Uyum Demişken
İyi bir ustanın arabayı da iyi kullanabileceği kesindir, ancak ustaların yaptıkları tamir atölyesinde kalır. Ne kadar iyi usta olursa olsun, insanlar galiba direksiyonda bıçkın bir delikanlı görmek istiyorlar.
Bir arabam var, motoru şu kadar beygir gücü. Tıkır tıkır çalışır, gaza bastım mı uçar mı uçar.
Nasıldı o sevgili Mustafa Sandal'ın meşhur şarkısı?
/Onun arabası var güzel mi güzel/
/Şöförü de var özel mi özel/
/Bastı mı gaza gider mi gider/
/Maalesef ruhu yok/
/Onun için hiç mi hiç şansı yok/
Tamam, bu ekonomik krizde öyle kolay değil gaza basmak, ama farkında mısınız, otomobillerimizin motorları rölantide çalışsa bile tıkır tıkır motorun sesi gelir.
Tabii motorda bir arıza varsa tekliyor deriz, nedense o tekleme sesi gelir arızalı motorlardan. Bazen de marş basmaz, gav gav gav... Uğraşır durursun.
Yok, çalışmıyor. Ne kadar basarsan bas marşa, bazen çalışmaz. Çok zorlarsan aküyü de bitirirsin.
Ara ki bulasın arızayı. Motor çalışmayınca öncelikle bakılması gereken yerler bellidir. Bir tamirci rahatlıkla bulur. Zaten eski tamirciler motorun sesinden neresinde ne arıza var bilirlerdi. Şimdikiler artık bilgisayarla arıza bakıyorlar.
Ben daha çok şu tıkır tıkır çalışan motordan bahsedeceğim bu yazımda. Aslında tam olarak motor da değil konu, ama haydi şimdilik motorlarla başlayalım.
Bilen bilir, bir motorun bin tane parçası vardır. Hemen hepsi önemlidir.
Ama bir motorun çalışabilmesi için öncelikli önemli aksamları vardır. Bunlar pistonlar, segmanlar, silindirler, krank mili, kam mili, volan dişlisi, eksantrik dişlisi ve başka birtakım aksamlardır. Tabii bunun yanında bujiler ve elektrik aksamı ve benzeri başka aksamlar da vardır. Say sayabilirsen, bir sürü aksam ve daha birçok irili ufaklı parça.
Bir motor tıkır tıkır çalıştığında tüm bu parçalar uyum içinde görevlerini yapıyor demektir.
Sadece bu kadar değil tabii ki, aynı zamanda aracın deposu tam dolu olmasa da, yeterli yakıtı olmalıdır, motorun yağı seviyesinde, aküsü de normal durumda olmalıdır.
Ancak tüm şartlar yerine gelirse motor tıkır tıkır çalışır.
Onca parça uyum içinde çalışacak, hiçbiri bir diğerinin görevine engel olmayacak, hiçbirinde arıza olmayacak. Düzgün çalışan bir motor için böyle bir ayar yapmak kolay değildir herhalde. Kim bilir kaç senelik emeğin ve tecrübenin ürünüdür motorlar.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu uzun süredir uğraşıyor. Yıllardır doğru dürüst muhalefet yok bu ülkede diye hepimiz bin türlü eleştiri yapıyoruz.
Ancak o ilk günlerin acemiliğinden belki de, başta epey bir seçim yenilgisi alsa da, vazgeçmedi ve çözümü farklı görüşleri bir araya getirmekte gördü. Belki de başkası olsa çoktan vaz geçerdi. İnanın bilmiyorum sebebini, ama çok uzun süredir bir şekilde çabalarına devam ediyor.
Arada sokak röportajlarını izliyorum, kimi vatandaşlar halen daha bu çabalarını göz ardı ederek, hayır diyorlar, sayın Erdoğan'ın karşısında şansını çok zorluyor, kazanması çok riskli diye görüş bildiriyorlar.
Gerçekten bunca yaptıklarından sonra halen daha kimilerine bir güven vermemesi çok üzücü.
Bahsettiğim iktidar yanlıları değil, onlar zaten reyis diyorlar, başka da bir şey demiyorlar.
Ben yine de yukarıda bahsettiğim tıkır tıkır çalışan motor örneğindeki gibi sayın Kılıçdaroğlu'nun altılı masa ile çok büyük bir işi becerebildiğini söylemeliyim.
Eğer gerçekten son ayarlarını da iyi yapabilirse, masa aynı farklı aksamlardan oluşmuş bir motor gibi tıkır tıkır iş yapar.
Tüm bu farklı görüşlerin bir araya getirilmesi ve uyum içinde çalışabilmelerini sağlamak öyle kolay bir iş değil. Büyük takdir ister.
Ancak, işte o direksiyonun başına geçmek!
Sanırım tüm bu çekinceler biraz da bu yüzden çıkıyor. İyi bir ustanın arabayı da iyi kullanabileceği kesindir, ancak ustaların yaptıkları tamir atölyesinde kalır. Ne kadar iyi usta olursa olsun, insanlar galiba direksiyonda bıçkın bir delikanlı görmek istiyorlar.
Tüm bu kazanacak aday tartışması bu yüzden sanırım. Yoksa kimsenin sayın Kılıçdaroğlu'nun aracı sürüp süremeyeceği konusunda bir çekincesi yok. Hatta en iyi onun süreceğinin herkes bilincinde bence. Zaten motoru o oluşturdu, her bir parçasını özenle yerine yerleştirdi, farklı farklı partilerden altılı masa adı altında bir ittifak kurdu. Millet ittifakı. Yeter söz milletin diyorlar ya, işte o ittifak. Gerçi ben bu söz yerine egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demeyi tercih ediyorum, ama olsun, fark etmez. Aynı kapıya çıkar. Bu konuda da kimsenin bir tereddüdü yok.
Peki nedir sorun öyleyse?
Kimileri cumhurbaşkanlığı onun hakkı diyor. Doğrudur, bence de öyle. Hatta ben bu aşamada altılı masanın uyum içinde çalışmasını sağlayabilecek bir başkasını düşünemiyorum bile diyebilirim.
Ama araç o kadar güzel çalışıyor ki, dediğim gibi insanlar direksiyonda bıçkın birini görmek istiyorlar.
Diyeceğim şudur ki, tamam, araç çok güzel oldu. Ama sanırım deneme sürüşünün yine de ustası tarafından yapılması gerekiyor. Çünkü belki de henüz kimi ince ayarları tam olarak yapılmamış olabilir.
Direksiyona o gencecik bıçkın delikanlının, ya da güzel hanımefendinin de olabilir, geçip etrafa hava atması için henüz çok erken.
Üstelik yapılan araç bir de yarış arabasıysa, çok daha dikkatli ayar yapılması gerekecektir.
O yüzden ustaya güvenin, merak etmeyin, ne yaptığını iyi biliyor diyerek yazıyı bitireyim.
Uyum demişken, uyumlu çalışmak için daha yapılması gereken ince ayarlar var, bırakın usta halletsin ne gerekiyorsa.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla