Site İçi Arama

siyaset

Sri Lanka'da Ne Oldu?

Sri Lanka'da yaşananlar, birçok gelişmekte olan ülkede yaşanan krizlerle örtüşmektedir. Öncelikle pandemi sürecinde ülke yönetiminin turizmde yaşanan sıkıntılardan sonra, 2021 yılında alarm veren ekonomik göstergeler hakkında ciddi bir tedbir almayışı, yaşanan krizi derinleştirmiştir.

Siyasal İktidar-Medya Gerginliği:

Sevgili dostlar, yaşadığımız yüz yılda insanlar artık bilgiye daha kolay erişebiliyor. Bu durum, iktidarların yapısını, sorumluluklarını ve karar alma süreçlerini derinden etkiliyor. Genellikle siyasal iktidarlar, politikalarının sorgulanmasını, eşitliği bozan uygulama ve davranışlarının eleştirilmesini, kamu kaynaklarını kullanma biçiminin ve alternatif maliyetlerin tartışılmasını istemezler. Bu maksatla her siyasal iktidarla medya arasında adı konmayan bir gerilim olur. Bu gerilim kitle iletişim araçlarının bütün kanallarını etkiler. Demokrasinin var olabilmesinin adeta ön koşulu olan alternatif enformasyon, bu gerilimin müsaade ettiği oranda mümkün olur. Siyasal iktidarlar bazen doğruları söylememeyi tercih edebilir. Bunda zaman zaman başarılı olup kendisini başarılı göstermeyi başarabilir. Yine de A. Lincoln'ün dediği gibi, bazılarını her zaman, herkesi bazen kandırabilirsiniz ama herkesi her zaman kandıramazsınız (1). 

Krizler belirsizliğin arttığı ve kontrolün güçleştiği dönemlerdir. Devleti yönetme sorumluluğunu alan bir siyasi iktidarın öncelikle başarması gereken, krize girmemektir. Girildiğinde ise halka dürüst davranıp, sorumluluğu üstlenmek ve sorumluluğun gereğini yapmaktır. Bu kapsamda Sri Lanka'da olanlardan yola çıkarak, siyasi iktidarların politik sorumluluğu üzerine bir değerlendirme yapmaya çalışacağım. 

Sri Lanka'da Nüfus ve Ekonomi:

Sri Lanka, Hindistan'ın 31 km. güneyinde Hint Okyanusu'nda bulunan bir ada ülkesidir.  65.610 km2 yüzölçümü ve 21 milyon civarında bulunan bu ada ülkesinde çeşitli etnik gruplar yaşamaktadır. "Ülkenin %74,9'u Sinhala, %11,2'si Sri Lankalı Tamil, %9,2 Sri Lanka Müslümanı, %4,2'si ise Hint Tamilidir. Geriye kalan %0,5 diğer gruplara mensuptur. Budistler toplumun %70,2'sini, Hindular %12,6'sını, Müslümanlar %9,7'sini, Hristiyanlar %7,2'sini, diğerleri ise %1'ini oluşturur. Seylanca %74 konuşur oranıyla ülkedeki baskın dildir, Tamilce ise %18'lik bir azınlıkça konuşulur. Diğer dilleri konuşan oranı %8'dir." (2) 

Tarçın, kauçuk, kahve ve Seylan Çayı temel ihracat kalemleridir. Turizmin ekonomideki ağırlığının çok yüksek olduğu ülkede, 2010 yılı itibarıyla GSYİH'nın %60'ı hizmet sektörü, % 28'i sanayi sektörü, %12'si tarım sektörü tarafından oluşturulmaktadır (3). 

1948 yılından 1977'ye kadar uygulanan sosyalist politikalarla kurulmuş refah devleti, dünyada neoliberal politikaların yükseldiği bir dönemde piyasa ekonomisine evrilmiştir. 

Ekonomik Krizin Tetiklediği Kitlesel Protestolar:

Adada baş gösteren ekonomik krizin ardından yaşanan kitlesel protestoların ardından Başkan Gotabaya Rajapaksa ülkeyi kaçarak terk etti. Terk ederken de yetkiyi Başbakan’a bıraktı. Arından da ülkede acil durum ilan edildi. Protestolar Nisan ayında başkent Colombo'da başladı ve bütün ülkeye yayıldı. Halk sık yaşanan elektrik kesintileri; akaryakıt, gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığından şikayetçiydi. Ocak ayında 10-20 bandında bulunan enflasyon, Haziran 2022'de 54,6 seviyesine ulaştı. Döviz kıtlığından dolayı ithalat yapılamadığından akaryakıt fiyatları astronomik düzeyde arttı. Haziran ayı sonlarında Hükümet, zorunlu araçlar hariç, akaryakıt satışını iki hafta süreyle yasaklama kararı aldı. Mayıs 2022'de tarihinde ilk defa dış borcunu ödeyemeyen ülkede bu durum, yatırımcıların ilgisini tamamen kaybetmesine ve dışarıdan yeni borç bulmakta zorlanmasına yol açtı. Böyle bir durumda beklenen sonuç, paraya ve ekonomiye olan güvenin hem içeride hem dışarıda zarar görmesidir. Nitekim öyle de oldu. Hükümetin bu süreçte Covid pandemisi nedeniyle turizmden beklenen geliri elde edemediğini açıklaması, halkın öfkesini dindirmeye yetmedi. Uzmanlar ise ekonomik krizi Başbakan'ın zayıf ekonomi yönetimine bağlıyordu. (4) 

Ordunun düzeni sağlamak için göreve çağırıldığı ülkede halk, başkanlık sarayı ve başbakanlık konutlarını bastı. Ülkeyi kaçarak terk eden Başkan Rajapaksa, istifa mektubunu ise 14 Temmuz’da e-posta yoluyla Parlamento Başkanı'na iletti ve bu istifa kabul edildi (5). 

Ülkenin yeni Başbakanı Ranil Wickremesinghe, 15 Temmuz 2022 tarihi itibariyle geçici olarak Başkanlık koltuğuna oturdu. Başkanlık seçimlerinin kısa sürede sonuçlanması beklenmekte. Böyle kritik bir ortamda seçilecek olan başkandan beklenen, ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkarılması için etkin bir yönetim performansı göstermesidir. 

Protestolar Neden Siyasal İktidara Yönelir? 

Sri Lanka'da yaşananlar, birçok gelişmekte olan ülkede yaşanan krizlerle örtüşmektedir. Öncelikle pandemi sürecinde ülke yönetiminin turizmde yaşanan sıkıntılardan sonra, 2021 yılında alarm veren ekonomik göstergeler hakkında ciddi bir tedbir almayışı, yaşanan krizi derinleştirmiştir. Bunun yanında gelir dağılımının bozuk olduğu ülkede yönetimin yaşam biçiminin halkın gerçeklerinden uzaklaşması, muhtemelen geçim sıkıntısı yaşayan halkı daha fazla zorlamış olmalıdır. Bir aşamadan sonra da halk sorumlu gördüğü iktidara karşı kitlesel bir eyleme yönelmiştir. Sonuçta kötü yönetimden sorumlu olan iktidar, demokrasinin emniyet supabı olan seçimleri tercih etmek yerine kendi konumunu korumaya yönelmiş ancak bunu sadece bir süre başarabilmiştir.  

Gerçekliğin istenen boyutlarını yönetilen kitleye kabul ettirmek amacıyla kullanılan politik söylem, gerçekliğin ortaya çıkmasıyla birlikte geçerliliğini yitirir. Bu durumda siyasi iktidar, ya yeni ve kabul edilebilir bir söylem bulur ya da elindeki araçlarla yeni bir gündem yaratarak halkın göstermesi muhtemel tepkilerinin önüne geçmeye çalışır. Ancak halk açısından bakıldığında, bir gerçeğin herkesten her zaman saklanması mümkün değildir ve bilginin yayılmasına bağlı olarak halk, yaşadığı sıkıntıların gerçek sebebinin siyasal iktidarın politika tercihleri olduğunu bir aşamadan sonra anlamaya başlar. Bu aşamadan sonra yapılacak kıyaslama, benzer refah düzeyindeki ülkelerin yaşanan krize ne kadar benzer durumları yaşadığıdır. Elbette eleştiri ve tepkiler, kamu politikasının karar aşamasında bulunan siyasal iktidara yönelecektir. Yönetim sorumluluğunu taşıyan siyasal iktidarın bu sorumluluktan kaçınma çabaları sadece bir müddet halkı yanıltabilir. Gerçekler ortaya çıktığında iktidarın politika tercihlerindeki seçenekleri çok azalmış olacaktır. 

