Neden Hasta Bir Toplum Haline Geldik?
İçinde bulunduğumuz duruma bazılarımız yeni Türkiye diyorlar. Öncelikle ifade etmek isterim. Ben bu sığ, ne idüğü belirsiz söyleme, bu dilin kullanılmasına şiddetle karşıyım. Çünkü Türkiye'nin eskisi, yenisi olmaz tek Türkiye vardır.
Her kötü şey bir günde olmadığı gibi, kötü giden şeylerin bir günde düzeltilebileceği de kimse tarafından düşünülemez. Kötü giden şeylerin sebep sonuç ilişkisini iyi tespit ve teşhis etmemiz gerekir. Bir doktoru düşünün. Hasta bir şikayetle karşısına geliyor. Doktor, şikayetinin ne olduğunu, bir ağrı çekiyorsa buna neyin sebep olduğunu anlamaya çalışıyor. Hastalığın sebeplerini bilmeden müdahale etmiyor. Çünkü hastalığın sebepler bilinemezse, tedavi ne kadar iyi yapılırsa yapılsın sonucunda iyileşme genelde sağlanamıyor. Sağlansa bile, hastalığın kaynağı, sebepleri yok edilmediği için o hastalık kronik bir şekil de bizi hasta etmeye devam ediyor.
Bugün toplumumuz da hastadır. Hasta olduğumuzu kabul etmesek de biz toplumca bir hastalık geçiriyoruz. Hem de tek bir hastalık değil bu. Bu hastalıklarımız çeşit çeşittir. Kimisi genetik, kimisi ise dış etmenlerin etkisiyle hormonlu bir şekil de toplumumuza enjekte edilip bizde hastalıkların yaygın hale gelmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Toplumsal hastalıkların tıbbi çözümleri olsa işimiz kolay olacaktı. Fakat hastalığımız kaynağı politik, iç siyasi çekişmelerdir. Politize olmuş bir toplumu iyileştirmek bir hayli zordur.
Biz köksüz bir ulus değiliz. Köklerimizde bizi bu tür buhranlardan kurtaracak şifreler mevcut diye düşünüyorum. O zaman ülkemizin içinde bulunduğu siyasi atmosferi bir görelim. İçinde bulunduğumuz duruma bazılarımız yeni Türkiye diyorlar. Öncelikle ifade etmek isterim. Ben bu sığ, ne idüğü belirsiz söyleme, bu dilin kullanılmasına şiddetle karşıyım. Çünkü Türkiye'nin eskisi, yenisi olmaz tek Türkiye vardır.
İnsanlarımız bir girdabın içinde savrulurken fakirlerimiz cennetle, zenginlerimiz ise servetle kandırılıyor. Yardımlaşma kültürü ve komşuluk ilişkileri yerle yeksan edildi. Siyaset; şehvet, şöhret, şirket için yapılır oldu. Okumayan alim, gezmeyen gezgin, çalışmayan zengin oldu. Eziklik, intikam hissine, intikam hissi de lider tapınmasına dönüştü. Güçsüze “Ne var lan?” denilirken, gücü olana, arkası sağlamlara “Buyur Abi” denir oldu. Belge açıklanırsa ‘sahte’, tape çıkarsa ‘montaj’, dava açılırsa ‘kumpas’, gerçeği dillendiren olursa ‘hain’ denir oldu. Cahiller, güçlülük kompleksine tutulmuş oldu, zalimin ihtirası, mazlumun ihtiyacı diye pazarlanır hale geldi. Rüşvet “komisyon”, hortum “istihkak”, avanta “siyaset payı” sayılıp ardından “seccade yok mu seccade?” denir oldu. Bu ortamda ne tarafa döneceğini şaşıran halk kıblesini kaybetti, işin kötüsü kendisini bu hale getiren celladının bıçağını yalar oldu. Darbı mesel gibi anlatılır. Bu ortamda, Adalet evden kaçmış, Sevgi pavyona düşmüş oldu.
Oysa hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmez. Her gecenin bir sabahı vardır. Bu hastalıklı toplum yapısı, devletin kurumlarına kadar giren bu hastalık elbet bitecek. Birileri neşteri vurup, hastalığı kökünden atıp, bizi kurtaracak. Toplum olarak beynimize kadar sirayet eden bu ‘ur’, bu habis şeyden kurtulmak bir ameliyata bakar. Yeter ki insanımız ameliyat olmanın gereğine inansın, buna rıza göstersin. İyileşmek isteyen toplumları hiçbir engel durduramaz.
Bizi İngiliz, Yunan, Fransız durduramadı. Kurtuluş Savaşı’nı veren bu toplum, boşuna binlerce yiğidini bu topraklara kurban vermedi. Ecdadımızın akan kanları boşuna akmadı. 100 yıl sonra ‘Yeni Türkiye’ diye bozuk toplum yapısını kutsayacak halimiz yok. Titreyip özümüze dönme zamanımız geldi. Toplum bunun sancısını çekiyorsa, gelmiş demektir. Sancı kimimize göre dayanılmaz durumda, kimimize göre az biraz var ama dayanılacak durumda olabilir. Ama neticede sancıyı hissetmeyen kalmadı. O halde sancılı bölgeye neşter vurulması yakındır.
Toplum olarak iyileşmek istiyoruz. İyileşmek için de yüzümüzde tebessüm, yüreğimizde ümit, gönlünüzden sevgi eksik olmayacak. Bunlar toplumsal sağlığımızın vitaminleridir. Vitaminleri eksik bırakmayacağız ki akıl sağlığımızı geri kazanacağız. Bunun için mücadele edeceğiz. Gücümüz kuvvetimiz yerinde. İrademizi ortaya koyduk mu, gerisi kolay. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanlarımızda mevcuttur. Ara sıra damarlarınızdan akan kanın nasıl attığına kulak verin yeter.
Saygı dolu sevgiyle