Site İçi Arama

strateji

Kışkırtıcı Düşünceler, Yeni Ufuklar (2)

Ukrayna'daki askeri harekatlar çerçevesinde, an be an tarafların savaştaki durumunu analiz eden sayısız yazı okumuşsunuz, video izlemişsinizdir. Örneğin Rus Hava Kuvvetleri neden başarısız oldu? Neden hala hava üstünlüğünü sağlayamadı? Hangi zaaflara sahip?

Bu bilindik sorulara şu iki soruyu da eklemek istiyorum:

Rusya-Ukrayna Savaşıyla İlgili Teknik Sorular:

  1. Bundan sonra kim Rus yapımı askeri havacılık platformlarını satın almak ister?
  2. Zaten elinde Rus yapımı askeri havacılık platformları olan ülkeler, bunca izolasyon ve yaptırımlar sonrasında, elindeki gücü nasıl idame edecekler?

Rus yapımı uçaklar satın alınır mı?

İlk sorunun cevabını birlikte düşünelim. Konu ile ilgilenenler bilirler. Sovyet / Rus askeri havacılık kalitesiyle ilgili sorular, Arap-İsrail savaşlarından beri gündemde olan bir konudur. Bu hususta çok daha güncel örnekleri de içeren bir makalemi daha önce STRASAM'da yayınlamıştım. Okumadıysanız aşağıdaki linkten okumanızı öneririm.

 

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/rus-savas-ucaklari-turkiye-icin-cozum-olabilir-mi-422

Şimdi ise konu bizzat Rus Hava Kuvvetleri tarafından kullanılan Rus savaş uçakları marifetiyle belirli bir kanaate ulaşmıştır. Rus askeri havacılık ekolü; konsept, platform ve mühimmat dahil tüm yönleriyle çağın gerisinde kalmıştır. Bu sebeple "mecburiyet" dışı herhangi bir sebeple dış satış kanallarının kapalı kalacağını öngörebiliriz.

Rus askeri / sivil havacılık endüstrisinin; en azından önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde, tamamen yurtiçi ihtiyaçlara ve modernizasyon çabalarına yoğunlaşacağını beklemek gerçekçi olacaktır. Fakat zaten bu uçakları uzun zamandır kullanan / tanıyan, zaaflarını bilen ve bunları gidermek adına çaba da sarf eden bazı ülkeler havacılık ve uzay sanayii ile ilgilenenlerin bilgisi dahilindedir. Bu ülkelerin başında Hindistan gelmektedir.

Hindistan’ın Savaş Uçakları Tecrübesi:

Soğuk savaş sonrasında Rus havacılığı, modern elektronik ve optik sistemlerdeki açıklarını, öncelikle Fransa'dan temin ettiği alt sistemlerle kapatmaya çalışmıştır. Örneğin Su-30 tayyarelerinde ilk kullanılan hedefleme podu Fransa'nın Damocles'i olmuştur. Hindistan zaten Fransa askeri havacılığının müşterisi olarak hem bu görünmeyen desteği maksimuma çıkarmış hem de çok daha gelişmiş İsrail elektronik endüstrisi ile güçlendirmiştir. Dolayısıyla Hint Hava Kuvvetlerinin belkemiğini oluşturan Su-30 tayyarelerini, Rus + Hint + Fransız + İsrail olmak üzere dört ülkeli bir konsorsiyumun ürünü olarak değerlendirmek mantıklıdır.

Rus Havacılık ve Uzay Sanayiini Bekleyen Olası Sorunlar:

Giderek sıkılaşan bir izolasyon sürecine girecek olan Rusya'nın artık diğer ülkelerden temin edebileceği askeri elektroniklere erişiminin de kısıtlanacağını söyleyebiliriz. Özellikle daha ilk günden bu ülkenin tüm gelişmiş teknolojilere erişiminin sınırlandırılması bir hedef olarak açıkça ortaya konulmuşken. Bu da Rusya'nın askeri havacılık alanında Batının da göz yumacağı bir vekil (proxy) arayışına başlamasını mantıklı kılar. Bu mantık bizi ikinci sorunun cevabını da aramaya itmektedir.

Elinde Rus Uçağı Olan Ülkeler:

Elinde Rus Askeri Havacılık platformlarını bulunduran, bunları idame etmek mecburiyetinde olan, çok sayıda ülke mevcuttur. Bunların birincil ihtiyacı yedek parça akışının sağlanmasıdır. İkinci ihtiyacı gerekli fabrika seviyesi bakım tutum hizmetlerinin teminidir. Üçüncü ihtiyacı ise bu sistemlerin batı standartlarına yakınlaşacak biçimde modernize edilmesidir.

Bu üç ihtiyaç içinde de bir vekil bulunması gerekeceği açıktır. Zira mevcut yaptırımlar çerçevesinde para transferi kısmında bile Rusya'nın karşılaştığı zorluklar aşikardır. Bu kapsamda Hindistan gibi tecrübesi yüksek ülkeler bulunsa da, söz konusu ülkelerin Rusya için yeterli karlılık ve kontrol imkanlarını sunmayacağı öngörülebilir.

Türkiye Ne Yapabilir?

Sovyet / Rus havacılığı alanında nitelikli bilgi sahibi Ukraynalı personel Türkiye transfer edebilir. Rusya ise kendi mevcut havacılık endüstrisindeki firmaları ve çalışanlarını bizzat Azerbaycan'a yönlendirebilir. Halihazırda Azerbaycan'ın İran'a karşı stratejik konumu, İsrail ile dostluğu, Avrupa'nın gelecek enerji politikalarında yükselen vazgeçilmezliği, Rus dili ve kültürüne yakınlığı, batı teknolojilerine olan yatkınlığı ile eşsiz bir pozisyon elde edebileceği aşikardır.

Azerbaycan'da üstlenecek, Türkiye, İsrail, Rusya desteğiyle şekillenecek, batının göz yumacağı ve doğunun sürdürülebilir bir performans umacağı, dolaylı yollardan bir Rus askeri havacılık merkezini Azerbaycan’da yeniden tesis etmek, tüm bölge ülkeleri ve Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye de uçak sanayii alanında önemli bir fırsat kapısı açabilir. Böylesi bir amaç için girişimde bulunmak olasıdır ve zamanlama için en doğru zamandır diye değerlendiriyorum.

Türkiye İçin Bir Açılım Fırsatı Olabilir mi?

Elbette dünyadaki mevcut savunma sanayi ihracatçılarının tümü, Rusya'nın kaybedeceği pazar payından bir kısmını kapacak ve cirosunu arttıracaktır. ABD, Çin, Fransa bu kapsamda ilk akla gelen ülkelerdir. Fakat bu açığın tamamının söz konusu ülkeler tarafından kapatılamayacağı, piyasadaki birçok alternatif ülkenin de bundan faydalanacağı söylenebilir. Elbette buna alternatifler arasında Türkiye de bulunmaktadır.

Türkiye ile ilgili opsiyonları ayrı bir makalede dikkatinize sunmayı düşünüyorum.

Tamamen NATO askeri havacılık kültürü içinde gelişmiş ve bu özelliğini nesillerdir devam ettiren ülkemiz için, Rus havacılık kültürü oldukça yabancıdır. Bununla birlikte eğer alternatif bir kanal oluşturulabilir ise, sadece bu kanalı izleyerek elde edebileceğimiz ve kendi standartlarımıza göre yorumlayabileceğimiz bilgi birikiminin önemi de aşikardır. Azerbaycan gibi bir kardeş ülkenin varlığı ve Rus ekolüne yatkınlığı, Rusya-Ukrayna savaşının getireceği fırsatlarla birleştiği için, bu kazanımların hem sınırımız içinde hem de sınırımız dışında sürdürülebilirliği oldukça olası görülmektedir.

Hayat Boşluk Kabul Etmez:

Elbette "At sahibine göre kişner." ve elbette "At binenin, kılıç kuşananındır." Fakat çağımız da oldukça acımasızdır. Risk alabilmek, fırsatı yakalayabilmek demektir. Maalesef çağımızda bir ülkede akan kan, bir başka ülkede akan nakde dönüşmektedir. Bu vicdansız ve acımasız çağda karşımıza çıkan fırsatlardan yararlanmamız gerekeceği açıktır.

(Devam edecek)

Serbest Araştırmacı Yazar Aybars MERİÇ
Serbest Araştırmacı Yazar Aybars MERİÇ
Tüm Makaleler

  • 15.03.2022
  • Süre : 4 dk
  • 1312 kez okundu

Google Ads