Belediyecilikte İki Dönem Kuralı Olmalı mı?
Siyaset arenası bir sürü yaşı ilerlemiş siyasetçilerle dolmuş taşmış. Kimsenin yerine başka birini yetiştirme gibi bir düşüncesi yok. Yavaştan yavaştan yetiştirse bile genellikle düşünce mezara kadar siyasetçilik!
Aslında yazılı olmayan bir kuraldır.
Gerçi bizde cumhurbaşkanlığı seçiminde bu kural yazılı hale getirilmiş durumda. Amerika’da da başkanlar iki dönem seçilebiliyorlar. Belki başka memleketlerde de vardır böyle bir kural.
Ancak özellikle yerel seçimlerde böyle bir kural yazılı değil kanunlarımızda.
Yine de mantıken iki dönem kuralı belki de tüm seçimlerde uygulanması gerekli bir kural gibime geliyor benim.
Daha çok ilk verilen fırsatta yeterince kendini gösteremeyenlere tanınan ikinci bir haktır ikinci dönem hakkı.
Ancak ilk döneminde yeterince başarılı olanların başarılı bir ikinci dönem sonrasında kendi rızası ile bu kadar yeter demesi de bir erdem gerektiriyor galiba.
Evet, sayın Mansur Yavaş bu dönem sonrasında Ankara büyü şehir belediye başkanlığı için aday olmayacağım diyor. Siyasetten çekileceğim demiyor, ancak bu dönem son başkanlık dönemim olacak diyor ve ona göre oy istiyor, bir daha aday olmayacağım diyor.
Ben zirvede bırakacağım, bence iki dönem yeter, insanlara Mansur Yavaş belediyeciliğini öğretip yerimi gençlere bırakacağım diyor.
***
Gelin onun bu düşüncesini biraz irdeleyelim.
Eğer bir kural olarak düşünecek olursak bunu doğru bir bakış açısı mıdır iki dönem kuralı?
Madem başarılı olmuşsun, niye daha fazla hizmet etmeyi düşünmüyorsun?
Aslında bu bakış açısı da doğru gibi görünüyor, yani başarılı bir başkansan daha çok hizmet etmek için bir mahsur yokmuş gibi geliyor insana.
Ancak hayat devam ediyor ve geriden gelen genç kadrolar var. Bu genç kadrolara da fırsat tanınması açısından böyle bir sınırlama gerekli belki de.
Olaya belediye başkanlığı açısından bakacak olursak iki dönem on yıl hizmet demek. Bu yeterince uzun bir süre. Bir insan daha ne isteyebilir ki? On koca sene!
Ama benim yapacağım daha bir sürü şey var, hayallerimin hepsini gerçekleştiremedim ki!
On senede yaptın ama bir sürü şey! Bırak biraz da başkaları gerçekleştirsin hayallerini.
Sanırım sayın Mansur Yavaş böyle düşünüyor.
Gerçi kimileri onun daha büyük hayalleri var diyor, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı onun büyük hayallerini gerçekleştirmek için yeterli değil diyorlar.
Zaten o da daha başka hayalleri olduğunu inkar etmiyor.
Yine de açıkça söylediği tek şey iki dönem belediye başkanlığının yeterli olduğu. Gerisi artık geleceğin ne göstereceğine bağlı.
Bence de doğru düşünüyor.
***
Evet, sanırım bizim insan olarak en büyük hatamız burada, gücü eline geçirenler bir türlü ellerindeki gücü bırakmak istemiyorlar.
Siyaset arenası bir sürü yaşı ilerlemiş siyasetçilerle dolmuş taşmış.
Kimsenin yerine başka birini yetiştirme gibi bir düşüncesi yok. Yavaştan yavaştan yetiştirse bile genellikle düşünce mezara kadar siyasetçilik!
Halbuki iki dönem başarılı bir siyasetçi olmuşsun işte, hizmet etmekse derdin hizmet de etmişsin!
Bırak! Yeterli!
Bırak gençler devam etsinler!
Ama hayır, belki gençler beceremezler diye düşünüyorlar başa geçenler, belki güç bendeyken niye bırakacakmışım diye düşünüyor o koltuğa oturmuş olanlar.
Daha düne kadar siyasetin muhalefet ayağında bile bunca sefer seçim kazanamamış olan sayın Kılıçdaroğlu’nun o parti başkanlığını bırakmamak için yapmadığını bırakmaması gözümün önüne geliyor da, hayrete düşüyorum.
Halen daha fırsat kolluyor diye söylentiler geliyor. Hayret doğrusu.
İktidar ayağına hiç değinmek bile istemiyorum. Millet olarak üçüncü defa cumhurbaşkanı seçtik işte sayın cumhurbaşkanımızı. Anayasayı bile takmadık hiçbirimiz.
Sayın cumhurbaşkanımız da yeter bu kadar demedi. Aday olmasının doğru olduğunu düşündü ve bu konuda elinden geleni de yaptı.
Ben bile bunun anayasaya aykırı olduğunu bile bile gidip oyumu kullandım. Suç ortağı oldum!
***
Aslında siyasetçilerin hiçbirinin sözüne inanmamayı öğrendim ben bunca sene. Siyaset bir sanat, insanları ikna etme sanatı diyeceğim de, ikna etmek bir yandan da kandırmayla karışıyor demeliyim.
Ancak bu biraz da bile bile lades gibi bir şey. Biz vatandaşlar kandırılmayı seviyoruz. Yeter ki güzel sözler söyleyin bize.
Bazen de elden bir şey gelmeyeceğini bilen vatandaş ben ekmeğime bakarım diyor. Kim bir fazlasını verecek, kim rahmetli Demirel gibi kim ne veriyorsa ben beş fazlasını vereceğim diyor, gidip ona veriveriyor oyunu.
Aslında bu da gerçekten ilginç bir davranış biçimi, ancak maalesef gerçek bir yandan.
O yüzden çorba dağıtın diyorum ya. İnanın kimi vatandaşların yorumlarını gördükçe sokak röportajlarında ne olduk biz, nasıl bir toplum olduk diye kahroluyorum, ama gördüklerim de maalesef gerçek oluyor.
***
İki dönem diyorduk değil mi?
Bir erdemlilik örneği sayın Mansur Yavaş’ın söylediği. Umarım yarın gün gelince ne yapayım, millet bir kez daha başkan olmamı istiyor diye üçüncü sefer aday olmaya kalkmaz. Çünkü insanın hayalleri bitmez, her zaman daha yapacak bir şeyler kalır Ankara gibi bir şehirde.
Sözüm tüm siyasetçilere, gelin bunu bir kural olarak koyalım her yönetim kadrosuna.
Belediye başkanlığı da en fazla iki dönem yapılabilsin, milletvekilliği de, ve belediye encümenlikleri de.
Hatta hayatta hangi yönetim kadrosu varsa hepsinde iki dönem kuralı olsun.
Olur mu bu dediğim?
Bizim insanımızla olmaz sanırım. Belki de konu insan olduğu için dünyanın hiçbir toplumunda olmaz.
Kutluyorum sizi sayın Başkan.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla