İmamoğlu ve Büyükelçiler
Cumhur ittifakı siyasetçileri ve onların destekçileri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun gerek İngiltere gerekse ABD büyükelçileri ile yapmış olduğu görüşmeleri yoğun bir şekilde eleştiriyorlar.
Cumhur ittifakı siyasetçileri ve onların destekçileri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun gerek İngiltere gerekse ABD büyükelçileri ile yapmış olduğu görüşmeleri yoğun bir şekilde eleştiriyorlar.
Eleştiriler başlangıçta “İstanbul kara teslim olmuş, belediye başkanı işinin başında değil, balık yemeğe gitti.” şeklinde tezahür ederken, İmamoğlu’nun ABD büyükelçisi tarafından da ziyaret edilmesiyle, “Bu emperyalistlerin büyükelçileri niye ikide bir Belediye Başkanını ziyaret ediyor, ne oluyor, ne konuşuluyor? şekline dönüşmeye başladı.
Bahse konu iki devletin o dönemki yetkilileri, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile daha kendisi milletvekili seçilmeden, yani Başbakan olmadan önce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevindeyken hem içeride hem de dışarıda sıklıkla görüşmeler yapmıştı. İmamoğlu tarafından yapılan benzer bir görüşme trafiğinin yoğun şekilde eleştirilmesinin altında, tarihin tekerrür etme özelliğinin yarattığı rahatsızlık olduğu söylenebilir.
İmamoğlu’nun gerek içeride gerekse dışarıda popülaritesinin artmasının, Cumhur ittifakını rahatsız etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu rahatsızlık sebebiyle, kamera sistemleri dahil devletin imkanları kullanılarak, İmamoğlu’nun hata, eksik ve yanlışları ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu yoğun eleştiriler, İmamoğlu’nun popülaritesini daha da artırmakta, gündemde kalmasını sağlamaktadır. Siyasette gündem olabilmek, reklam gibidir, yani iyisi kötüsü olmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu gerçeği fark ettiği ve konunun gündemden düşmesini istediği, Ukrayna dönüşü gazetecilerin konu ile ilgili sordukları soruya verdiği cevapla ortaya çıkmıştır.
Büyükelçiler, bulundukları ülkelerle ilgili her türlü bilgiyi kendi ülkelerine gönderirler. Anlaşılan o ki, İngiltere ve ABD, gelecekteki seçimlerde İmamoğlu’nun adaylığı konusunda anketlerden gelen neticeleri değerlendirmeye almışlar. Bu sebeple kendisiyle görüşmek istemektedirler. Bu görüşmelerden hainlik çıkartmak, “Büyükelçilerle ne konuşuldu, açıklansın” tarzı suçlamalarda bulunmak ise mantıksız bir yaklaşımdır. Büyükşehir Belediye Başkanı, yetki ve sorumluluğu belli seçilmiş bir kişidir. Sadece dönemin elçileriyle değil, çok daha önemli görevlerde bulunan yabancı yetkililerle, zamanında şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüştüğünü de düşünürsek, her görüşmeden suç çıkartmanın ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca sadece Erdoğan değil, Atatürk de Sivas kongresi sürecinde ABD generali Harbord ile Sivas’ta görüşmüştür. Bu görüşmelerin çoğalması, değişimin ayak seslerinin duyulmasıyla doğru orantılıdır. Dolayısıyla dünya siyasetinde etkinliği olan devlet yetkililerinin, olası Cumhurbaşkanı adaylarına ilgilerinin artması gayet normal siyasi bir realitedir.
Gelelim bu görüşmeleri “İmamoğlu aday olur ve seçilirse emperyalizmle birlikte hareket eder, ülkenin çıkarlarını korumaz.” şeklinde yorumlayanlara:
Emperyalizmle mücadele için; ordunun güçlü, paranın değerli, ekonominin sağlam olması, halkın fakirleşmesi değil zenginleşmesi, eğitim, kültür, ahlak ve demokrasi seviyesinin yükselmesi, etkin ve karşılıklı çıkarların korunduğu uluslararası ilişkilerin sağlanması gerekir. Emperyalizmle birlikte hareket etme veya emperyalizmle mücadele etmenin ölçüsü, büyükelçilerle görüşmek veya görüşmemek değil, ülkeyi muasır medeniyet seviyesine çıkarma hedefini gerçekleştirme iradesidir.
Türkiye’yi ekonomide, güvenlikte, eğitimde, sağlıkta, alt yapıda, kültürde, insani gelişmişlikte, hukukun üstünlüğünde, basın ve ifade özgürlüğünde kim muasır medeniyet seviyesine çıkartırsa, o emperyalistlerin en büyük düşmanı, bu milletin de başının tacı olur.
Türk Milleti, lideri Atatürk’le başlayan kuruluş felsefesi sürecinden bugüne kadar, kendisine hizmet edeni, muasır medeniyet seviyesine çıkma iradesini gösterenleri hep el üstünde tutmuş, başarısız olanları ise tarihe gömmüştür. Yine aynısı olacaktır.