Site İçi Arama

siyaset

Don Altobello'nın Hazin Sonu - Godfather 3

Al Pacino'nun canlandırdığı Michael Corleone rolündeki mafya babası artık yeterince yaşlanmıştır. Kanun dışı işlerden aileyi çıkartıp artık yıllar önce eşine söz verdiği gibi sadece kanuni işler yapma planlarının son aşamasındadır. Ancak maalesef işler planladığı gibi gitmez.

Bugün yine bir kanalda karşıma çıktı ve nedense bu sefer bakalım bu sefer ne diyor diye sayın Erdoğan'ı bir süre izlemek istedim.

Genellikle, belki de her zaman zorunlu olarak kanalların o konuşmaya başladığında canlı yayına geçmeleri yüzünden olacak, kanal değiştirirdim.

Evet, itiraf ediyorum, benim kimileri gibi kendisine gönülden bir bağım yok. 

Onu çok sevenlere saygı duyuyorum tabii ki, ancak ne yalan söyleyeyim, bunca yıldır iktidarda olmasından olacak belki de, ben artık her yerde onu görmekten bıkmış vaziyetteyim.

Bir zamanlar Moskova'da inşaatını yaptığımız Türk Ticaret Merkezi'nin açılışına geldiğinde bir süreliğine kendisini yeterince yakından   görmüşlüğüm de olmuştu. 

2006 yılıydı galiba.

Daha o zamanlarda, inşaatı yapan ekip olsak da onun çok yakınına ulaşmak pek mümkün değildi. Ben bile belli bir mesafeden görmüştüm kendisini.

Ancak işçilerimize yaptığı teşekkür konuşmasında işçilerden birinin protestosu yüzünden o işçiyi kadrodan uzaklaştırmak zorunda kaldığımızı hatırlıyorum.

Ben o zamanlar direkt olarak yönetimden sorumlu olmadığım için, o protesto eden işçinin sonu ne oldu tam olarak bilemiyorum. Sanırım tazminatı ödenerek iş akdi hemen iptal edilmişti.

O gün aralarında gazetecilerin de olduğu o zamanlar başbakan olan sayın Erdoğan'ın beraberinde gelen yüzlerce kişinin öğle yemeklerini bila bedel karşılamak durumunda kaldığımızı hatırlıyorum. 

İşverenimiz olan TOB ve TİM'in birlikte oluşturdukları ve burada yapılan Türk Ticaret Merkezi'nin yatırımcısı konumundaki anonim şirket, doğal olarak bu ziyaretin tüm masraflarını müteahhit firma olduğumuz için bizim üzerimize yıkmıştı. Böyle durumlarda yapacak bir şey yok, mecburen masrafları üstleniyor müteahhit firmalar.

Müteahhit firmasınız demeyin, o zamanlar öyle acayip paralara alınmıyordu işler. Üstelik bu proje de dur kalk, epey zorlu bir iş olmuştu bizim için. 

Başta planlanan projeden oldukça farklı bir bina yapmak zorunda kalmıştık. 

Ruslar Türklerin başta yapmayı planladıkları Ak Merkez benzeri projeyi onaylamamıştı ve kendileri bir proje yaparak onun yapılmasına zorlamışlardı.

İşin komiği ise bu ilişkileri işveren yürüttüğü için müteahhit firma olarak yeni projenin geliştirilmesi sürecinde firmaya da bilgi vermedikleri için bir sürü oyalama taktikleri yapmışlardı.

Yani kaybedilen zamanın maliyeti, ayrıca tüm değişikliklerin maliyetinin müteahhide yüklenmesi ile proje ucu ucuna zorla tamamlanabilmişti.

Sayın Erdoğan daha sonraki yıllarda birçok kez Rusya'ya çeşitli vesilelerle geldi ve bir çok yerde açılışlar yaptı.

Ama ben hiçbirinde merak edip de açılışlara katılmadım.

Bugün o kanalda kendisini izlerken biraz dikkat ettim de, ne kadar yaşlanmış aslında. 

Yıllar ne kadar çabuk geçmiş.

O günlerdeki hali gözümün önüne gelince farkı çok daha iyi anlayabiliyorum.

***

Aklıma "Baba" filminden bir sahne geldi şimdi. Bizde "Baba" diye geçiyor filmin adı, ama aslında 'Vaftiz Babası"dır filmin adının gerçek tercümesi. 

The Godfather!

Sanırım serinin üçüncü filmindeydi.

Al Pacino'nun canlandırdığı Michael Corleone rolündeki mafya babası artık yeterince yaşlanmıştır. 

Kanun dışı işlerden aileyi çıkartıp artık yıllar önce eşine söz verdiği gibi sadece kanuni işler yapma planlarının son aşamasındadır.

Ancak maalesef işler planladığı gibi gitmez. 

Bu durumdan memnun olmayan diğer aileler arasından boşluğu doldurmaya niyetli bir rakibi ve özellikle de kendisinden çok daha fazla yaşı olmasına rağmen ailenin en yaşlı dostu olan Don Altobello'nın ihaneti filmin gidişatında büyük rol oynar. 

Kilisenin sahibi olduğu şirketi kontrol edenler ile Don Altobello gizli ilişkiler içindedir ve Michael Corleone'ye suikast planları yapılmaktadır.

Kilisenin sahip olduğu şirketin hisselerini alması konusundaki yaptığı anlaşma önce eski Papa'nın rahatsızlığı sebebiyle oldukça uzun süre onaylanmaz. 

Yeni Papa'nın öldürülmesi ile de anlaşma suya düşer. 

Çünkü hisselerin devrinin yeni Papa tarafından onaylanması kesindir.

Bu kirli ilişkilerden iyice bunalmış olan Michael Corleone kirli ilişkilerin içindekileri kendisine ihanet edenleri araştırmaya başlar.

Bu arada güzel kızı Mary de rahmetli abisi Santino'nun babası gibi uçarı oğlu Vincent ile bir gönül ilişkisine girmiştir. 

Kuzenler arasında aşk ilişkisi doğal olarak onaylanabilecek bir ilişki tarzı değil.

Artık iyice yorgun düşen ve hasta olan Michael Corleone'de kızı ile ilişkisini sonlandırması karşılığında, bir yandan da ailenin kanuni işlere başlamasının suya düşmesi sebebiyle yeni Baba'nın genç ve dinamik Vincent olmasına razı olur. 

İşleri eline alan Vincent sırayla ailenin düşmanlarını ortadan kaldıracaktır. 

Aileye ihanet edenleri bazen kendi başına, bazen de verdiği emirlerle aileye bağlı olanların yardımları ile yok etmeye başlar.

Don Altobello'nın sırası da Michael Corleone'nin oğlu Anthony'nin Sicilya'daki opera gösterisinde gelecektir. 

Michael'in kız kardeşi Connie'nin opera sırasında yemesi için verdiği bir kutu şekerlemeyi yerken sessizce hakkın rahmetine kavuşacaktır Don Altobello. Çünkü şekerleme Altobello'nun çok sevdiği bir tür olsa da zehirlidir.

Arada Connie'nin dürbünle Don Altobello'yu izlemesi gösterilir filmde.

Ne kadar hazin bir son değil mi? 

Hazin ama huzurlu bir ölüm bir yandan da!

O yaşında halen daha bu kadar hırsa sahip olan Don Altobello, yaptığı ihanetin bedelini en yakınının elinden aldığı bir kutu şekerleme ile kendi elleriyle kendi sonunu getirerek öder. Ama öyle vahşet içinde değil, sessiz, sakin ve mutlu bir şekilde.

Bazen böyle olur işte, insanın en yakını da olsa, yaptığın ihaneti kabullenemiyor insanlar. 

İhanet ettin mi, ihanetin bedelini er ya da geç ödüyorsun. 

Bazen hayatınla ödüyorsun, bazen de başka türlü. Ama ihanet etmişsen bedelini mutlaka ödüyorsun.

***

Evet, o kısa süreli izlenimimde sayın Erdoğan'ın ne kadar yaşlandığının bir kez daha farkına vardım.

Dilindeki zehirli sözler her zamanki gibiydi tabii ki, halen daha iktidar için çok hırsı olduğu belli oluyordu konuşmalarında. 

Kimi sözleri dilim varmıyor böyle demeye, ama yalan da olsa, hadi yalan değil de biraz iftira da içeriyor olsa diyelim, asıl sorun bunca yıl üzerinden atamadığı iktidar hırsı sanırım.

Halbuki yaşı da ilerledi, bazı rahatsızlıkları da var bildiğim kadarıyla.

Artık sakin bir hayatı niye düşünmez ki?