Sonuç

Amacı kamu hizmeti sunumu olan devletin bu hizmet sunumunu politikalar yoluyla düzenleyen yapı, siyasi iktidardır. Bu nedenle siyasi iktidarlar devleti yönetme sorumluluğu taşır. Bu sorumluluk aynı zamanda kendisini seçimle iktidara getiren halka karşı bir sorumluluktur. Siyasi iktidarlar, dünya görüşleri, ideolojileri ve inançları doğrultusunda kamu politikası süreçlerini yönetirler. Diğer bir ifadeyle kamu hizmeti sunumunu bütün boyutlarıyla yönetip şekillendirirler. Uygulanan politikalar her zaman beklenen sonucu vermeyebilir. Eğer iktidarların başka bir ajandası yoksa, siyasal iktidar bu durumda dürüst davranır ve halka doğruları söyler. Aksi halde halka söylenmeyen bir  ajandasının olmadığına inanmak herkes açısından çok zordur. Sri Lanka'da yaşananları bu açıdan daha detaylı ele alan araştırmalar yapılmalı ve gerekli dersler çıkarılmalıdır.

İşin ilgi çekici taraflarından bir tanesi ise, Türk basınında, protesto gösterilerinin artmasından sonra Sri Lanka hakkındaki haberlerin zor bulunur olmasıdır. Bu konudaki bilgiye daha net ve doğru olarak yabancı kaynaklardan ulaşmak mümkün olabilmektedir. Bu durum aslında tam da anlatmak istediğim olguyla ilişkilidir. Günümüzde dünyada olup biteni halktan saklamak mümkün değildir. Alınabilecek en yasaklayıcı tedbirleri alan bir iktidar bile, er ya da geç, halkın gerçek bilgiye erişmesinin önüne geçemez. Örneğin yaşanan ekonomik krizi önce yönetim dışındaki etkenlerle ilişkilendirmek, ardından bütün dünyada aynı sıkıntıların olduğunu belirterek yönetimin meşruiyetini sağlamaya çalışmak, siyaset bilimi açısından trajik bir çabadır. Günümüzde siyasi iktidarlar tarafından gizlenmeye çalışılan/çarpıtılan gerçeklerin ortaya çıkış süreleri, eskiye oranla daha da hızlanmıştır. Bu da siyasal iktidarların ancak geçici bir süre için, muhtemelen zaman kazanmak amacıyla, bu tür politik söylemlere yönelebileceği anlamına gelmektedir. 

Ancak kazandığı zamanı nasıl kullanacağı, her zaman iktidarların elinde olmayabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde her zaman ekonomik ve yönetsel krizler yaşanabilmektedir. Türkiye'nin diğer ülkelerden farklı olduğu, belki de şanslı olabileceği alan, jeopolitik değer üretebilen bir ülke olmasındadır. Bu jeopolitik değer, ülkenin menfaatlerine kullanılmak yerine belirli kişi ve gurupların çıkarlarını korumak amacına yönelirse, işte o zaman ülke için gerçek anlamda bir beka sorunu ortaya çıkabilir. Burada siyasal iktidarların sorumluluğu kaçınılamaz bir şekilde vardır. Bu sorumluluğun olmadığı yönünde bir politik söylemle halkın karşısına çıkmak, gerçeği asla değiştirmeyecektir. 

Kaynaklar:

(1) https://www.goodreads.com/quotes/275126-you-can-fool-some-of-the-people-all-of-the

(2) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sri_Lanka

(3) A.k.

(4) https://www.bbc.com/news/world-61028138, paragrafta yoğun olarak ilgili siteden yararlanılmıştır. 

(5) https://www.cnbc.com/2022/07/14/sri-lankan-president-sends-resignation-letter-after-fleeing-to-singapore.html

Dr. Özkan LEBLEBİCİ
Dr. Özkan LEBLEBİCİ
Tüm Makaleler

  • 18.07.2022
  • Süre : 4 dk
  • 656 kez okundu

Google Ads