Site İçi Arama

siyaset

Siyaset, Siyasetçiler Neden Gençleşmeli?

Siyaseti hemen her siyasetçi ya meslek olarak benimsemiş ya da gerçekten güç ve hırsı için yapıyor. Bu hırs ile de özellikle son yıllarda siyaset ahlakı ve nezaketi de bırakılmadı ülkede, hep bir ayak oyunları, karalama, iftira, hizip, çelme atma ve daha nice kötülük. Ne dindar olduğunu iddia edenden bir hayır var, ne de ben Atatürkçüyüm ya da milliyetçiyim diyenden.

Agam bizimlen dalga geçiy!

Niye ki?

Niyesi var mı? 

Hemen başladı komplo teorileri. Bu teoriler bir anlamda da karalama kampanyası olarak ortaya atılıyor. Atanlar da muhtemelen iktidar yayın organları.

Peki nedir ortalığa saçılan iddialar?

Güya sayın İmamoğlu yerel seçimlerde İstanbul’u tekrar aldıktan sonra, bu sefer belediye meclisinde de çoğunluğu elde edip, ardından da kalk bakalım sevgili Özgür benim emanet ettiğim koltuktan diyecekmiş.

Özgür Özel de tıpış tıpış buyur Ekrem ağbi, ben de seni bekliyordum zaten diye koltuğu hemen teslim edecekmiş.

Görüyor musunuz nifak tohumunu!

Hemen at bir iddia ortalığa, ortalık karışsın. Hem Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun arası bozulsun, hem de Özgür Özel’i karalamış ol. Emanetçi başkan!

Doğrusunu isterseniz ben her ikisini de tanımam bilmem. Siyaset ile de yakın uzak hiçbir ilgim olmadı bugüne kadar. 

Evet, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde her Türk vatandaşı gibi benim de ülkenin geleceği için görüşlerim vardı ve gerek iktidarın ülke yönetiminde yaptığı yanlışları ve gerekse muhalefet kanadının hatalarını dilim döndüğü kadarıyla kaleme aldım, fikirlerimi sizlerle paylaştım.

Ancak siyaset başka bir şey, bizde köşe başları kapılmış ve siyaset çıkar kavgasının bir aleti haline getirilmiş durumda. Öyle genç, dinamik, özgürce fikrini söyleyebilen ve siyaset camiasında tek amacı ülkeye hizmet etmek olan pek siyasetçi yok ülkede maalesef.

Siyaseti hemen her siyasetçi ya meslek olarak benimsemiş ya da gerçekten güç ve hırsı için yapıyor.

Bu hırs ile de özellikle son yıllarda siyaset ahlakı ve nezaketi de bırakılmadı ülkede, hep bir ayak oyunları, karalama, iftira, hizip, çelme atma ve daha nice kötülük.

Ne dindar olduğunu iddia edenden bir hayır var, ne de ben Atatürkçüyüm ya da milliyetçiyim diyenden.

***

Böyle bir ortamda doğal olarak akıllara sayın Özgür Özel’in CHP’deki genel başkanlık macerasının ardındaki ana destek olan sayın Ekrem İmamoğlu için de benzer fikirler geliyor.

İftiranın yakışanından kork demişler.

Evet, sayın İmamoğlu normal bir CHP’liden farklı enerjisi ile siyaset arenasına sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından çıkartıldığında belki kendisi de ülkede bu kadar popüler olacağının farkında değildi. İnsanların onu bir ümit olarak benimseyeceğini, bu kadar seveceğini belki kendisi de tahmin etmiyordu.

Ama bir rüzgâr esti ve o da rüzgârı ardına alarak bugüne gelebildi.

Daha önce de yazdım, ileride belki de gerçekten bu ülkeyi yöneten bir siyasetçi olacak. 

Ancak onun kaderi maalesef şimdilik İstanbul ile çizili. Buradaki “maalesef”i onun hayalleri açısından söylüyorum. Yoksa o çok olan aklının birazını İstanbul’a ayırmış olsa insanlardan bu kadar tepki almayacak. İstanbul da muhtemelen şu anki halinden çok daha güzel bir şehir olacak.

Kısacası o şu anda İstanbul ile ilgilenmek zorunda!

İleride ise bakalım gelecek neler gösterecek.

***

Sayın Özgür Özel’in işi kolay değil, CHP bu ülkenin önemli partilerinden biri, yönetmesi de hiç kolay bir parti değil. Çünkü bünyesinde her türlü siyasetçiyi barındırıyor.

Sadece şimdiden ortaya atılan bu iftiranın bir diğer muhatabı olan sayın Ekrem İmamoğlu değil rakibi, yarın karşısına rakip olarak çıkabilecek çok fazla genel başkan adayı var.

Türkiye siyasi tarihinde olmayan bir şey oldu ve CHP içinde esen değişim rüzgarları onu önüne katarak delege oyu ile parti başına geçen ilk genel başkan yaptı.

Tabii bu arada bu durum bizim ülkemiz için bir ayıp olarak kabul edilmeli. Demokrasi yolculuğunda aşılacak çok tepe, aşındırılacak çok yol ve yolda yenecek fırınlarca ekmek var.

En azından yüz yıldan fazla zaman geçse de bu maceraya başladığımız (Tanzimat fermanının okunma tarihi 3 Kasım 1839, yani aslında tam olarak 184 yıl olmuş!) demokrasiyi halen daha bu millet içselleştirebilmiştir diyemeyiz. Belki bir gün!

***

Kısacası sayın Özgür Özel’in önünde aşması gereken çok engel olacak. Bakalım gençliği ve dinamizmi onu siyasi arenada ne konumlara getirecek.

Bu arada o da Sayın Kılıçdaroğlu döneminin siyasetçisi aslında, al birini vur ötekine diyenlere de katılmıyorum. Bence siyasi arenada yeni bir yüz ve fırsat tanınmasını hakkediyor. 

Siyaset bu, tabii ki karalama kampanyası yapılacak, özellikle de genç ve dinamik biri olunca karşınızda, başka yapacak şeyi olmayanlar böyle davranmak zorunda hissedecekler kendilerini.

Bakalım bu engelleri aşabilecek mi sayın Özgür Özel?

Ben siyasetin gençleşmekte olduğundan her halükârda memnunum.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 07.11.2023
  • Süre : 2 dk
  • 1087 kez okundu

Google Ads