1’inci İnönü Savaşı'nın 101. Yıl Dönümünde Hava Harekâtı
Yunanlılar, “Büyük Yunanistan” emelini gerçekleştirmek için 18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı’nda alınan karar ile 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmiştir. Bu işgal karşısında Türk milleti, işgallerin geçici değil, kalıcı olduğunu görerek, silahlanıp Kuva-yı Milliye birlikleri kurmuş ve bölgesel mücadeleye başlatmıştır. Ancak bölgesel mücadeleler ile Yunan ordusunun ilerleyişi yavaşlatılmış olsa da ilerleme durdurulamamış ve 12 Haziran 1919’a kadar İzmir Körfezi’nin tamamı Yunanlıların eline geçmiştir. Yunan ordusu ilerleyişini devam ederek harekât alanını genişletmiş ve Batı Anadolu’daki bölgeleri işgal etmiştir.
Bu dönemde Türk havacılığı, Kuva-yı Milliye birliklerine hava desteği vermek amacıyla Batı Cephesi Komutanlığı emir-komutasında görev yapmıştır. Bu kapsamda, 8 Kasım 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı ikiye ayrılmış, Batı Cephesi Komutanlığına Albay İsmet İnönü ve Güney Cephesi Komutanlığına Albay Refet Bele getirilmiştir. 1’inci İnönü Savaşı’nda Türk havacılığı, Eskişehir’de Batı Cephesi Komutanlığı’nın emrinde Muttalip Meydanı’nda 1 av ve 1 keşif uçağı ile 1’nci Uçak Bölüğü ve 1 av uçağı ile 2’nci Uçak Bölüğü Afyonkarahisar Meydanında görev yapmıştır.
1’nci İnönü Savaşı, Yunanlıların 6 Ocak 1921’de Bursa-Uşak hattında taarruz etmesi ile başlamış ve aynı gün Eskişehir-Afyon ve Uşak-Bursa istikametinde İnönü ve Dumlupınar mevzilerine kadar gelişen harekâtta, Plt.Astsb.Vecihi Hürkuş ve Behçet, Rasıt Sıtkı ile birlikte keşif ve bombardıman görevleri icra etmiştir. 6-9 Ocak 1921 tarihleri arasındaki muharebeler, örtme ve emniyet kuvvetleri harekâtı şeklinde cereyan etmiştir. İnönü mevzilerindeki muharebeler 10 Ocak 1921’de başlamış, Yunan kuvvetlerinin taarruz çıkış hatlarına çekildiği 11 Ocak 1921 tarihine kadar sürmüştür. 1’nci Uçak Bölük’te Plt.Astsb.Vecihi, 8-9 Ocak’ta Söğüt doğusundaki Yunan birliklerini gözetlemiş, Bozüyük-Karaköy’e yaklaşmakta olan Yunan alayına makineli tüfekle taarruz etmiş ve bomba atmıştır. 9 Ocak 1921’de Svl.Plt.Behçet ve Rasıt Yzb. Yusuf Kenan, Bilecik-Küplü ve Karaköy civarında, öğleden sonra Karaköy-Pazarcık bölgesinde yapılan keşifte Karaköy doğusundaki sırtlarda ise 50-60 Yunan askeri kuvveti tespit edilmiştir. Aynı gün saat 13.00’de, Svl.Plt.Behçet ve Bölük Komutanı Yzb.Muhsin Alpagot; Bozüyük’e giren Yunan birliklerinin 1 piyade alayı ile süvari birliğinden ibaret olduğunu tespit etmişlerdir. Diğer Yunan Kuvvetlerinin, Mezit boğazını takip ederek Karasu vadisine girdikleri ve Karaağaç Tepeleri‘ne doğru ilerledikleri belirtilmiştir. Yine aynı gün saat 13.30’da, Yunan kuvvetlerinin güney kanadına taarruz edilerek Karaağaç tepeleri geri alındığı bildirilmiştir. İnönü mevziisinin sol kanadında Türk birliklerinin taarruz etmesi ile Yunan birliklerinin ilerlemesini durdurulmuş ve 10 Ocak 1921 sabah keşifte, düşmanın bir gün önceki mevzilerini koruduğu tespit edilmiştir.
