Jeotermal Kaynaklarımız Yerli ve Milli Enerji Kaynaklarıdır
Ön yatırımı biraz maliyetli olsa da, jeotermal enerji hem temiz bir enerji kaynağı, hem de işletme aşamasındaki giderleri oldukça az. Üstelik ülke sınırları içinden elde ettiğiniz bir enerji kaynağı olduğu için enerjide dışa bağımlılık diye bir sorununuz da yok.
İzlanda Atlas okyanusunun kuzeyinde, topraklarının bir kısmı kuzey kutup dairesinin üzerinde ve kuzeyinde Arktik okyanusu olan oldukça soğuk küçük bir ada devleti. Nüfusu 2020 yılına ait bilgilerle 357 bin kişi! Ülke yüzölçümü 103 bin km2, başkenti ve en büyük şehri olan ülkenin güney batısındaki Reykjavik’te ve çevresinde nüfusun üçte ikisinden daha çok nüfus yaşıyor! Yani aslında adanın diğer bölgelerinde nüfus yoğunluğu oldukça düşük.
İzlanda’nın kuzey batısında Danimarka Krallığı’na bağlı olan ve dünyanın en büyük adası Grönland adası var.
İzlanda bu kadar kuzeyde ve soğuk bir iklime sahip olsa da okyanustan gelen körfez akıntısı Grönland ile İzlanda arasını ısıttığı için iklimi aslında dünyadaki aynı enlemde olan diğer yerlerden daha ılıman.
Yine de oldukça soğuk bir ülke.
Bu yazıyı aslında İzlanda’yı anlatmak üzere yazmıyorum.
O yüzden bir aralar ülkenin finans merkezi haline getirilmesi ve sonrasında ülkenin bir finansal batış yaşaması konusuna girmeyeceğim.
Ben bu yazıda daha çok bu volkanik ülkedeki enerji kaynağı olarak kullanılan jeotermal kaynaklardan bahsetmek istiyorum.
***
Evet, İzlanda gerçekten halen daha aktif olan volkanlar ülkesi.
Soğuk bir iklimi olmasına rağmen ülkenin enerji kaynaklarının %80’den fazlası jeotermal enerji.
Üretilen elektrik enerjisinden tutun, ülkenin tüm ısıtma sistemi dahil hemen her şey jeotermal enerji üzerine kurulmuş.
Araçlar için gerekli yakıt hariç, fosil yakıtlara ihtiyaç duymuyor.
Elektrikli araçların daha efektif olarak kullanılması ile belki de ülkede yakın zamanda fosil yakıtlara bağlı enerji hiç kullanılmayacak.
Evet, aktif volkanlar olması sebebiyle zaman zaman tehlike yaşıyor ülke.
Hatta bu volkanlardan çıkan dumanlar zaman zaman Avrupa hava trafiğine de engel teşkil ediyor.
Ülke nüfusu da oldukça düşük olduğu için aslında enerji ihtiyacı da bir Türkiye gibi değil.
Ancak bunca yıldır neredeyse bedava denilebilecek bu enerji kaynağına yaptığı yatırımlar sayesinde enerji ihtiyacı için oldukça az masrafı var.
Doğal olarak da o da Avrupa’nın milli geliri yüksek ülkelerinden biri olmuş. Kişi başı milli geliri 69 bin 371 $. İşsizlik oranı %3,7. Enflasyon oranı %8,43.
***
Evet, ön yatırımı biraz maliyetli olsa da, jeotermal enerji hem temiz bir enerji kaynağı, hem de işletme aşamasındaki giderleri oldukça az.
Üstelik ülke sınırları içinden elde ettiğiniz bir enerji kaynağı olduğu için enerjide dışa bağımlılık diye bir sorununuz da yok.
***
Peki Türkiye’de jeotermal kaynaklar az mı?
Aslında hiç de az denemez.
Her yerde kaplıcalarımız var.
Bu coğrafyaların her biri bir jeotermal enerji kaynağı aslında.
* Yalova: Termal, Armutlu
* Bursa: Oylat, Kükürtlü
* Ankara: Kızılcahamam
* Afyon: Gazlıgöl, Kervansaray, Sandıklı
* Denizli: Pamukkale, Saklıkent, Yoncalı, Karahayıt
* Muğla: Gürlek
* Artvin: Arhavi
* Sivas: Vadi
* Kütahya: Ilıca
* Niğde: Aladağlar
* Bolu: Karacasu
* İstanbul: Tuzla
* Balıkesir: Gönen
* Ağrı: Diyadin
* Uşak: Hamamboğazı
* Diyarbakır: Çermik
* İzmir: Çeşme Ilıca
Buralar çok bilinen kaplıca merkezleri.
