, kendi üzerine almak için, kardeşler, akrabalar hasım olmaz, düşman olmaz, ölünceye kadar küs durmaz, birbirlerine silah çekmez, hatta kimi mezara, kimi hapse girmezdi.
Akordumuz bozuk olmasa, ülkede yalan baş tacı edilmez, söyleyen kalmaz, tokatçılık meslek sayılmaz, dolandırıcılar, insanları dolandırmaya tövbe eder, talancılar af diler, talanı, talandan geri kalanı terk eder bin pişman olur, yetim hakkına uzanmaktan kendini alamayanlar, elini bir daha uzattıklarında uykuları kaçar, bu işten vazgeçmek için gece yarılarında, gözyaşı ile ellerini açardı.
Akordumuz bozuk olmasa, kimse kimseye düşmanlık beslemez, cinayet işlemez, kan davaları barışmakla sonuçlanır, sokak ortasında kadınlar öldürülmezdi. Akordumuz bozuk olmasa, hile aklımıza gelmez, sahtekarlık semtimize uğramazdı.
Son tahlilde, ekonomi ve enflasyon canavarıyla kol kola cadde ve sokaklarımızda neşeli kahkahalar atıyor. Pek bir neşeliler, pek bir mutlular. Lakin, bizim akordumuz fena halde bozuk. Hem de bayağı bir uzun zamandır öyle. Gün günden kötü geliyor artık. Adına mecaz olarak saz dediğimiz, işimiz, mesleğimiz, kabiliyetimiz, yazımız, sözümüz yani hayata tutunduğumuz, hayata bağlandığımız, hayatımıza coşku ve heyecan veren o akort bozulmasın. Akordum yine bozuldu hadi yazayım dedim, hepinizin akordu güzel olsun...