Plt.Astsb.Vecihi Hürkuş, öğleden sonra yaptığı keşif uçuşunda, alçak uçuşla düşman siperleri üzerinde makineli tüfek ve bomba taarruzu yapmış, çok alçaktan yapılan taarruzda düşman askerlerinin ateşinde uçağı isabet almış ve cephe içerisine zorunlu iniş yapmıştır. Vecihi, düşman eline geçmemesi için uçağını yakmış ve kaçarak kurtulmayı başarmıştır. Svl.Plt.Behçet ve Ütğm.Sıtkı Tanman, öğleden sonraki keşif uçuşunda, Yunanlıların bir gün evvel bulundukları mevzilerde tutunmaya çalıştıkları ve karşılıklı yoğun topçu ateşinin devam ettiği, fakat Yunan hatlarının gerisinde hareket ve ihtiyat birliğinin görülmediği bildirilmiştir. 11 Ocak 1921 sabah düşman kuvvetlerinin faaliyeti görülmemiş, bundan şüphelenen Batı Cephesi Komutanlığı, düşmanın taarruz hazırlığı yapabileceğini düşüncesi ile keşif kolları çıkarmıştır. Plt.Behçet ve Rasıt Ütğm.Sıtkı Tanman saat 10.00’da yaptıkları keşifte, İnönü ve Bozüyük’te Yunan birliklerinin bir faaliyette bulunmadığını, ancak Karaköy İstasyonun yanmakta ve düşmanın artçı kuvvetlerinin Pazarcık’tan çekildiği teyit edilmiştir. 11 Ocak 1921’de Yunanların çekilmeye başladığı, Kütahya’da isyan hareketlerinin bastırıldığı ve mevkilerinin ele geçirildiği belirtilmiştir. Harekât, Türk ordusu lehine gelişirken 12 Ocak 1921’de Yunan uçaklarının, Eskişehir’i bombalaması ile Vecihi Hürkuş’un 23 yaşındaki kız kardeşi hayatını kaybetmiştir.
11 Ocak 1921’de, Milli Savunma Vekili Fevzi Çakmak, Büyük Millet Meclisi Başkanlığına; “6 Ocak 1921’de Yenişehir ve İnegöl istikametinden başlayarak İnönü mevzilerimize uzanan düşman taarruzu, 9 ve 10 Ocak 1921’de Savcıbey-Akpınar-Karaağaç genel hattında meydana gelen çok şiddetli ve devamlı meydan muharebesinden sonra birliklerimizin kahramanca karşı koymaları ve müdafaaları karşısında durmuş. 10/11 Ocak gecesi düşman taarruzdan vazgeçerek hızla geri çekilmeye başlamıştır.” Bu gelişme üzerine Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Atatürk, 12 Ocak 1921’de Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye tebrik mesajında;“İnönü Meydan Muharebesi’nde Batı Cephesi birliklerinin uğurlu ve üstün komutanız altında kazandıkları kesin zaferden dolayı size ve kahraman ordumuzun bütün komutanlarıyla subay ve erlerine Büyük Millet Meclisi’nin en derin tebriklerini sunar ve bu zaferin, kutsal topraklarımızı düşman istilasından tamamen kurtaracak olan kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah’tan dilerim. Bu tebriklerimin ordunun bütün er ve subaylarına tebliğini rica ederim.” sözleriyle zaferden dolayı mutluluğunu belirtmiştir.
Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet İnönü, Mustafa Kemal Atatürk’e mesajında;“Mukadderatımızı tam istiklal ile üzerine almış olan Büyük Millet Meclisine kayıtsız şartsız bağlılıktan aldığı manevi ve kutsal feyz ile mukaddes topraklarımızın kurtarılması vazifesini ifa edeceğine ordunun kesin kanaatle emin bulunduğunu arz ve temin ederim.” zafer için kararlılık cevabı vermiştir.
Trikupis: "Altıncı günü, Tümen'in vaziyeti kritik olduğu için, mutlaka lüzumlu olduğuna kanaat getirerek alayların birbirlerini destekleyerek geri çekilmelerini emrettim. Evvela topçu kumandanına, piyadenin çekilişini desteklemesi için birbirini takip edecek topçu mevzilerini tespit etmesini bildirdim. Saat 17'de Türkler, yalnız cepheden değil, fakat sağ kanadımızdan ve bilhassa kuzeyden - daha evvel X. Tümenin çekildiğini söylediğimiz yerden- hücum ederek III. Tümenin arkasını çevirmek istedi. Türklerin geniş bir sahada yaptığı taarruzu durduracak ihtiyat kuvvetimiz olmadığı ve bizim topçu, cephane yokluğundan piyadenin çekilişini destekleyemediği için, daha evvel verdiğim emri tamamlamak üzere bütün tümenin çekilmesi emrini verdim. Geceleyin saat 23 sıralarında Tümen, bizim ile Türkler arasındaki mesafeyi açacak şekilde gerilemeye başladı." Öğleden sonraki saatlerde, Batı Cephesi Komutanlığı, Yunan birliklerinin çekilmekte olduğundan artık emindir.
İnönü cephesinde düşmanı durduran ve Generalliğe terfi eden Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü, savaşı kazanan ve moral bulan ordunun komutanı olarak 13 Ocak 1921’de yazdığı beyannameyi Kütahya civarına uçak ile atılmasını istemiştir. Beyannamede; Yunan ordusunun milletin kahramanlığı ve fedakarlığı sayesinde mağlup edildiği belirtilmiş; “Yunanlarla ittifak edip, onların emriyle milletin arasına nifak sokmak isteyen Çerkez Ethem’in sözlerine ve propagandasına inanarak dininizi, ailelerinizin namusunu Yunanlılara teslimiyete sebep olmayınız.” Yunan kaynaklarında havadan atılan bildirilerin etkisi görülmüştür. Özellikle, Panagiotis Dimitrakis Askeri Polis Teşkilatının Yunan askerlerini savaşı bırakmaya çağıran bildirilerden bahsetmiş, Türk uçaklarından atılan bildirilerin bir tanesini 8 Yunan askeri imzalamıştır. Yunan askerleri, cephedeki arkadaşlarına Türklere beyaz bayrak göstererek teslim olmalarını tavsiye etmişler ve “teslim teslim” diye nasıl bağırmalarını öğretmişlerdir. Yunan askerlerinin savaş sırasında tuttuğu günlüklerde, Türk hava harekâtına ve atılan beyannamelere ilişkin çok sayıda bilgi tespit edilmiştir. Yunan Topçu Tğm.Ioannis D.Papadimas, Türk uçaklarının cepheye askerlerin teslim olmaları ve artık iyi bir zaman geçirme vakitlerinin geldiğine dair teşvik edici bildiriler attığını belirtmiştir.
İnönü Savaşı’nda yapılan keşif uçuşları komuta karargâhının işini çok büyük oranda kolaylaştırmış ve Batı Cephesi Komutanı Tuğgeneral İsmet İnönü, başarılı keşif ve taarruz faaliyetlerinden dolayı havacıların ödüllendirilmelerini istemiştir. Bu amaçla, Plt.Astsb.Vecihi ve Behçet, Yzb.Muhsin ve Sıtkı, Ütğm.Yusuf Kenan’dan oluşan 5 subay, astsubay, pilot ve rasıt para ile taltif edilmişlerdir. Batı Cephesi Komutanı Tuğgeneral İsmet İnönü, muharebenin kazanılması üzerine 14 Mart 1921’de Orduya; “İnönü Meydan Muhaberesi muzafferiyetinin amillerine; Havacılarıma hassaten selam ve teşekkür ederim.” cepheden çektiği telgrafta uçmanın ne kadar tehlikeli olduğunu, uçakların kötü durumları ve malzeme eksikliğinin bu tehlikeyi artırdığını belirterek tebrik etmiş ve şükranlarını belirtmiştir. 14 Ocak 1921’de “Yeni Gün” gazetesinde, “Anadolu Meydan Harbi’ndeki Türk Zaferi” manşeti ile duyurmuştur. Mart 1921’de uçakların uzun mesafeli uçuşlarda motor arızası göstermesi ve iniş-kalkış esnasında kırımlarının engellemesi amacıyla meydanların cepheye yakın olması istenmiştir. 1’nci Uçak Bölüğü, Eskişehir’den İnönü kasabasına 2 km. uzaklıktaki alan düzeltilerek hava meydanı yapılmış ve 23 Mart 1921’de intikale başlamıştır. Ancak, alanın emniyetli kalkış için küçük ve meydanın 500 m. güneyinde dağlık bölge olması nedeniyle projenin çok sağlıklı olmadığı değerlendirilerek Eskişehir-Muttalip Meydanı’na geri dönülmüştür.
Savaş sonunda Fransa Hükümeti ile TBMM arasındaki barış görüşmeleri nedeniyle Fransız Dışişleri temsilcisi Franklin Bouillon’u Ankara’ya gelmiştir. Temsilci, Yunan mezalimini görmek ve Batı Cephesi’ni gezmek için Eskişehir’e gelmiş ve Türk cephesini ziyaret etmiştir. Cephe İstihbarat Müdürü Baki Vandemir ile Eskişehir’de atölyeyi gezerken Muttalip Meydanı’nda uçakların gövdelerinin yama içinde, mo torlarının kırık-dökük, kanatları uçaktan aktarma, kaportasının patates suyundan yapılmış, bez kanatları patates püresiyle emayitlenmiş garip görünüşlü Türk uçağını görünce; “Ne delice kahramanlık, elbette muharebeyi kazanırsınız azizim” şaşkınlığı ve takdirini belirtmiştir. Bu kahramanlık, uçaklar ile uçan pilotlar ile sınırlı değil, onlara her türlü destek ve katkı sağlayan Türk milletine aittir.
