Site İçi Arama

siyaset

Hayat Bu Kadar Acımasız mı?

İnsanlar mı bu kadar vicdansız? Yoksa hayat mı bu kadar acımasız? Her iki durum da oldukça vahim! Deprem olmuş, sanki o bölge uyuşmuş! His kalmamış! Bağ kalmamış! Sanki artık ülkenin bir parçası değil oralar!

Hiç ayağınızı kırdınız mı?

Ya da gelin soruyu biraz daha bildik bir şekle sokayım, hiç ayağınız uyuştu mu?

Hani olur ya bazen, otururken ayağınızı altınıza almışsınızdır ve kalktığınızda hissetmezsiniz o ayağınızı, biliyorsunuz değil mi nasıl bir histir o uyuşmuş ayak hissi? 

Ayağınız yerinde, biliyorsunuz da, her zamanki gibi söz dinlemiyor, ne bileyim, üzerine basmak istiyorsunuz, basamıyorsunuz, basmaya kalksanız yalpalıyorsunuz, bir yandan da sanki yokmuş gibi hissediyorsunuz.

***

Arada bir kıpırdanma var da, henüz tam olarak başlamadı o dayanılmaz karıncalanma hissi, çok acı verir ayak canlanmaya başladığında, yani henüz tam olarak hissetmiyoruz acıyı. 

Uyuşan ayağın kendine gelirkenki o karıncalanma başladığında ben hep dayanılmaz bir acı hissederim, sonradan sonradan yavaş yavaş geçer o acı. 

Ama geçer, bilirim geçeceğini, o yüzden de zor da olsa geçmesini beklerim.

Hatta çabuk geçsin diye bazen inadına basarım o uyuşmuş ayak üzerine, bir yandan acır, bir yandan yavaş yavaş kavuşurum yine kaybetmişim hissine kapıldığım o ayağıma.

Dayanılmaz bir karıncalanmadır o anki karıncalanma.

***

İşte böyle olduk deprem bölgesiyle son zamanlarda. 

Deprem bölgesinde insanlar çok büyük acılar çekiyorlar. 

Kolay değil öyle buz gibi havada, doğru düzgün bir geliriniz olmadan derme çatma yapılmış konteynırlar içinde yaşam için bir düzen kurmak.

Okullardan biliyorsunuzdur umumi tuvaletler nasıldır diye, düşünsenize sürekli umumi tuvalet kullanmak zorunda olduğunuzu? Üstelik banyonuz da tuvaletler gibi umumi!

O da eğer konteynır kentlerde yaşıyorsanız.

Öyle yerler kurdular ki, kaldığınız konteynır kentten iki adım ötesi çamur deryası, o da eğer konteynırlardan kurulma bir yerde kalıyorsanız.

Halen daha çadırlarda yaşayanlar var, ona da yaşamak denirse artık. Çadır kentlerde çadırlar arası bile çamur içinde.

Normalde insanın yaşaması zor da böyle yerlerde, mecburen yaşıyor işte insanlar.

Ya da risk alıp çatlak patlak eski evinize gireceksiniz. 

Başka çaresi yok!

Zaten bölgede kalan çoğunluk başka imkânı yok da oralarda kalıyor, imkanı olanlar çoktan büyük şehirlere dağıldılar. 

Birçoğu da kurabildiyse yeni düzeninde yaşamaya başladı o gittiği şehirlerde. 

Evet, acısı büyük, kim bilir kimini kaybetti depremde, kendi küçük ailesi içinden ölen olmadıysa bile büyük ailesinden kaybettikleri oldu mutlaka, o da yoksa bile kapı komşusunu kaybetti, bir arkadaşını kaybetti, belki bir çocukluk arkadaşı canını yitirdi o enkaz altında.

Yani her halükarda yüreği yangın içinde halen daha.

Ama yeni düzenini de kurmuş artık, yeni bir şehirde yeni bir hayata başlamış. Tekrar deprem bölgesine dönmesi neredeyse imkansız.

Evse ev, malsa mal, giden gitmiş zaten. Canlar gitmiş, mal derdine mi kalmış.

Yeni bir hayat başlamış böyleleri için!

***

Bölgede kalanlar ise mecburlar o kötü koşullarda yaşam mücadelesi vermeye. 