Yok mudur işleri devredeceği bir Vincent?

***

Türkiye'de izlemek mümkün mü bilmiyorum, ama Rusya'da internetten izlenebiliyor.

Sayın Erdoğan'ın en yakınında olanlar kimilerine göre kirli çamaşırlar denilebilecek birtakım ifşalarda bulunuyorlar bir süredir.

Bu ifşalar, ya da iddialar diyeyim daha doğru tanımıyla, sayın savcılarımızca araştırılıyor mudur bilmiyorum. 

Ancak bu kadar yakınında olanlarca itiraf edildiğine göre, muhtemelen kimi iddiaların doğru olma ihtimali de var bence. En azından bu iddiaların araştırılmasında fayda olduğunu düşünüyorum.

Bir yanda bu kadar sevenin olacak, diğer yanda ise olmadık iftiralara maruz kalacaksın. 

Hem de en yakınında olanlarca bunca pislik ortalığa dökülecek. 

Ve bu konularda en ufak bir girişimde de bulunmayacaksın.

En azından bu söylenenler bir iftira ise, avukatların vasıtasıyla cumhurbaşkanına hakaret suçu ile bunları söyleyenleri mahkemeye vermen beklenmez mi? 

En ufak bir tweet atanı mahkemeye vermiyor mu avukatların?

Bu iftiraları atanları niye mahkemeye vermiyorlar?

Ancak bir yandan da sayın savcıların bu iddialarda adları geçenleri en azından savcılığa davet edip iddiaların gerçekliği konusunda ifadelerini almaları da beklenmeli bence. 

Ama maalesef, bu konularda da sayın savcılarımızca en ufak bir girişim yapıldığını ben henüz duymadım.

İddialarda adları geçenlerin hayır bunlar iftiradır diyerek iddia edenleri mahkemeye verdiklerini de duymadım.

Tabii tüm bu gelişmeler gerçekten akıllarda soru işaretleri doğuruyor demeliyim 

Tüm bu anlatılanlar gerçek olabilir mi acaba?

İddia edildiği gibi devletin bu kadar üst yönetim kademelerinde bir mafya düzeni kurulmuş olabilir mi?

En azından sayın Erdoğan gibi birisinin bu gibi insanlarla ne işi olabilir ki?

Hem de bu kadar kendisine yakın olmuş insanlar ifşalarda bulunuyorlar, kendilerini de aklama derdinde değiller ve kendilerinin de yaptıkları kanunsuz işleri itiraf ediyorlar.

Bu mümkün olabilir mi?

İktidar cephesinde niyeyse bir sessizliktir sürüyor.

Çok ilginç gerçekten.

***

İşte bunlar geldi aklıma sayın Erdoğan'ı izlerken ekranda.

İtiraf etmeliyim, biraz da midem bulandı bu söylenenleri hatırlayınca ve bir başka kanala geçtim hemen.

Bence temiz bir Türkiye için artık bir değişim şart oldu.

Bilmiyorum, bu iddiaların ne kadarı doğrudur. 

Sırf iktidara bel altı vurmak için belki de seçimler öncesinde bu iddialar ortalığa atılıyor olabilir.  

Belki de iddia sahiplerinin bir takım kuyruk acıları olmuştur zaman içinde ve iftira atıyorlardır, kim bilir?

Yine de akıl sır ermiyor. 

Nasıl oluyor da devletin başındaki kişi bu gibi insanlarla ilişki içinde olabiliyor, aile dostu olabiliyor.

Bu kara ve kirli düzenin bitmesi için, güzel bir gelecek için kararınızı verin diyorum ben.

Doğru karar verin ki, fırsat varken hep birlikte aydınlığa, şeffaflığa ulaşalım. 

Çocuklarımıza borçluyuz bizler, çocuklarımıza güzel bir gelecek kurmak zorundayız.

Şu hali ile kurulu olan düzen ise beni oldukça ürkütüyor.

Evet, ben yurtdışında yaşıyorum. Ancak kalbim halen daha ülkem için çarpıyor.

Mafya ilişkilerini filmlerde izlemek güzel oluyor, ancak gerçek hayatta mafya düzeni olacak iş değil.

Ülke yönetmek ciddi iştir, öyle kirli ilişkilerle yapılacak iş değildir.

Gelin geleceğe umutla bakabileceğimiz bir düzen kuralım. 

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 11.05.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1942 kez okundu

Google Ads