Kim bilir bu listede olmayan daha ne kadar çok kaplıca merkezi var ülkemizde, ve dediğim gibi her biri de aslında birer jeotermal enerji kaynağı.
***
Peki nasıl enerji elde ediliyor jeotermal kaynaklardan?
Yeterince derine sondaj yapılıyor ve sondaja verilen soğuk su yeraltında ısınıyor, kızgın buhar oluyor.
Sonra da bu kızgın buhar önce buhar türbinlerinde elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Sonra da kalan kızgın suyun enerjisi ısıtma amaçlı şehirlerde kullanılıyor.
Geri dönüşümden gelen soğuyan su ise tekrar sondaja basılıyor.
Teknolojisi basit bir enerji santrali aslında. Yapılması gereken yatırım tutarı da o kadar çok değil.
Tabii yeterince derine yapılması gereken sondaj belki de en masraflı kısmı bu yatırımın.
***
Bedava enerji kaynağı!
Çünkü bu yerler yer altındaki magma katmanının yüzeye yaklaştığı yerler oluyor ve doğru derinliğe kadar sondaj yaptığınızda bu enerji kaynağına ulaşmış oluyorsunuz.
Bu sondaj mesafe 4 km derinliklere kadar olabiliyor.
İzlanda gibi oldukça volkanik yerlerde bu sondajların volkanları tetikleme riski var tabii ki. Ama iyi mühendislik çalışmaları ile bu riskler oldukça düşük seviyede tutuluyor.
Bizde artık aktif volkan kalmamış, ancak bu kadar kaplıcamız olduğuna göre magma seviyesinin yüzeye yakın olduğu yerler bizde de oldukça fazla.
Hatta kaplıca olmasa da, yapılacak inceleme ile magma seviyesinin yüzeye yakın olduğu yerler keşfedilebilir ve buralara da jeotermal enerji yatırımları yapılabilir.
Yeter ki yatırım yakınlarında su kaynağı olsun. Tabii ki çıkacak sıcak su kaynağının ısıtma amacıyla kullanılabilmesi için yerleşim yerleri yakınlarında yatırım yeri seçimi yapılması önemli.
Yine de soğutma bacaları ile de sıcak suyun soğutulması mümkün. Yani sadece enerji üretimi için de jeotermal santraller kurmak mümkün.
***
Rusya’da, özellikle de Moskova’da düne kadar yol kenarlarında üzerine çok kalın ısı izolasyonu yapılmış sıcak su boruları olurdu.
Şimdilerde birçoğunu yeraltında yaptıkları tünellere yerleştirdiler. Ama halen daha şehrin çeperlerindeki yerleşim yerlerinde yola paralel açıkta izolasyonlu sıcak su boruları görürsünüz. Bu boruların izolasyonu ile çapları bir metrenin üzerindedir.
İşte bu borular doğalgaz ile enerji elde edilen santrallerden şehre ısıtma amaçlı gönderilen kızgın suyu taşımak için döşenmiş borulardır.
Burada genellikle ısıtma merkezi sistemle yapılır. Hemen hemen tüm şehirlerde böyledir.
***
Jeotermal kaynaklardan da aynı şekilde şehirlere sıcak su boru hatları döşenebilir ve oldukça ekonomik bir şekilde, üstelik dışarıya bağımlı olmadan elektrik üretimi ve aynı zamanda şehirlerimizin ısınması sağlanabilir.
Bence bizim bu konulara çok daha fazla yatırım yapmamız gerekli.
Bu tarz ısıtma sistemlerinde kullanılan ve ısı iletiminde sudan çok daha yüksek kapasiteli sıvılar da var, ama bu konu ilerideki bir yazı konusu olsun.
***
Evet, İzlanda gibi normal şartlarda balıkçılık ile yaşamını sürdüren bir ülke bile jeotermal enerji kullanımında bu kadar çok yatırım yapabilmişse, biz niye yapamayalım?
Bizim neyimiz eksik? İnsan kaynağımız mı yok?
Ülkemizdeki mühendis kadrolar bile İzlanda’nın toplam nüfusunun oldukça üstünde.
İnşaat işlerinden anlayanlar o küçücük ada nüfusunun kim bilir kaç katıdır.
İnşaat diyorsunuz ya, ülke ekonomisinin motor dalı. Buyurun size inşaat yapabileceğiniz bir konu.
Eh, jeotermal kaynaklarımız da hemen hemen her şehrimizde olduğuna göre ne duruyoruz?
Çok mu hoşunuza gidiyor dünyanın dövizini yurtdışından satın alınan doğalgaza veya petrole ödemek?
Jeotermal enerji yerli ve milli bir enerji kaynağıdır.
Yerli ve milli olmak sözle olmaz!
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Jeotermal enerji belki de ülkenin kurtuluşu olabilir.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.