Site İçi Arama

strateji

Su Yönetimi Yeniden Yapılanmalı

Su kaynaklarımızı değişen koşullarda sürdürülebilir olarak geliştirmek ve su hizmetlerini kamusal hizmet olarak yönetmek için yenilikçi bir stratejik plana ve ihtiyaç vardır. Bu planı uygulamaya geçirecek olan kurumlarda yüksek teknik kapasitenin yanı sıra uzun yılları kapsayan kurumsal hafıza da önemli bir işlev üstlenecektir.

Değişen ve gelişen koşullar, ülkelerin birçok konuda plan, politika ve stratejilerinin değişmesine neden olur. Bu değişim doğal olarak kurumları da kapsar. Son 35 yılda dünyada su yönetimini doğrudan etkileyen birçok değişim yaşanmıştır. Yaşanan bu değişimi ve su yönetimi üzerinde artan baskıları toplumsal ve ulusal çıkarlarımızı dikkate alarak yönetmeliyiz. Ülkemizin su yönetimi uzun dönemdir yasal ve kurumsal olarak bir geçiş dönemi içindedir. Bu kapsamda su yönetimimizi yeni su yönetimi stratejisi temelinde yeniden yapılandırmalıyız. Bu yeniden yapılandırmanın temel taşları da merkezi yönetimin koordinasyonu içinde Nehir Havza Ölçeğinde Planlama, Nehir Havza Ölçeğinde Etkin Yönetim,  Kamusal Etkili Denetim, Hızlı ve Bilimsel Çözüm Yeteneği, Doğal Hayatı Koruma Duyarlılığı, Şeffaflık ve Katılımcılık  şeklinde sıralanabilir. 

Ulusal Su Planı ve Nehir Havza Ölçeğinde Yeniden Yapılanma 

Türkiye ulusal su planını hazırlamış olup havza ölçeğinde su yönetimi ile ilgili planlamalarını da tamamlamak üzeredir. 2019 yılında yayınlanan Ulusal Su Planında (2019-20223) da önerildiği gibi Nehir havza ölçeğindeki Su yönetimi dinamik, etkin, hızlı karar veren, denetim erki güçlü, katılımcı ve şeffaf bir yapıda olmalıdır.

Yeni yapılanmada nehir havzası ölçeğinde etkili bir kurumsal yapı olmalı ancak her havza için yapılan planlamalar merkezi bir yapı ile denetlenmeli ve koordine edilmelidir. Nehir Havzası ölçeğinde alınan kararlar   ulusal su planlamasına uygun olmalı ve  uygulama gücü yüksek, etkin Nehir Havzası Bölge Müdürlükleri yardımı ile hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmelidir. Bu kararları nehir havzası ölçeğinde etkin olarak uygulayacak yapının havzadaki diğer kurum ve kuruluşlar tarafından kabul görmesi gerekir. Bu da bu yeni yapının su yönetimi konusunda etkinliği kabul edilen bir geçmişe ve birikime sahip olması anlamına gelmektedir.

 

Tüm bu düzenlemelerin doğru yönde ilerlemesi, stratejik bir plana ve   su yönetimi alanında   geçmişteki deneyim ve birikimlere ihtiyaç duyar.  Bu nedenle DSİ Genel Müdürlüğü’nün kurumsal yapısı, zafiyete uğratılmadan ve ehil elemanları kaybedilmeden yeniden yapılanmanın temel direği olarak değerlendirilmelidir. Türkiye su kaynaklarını geliştirmeyi sürdürmekte ve halen GAP, KOP ve DAP gibi üç adet suya dayalı çok büyük bölgesel kalkınma projesi yürütmektedir. Bunun yanı sıra diğer su temini ve çevre sağlığı projeleri için yatırımlar yapmaktadır Türkiye’de su kaynaklarının geliştirilmesi ve su hizmetleri yönetimi konularında daha yapılacak çok iş vardır. Su yönetimi bilginin yanı sıra deneyim ve birikimin de yeni personele aktarılmasına ihtiyaç duyar.  Su yönetiminde merkezi kamusal yapının zayıflatılması, plansızlık ve liyakatsizlik, kurumsal kültürün ortadan kalkmasına, birikim ve deneyiminin dağılmasına neden olur. Bu da hem günümüzün hem de geleceğin su yönetimi için çok büyük bir zafiyet oluşturur.

Yenilikçi Stratejik Plan Şart 

Su kaynaklarımızı değişen koşullarda sürdürülebilir olarak geliştirmek ve su hizmetlerini kamusal hizmet olarak yönetmek için yenilikçi bir stratejik plana ve  ihtiyaç vardır.  Bu planı uygulamaya geçirecek olan kurumlarda yüksek teknik kapasitenin yanı sıra uzun yılları kapsayan kurumsal hafıza da önemli bir işlev üstlenecektir. Bu nedenle bugün yeniden yapılanma sürecinde olan su yönetiminin kurumsal yapısı, bürokrasinin kendine inisiyatif alanı açma ve kendi otoritesini koruma gibi temel reflekslerinden, kurumsal anlaşmazlıklardan, hantal ve verimsiz yapılardan uzak tutulmalıdır. Bu kapsamda havza ölçeğinde su yönetiminin kurumsal yapısı, ulusal stratejik su planımız, özgün koşullarımız, kalkınma hedeflerimiz dikkate alınarak oluşturulmalıdır. Bu yeni kurumsal yapı, tıpkı 1950 li yılların ortasında DSİ Genel Müdürlüğü’nün kuruluşu gibi geleceği planlama yeteneğine sahip, özgün, vizyoner, gelişmelere adaptasyon yeteneği yüksek, kendi geleneğini oluşturma yeteneğine sahip, siyasi iradenin etki alanı dışında güçlü bir kurum olmalıdır.

Günümüzde su kaynakları yönetimi ve çevre sağlığı hizmetlerinin sürdürülebilir bir şekilde sağlanması geçmişten daha zor, karmaşık ve önemli bir hale gelmiştir. Su ve su ile bağlantılı gıda, enerji ve çevre güvenliği artık birer ulusal güvenlik konusu olarak ele alınmaktadır. Gelişme ve kalkınmanın sürdürülebilir olarak gerçekleşmesi için sosyal, ekonomik ve ekolojik hedefler arasında bir dengenin sağlanması gerekir. Bunun sağlanabilmesi için akıllı su yönetimi,  dijital bilgi teknolojileri, veri analitiği, belirsizlik analizi gibi yenilikçi yaklaşımlara ve yetişmiş personele sahip kurumsal yapılar gereklidir.   

Sürdürülebilir su ve toprak kaynakları yönetimi çok vizyoner bir stratejik planlama, uygulama ve denetleme işidir. Bu planlamayı  yapmak ,uygulamak ve denetlemek zorundayız. Uygulamada ve denetimde başarılı olmak için de kurumsal altyapımızı hızla yeniden yapılandırmak zorundayız. Bu sayılan hususların kısa süre içinde gerçekleşmemesi, kalkınmamızı doğrudan ilgilendiren çok önemli bir alanda ülkemizin stratejik ve ekonomik açıdan büyük kayıplar yaşamaya mahkûm olması demektir.

Araştırmacı Yazar ve Akademisyen  Dursun YILDIZ
Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ
Tüm Makaleler

  • 22.11.2022
  • Süre : 5 dk
  • 582 kez okundu

Google Ads