Muzaffer Ergüder, hava harekatının ilk günlerini; “İlk uçak bölük komutanı, ilk uçağının uçuş eğitimine başladığını, ikincisinin hazırlanmakta olduğunu, Cephe Kurmay Başkanlığına telefonla haber vermişti. Bursa istikametinden Eskişehir’e doğru ilerleyen düşman ordusu, Kurtuluş Savaşı’nın ilk düzenli ordusuyla İnönü mevzilerinde karşılaşacaktı. Bezlerine paça suyu sürülmüş, ötesi berisi yamanmış, perçinlenmiş 2-3 uçağımız, İnönü’deki bu ordu ile işbirliği yapıyor uçuyor, keşfediyor hatta düşman kuvvetleri üzerine birkaç bomba bile atabiliyordu.” 5 veya 10 pilotun, makinistin günde bir tek uçağı uçurarak elde ettikleri başarı ile adlarını Türk havacılık tarihine yazdırdıklarını belirtmiştir. Bu yokluklar içinde oluşturulan ve mükemmel bir emir komuta ile sevk ve idare edilen ilk disiplinli ordu, Anadolu’nun ortasında düşmanı durdurmuştur. Düşman, hiç beklemediği bu düzenli ordu direnişi karşısında duramamış ve binlerce askerini İnönü dolaylarında bırakıp çekilmiştir. Türk havacıları birkaç uçak desteği ile düşmanı geri çekilmeye zorlamış ve İnönü Savaşı kazanılmıştır 1’nci İnönü Savaşı’nda 2’nci Uçak Bölüğü, Bl.K. Plt.Yzb. Fazıl ve Tğm. Halil Ziver ile harekâta katılmış, Afyon, Dumlupınar ve Uşak bölgesinde keşif uçuşu yapmıştır.
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Atatürk, 1’inci İnönü Savaşı’nın önemini; “Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat millî ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat üstün düşmanı İnönü Meydan Muharebesi’nde mağlup etti. Strateji sanatının en nazik icabatını isabetle uyguladı. İç hatların kullanılmasında harp tarihine parlak bir misal yazdı” sözleri ile anlatmıştır. 1’inci İnönü Savaşı’nın kazanılması ile TBMM’nin içeride ve dışarıda saygınlığını artırmış, bu durum gelecekteki savaşlar için uygun bir ortam hazırlamıştır. TBMM'nin kurmuş olduğu düzenli ordunun Batı Cephesi'ndeki ilk başarısıdır. TBMM Hükümeti'nin moralinin ve otoritesinin artmasını sağlamıştır. Böylece devlet mekanizması işlemeye başlamış, vergilerin düzenli olarak alınması ve askere alma işlemleri düzen içine girmiştir. TBMM’nin düzenli ordusunun Yunanlılar karşısındaki Batı Cephesi’ndeki ilk zaferi ile batılı devletlerarasında fikir ayrılıkları belirginleşmiştir. Bu zafer, yeni Türk devletinin iç durumunu kuvvetlendirmiş ve dıştaki itibarını arttırmıştır. İtilaf Devletleri yeni durumu görüşmek üzere Londra Konferansı'nı düzenlemişler ve İtalya’nın girişimleri ile 21 Şubat 1921’de Londra’da toplanacak olan konferansa davet edilen TBMM’nin siyasi varlığını tanımışlardır. İtalya ve Fransa, Anadolu’dan çekilmeyi düşünmeye başlamış, Türk-Sovyet ilişkilerinde olumlu yansıma ile 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalanmıştır. İtilaf devletlerin Yunanistan'a güveni azalmıştır. Afganistan ile dostluk antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma TBMM'nin Müslüman bir ülke ile yaptığı ilk antlaşma olmuştur. Savaşın sonunda yeni Türk Devleti’nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye kabul edilmiştir. Bu savaşın Türk havacılık tarihi açısından büyük önemi ve yeri olmuştur. Harekâtta, havaların bozukluğuna ve yakıt yokluğuna karşın faal 2 uçak ile 3 gün içerisinde 5 gözetleme, keşif ve bombardıman uçuşu gerçekleştirilmiştir. Türk havacıları; uçak, personel ve malzeme bakımından henüz muharebeye hazır olmamasına ve akaryakıt kıtlığı, hava şartları ve muharebe konusundaki eksikliklere rağmen muharebenin kazanılmasına etki etmiştir.
KAYNAKÇA;
Genelkurmay Başkanlığı ATASE Yayınları. Türk İstiklal Harbi - II. Cilt - Batı Cephesi - 3. Kısım.
General Trikupis / Hatıralarım, Çeviren: Ahmet Angın, Hüsnütabiat Matbaası, 1967, Sayfa:67.
TATAR, Cengiz, “İstikbal Göklerdedir” Mustafa Kemal ATATÜRK ve Türk Havacılığı, Galeati yayıncılık, 2021, Ankara.