Orman yangınlarına stratejik akılla yaklaşma zamanı
Covid-19 tedbirleri nedeniyle evlerine zorunlu olarak hapsolan insanımız, Temmuz sıcağında deniz kenarlarına hücum etti. Biraz rahatlamak için denizine girdi, serinlemeye çalıştı. Serinlemek bizim insanımız için mümkün mü?Covid-19 tedbirleri nedeniyle evlerine zorunlu olarak hapsolan insanımız, Temmuz sıcağında deniz kenarlarına hücum etti. Biraz rahatlamak için denizine girdi, serinlemeye çalıştı. Serinlemek bizim insanımız için mümkün mü?
Covid-19 tedbirleri nedeniyle evlerine zorunlu olarak hapsolan insanımız, Temmuz sıcağında deniz kenarlarına hücum etti. Biraz rahatlamak için denizine girdi, serinlemeye çalıştı. Serinlemek bizim insanımız için mümkün mü? Küresel ısınma ve ülkemizin yaz aylarında yaşadığı doğal sıcak ortamın etkisine bir de söndürülemeyen yangınlar çıkınca insanımızın beyni bile ısındı, patlama noktasına geldi. Bilim adamları yıllardır küresel ısınmadan bahsetti, insanları, özellikle yaşlıların sıcak geçecek yaz aylarında artan sağlık sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kalacaklarını adeta haykırdılar yazılarında, ya da çeşitli televizyon programlarında. Kuraklık gelecek, hava kavrulacak dediler. Bir de hava kuru olacak, orman yangınları artacak diye uyardılar ara ara…
Türk insanı, sokaktaki insanından tepedeki bürokrasisine günlük yaşamaya endeksli olarak, sanki dünyadan soyutlanmış gibi kendi dünyasında yaşıyor. Siyasileri saymıyorum bile, çünkü neyseniz öyle yönetilirsiniz malum. Bu sosyolojik yapımız, iş hayatımızı ve yönetim sistemimizi işgal etmiş durumda. Parasının derdinde olan, daha fazla para kazanmak için çırpınan insanların çabası sistemin döngüsünde lokomotif bir rol oynuyor. Değilse hantal bir yapı içerisinde karşımıza çıkan problemlere günlük veya palyatif çözümler üretiyoruz. Daha doğrusu ürettiğimizi sanıyoruz. Oysa bugünün geçici, üzerinde iyice düşünülmeden ortaya adeta “çözüm” diye sunulan her şey, yarın karşımıza yeni bir problem olarak çıkıyor. Bunu kabullenmez isek bugünümüz insanımızın beklentilerini karşılamaktan uzak geçtiği gibi yarınımız da maalesef aydınlık bir gelecek vaat etmiyor. Sadece kendimizi değil yeni nesillerin de geleceğini bugünden baltalamaya devam ediyoruz. Bu hakikatimiz…. Bunu kabullenirsek ve samimiyetle önce bu sosyolojik yapımızdaki “bozukluğu” düzeltmeyi hedefler isek, kanaatim odur ki çok kısa zamanda ülkemizde çoğu kangren haline gelmiş problem kendiliğinden çözülür, gider.
Şimdi, günümüze gelecek olursak…. Ülkemizin özellikle güney sahilleri yanıyor, İzmir’e kadar çıkıyor yangınlar. Güneyli rüzgarlar (lodos, keşişleme ve kıble) taşıdıkları sıcak hava ile küresel ısınmanın etkisini daha da artırıyor, havanın kurumasına ve bunaltıcı bir havanın ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu kadar sıcak havayla birlikte bir anda ormanlarımız yanmaya, ciğerlerimiz kavrulmaya başladı. Sesini duymadığımız on binlerce canlı, ağaç, hayvan, böcek ve hatta insan yangınlarla birlikte yok oldu. Görüntüleri, sessiz çığlıkları sosyal medyada, televizyon ve basında yer aldıkça iç dünyalarımız allak bullak oldu. Yangınların neden çıktığını ve/veya çıkarıldığını burada tartışmaya açmak istemiyorum. Buna yönelik devlet aklının devreye girip gereken önlemleri almasını, yangın çıkaranlara gerekli yaptırım ve cezaların verilmesini bizim burada ifade etmemiz yersiz.
Hükümet, siyasi irade gereken adımları “bu yıl” için atacaktır. Türk insanının karakterini bir nevi yansıtan “yangın bacayı sarınca” noktasına geldiğimiz için, sorumlu mevkilerde oturanlar, doğal olarak “bir şeyler” yapacaklar. Ne mi yapacaklar? Yangın söndürme uçakları, helikopterleri kiralayacaklar. Tüm ormancıları dağlarda nöbet tutturacaklar, gerekirse asker ve polisle kontrol noktaları oluşturacaklar. Bir şekilde sayısız orman yangınlarından bir kısmını önleyerek bu yılı kurtarmaya gayret gösterecekler. Ormanları serinletecekler. Şanslarına arada bir kuzey rüzgârı eserse, bu rüzgarları arkalarına alıp rahatlayacaklar. Bir şekilde yüreklerimizi de serinletecekler. Bundan hiç kuşku ve şüpheniz olmasın!
Bu orman yangınları dursun, inanın hem bu sorumlu mevkilerde oturanlar hem bizler bu yangınları unutacağız. Halk olarak unutacağız. Yangınlar karşısında elinden geldiğince söndürmeye koşan, bağış yapan, farkındalık oluşturmak için paylaşım yapan, bazen yangınları çaresiz seyreden bizler… Evet, bizler, unutup gideceğiz bu yangınları, hem de bir hafta içinde. Her şeyi unuttuğumuz gibi…
Ancak, biz bu yangınları unutmak istemiyoruz. Çünkü yarın bu yangınlar yine olacak, yarınlarımız yine yanacak. Yakmayalım, yakılmasına seyirci kalmayalım. Bugün için olmasa da yarınlarımız için devletimizden tek bir beklentimiz vardır. Bu yangınlar konusunda devletimizden beklediğimiz şey: devlet aklının, yani stratejik düşünme gücünün devreye sokulmasıdır. Küresel ısınma yangınları artıracak, bu kesin. Küresel ısınmaya ülke olarak çare bulmamız mümkün olamayacağına göre, hiç olmazsa, olumsuz etkilerine karşı ülkemize yönelik çareler bulmamız, çözümler üretmemiz mümkün olabilir. Henüz geç kalmadık, tüm ormanlarımız yanmadı… Bu yıldan daha fazla yangınla önümüzdeki yıl uğraşmak durumunda kalabiliriz. Bunu görmeliyiz. 2022 yaz aylarında biçilecek ekinler, Ekim ayında dikilir. 2022 yaz aylarında çıkması muhtemel yangınlar da ancak Ekim ayında alınacak tedbirlerle söndürülebilir. Temmuz ayında değil!
Ekim ayına hazırlık olsun, belki yetkili ve sorumlu makamlarda oturan birileri için hatırlatıcı olur diye bu yazıyı kaleme alalım dedik. Baştan söyleyelim, yazımızda bilinmeyen, daha önce söylenmemiş hiçbir bilgi yok, yeni bir fikir de yok. Sadece olanı ortaya koymak, dikkatleri çekmek istiyoruz. Zaten sorunumuz, bilmediğimizden değil, bildiğimizi yapmamamızdandır…Yapmak isteyenleri de engelleyen, ayaklarından asılan “sananeci” ananeci yapımızdandır.
Son günlerde tartışma konusu olan havadan yangınla mücadele için kullanılan özellikle uçaklardan bahsetmek istiyorum. Türk Hava Kurumu, Orman Genel Müdürlüğü vb. tartışmalar bu yazının dışındadır. Şu anda bu tartışmaların yeri ve zamanı da değildir. An itibariyle anlamsız, kendi içinde kısırdöngüsü olan, kısır tartışmalardır. THK’nin yangın söndürme uçaklarının 4 bin 900 litre kapasiteli olduğu için Orman Genel Müdürlüğünün yangın söndürme uçağı ihalelerindeki 5 bin litre şartını sağlayamaması etrafında dönen tartışmalar tam da bizim ülkemizin her boyuttaki “çözümsüzlük üreten” yapısını yansıtıyor. Herkes mevzuat hazretlerine göre haklı, herkesin eli kolu bağlı… Biraz konular soğuyunca, gerekirse THK merkezli yangın söndürme uçakları konusuna ayrıca gireriz.
Havadan yangınla mücadele, orman yangınlarıyla mücadele için uçakların ve diğer hava kaynaklarının kullanılmasıdır. Kullanılan uçak türleri arasında sabit kanatlı uçaklar ve helikopterler bulunur. Orman yangınlarını kontrol etmek ve orman yangını öncesinde gerekli ikazları verecek kontrol hatları, gözcü kuleleri, telsiz irtibatları, ulaşım vasıtaları kullanılır. Gerektiğinde havadan gözetleme yapılabilir. Bu manada ülkemizde TUSAŞ üretimi Aksungur insansız hava araçlarının 2021 yaz aylarından itibaren Orman Genel Müdürlüğü tarafından kullanılmaya başlanması sevindirici bir gelişmedir. Yangın önleyici kontrol mekanizması ile yangın çıktığı andan itibaren yangını yöneten mekanizma burada sistemin kalbini oluşturmaktadır. Ankara Söğütözü’ndeki Orman Genel Müdürlüğünde bulunan bir nevi “Harekât Merkezi”, Türkiye’nin bu manadaki beynidir. Tanımlanmış bölgelerde bulunan diğer harekât merkezleri, kontrol istasyonları, gözetleme kuleleri, havadaki vasıtalar vb. hepsi ile bağlantılı olan bu merkez, gerekli tüm donanım ve altyapıya sahiptir. Personeli ehil ve yetkindir.
Havadan yangınla mücadele için günümüzde helikopterler, uçaklar kullanılmaktadır. Yakın bir dönemde insansız hava araçları (sabit ve/veya döner kanat) da bu maksatla, günümüzde icra ettikleri keşif gözetleme ve ihbar görevleri yanında yangın söndürme maksatlı olarak da görev yapabilecektir. Yangınla mücadele maksatlı ağırlıklı olarak havadan söndürme ve soğutma çalışmaları kapsamında su kullanılmaktadır. Doğaya zarar vermeyecek şekilde çeşitli kimyasallar, yangın geciktiriciler, ıslatıcı maddeler de kullanılmaktadır.
Tüm dünyada, yangınla mücadele maksatlı üretilmiş, bizim bilgimiz dahilinde, sadece Canadair CL-215 uçakları ve bunların modernize edilerek geliştirilen türevi CL-415 uçakları bulunmaktadır. CL-215, Canadair tarafından üretilen Kanada yapımı bir amfibi uçak tipidir. Bu uçaklar suyu saniyeler içinde bünyesine alarak üstten kanat yapısı sayesinde çok alçak irtifalarda, dağlık arazi ortamında bile hassas manevra yaparak (dağlık bölgelerdeki nokta operasyonları için helikopterler kadar etkin olamasa da) yangınlara müdahale edebilmektedir. Bu uçaklar, çift motorlu ve yüksek kanatlı olup orman yangınları gibi düşük devir gerektiren ve yüksek yükleme ortamlarında çalışmak üzere tasarlanmıştır. Yangın söndürme operasyonlarında gördüğümüz diğer helikopterlere ve uçaklara ek yetenekler kazandırılmak suretiyle bu ihtiyaç karşılanmaktadır.
Helikopterler
Havadan yangın söndürme araçlarından, helikopterler sahip oldukları esnek kullanımla öne çıkar. Helikopter pervanelerinin yangınları körüklediği ve alevlendirdiği gibi değerlendirmeler ise gerçeklikten uzaktır. Uçaklara göre her noktaya ulaşım imkânı verir. Pistlere ihtiyaç duymayacakları için helikopterler çok fazla noktada görevlendirilebilir. Çoğu uçağa göre taşıyabilecekleri su miktarı azdır, yüksek dağlık bölgelerde helikopterlerin performansı uçaklara göre düşüktür. Yangın noktasına erişmek için eğer “yangın bekler” noktaları iyi bir planlama ile doğru seçilmediyse, yangın noktalarına erişmek içi menzilleri yeterli gelmeyebilir, yavaş kalabilirler. Bu nedenle sadece helikopterlere dayalı bir havadan yangınla mücadele mekanizmasını kurmak, coğrafi olarak küçük ülkeler hariç, doğru bir yöntem olamaz. Genel manada helikopterler yangınla mücadelede uçaklarla müşterek, birbirinin eksikliklerini giderecek şekilde kullanılmalıdır.
Dünyada öne çıkan yangın söndürme helikopterleri arasında Bell 204, Bell 205, Bell 212, Boeing Vertol 107 ve 234, Sikorsky S-64 ve S-70, Mi-8, Mi-26, Kaman K-Max K-1200, S-64E benzeri helikopterler yer almaktadır. Ülkemizde ve dünyada orman yangınlarıyla mücadelede çoğunlukla kullanılan Mi-8 cinsi yangın söndürme helikopterlerinin su taşıma kapasitesi 2,5 tondur. Yine bu maksatla yaygın kullanılan Kamov 32 çift ana motorlu ve 12 bin 700 kilo kalkış ağırlığı bulunan yangın helikopterinin, 3,5 ton su atabilme özelliği bulunuyor. Yangın söndürme helikopterleri, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yangına hassas bölgelerde her 5 km de bir tane olacak şekilde yapılan, 400 ila 1200 ton kapasitesi olan havuz ve göletlerden su ikmali yapabiliyor. Küçük çaplı yangın söndürme uçaklarının 1 saatte iki defa ortalama 4’er tondan 8 ton su ikmali yapabilmesine karşın helikopterler bir saatte ortalama 8 defa ve her seferinde 2,5 tondan toplamda 20 ton su ikmali yaparak yangınlara müdahale edebiliyor.
2021 yılında Çıkabilecek Orman Yangınlarıyla Mücadele hizmetlerinde kullanılmak üzere 27 helikopterlik kiralama ihalesi 3 Şubat 2021 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılmıştır. İhale iki kısım halinde yapılmıştır. 14 helikopterlik kiralama ihalesini 129.3 milyon TL ile Bordo Mimarlık ve 13 helikopterlik kısmı ise Türk Hava Kurumu 124.5 milyon liraya almıştır. Mart ayında taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği, helikopterler 1 Mayıs ile 31 Ekim tarihleri arasında toplam 183 gün (5 bin 847 saat uçuş garantisi) görev yapacaktır. Bir helikopterin saatlik kiralama maliyeti devlete ortalama 51.350 liraya gelmektedir. Burada dip not olarak, THK’nın da ihalede pay alması, tartışmaların yersizliğini de bir anlamda ortaya koyuyor. Yani ortak payda da buluşmak her zaman mümkün. Yeter ki iradeler ve niyetler ortak olsun.
Tarım ve Orman Bakanlığı, mevcut helikopter kiralama yöntemine ilave çözüm getirmek maksadıyla Savunma Sanayi Başkanlığı öncülüğünde yürütülmekte olan 109 helikopterlik Genel Maksat Helikopteri (T-70i) projesinde yer almıştır. Proje takviminde yaşanan gecikmeler, günümüzde Tarım ve Orman Bakanlığını farklı arayışlara yöneltmek durumunda kalmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı için verilen T-70 helikopteri sipariş sayısı, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın ihtiyaçların da gözetilerek 20’den 3’e indirilmiştir.
Uçaklar
Helikopterlere göre uçakların durumu biraz daha farklı. Yangın söndürme uçakları için mutlaka uygun pistlere ihtiyaç var. Uçakların” yangın bekler” noktalarında gerekli su kaynaklarına sahip olması gerekir. Amfibik özellikli uçaklar, göl, deniz veya geniş ama sakin ırmaklardan haznesine su almak durumundaysa, su doldurma noktaları ile bekleme meydanlarının konumları birbirine mümkün olduğunca yakın olmalıdır. Uçaklar, helikopterlere göre çok daha uzak yangın noktalarına müdahale edebilir, suyunu yangın yerinin üzerine boşaltıp, seri bir şekilde tekrar su doldurma noktasına gelebilir. Bu döngüyü, kendi yakıt ikmal ihtiyacını da yaparak, gerekirse pilotları dinlendirerek, belirli özel tedbirler almak her koşulda devam ettirebilir. Uygun gece görüş imkanları ile donatılacak uçaklar, pilotlara sağlanacak gece görüş gözlükleri ile yangınlara gece de uygun alçak irtifa geçişleri ile müdahale edilebilir. Yani 7/24 yangınla havadan mücadele edilebilir. Eğer yangın noktası ve uygun su kaynağı birbirine yakın olursa, çok kısa zaman dilimlerinde, tek uçakla bile sayısız görev yapılabilir, yangınlara etkinlikle müdahale edilip, kısa sürede söndürülmeleri sağlanabilir. Örneğin, ABD’de bir CL-415 uçağı ile 1 Haziran 2002 tarihinde Dryden, Ontario yakınlarında çıkan bir yangına müdahale edilmiştir. Yangına 4 saat içinde 100 kez gel-git yapılmış, toplamda 613.240 litre su yangın bölgesi üzerine havadan boşaltılmış, CL-415 uçuş mürettebatı bu alanda kırılması zor bir rekora imza atmıştır.
Yangınla mücadele için yıllar boyunca dünyada ve ülkemizde çeşitli tipteki uçaklar kullanılmıştır. Ülkemizde THK envanterinde bulunan ve güncel tartışmalara konu olan 4.900 litre su taşıma kapasiteli Canadair CL-215 ve türevi olan 6.300 litre su taşıma kapasiteli CL-415 uçakları, özellikle yangınla mücadele için tasarlanmış ve üretilmiştir. Benzer uçakların da havadan yangınla mücadele edebilecek şekilde modifikasyonları yapılabilmektedir. Örneğin, orta ölçekli modifiye edilmiş uçaklar arasında, California Ormancılık ve Yangından Korunma birimi tarafından kullanılan Grumman S-2 Tracker (S-2E/T turboprop motorlarla güçlendirilmiş versiyonu) yangınlara karşı ABD’de halen kullanılmaya devam etmektedir. Türk Deniz Kuvvetlerinin envanterindeki S-2E uçaklarının kullanım dışı kalmasını değerlendiren TAI (2005 sonrası TAI ve TUSAŞ birleştirmesi sonrası TUSAŞ), 1996 yılında TEMA Vakfının desteğiyle S-2E uçaklarını yangın söndürme uçağı olarak modifiye etmek için kolları sıvamıştır. Proje kapsamında büyük ölçüde şirket kaynakları kullanılarak bir prototip üzerinde modifikasyon başarıyla tamamlanmıştır. Turboprop yeni motorlar takılan ve 4.500 litrelik su haznesi eklenen, ilave ekipman ve sistemlerle bir anlamda yenilenen S-2E/T, yangın söndürme maksatlı test uçuşları yapmıştır. Bu uçak, 1999 depremindeki TÜPRAŞ yangınında 38 sorti uçarak yangın söndürme çalışmalarında oldukça başarılı sayılabilecek görevler yapmıştır. Çeşitli nedenlerle arkası gelmeyen bu proje 2003 yılında iptal edilmiştir. Daha sonra bu uçak, eklenen su haznesi çıkarılarak, TUSAŞ uçuş testlerinde “uçan test platformu” olarak başarıyla görev yapmaya devam etmiştir. Aynı şekilde, dünyadaki örneklerinden yola çıkılarak, Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki az sayıda C-130 ulaştırma uçakları yangın söndürme maksatlı modifiye edilmiş, 10 ton su taşıyabilir hale getirilmiştir. 2006 yılına kadar kısa bir dönem bu uçaklar Türkiye semalarında yangın söndürme maksatlı kullanılmıştır. Ancak, müdahale edilen yangınlar esnasında uçakların aşırı sıcaklıkları maruz kalması, sıcak yüzeylere temas eden suyun zamanla korozyona neden olması gibi nedenlerle C-130 uçakların kullanımından “uçuş emniyeti” gereği vaz geçilmek durumunda kalınmıştır. Bu kararda özellikle ABD’de yangın söndürme uçağı olarak kullanılan bir C-130 uçağının kanat diplerinde çatlaklar oluşması ve aşırı malzeme yorgunluğu nedeniyle kanatta yaşanan çatlak sonucu 2002 yılında uçak kaybı kazasının yaşanması da etken olmuştur. Nitekim, ABD de C-130 uçaklarını yangın söndürme uçağı olarak kullanma fikrinden vaz geçmiş, 33 uçaklık C-130 dönüştürme projesini 10 Mayıs 2004 tarihi itibariyle iptal etmiştir.
Geniş ormanlarıyla bilinen Kanada ve ABD, çeşitli uçakları havadan yangınla mücadele kapsamında kullanabilmek için özel modifikasyonlara tabi tutmuştur. Bu çerçevedeki örnekler arasında DC-4, DC-7, C-130 Hercules, P-2 Neptune, P-3 Orion, L-188 Electra, Fokker F-27 turboprop uçakları sayılabilir. Hatta Boeing yapımı 747 uçakları bile bu tür modifikasyonlar için düşünülmüş, “Global Supertanker” diye bilinen 74.200 litre su taşıma kapasiteli dev bir yangın söndürme uçağı ortaya çıkmıştır. Yine McDonnel Douglas yapımı DC-10’lar, 45.400 litre su taşıyacak şekilde yangınlar için kullanılmaya başlanmıştır. Ruslar, Ilyushin Il-76 uçağına 41.600 litre su haznesi ekleyerek yangınlar için kullanmaktadır.
Son yangınlardan ders alalım. Başımız öne eğilmesin ama düşünsün. Hala akıllanmadık mı? Tüm ormanlarımızın yanmasını beklemeyelim. Orman yakan hainlere karşı önleyici tedbirlerin alınması, hukuki boyutunun yeniden gözden geçirilerek caydırıcılığın sağlanması, gözetleme ve güvenlik mekanizmalarının daha etkin ve yeterli bir şekilde çalıştırılması vb. hususlar Tarım ve Orman Bakanlığına destek manasında fayda sağlayabilir. Esas sorumluluk ve yetki Tarım ve Orman Bakanlığında, hatta siyasi olarak Tarım ve Orman Bakanının kendisindedir. Bir kış günü TUSAŞ ziyareti programı kapsamında, HÜRKUŞ uçağında beraber uçuş gerçekleştirdiğimiz Sayın Bakanım ve aynı zamanda hemşerim olan Dr. Bekir Pakdemirli’den dileğim ve beklentim odur ki, Tarım ve Orman Bakanlığının kalıcı ve etkili bir çözüm getirmek için bir an önce kollarını sıvaması, önümüzdeki yıllarda artacağı kesin bir şekilde belli olan muhtemel orman yangınlarını önleyici, söndürücü çalışmalara gecikmeksizin imza atmasıdır. Bunun için biz burada ne yazsak, tereciye tere satmak noktasında kalırız. Geçmişteki görevlerim gereği, Orman Genel Müdürlüğü personeli ile yakın temaslarım oldu. Alanında uzman, son derece bilgili, ne yaptığını bilen sayısız personeli mevcut Orman Genel Müdürlüğümüzün. Onların sesine kulak verilse, dedikleri yapılsa, çözüm için fazlasıyla yeter.
Gereken stratejik adımları atacak, bunu yapacak devlet aklı ve siyasi iradenin var olmadığını herhalde kimse iddia edemez. Biz Türk Halkı olarak, var olan bu aklı ve iradeyi sadece sahada görmek istiyoruz, televizyon ekranlarında değil!
Yararlanılan Bazı Kaynaklar:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Havadan_yangın_söndürme
https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/yangin-sondurme-helikopteri-faturasi-katlandi-gunluk-kirasi-87-bin-tl-6382575/
https://www.goklerdeyiz.net/yakin-gecmiste-yangin-sondurme-ucaklari/
https://www.havaforum.com/turkiyede-ruzgarlar/
https://t24.com.tr/haber/bakan-pakdemirli-envanterimizde-yangin-sondurme-ucagimiz-yok-demisti-yunanistan-da-39-fas-ta-5-ucak-var,969176
https://www.savunmasanayist.com/t70-genel-maksat-helikopteri/
https://www.tarimorman.gov.tr/Haber/3908/Orman-Genel-Mudurlugu-Basin-Aciklamasi
https://www.cnnturk.com/turkiye/yangin-sondurme-ucaklari-kac-ton-su-alir-helikopter-yangin-sondurme-tanki-kac-ton-su-alir
https://www.airwaypost.com/avustralyada-s-64e-yangin-helikopteri-dustu/
https://www.colheli.com/columbia-helicopters-and-aurora-flight-sciences-aim-to-develop-technology-for-aerial-firefighting/
https://tr.pinterest.com/pin/465489311481868577/
https://twitter.com/acemal71/status/1164573974447239168
https://www.aksutvhaber.net/
https://www.savunmasanayiidergilik.com/tr/HaberDergilik/Aksungur-un-teknik-ozellikleri