Cumhurbaşkanı Adayı Kim Olmalı?
Maalesef ucube bir sistem yüzünden sürekli “aday” konuşuyoruz. Normal olan bir ülkenin yönetimini seçmek için aday değil parti programlarının konuşulmasıdır. Ancak biz yıllardır “tek adam”ı ve “aday”ı konuşuyoruz. Bu yanlış
Bugün ülkemiz için önemli bir gün. Siyasi kaygılarından sıyrılarak, Türkiye için bir araya gelen 6’lı masa, CB adayını belirlemek için toplanıyor.
Öncelikle şu tespitimi yapayım. Maalesef ucube bir sistem yüzünden sürekli “aday” konuşuyoruz. Normal olan bir ülkenin yönetimini seçmek için aday değil parti programlarının konuşulmasıdır. Ancak biz yıllardır “tek adam”ı ve “aday”ı konuşuyoruz. Bu yanlış... İnşallah bu seçimden sonra bizlere dikte edilen bu anti demokratik sistem değişecek.
Bir diğer tespitim, muhalefetin aday çıkaramadığı eleştirilerinedir. Halbuki tam aksine muhalefette aday fazlalığı var. Gerek Kılıçdaroğlu gerek Yavaş, gerekse İmamoğlu seçilme şansı yüksek adaylardır. Unutmayalım aday CHP’nin adayı değildir, farklı siyasi düşüncelere sahip 6 partinin üzerinde uzlaşacağı ortak adaydır. Demokrasi sürecimiz için önemli bir olay. Alternatifsiz olmamak güzel...
Peki muhalefetin açıklayacağı adaydan ne bekliyoruz.
Adayın öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine en ufak bir şüpheye yer vermeyecek şekilde inanması ve bu nitelikleri savunması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızda da belirtildiği gibi “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir”. Türk Milletinin yolu “devlet”ine alternatif arayanlarla kesişmez. Aday devletimizin temel niteliklerine tavizsiz sahip çıkmalıdır.
Adayın “birleştirici” olmasını istiyoruz ve ümit ediyoruz. İktidarın uyguladığı ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyaset bu ülkeye çok zarar verdi, veriyor. Hiç kimse unutmasın Alevisi, Sünnisi, Türk’ü, Kürd’ü, sağcısı solcusu, yerlisi göçmeni bu ülkeyi birlikte kurdu ve birlikte yönetme hakkına da sahiptir. Senin oyun yönetimde ne kadar “hak sahibi” ise “ötekinin” oyu da aynı derecede hak sahibidir. Bir kesimin, bir grubun ya da bir topluluğun yok sayılması yönetim sistemini baştan başarısızlığa mahkûm etmekte ve “anlamsız” kılmaktadır. Ortak akıl ve katılımcılık ancak birleştiricilikle sağlanır.
Aradığımız bir diğer özellik adayın “sorumluluk sahibi” olmasıdır. Eleştiriyi kabul eden, özeleştiri yapabilen, hata yaptığında bedelini ödeme medeni cesaretine sahip bir aday istiyoruz.
Nezaketli ve kibar bir aday olmasını istiyoruz mesela. Oldukça insani bir özelliktir nezaket. Kendisine oy vermeyeni azarlamayan, hakaretamiz, üstenci konuşmayan, aşağılamayan temsil kabiliyeti yüksek bir aday olmalı. Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek makamına oturandan milletin her ferdine karşı bir “Atatürk nezaketi” isteriz.
Dürüstlük, erdem, liyakat, iyi bir eğitim sahibi, çalışkan, özgürlükçü, demokrat olması, hukuka inancı gibi özellikleri saymıyorum bile. Bunlar zaten 21. yüzyılda Türkiye gibi bir ülkeyi yönetme iddiasında bulunacak birinin olmazsa olmaz özellikleri.
Bir diğer beklentimiz açıklanacak adayın Türkiye’yi yeni bir yola sokacak dinamizme sahip olmasıdır. Türkiye ikinci yüzyılına maalesef bir ekonomik kriz ve bir deprem felaketi ile başlamıştır. Manzara iç açıcı değildir. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’nin yönetimini devralacak aday tam bir “enkaz” devralacaktır. Öncelikle bu enkazın kaldırılması devamında ise yeni bir heyecan ve ruhla restorasyon sürecine girilmesi gerekmektedir. Devletin güvenilir kurumları yeniden ihdas, inşa ve ihya edilmelidir. Bunu yaparken de bir “vizyon” ortaya koyulmalıdır. Elbette biz desteğimizi eksiltmeyeceğiz ama yeni Cumhurbaşkanımızın işi çok zor olacak.
Neticeten, bizler Türk halkı olarak gelecekten umutluyuz, kendi irademizle kendi geleceğimizi belirleyeceğimizin de farkındayız. Milli irade her şeydir ve tek adamdan üstündür. Biz birlik olduk, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında barış, huzur, refah içinde yaşayan, çağdaş bir Türkiye için irademizi oylarımızla ortaya koyacağız. Siyasetçiye düşen meşru sesimizi duyması ve ortaya koyulan bu sinerjiyi harekete geçirmesidir.