Türkiye Seçimlerden Sonra Normalleşebilecek mi?
Herkes kendince bir hayattır yaşıyor. Kimse kimsenin ne durumda olduğunun farkında değil, bir yandan da kimsenin umurunda değil bir diğerinin ne halde olduğu.
Düşünebiliyor musunuz, şu anda, bu yazıyı okuduğunuz şu anda dünyanın bir kısmı karanlıklar içinde, bir kısmı da aydınlık.
Bir kısmında kış kıyamet varken, bir kısmında da güneş yukarıdan yakıyor.
Bir kısmında artık gece gündüze karışmış, gün ışığı bile doğru dürüst yokken, bir kısmında artık çok az karanlık oluyor.
Bir ucunda fırtınalar kopuyor, diğer bir yerde ise yaprak kımıldamıyor. Sakin bir hava var.
Belki bir yerlerde şu anda yangın çıkmış, sıcak ve duman o kadar fazla ki, birileri belki de nefes bile almakta zorlanıyorlar.
Başka bir yerde de şampanyasını yudumlayan hoş bir ortam içinde olan birileri var belki.
Bir yerlerde bir yudum su içmek için dua eden birileri var belki.
Diğer bir yerlerde pınarın başında kana kana su içen biri var belki de.
Bir yerlerde birileri derin uykularındalar muhtemelen, bir yerlerde ise birileri günün ortasında ekmek parası kazanmak için belki alın teri döküyor şu anda.
Bir yerlerde birileri düğün yapıyorlar belki, ama birileri de cenaze evinde yas tutuyorlar.
Ne demek istediğim anlaşılmıştır herhalde, şu anda onca insan, hepsi farklı farklı ortamlardalar, hepsi farklı şeylerle meşguller, her biri farklı duygular içindeler. Adeta hepsinin kalpleri ayrı bir tonda atıyor.
Çoğumuz bir diğerinin şu anda ne hissettiğini bilmiyoruz, hatta belki de umursamıyoruz.
Sonuçta hepimiz kendi dünyamızda kendi hayatımızı yaşıyoruz.
Diyeceğim o ki, bir ülkenin muhalefet lideri vasiyetini söylüyor kürsüde. Kimi ne diyor anlamıyor bile. Anlasa bile umursamıyor belki. Kimi de dehşete düşmüş vaziyette.
Evet, bizim ülkemizin muhalefet liderinden bahsediyorum.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bugün kürsüden yaptığı konuşmasında televizyon söyleşisi sırasında reklam vererek gol attığını söyleyen paramiliter kuruluşa bir yandan kendince cevabını verdi, ama bir yandan da dikkat ettiyseniz vasiyetini açıkladı. Çünkü hayatının tehlikede olduğunu söyledi aslında.
Aman siz de, siyaset yapıyor işte diye düşünenleriniz vardır belki. Böyle düşünenler olabilir.
Bu durumun ciddiyetinin siz ne kadar farkındasınız bilmiyorum, sonuçta dediğim gibi herkes kendince bir hayattır yaşıyor.
Kimse kimsenin ne durumda olduğunun farkında değil, bir yandan da kimsenin umurunda değil bir diğerinin ne halde olduğu.
Bu durum bence yeterince vahim zaten.
Ancak konu ana muhalefet liderinin hayatım tehlikede beyanatıysa, bence bu beyanat oldukça ciddi bir beyanattır.
O yüzden bence herkes tarafından ciddiye alınmalıdır.
Önümüz seçimler. Daha önce de dediğim gibi bu iş hiç kolay olacak gibi görünmüyor.
Seçimlerin güvenliği çok önemli!
Seçim kazanıldığında bile, bunca yıl bu ülkenin ince damarlarına kadar işlemiş olan bu kutuplaşma mantalitesinin düzeltilmesi kolay olmayacak.
Üstelik bu kadar büyük bir çıkar ortaklığının üstesinden gelmek de kolay değil. Bu dediğim hem iktidar yanlısı gibi görünenler için geçerli, hem de kimi muhalefet görüntüsü altında olanlar için.
Muhalefet ne kadar hazırlıklı bu seçim sonrası duruma inanın pek emin olamıyorum.
Çünkü daha önce de yazdığım gibi kimilerinin karakteri böyledir. Ne yapsan düzelmez. Hep çıkarlarını düşünürler. O yüzden de hep güce yanaşırlar. Sonra da güçten kendilerine güç devşirirler.
Yine de bir umut işte, düzelmeyecek bu ülke hiçbir zaman diye umudumu yitirmek istemiyorum.
Umarım ülkemiz seçimler sonrasında hızla normalleşmeye başlar da, artık genç nesiller için güzel bir gelecek hazırlanması konusunda yapılması gerekenlere olması gerektiği gibi konsantre olur bu ülke.
Yapacak çok iş var. Her şeyden önce de bu toplumu birleştirmek gerekiyor, herkesin ortak bir amaç için kalp atışlarının aynı tonda olmasının bir yolunun bulunması gerekiyor.
Ne diyeyim, hayırlısıyla diyeyim en iyisi. Umarım yakın zamanda bu kutuplaşmadan kurtuluruz.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla