Acaba Her Bakanlığa Millet Olarak Bakan Seçsek Nasıl Olurdu?
Milletvekili olmak isteyenler, bakan olmak isteyenler, başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak isteyenler tercihlerini önden yapsalar ve ona göre seçimlere girseler, millet de vekil olarak seçmek istediklerine de, bakan olarak seçmek istediklerine de, başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak görmek istediklerine de ona göre oy verse ve sonuçlar açıklandığında artık sen atandın, ben seçildim derdi olmasa.
Biz üniversite sınavlarına girdiğimizde şöyle bir sistem vardı. Sınav öncesinde hangi üniversitelere ve o üniversitelerin hangi bölümlerine gitmek istiyorsan liste halinde sıralıyorduk ve sınavdan aldığımız puana göre sistem listede yazdığımız bölümlerin hangisini kazandığımızı kendisi ayarlıyordu.
Şimdiki gençler önce sınava girip aldıkları puanlara göre bölüm tercihleri yapabiliyorlar.
Bilmiyorum, o zamanlarda da öğrenci yerleşimlerinde birtakım hileler yapılıyor muydu? Ama kimsenin sesi çıkmıyordu. Herkes paşa paşa gidip kazanabildiği bölümde okuyordu.
Bu düzeni ülke yönetimine aday siyasiler için seçimlerde de uygulayamaz mıyız acaba?
Milletvekili olmak isteyenler, bakan olmak isteyenler, başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak isteyenler tercihlerini önden yapsalar ve ona göre seçimlere girseler, millet de vekil olarak seçmek istediklerine de, bakan olarak seçmek istediklerine de, başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak görmek istediklerine de ona göre oy verse ve sonuçlar açıklandığında artık sen atandın, ben seçildim derdi olmasa.
Parti derdi de olmaz. Millet kime ne görev vermek istiyorsa kendi seçeceği için bir dahaki seçime kadar kimse sesini çıkaramaz.
Nasıl fikir?
Hem baştan belli olur, kim hangi konuda kendine güveniyorsa o konuda baştan tercih yapacağı için millet de konusuna göre bakan seçer. Hadi bakalım sen bu işi de becerirsin diyerek atanma yoluyla bakan olmanın da önü kesilmiş olur.
Millet çevre mühendisi olmayan birini çevre bakanı yapacak değil ya, böylece liyakat sorunu da çözülmüş olur bence.
Düşünsenize, cumhurbaşkanı bir partiden, başbakan bir başkasından, ekonomi bakanı bir başkasından, aile bakanı tamamen bağımsız belki.
Olmaz mı bu dediğim? Uyumlu olarak çalışamazlar mı?
Bence uyumlu çalışmak zorunda kalacaklardır. Sonuçta millet böyle uygun görmüş, artık kimsenin söyleyecek sözü olmaz bence.
Herkes görevini bilecek, millet böyle uygun görmüş diyerek bir başka bakanlığın işine karışmayacak, sadece kendi dalında en iyisini yapmaya çalışacak. Sonuçta bir sonraki seçimde tekrar belki aynı bakanlığa talip olacak. Belki de o kadar iyi bir bakanlık yapacak ki, bir sonraki seçimlerde millet kendisine başbakanlık makamını uygun bulacak. Belki de cumhurbaşkanı yapacak kendisini.
Peki böyle bir sistemde seçimler öncesi milletin gözüne nasıl girecekler? Mitinglerde ne diyecekler? Ben iyi teknoloji bakanı olurum mu diyecekler?
Ey millet, beni vekil seç, ben iyi temsil ederim seni mi diyecekler?
Yani parti olarak seçimlere girmenin toplu olarak partinin yönetim tarzı açısından millete bir vaat verme şansı var. Tekil şahıslar olarak ne gibi vaatler verebilirler ki?
Beni vekil seç, ben iyi yasa yaparım!
Sonuçta vekil olarak seçilenler sadece yasa yapacaklar! Mutlak kuvvetler ayrılığı!
Sonra bu işlerde öyle ya da böyle para harcamak gerekiyor. Reklamını yapman gerekiyor sonuçta. Yani paran varsa bu seçimlere girebilirsin bu durumda ve bu da adil bir seçim için önde gelen sorunlardan biri gibi gözüküyor.
Belki devlet aday olan herkese belli imkanlar sunabilir! Ne bileyim, devlet televizyonunda belli bir süre kendini tanıtma şansı verebilir belki.
Ama bu sefer de iktidarda olanların avantajı olur herhalde her halükârda. Sonuçta devlet televizyonu da onların yönetiminde olacak!
Ama eğer bir haksızlık yaparlarsa millet bir sonraki seçimde haksızlık yapanlara görev vermez ki! Yani yeni adaylara haksızlık yapma şansları olmaz gibi geliyor bana.
Ya milleti kandıranlar olursa? Yani seçim öncesi iyi bir bakan gibi gözüküyor, ama gücü eline geçirince değişiyor! İnsan psikolojisi sonuçta. Güç sahibi olunca insanın karakteri değişebiliyor.
Bu durumda da kuvvetler ayrılığı devreye girer herhalde. Yargı da bağımsız olacak sonuçta bu senaryoda. Saçmalayan olursa yargı her zaman denetleme vazifesini yerine getirecektir!
Bilmem, olabilir mi böyle bir sistem? Tam demokrasi, kimsenin vesayeti yok, herkes milletten almış vazifeyi. Millet hata etmişse katlanacak mecburen. Kendim ettim kendim buldum diyecek ve bir sonraki seçimlerde daha doğru bir seçim yapacak!
Sanırım biraz daha düşünmek gerek böyle bir sistem üzerine, olabilecek arızaları, çıkabilecek sorunları daha derinlemesine tartmak gerek.
Belki de üniversitelerde böyle konular üzerine düşünen birileri vardır. Fikir fikirdir, uzman olanlar, üniversitelerdeki doktora seviyesinde okuyanlar için belki de iyi bir araştırma konusu olabilir bu dediğim.
Mecliste atanmış seçilmiş üzerine çıkan kargaşayı görünce nedense aklıma böyle bir şey geldi, aklımdan geçenleri sözlerle de paylaşayım istedim.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla.