Site İçi Arama

siyaset

Bazen Bir Şeyleri Değiştirmek İçin Haykırmak mı Gerekiyor?

İnşaat işleri için işçi pazarları olur. Eski filmlerde de sıkça vardır böyle sahneler. Gidersin ve seçersin ihtiyacın olan işçileri. Hepsi bir heves içinde beni seç, beni seç diye haykırır. Çünkü işe ihtiyaçları vardır ve eğer onu seçersen o gün çalışabilecektir. Hiç olmazsa o gün için karnını doyuracaktır. Bir günlük yevmiyesini kazanacaktır.

Seçilen benim arkadaş, sana ne oluyor?

Evet seçilmek, tercih edilen olmak insana bir güç verir.

Hem derinlerden kendine bir güven getirir, hem de gururunu okşar. Önemlidir seçilen olmak!

İnşaat işleri için işçi pazarları olur. Eski filmlerde de sıkça vardır böyle sahneler. Gidersin ve seçersin ihtiyacın olan işçileri. Hepsi bir heves içinde beni seç, beni seç diye haykırır. Çünkü işe ihtiyaçları vardır ve eğer onu seçersen o gün çalışabilecektir. Hiç olmazsa o gün için karnını doyuracaktır. Bir günlük yevmiyesini kazanacaktır.

O yüzden öne çıkmaya çalışır kalabalık arasından, beni seç, beni seç diye haykırır.

Aslında bir farkı yoktur siyasilerin o işçilerden. Onlar da beni seç, beni seç diyorlar mitinglerde.

Seçen ise biziz, yani toplum! Aynı o arabada işçi seçenler gibi.

Ama bir fark vardır politikacı seçme ile işçi pazarından işçi seçme arasında.

Nedense politikacılar seçildikten sonra aslan kesilirler.

Artık yanlarına yanaşamazsın öyle kolayca.

Her birinin altında son model arabalar, etraflarında da korumalar, kimsenin yanlarına yanaşma şansı kalmaz.

Bu dünyayı ben yarattım edasıyla kibir içinde görürüz artık onları uzaktan, halkın arasına bile karışma ihtiyacı duymazlar. Çoğu istemez zaten halkın arasına karışmayı, kimi ise istese de karışamaz, tepkilerden çekinirler.

Hele bir seçilsin, yeter. Köprüyü geçene kadar, atı alıp Üsküdar'ı aşana kadar. Bizde siyaset farklı işler.

Seçilir seçilmez pınarın başında yer kapmış hisseder siyasetçi kendini.

Artık pınardan akan Allah'ın suyunu o dağıtıyordur. Zaten o yere gelene kadar dünyanın masrafını yapmıştır. Çekinmez, arada kendi de istediği kadar, kana kana su içer o pınardan.

Siyaset pahalıdır. Kolay değil, onca masraf yapacaksın! Boş yere de masraf yapmış olabilirsin. Ama bir seçilirsen, yaşadın, yaptığın masrafı hayli hayli çıkartma şansını bulmuş olursun.

Evet, aslında bir farkı yoktur o işçilerden. Beni seç, beni seç! Seçimler öncesinde durum budur. Ama hepsi seçimler bitene kadar! Seçilirsen kral sensin artık!

Bir keresinde ihtiyacımız olmuştu ve işçi seçmiştik işçi pazarından. Halen daha gözümün önündedir o gün. Birkaç gün çalıştıktan sonra paralarını ödeyip yollamıştık, çünkü sahadaki acil işimiz çabuk bitmişti.

Biz genellikle bildiğimiz işçi ile çalışırız inşaatlarda. Güvendiğimiz ekipleri tercih ederiz.

Ekiplerin de hemen her çalışanını tanırız. Mecbursun böyle olmasına, çünkü inşaat ciddi iştir.

Her şeyden önce tehlikelidir inşaat sahaları. Öyle her önüne geleni sokamazsın inşaat sahasına. Kuralları vardır, uyacak kurallara çalıştırdığın işçi.

Bir de bilecek işi. Sen de bileceksin kim neyi yapabilir.

Bence siyasetçi de öyle her önüne gelenden olmamalıdır.!

Eğer sen seçiyorsan, emin olman lazım verdiğin işi doğru yapacağına.

Emin olmak için de tanıman lazım seçimlerde kimi seçtiğini.

Tanıyacaksın ki, kurallara uyacağından emin olacaksın.!

Peki ne kadarını tanıyoruz seçtiğimiz siyasetçilerin?

Tamam, göz önünde olanları biliyoruz diyelim, onu da şahsen bilmiyoruz ya, ağzı laf yapanları konuştukları kadarıyla biliyoruz diyebiliriz. Yoksa gerçekte kim olduklarını bilmek mümkün değil.

Kimileri ekranlara çıkıp fikirlerini beyan ediyorlar. İşte o kadar biliyoruz.

Gerçi beyan ettikleri fikirlerde ne kadar samimiler, o da belli değil ya, yine de az çok belli ediyorlar kendilerini.

Peki mecliste onca milletvekili var, kimileri bir kere bile o kürsüye çıkıp tek bir söz bile etmiş değil. Onları nasıl bilebiliriz ki?

Hatırlıyorum, İBB seçimleri sonrasında meclisinin ilk günlerinde, daha yeni meclis çalışmaları canlı yayınlanmaya başlamıştı. Ben de hevesle izliyordum internetten, bir sürü meclis üyesi taraf değiştirmişti daha ilk günden. Hatırlıyorum, beyanlar beyanlar…

Garip gelmişti bana hemen seçimler sonrasında daha ilk toplantıda o şu partiye geçmiş, bu şu partiye geçmiş diye beyanları okunmuştu. Kim kimdir bilmiyorum bile, ama garip gelmişti.

Seçimler öncesi liste liste kim kimin listesinden kaçıncı sırada seçime girecek büyük bir pazarlık yapılır. Zorlu bir aşamadır bu hem seçilmek isteyenler için hem de listeleri hazırlayanlar için. Hiç bilmem bu işler nasıl yapılır, kim kimi nasıl seçer ve o listeye koyar.

Ben eğer yeni bir işte yeni ekip kuruyorsak sahada bile başta bilmem hangi işçi neyi nasıl yapar. Daha önceden çalıştığım ekiplerse, ekip başlarını tanırım, ekibin çoğunu da tanırım, ama ekipler kurulurken kimi başka işe gitmiştir, yeni işte ekibe yeni yeni işçiler katılmıştır. Artık ekip başına güvenmek zorundasın.

Kimi işlere ise yepyeni ekipler bulman gerekir, yeni bir ekipse doğru seçimi yapabilmek için daha önce yaptığı işlerin listesine bakarsın. Nerede ne işler yapmış incelersin, gerekiyorsa gider yaptığı işe yerinde bakarsın, nasıl yapmış yerinde incelersin.

Ya da daha önce çalışmış olduğu işverenler ile konuşursun, işi yaparken nasıl yapmışlar, ne sorunlar çıkmış, bu bilgileri öğrenip öyle karar vermeye çalışırsın. Referans deriz, biz yeni ekibin baştan referanslarını inceleriz, öyle iş veririz.

Ama hepsi bu değil, sonra da sahada gözümüz üstlerinde olur yeni ekiplerin, yaptıkları işleri yakından inceleriz. Başta herkes biraz acemi olur, çoğunlukla tarif ederiz neyi nasıl yapmalarını istiyorsak. Belli bir süre yaptıkları hatalara belki de göz yumarız.

Ancak inşaat ciddi iştir dediğim gibi, istenilen performansı veremiyorsa, ne yapsak olmuyorsa, daha fazla vakit kaybetmeyiz, beceremeyeni hemen değiştiririz.

Sahada işler bu kadar ciddi iken, ülke yönetimi daha mı az ciddiyettedir?

Başta seçimi biz yapmıyor muyuz?

Eğer siyasetçi de beceremiyorsa, niye zamanında değiştirmiyoruz?

Ne yani, ülke yönetmek inşaat işlerinden daha az ciddiyette bir iş midir?

Niye beceremeyeni zamanında değiştirme hakkımız olmasın ki? Niye bir sonraki seçimleri beklemek zorundayız?

Balık baştan kokuyor. Daha en baştan sistem yanlış kurulmuş bence.

Biz başta güya bizim seçim yaptığımızı sanıyoruz ama seçtiğimiz insanları bile tanımıyoruz ki.

Zaten asıl seçimi de biz yapmıyoruz! Listeleri biz mi hazırlıyoruz? Listeleri kim hazırlıyorsa aslında seçim onun seçimi!

Sistem böyle olunca doğal olarak seçilmek isteyenler de listeleri hazırlayanlara yanaşıyorlar.

O beni seç, beni seç haykırışları sana bana değil, listeyi hazırlayana!

Seçim öncesinde sana bana yapılan o beni seç mitinglerinde ise sen sadece kandırılansın. Seçen değilsin.

Çünkü seçenin olmuyorsa zamanında değiştirebilme hakkı da olmalıdır. Sen ise bir sonraki seçimleri beklemek zorundasın.

Dediğim gibi sistem baştan yanlış kurulmuş. Asıl sorumlunun sen olduğunun bilincine vardığın gün anlayacaksın bu dediğimi. O gün belki talep edeceksin bu dediğimi.

Belki o gün geldiğinde beceremeyenin zamanında değiştirilmesi gerektiğini de anlarsın. Böyle bir sistem kurarsın belki.

Şimdilik politikacıların yalanlarına inanmaya devam et sen. Verdikleri bulgur makarna ile idare et.

Bir tavsiyem daha var, işin yoksa belki işçi pazarına gitmende de fayda vardır.

Eğer biri gelip seni seçerse hiç olmazsa akşamına tencereni kaynatacak bir şeyler alabilmek için bir yevmiye kazanırsın.

Ama unutma, orada beni seç beni seç diye haykırarak öne çıkman gerekecek.!

Yoksa yine bir günlüğüne olsun çalışabilmek için ertesi günü beklemen gerekir. 

Yeterince haykırmazsan sesini kimse duymaz! Bu işler böyledir.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 03.12.2022
  • Süre : 4 dk
  • 633 kez okundu

Google Ads