Kendi başlarına çevre şehirlere gitmediklerine göre imkanları yok demektir, akrabaları yanına da gitmediklerine göre muhtemelen yakın akrabaları da yaşamıyor demek ki başka şehirlerde. Ne yapsınlar? Yeni bir şehirde yeni bir yaşam kurma şansları yoksa mecburlar yalayacaklar deprem bölgesinde o konteyner kentlerde.

Zaten akrabaları olsa da akraba yanında nereye kadar kakacaksın ki?

Deprem bölgesinde mecburen derme çatma kurulu o kötü koşullarda yaşamlarını şimdilik sürdürmek zorundalar.

***

Evet, yaklaşık bir sene önce seçimlerde iktidardan yana oy kullandılar, devletimizin temsilcileri evini yapıp vereceğim bir sene içinde dedi, o da inandı.

Ama olmadı!

Ya devletin gücü yetmedi ya da devlet beceremedi. Yoksa devlet demesek mi? İktidar partisi demek daha doğru değil mi?

Öyle de, iktidarda olanı devlet diye görür bu halk! İktidar devlet demektir!

Be yapalım şimdi? Söz verdiler, ama yapmadılar!

Devlet bu, eninde sonunda yapacak konutları, aç açıkta bırakacak hali yok ya koskoca devletin vatandaşını?

Çevre halk devlete olan inancını halen daha kaybetmedi, devletimize zeval gelmesin!

***

Ama insanlar çok acımasız! 

Nasıl da kestiler yardımları seçimlerde bölgeden muhalefete oy çıkmadı diye? Zaten iktidar yanlıları da baştan doğru dürüst yardım etmiyorlardı, tümden kaldı bölge insanı ortalıklarda.

Devletten de yeterli yardım gelmedi belediye muhalefet elindeyse!

Cumhurbaşkanımız da açık açık söyledi ya ona oy verilmezse yardım falan beklemeyin diye!

Ne yapmalı? Nasıl yapmalı?

Yerel seçimler zamanı, kimi seçmeli?

***

İnsanoğlu ne kadar acımasız değil mi? 

Bu nasıl bir histir? 

Nasıl bu kadar acımasız olabiliyor insanlar?

Nasıl hemen vaz geçebiliyorlar yardımlardan yöreden seçimlerde kendi partilerine oy çıkmadı diye?

Ya da iktidarda olanlar nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorlar belediyeye sahip değiller diye o deprem bölgesinde?

***

İnsanlar mı bu kadar vicdansız? 

Yoksa hayat mı bu kadar acımasız?

Her iki durum da oldukça vahim bence!

Deprem olmuş, sanki o bölge uyuşmuş! His kalmamış! Bağ kalmamış! Sanki artık ülkenin bir parçası değil oralar!

Ne devlet yeterince ilgi göstermiş, ne seçimler sonrasında düne kadar yardım eden muhalif vatandaşın eski ilgisi kalmış!

Devlet konutlar için ihaleleri yapmış belki, ama söz verdiği gibi bir yıl içinde bitirmesi de mümkün olmamış. Adeta kandırmış kendi vatandaşını.

İnanan olmuş mudur bölgeden o günlerdeki sözlere?

Olmuştur tabii! Halen daha bence inançlarını kaybetmedi yöre insanı.

Devletimize zeval gelmesin!

***

Bir karıncalanma var da, henüz çok başında uyuşan yerin kendine gelme aşaması, daha o acıyla karışık, üzerine basıp basmamakta karar veremediğiniz sancılı an gelecek, ancak ondan sonra hissedeceğiz ayağımızın yerinde olduğunu.

Kendi ayaklarımız üzerinde dikilebildiğimiz o an geldiğinde geçmiş olacak tüm acılar.

Kimileri için o yüreklerdeki sızılar hiç bitmeyecek, ancak kendi ayakları üzerinde durabildiklerinde acıları dinecek, yine bu ülkenin bir parçası olduklarını hissedecekler.

İşte o güne kadar gözünüzü deprem bölgesinden esirgemeyin. Pek hissetmeseniz de oralar da tek vücut olduğumuz yerler.

Seçim falan olmasın kriteriniz, biz biriz, zor zamanda birbirimize destek olmayacağız da ne zaman olacağız?

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 16.02.2024
  • Süre : 4 dk
  • 723 kez okundu

Google Ads