Site İçi Arama

siyaset

Felaketin Sorumluları

Bir ülkenin gelişmişliği ne para, ne silah, ne bina, ne yol, ne tesis, ne alt, ne üst yapı, ne de teknoloji ile ölçülür. Bir ülkenin gelişmişlik ölçüsü, o ülkede yaşayan halkın keyifli, huzurlu ve mutlu uzun yaşamaları ve ecelleri ile ölmeleridir. 

Türkiye yine büyük bir felaket yaşadı. İçimiz yandı. Çoluk, çocuk canlarımızı yaşatamadık. Ecelleri ile ölmediler, ecel gelmeden sorumluların ihmali yüzünden öldüler.

Peki kim bu sorumlular?

Kimi Bolu belediyesini, kimi Turizm Bakanlığını suçluyor. Politik düşüncesine göre karşı tarafa yükleniliyor. Oysaki suçlu belli. 

Suçlu, halk; suçlu, sistem.

Neden mi halk? Çünkü;

Kendini yönetenleri doğru seçemeyen halklar, ecelleriyle değil, ihmallerle ölürler. Bir ülkenin gelişmişliği ne para, ne silah, ne bina, ne yol, ne tesis, ne alt, ne üst yapı, ne de teknoloji ile ölçülür. Bir ülkenin gelişmişlik ölçüsü, o ülkede yaşayan halkın keyifli, huzurlu ve mutlu uzun yaşamaları ve ecelleri ile ölmeleridir. 

İşte bu yüzden ister mahalli ister genel yönetimlere liyakate bakmaksızın sırf kendi siyasi görüş ve kültürüne yakın diye politik destek veren halk suçludur ve bu suçun cezasını maalesef zamansız ölerek öder. 

Peki neden mi sistem? 

Hiç bir ülkede eşi, benzeri olmayan yetkili sorumsuzluk sistemi en büyük suçludur.

Siyaseten “sui generis” yani nevi şahsına münhasır bir şekilde yaratılan bu yönetim sisteminde, yönetimin yetkisi neredeyse sınırsızken, sorumluluğu hemen hemen hiç yoktur. Yetkisi olmayanlar ise nerdeyse her şeyden sorumludur. Sadece politikacılar için değil, tüm yöneticiler için muhteşem bir sistemdir.

Bu sistemin sorumsuzluk örneklerini geçmişte de görmüş ve yaşamıştık.

Mesela; şehit mi verdik, hain bölücü terör örgütü yüzünden, yöneticiler tabii ki sorumsuz, sorumlu ise PKK, PYD, YPG terör örgütleri ve muhalefet. Bir de müthiş bir kelime bulduk, iltisak diye, her yere onu koyduk mu diğerleri sorumlu oluveriyor hemen. 

Mesela; darbe kalkışması mı oldu, hain FETÖ terör örgütü yüzünden, yöneticiler tabii ki sorumsuz, sorumlu ise terör örgütü ve tabii ki iltisaklı muhalefet.

Mesela; halk geçim sıkıntısından inim inim mi inliyor, yöneticiler yine tabii ki sorumsuz, sorumlu dış güçler, faiz lobisi ve bittabi onlarla iltisaklı muhalefet.

Mesela; deprem sonucunda onbinlerce insan ölmüş, binalar yıkılmış, yollar çökmüş, havaalanları kullanılamaz hale gelmiş, erken müdahale edilmediği yolunda serzenişler, imar affı eleştirileri var, ama yöneticiler yine ve elbette sorumsuz, sorumlu ise kader planı, ahbap ve şüphesiz ki eleştiren muhalefet.

Maden faciası, tren faciası, sel faciası, orman yangını hiçbirinde sorumlu yöneticiler değil hep başkaları. Şimdi de otel yangını faciası ve yine hiçbir yönetici sorumlu değil. 

Neden?

Çünkü, sistem böyle.

Bu yönetim sisteminde, kötü ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın, sorumlusu muhalefet, sorumsuz iktidar; iyi ve başarılı ne olursa ve ne yaşanırsa yaşansın sorumlusu iktidar, sorumsuz muhalefettir.

İşte, yetkili sorumsuzluk sistemi budur. 

Dünyada kabul görmüş tüm yönetim sistemlerinde, yetki devredilir, sorumluluk devredilmez. Türkiye’ye dayatılan bu tuhaf yönetim sisteminde ise sorumsuzluk sahiplenilir, yetki devredilmez, sorumluluk ise devamlı başkalarına devredilir. 

Ezcümle; bu sistem, yöneticiler için biçilmiş kaftandır. Siyasi literatüre, Türk milletinin referandumu ile sokulan bu garabet sistemin gelecekte nasıl şekilleneceğine ise yine Türk milleti, önümüzdeki seçimdeki tercihiyle karar verecektir. 

Bu karar sadece kendini yönetecekleri seçmek anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda bu karar, halkın kendi ölümüne eceliyle ulaşıp ulaşamayacağının da kararı olacaktır. 

Halkını uzun süreli yaşatamayan devletlerin kendi ömrü de uzun olmaz.

Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Doç.Dr. Ersoy ÖNDER
Tüm Makaleler

  • 24.01.2025
  • Süre : 3 dk
  • 508 kez okundu

Google Ads