Beklentiler ve Gerçekler
Sanırım bu seçimlerde muhalefetin yaptığı hatalardan biri de beklentiyi çok yükseltmiş olmalarıydı. Aslında bu biraz da iktidara susamış olan muhalif kesimin toplumsal baskısı yüzünden böyle. Bir yandan da siyaset iddialı olma işidir. Siyaset yapıyorsan iddialı olacaksın. Bunu anlıyorum. Ancak bazı siyasetçilerin yaptıkları beyanlarda "potansiyelimiz şu kadar" dediklerinde benim bile gülesim geliyor. Dediğim gibi siyaset iddialı olmayı gerektiriyor.
Kızlar daha küçükler. Arabayla bir yere gidiyoruz. Kendi aralarında yolda gördükleri arabalar üzerine konuşuyorlar. Biri bak şu araba ne kadar güzel diyor, diğeri yok, şu daha güzel diyor.
Bir ara bana dönüp, baba sence hangisi daha güzel diye sordular.
Benim cevabım klasik, bizim arabamız daha güzel oldu.
Ardından da ekledim, neye sahipsen o en güzelidir.
Aslında ben bilmiyor muyum, bizim külüstürden çok daha güzel bir sürü araba vardı etrafta.
Ama benim amacım kendimce onlara basit bir şeyi öğretmekti.
Neye sahipsen onun değerini bileceksin!
Bir yandan da hayatta beklentilerini çok yükseltsinler istememiştim.
Bunu söylerken kendim de pek farklı değilimdir. Öyle her şeye heves etmem.
Yani prensip olarak elimdeki ile mutlu olmaya meyilliyimdir.
***
Sanırım bu seçimlerde muhalefetin yaptığı hatalardan biri de beklentiyi çok yükseltmiş olmalarıydı.
Aslında bu biraz da iktidara susamış olan muhalif kesimin toplumsal baskısı yüzünden böyle.
Bir yandan da siyaset iddialı olma işidir. Siyaset yapıyorsan iddialı olacaksın. Bunu anlıyorum.
Ancak bazı siyasetçilerin yaptıkları beyanlarda "potansiyelimiz şu kadar" dediklerinde benim bile gülesim geliyor.
Dediğim gibi siyaset iddialı olmayı gerektiriyor.
Ancak bunu yapacağım derken gerçeklerden çok da sapmamak gerekli galiba.
Bir de eğer ülkeyi yönetme niyetiyle yola çıkmışsanız, beklentileri yönetmeyi iyi bilmeniz gerekiyor.
İnsanlara ne zaman ne kadar ümit vereceğinizi iyi ayarlamanız gerekiyor.
Beklentileri yükselttiğinizde insanların sizi desteklemesi bunun iyi tarafı, ancak sonuç beklendiği gibi çıkmayınca da, o insanlardaki moral bozukluğunu düzeltmek ve size karşı duyulan o kötü hislere karşı durmak, hatta yiyeceğiniz linçin üstesinden gelebilmek o kadar da kolay olamayabiliyor.
O zaman ne yapmak lazım?
Her şeyden önce duruma kendinizin hâkim olması gerekli.
Bunun için güvendiğiniz anket firmalarına mı görev verirsiniz, eskiden olduğu gibi tebdili kıyafet yapıp halkın arasına mı karışırsınız, orasını ben bilemem.
Ancak bir şekilde duruma hâkim olmanız gerekiyor.
Ondan sonra da dozunda beklentiyi belli bir seviye yükselterek insanların ardınızdan sizi takip etmesini sağlayabilirsiniz.
Ancak unutmayın, siz duruma hakimsiniz, gerçeği siz zaten biliyorsunuz.
İşte budur liderlik! Kitleleri boşu boşuna değil, bilerek ve kontrol altında tutarak yönlendirme sanatıdır.
***
Seçim gecesi sayın Kılıçdaroğlu ve etrafında diğer liderler ekran karşısına çıktıklarında anladım ki onlar da benim gibi şok içindeydiler. Yüzlerinden düşen bin parça, sonucun nasıl böyle çıktığına hayretler içinde kalmış gibiydiler.
Zaten ne dedikleri tam olarak anlaşılamadan iki dakika içinde ekranlardan çekildiler.
***
Halbuki gelin bir de şu açıdan bakalım.
Söylem şöyle olsaydı nasıl olurdu sizce?
İktidar artık ülkeyi yönetemiyor. Bizim ülkeyi yönetmek için daha iyi kadrolarımız var. Bu sefer hem meclise daha fazla milletvekili gönderme şansımız var, hem de birincide olmasa bile ikinci turda sayın Erdoğan'ı o koltuğundan indirme şansımız var!
Söylem böyle olsaydı, meclis seçimleri için bakın bu sefer iktidar seçim kanununu değiştirmiş olsa da bir önceki seferden daha az milletvekili çıkarabildi.
Birinci turda da sayın Erdoğan geçen seferki gibi atı alıp Üsküdar'ı geçemedi. Gelin ikinci turda onu o koltuktan indirelim ve ülkemize çok daha iyi bir gelecek sunalım.
Bu söylemle ikinci tura çok daha coşkulu bir katılım sağlanabilirdi bence.
Toplumun bu sosyolojisi ve iktidarın elindeki devlet imkanları ile muhalefetin seçmenleri ikna etmesi hiç kolay değil.
Ancak bu şekilde hiç olmazsa beklentiler daha kontrollü bir şekilde yönetilmiş olurdu ve ikinci tur için de umudumuz kalırdı.
***
Tabii ki henüz geç değil. İlk tur seçim öncesinde muhalefette olan psikolojik üstünlük bu sefer iktidara geçmiş olsa da, iyi bir organizasyon ile ikinci turda sayın Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçilebilmesi mümkün.
Ancak hiç olmazsa bu sefer sayımların doğru dürüst yapılması sağlanabilmeli.
Nasıl oluyorsa oluyor, bu konuyu bir türlü muhalefet beceremiyor. Ya sistem kilitleniyor ya bir atak oluyor ve sistem çalışmıyor. Kısacası düzenli şekilde halkı aydınlatacak oy sayım sistemi bir türlü kurulamıyor.
Deniyor ki, iktidar sayın Kılıçdaroğlu'nun daha yüksek çıktığı sandıklarda taktiksel olarak itiraz ettiği için ekranlarda görünen oranlar iktidar lehine olacak şekilde uzun süre kaldığı için moraller bozuldu.
Eğer siz doğru dürüst sistem kurabilseniz niye böyle bir aksama olsun ki?
Evet, itiraz var, o yüzden bir kez daha sayım yapılıyor, ama ilk sayım sonuçlarına göre hızlıca girilen veriler ile anlık olarak durumdan insanlar haberdar edilebilirdi.
Üstelik yeterince sık ekrana çıkarak bu gidişat konusundaki bilgilendirme de zamanında yapılmış olsaydı insanların moralleri de bu kadar çabuk bozulmazdı.
İşte buna profesyonellik deniyor.
***
Kısacası eldeki kumaş bu. Bununla kendimize bir elbise dikeceğiz.
Seçimlerde moral bozmadan olabileceğin maksimumunu yaparak bir kez daha deneyeceğiz.
Bu sefer olması umuduyla diyerek bitireyim bugün de.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla.