Teğmen Mehmet Ali Çelebi
Mağdur listesindeki parlak bir genç subay olarak CHP'nin de dikkatini çekti ve ardından aday gösterilerek milletvekili oldu.
Yıllar önce bir arkadaşım demişti, o zaman da emin olamamıştım, şimdi de emin değilim. Bir yanlışı bilerek yapan mı daha tehlikelidir? Yoksa bilmeden yapan mı?
Arkadaşım bilmeden hata yapanın daha tehlikeli olduğunu söylerdi. Çünkü hata yaptığının farkında olmadığı için ne zaman yine yanılacak belli değildir derdi.
Bilerek hata yapan ise zaten yaptığının yanlış olduğunu bile bile yanlış yapıyordur. Ya ucu kendine dokunacaksa muhtemel sonuca razıdır, ya da başkalarına da kötülüğü dokunacaksa kötü niyetlidir, kendini başka şekilde belli eder derdi, her iki durumda da kendinizi korumak için önlem alabilirsiniz diye bir mantık yürütürdü. Haklı olabilir.
Yine de bilerek hata yapan eğer kötü niyetli ve kendini iyi gizleyebilmiş biriyse bence daha tehlikeli olabilir gibi geliyor.
Bilmeden hata yapan ise eğer hatalarından ders alabilen biriyse affedilebilir sanki.
Nereden aklına geldi şimdi bu konu diyeceksiniz. Aklıma takıldı da o yüzden.
Niye genç bir teğmenin Ergenekon davalarında mağdur edildiğini bilmiyorum.
Milletin vekili Mehmet Ali Çelebi'den bahsediyorum.
Aslında şahsı hakkında çok fazla bir bilgim yok, basında ne çıktıysa hepsi o kadar. Maltepe Askeri Lisesini birincilikle bitirmiş ve Kara Harb Okulu'nu da dördüncülükle tamamlayıp 2007 yılında parlak bir genç subay olarak mezun olmuş.
Aslında Ergenekon davalarında mağdur edilenlerin çoğu üst düzey kurmay subaylar. Hemen hepsi birilerinin önünü kestiği için kadroların boşaltılması amacıyla davalara dahil edilmişlerdi. Amaç orduyu ele geçirmek olduğu için taktik doğru kurgulanmış, tabiki üst düzey kurmay kadro hedef alınmış.
Ama genç bir teğmen aslında hiç de mantıklı değil. Ancak kurulan kumpas için yeterince gözde, ama amaca uygun bir saflıkta olması gerekli ki, kurguda bir işe hizmet etsin. Yoksa Mehmet Ali Çelebi kimsenin önünü kesen bir konumda bulunuyor olamazdı o yıllarda.
Sonuçta mağdur listesindeki parlak bir genç subay olarak CHP'nin de dikkatini çekti ve ardından aday gösterilerek milletvekili oldu.
Vatan sevgisi ve diğer meziyetleri konusunda en ufak bir şüphem yok. Günün şartlarında hem parti için bir sembol hem de şahsı açısından önü açık, başarılı bir milletvekili olarak ülkeye hizmetleri de takdir edilecek düzeyde.
Ancak her ne kadar milletin meclisinde yaptıklarını takdirle izlesem de, son zamanlardaki savrulmalarına bir anlam veremiyordum. Bu son savrulması ise bana başta yazdığım o arkadaşımla olan anımı hatırlattı.
Evet, ben parti içindeki çıkışlarını zaman zaman doğru bulsam da, partiden ayrılmasını bir hata olarak değerlendiriyordum. Daha sonraki savrulmalarını da esefle karşılasam da, yine de bir kötü niyet olarak düşünmüyordum.
Ancak bu son savrulması, işte bu bardağı taşıran son damla oldu.
Şimdi gerçekten merak ediyorum, bunca hata yapan birini CHP ne uğruna milletvekili yaptı?
Önceki hataları konusunda çok emin değilim, ama bu son hatasını bilerek yaptığı kesin. Öyleyse başta dediğim gibi sonucuna razı olmalı.
Kötü niyetliliği halen daha kendisine konduramıyorum. Ama saflık, işte bunda çok emin değilim artık. O milletvekilliği koltuğunda yeterince tecrübe sahibi olduğunu düşünüyorum.
Bir insanın sadece kendisine değil, tüm ülkeye bunca zararı dokunan kadrolar yanına yanaşması sanırım başka sözcüklerle tanımlanmalı.
Hakaret olarak değil bu diyeceğim, ama karakter analizi olarak sanırım genç yaşta yaşadığı travmaların karakterine kötü etkisi çok büyük düzeyde olmuş diyebilirim. Yoksa insan bunca yaşadıklarından sonra, en azından kendisine bunları yapanları affedemez gibi geliyor bana. Ben affedemiyorum mesela, bu iktidarın kandırılmış olmasını hazmedemiyorum.
Aklıma tek bir şey geliyor, kaleyi içeriden fethetmek. Kim bilir, belki de budur sebebi.
Öyle de olsa, iktidarın bunu dikkate almayacağını mı düşündü acaba, bu kadar bilinen bir şahsiyet olunca, iktidar sadece işine yarayacağı yerlerde hareket etmesine müsaade edecektir. Hiçbir şekilde içerden bilgi edinmesine fırsat tanımayacaktır.
Partiye katılması ise şimdiden iktidarın işine yaramış görünüyor. Uzun süredir atanmayan İYİ Parti RTÜK üyesi, yeni katılan üyesi sayesinde Ak Parti kadrolarından yakında atanacaktır. Başka da bir işine yaramaz bu saatten sonra iktidarın namı değer Teğmen Mehmet Ali Çelebi.
Ne diyeyim, hayrını görsünler. İnsanoğlu böyle işte, boşuna dememişler, çiğ süt emmiştir diye.
Kendisine de hayırlı olsun. Ülkeye hizmetlerine yeni yerinde umarım layıkıyla devam eder.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılar.