Çanakkale Savaşı'nda Türk Hava Harekâtı
Çanakkale Savaşı’nın Önemi:
Çanakkale Savaşı, sadece askeri ve stratejik açıdan değil, siyasal sonuçları bakımından da modern Türk ve dünya siyasal tarihinde önemli bir yer teşkil etmiştir. Türkiye’nin stratejik konumunun yanında Çanakkale’nin de stratejik olarak özel bir yeri bulunması nedeniyle tarih boyunca güçlü devletler boğazlara egemen olmak istemişler ve bu amaca ulaşabilmek için savaşlar yapmışlardır.
Çanakkale Boğazı:
Çanakkale boğazının en önemli özelliği, stratejik ve ekonomik önemine paralel olarak Karadeniz ve Akdeniz devletlerinin kısa yoldan bağlantıya geçmesine olanak vermesi oluşturmuştur. İngiltere ve Fransa; Rusya iledoğrudan temasa geçip güçlerini arttırmak, Osmanlı Devleti’nin Süveyş Kanalı ve Hint yolu üzerindeki baskısını kaldırmak ve Orta Avrupa’ya sızan Alman-Avusturya ordularını arkadan kuşatmak için bu harekâtı gerekli görmüşlerdir. Bu nedenle, I. Dünya Savaşı’nda boğazlara sahip olmak Akdeniz ve Karadeniz’de harekâtı başarıyla sürdürebilmek için İtilaf Devletleri harekâtının birinci amacı Boğazların deniz yoluyla geçilmesi hedeflenmiştir. Güçlü bir donanma kuvveti ile aşmayı planladıkları Çanakkale Boğazı’ndaki harekâtta uçakların sağlayacağı desteğin kendilerini hızlı bir şekilde zafere taşıyacağını düşünerek hareket etmişlerdir. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için başlattıkları Çanakkale Savaşı, tarafların karada ve denizde olduğu gibi havada da karşılaşmaları nedeniyle dünya havacılık tarihinin önemli savaşlarından birini teşkil etmiştir.
Etkin olarak yaklaşık 9 ay süren savaş sırasında, üstün deniz güçleri tarafından korunan adalarda emniyet içinde konuşlanan düşman tesislerine ve havaalanlarına ulaşabilen tek güç Türk Hava Gücü olmuştur. İtilaf kuvvetleri harekât bölgesine 48 uçak ve 2 uçak gemisi getirmiş, Anafartalar çıkarması öncesinde toplam uçak sayısı 55 yükselmiş, sabit balonlardan faydalanılmış, personel, ikmal, yedek parça ve lojistik sıkıntısı çekmeden harekâta icra etmiştir. Harp sürecinde, Türk Hava Gücü 1’inci ve 6’ncı Tayyare Bölükleri kurmuş ve 5’inci Ordu emrinde görevlendirilmiş, 5 uçaklı bir Deniz Tayyare Bölüğü Çanakkale Boğazlar Genel Komutanlığı emrinde görev yapmıştır. İtilaf Devletleri nicelik ve nitelik olarak Osmanlı Ordusuna kıyasla çok daha üstün bir deniz, kara ve hava gücüyle geldikleri Çanakkale Savaşı’nda ağır yenilginin hezimetiyle ayrılmışlardır.
Çanakkale’de Hava Harekâtı:
Çanakkale Savaşı’nda; “18 Mart Deniz Harekâtı” ile “25 Nisan, 9-10 Ağustos Kara Harekâtı” çok iyi bilinmektedir. Türk havacıları, büyük başarılar ile tarihe altın harflerle kazınan Çanakkale Zaferi’nin kazanmasına büyük katkı ve destek vermesine rağmen üstünde durulmayan ve daha az bilinen tarafı ise “Hava Harekâtı”dır.
Osmanlı Devleti’nin, Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmeye ve İstanbul’u işgal etmeye yönelik İngiliz-Fransız ortak harekâtına karşı yürüttüğü ve Türk Askeri Tarihi’nin en önemli savunma savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşı’nda Hava Kuvvetleri’nin tarihte görev aldığı ilk harekât olması nedeniyle göz ardı edilemeyeceği bir gerçektir. Çünkü savaşın kaderi ve insanlığın geleceği açısından önemli roller üstlenmiş ve Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak için düzenlenmiş en önemli askerî harekât olmuştur. İtilaf güçlerinin Çanakkale’den çekilmesine kadar geçen sürede Türk Hava Gücü olanaksızlıklara rağmen bölgede varlığını sürdürmüştür.
Makalede, “Kurtuluş Savaşı”nın köklerinin şekillenmeye başladığı Çanakkale Savaşı’nın bugüne kadar pek işlenmeyen ve zaferin kazanılmasında önemli bir rol üstlenen “Hava Harekâtı” değerlendirilmiştir. Hava harekâtının nasıl geliştiği, savaşın sonucunu nasıl şekillendirdiği ve başka cephedeki savaşları nasıl etkilediği irdelenmiş, dünyanın sayılı hava kuvvetleri arasında yer alan “Türk Hava Kuvvetleri”nin gösterdiği fedakârlık ve kahramanlıklar gözler önüne serilmiştir.
Hava Kuvvetlerinin Çanakkale Savaşındaki Rolü:
Almanya’nın desteğiyle gelişme aşamasında olan Türk Hava Kuvvetleri, Balkan Savaşları sonrası ilk ve önemli zaferini Çanakkale Savaşı’nda gerçekleştirmiştir. Bu savaşta, gerçekleşen hava muharebelerinde Türk havacılığı üstünlük sağlamış ve askeri havacılık alanında birçok ilkler de yaşanmıştır. Genel olarak keşif ve bombardıman amaçlı olarak görev almış, bu açıdan hava harekâtları, deniz ve kara savaşları öncesinde başlamış ve düşmanın kesin olarak çekildiği Ocak 1916 sonrasında da yoğun olarak devam etmiştir.
Çanakkale Savaşı’nın başlangıcından itibaren Plt.Yzb.Savmi Uçan, Plt.Yzb.Fevzi, Plt.Yzb.Ali Rıza Göker, Plt.Ütğm.Hüseyin Sedat, Plt.Ütğm.Hasan Tahsin Kevenk, Plt.Ütğm. Mehmet Ali Kurçer, Plt.Ütğm.Fazıl, Plt.Ütğm.Cemal Durusoy, Plt.Tğm. Emin Nihat Sözeri, Rasıt (Gözleyici) Tğm.Şakir Hazım Ergökmen, Rasıt Tğm.Osman Tayyar ve Yedek Tğm.İbrahim Orhan görev yapmıştır. Türk hava gücü, 1915 yılı başında bölgenin hava savunması için 1’inci Tayyare Bölüğü emrinde 1 deniz uçağı olmak üzere 4 uçak görev yapmıştır. Havacılar, bu uçaklar ile insanüstü gayret ve üstün yetenekleriyle yaptıkları keşif uçuşlarıyla harekâtın başarılmasına büyük katkı sağlamışlardır. Bu süreçte gösteri amaçlı olarak İstanbul’da bulunan Alman Gustav Bassar’ın Rumpler tipi uçağı ve Fransız Levavassuer’in tecrübe için getirdiği 2 adet Nieuport tipi uçağına el konulmuştur.
Çanakkale Savaşı’nda, Yeşilköy Hava Meydan Komutanı Alman Plt.Yzb.Von Serno’nun komutasında Çanakkale’de 4 meydan da konuşlanarak hava harekâtı icra edilmiştir. 1’inci meydan, Çanakkale’nin kuzeydoğusunda Çanakkale-Karacaören arasında uzanan toprak alan olmuştur. 2’nci meydan, Çanakkale’nin içinden geçen Kocaçay Akarsuyu’nun 1 Km. güneyi ve Çanakkale-Erenköy arasında uzayan yolun 250 metredoğusunda yer almıştır. 3’üncü meydan, Gelibolu bölgesinde bir arazi havaalanı olarak düzenlenmiştir. 4’üncü meydan ise Galata beldesinin 2 km. güneybatısında bulunan Sütlüce düzlük alanı olmuştur. İtilaf Devletleri, harekât alanında hava üstünlüğünü devam ettirmek amacıyla uçakları yerde tahrip etmek için büyük çaba harcamıştır. Düşman taarruzlarında uçuşa hazır Türk uçakları alanda dağılma, gizlenme ve aldatma önlemleri alınarak korunmaya çalışmış ve bundan dolayı herhangi bir zayiat vermemiştir.
Yeşilköy Tayyare Mektebi’nin Katkıları:
Yeşilköy Tayyare Mektebi’nde hava harekâtı için uygun uçaklar bulunmamasına rağmen 2 Ağustos 1914 tarihinde seferberlik ilân edilmesi üzerine elde bulunan 6 uçaktan ilk aşamada Boğazın gözetlenmesi amacıyla Nieuport deniz uçaklarından 2’si İzmir, 1’i Çanakkale Mevkii Müstahkem Mevzi Komutanlığı intikal ettirilmiş, ancak çeşitli arızalar nedeniyle geri çağırılmışlardır. Savaş süresince Türk birliklerinin silah, teçhizat, cephane ve diğer ihtiyaçları deniz yoluyla yapılmıştır. Savaşın ilerleyen aylarında çok çetin geçen muharebeler nedeniyle Marmara’daki deniz trafiği gittikçe yoğunlaşmıştır. Bu nakliyatın güvenle yapılabilmesi için Marmara’ya giren düşman denizaltılarını tespit etmek amacıyla Müstahkem Mevki Komutanlığı bünyesindeki tek uçak keşif ve bombardıman için görevlendirilmiştir.
Keşif Uçuşlarının Önemi:
Çanakkale Mevkii Müstahkem Komutanlığı emrine verilen Plt.Ütğm.Mehmet Fazıl, Nieuport tipi uçak ile 17 Ağustos 1914’te Çanakkale-Nara meydanına intikal etmiştir. 5 Eylül’de yaptığı keşifte, 1 saat 10 dakika uçarak Bozcaada ve Limni üzerinde ilk yapılan keşifte; boğazın 10 mil açığında Merkep adası kuzeybatısında Basilic sınıfı 2 torpido, 3 mil ötede İmroz yanında Vaymouth Kruvazörü, 10 Eylül keşfinde ise boğazın 25 mil açığında Limni istikametinde Defense 9 sınıfı 1 kruvazör tespit etmiştir.
Eylül ve Ekim 1914’te yapılan keşiflerde, İtilaf Devletleri donanma güçlerini oldukça artırdıkları ve Çanakkale Boğazı’na karşı bir harekât hazırlığında olduğu gözlemlenmiştir. Plt.Ütğm.Fazıl, 2 Ekim keşfinde; İngiliz ve Fransız donanmasının; Bozcaada’nın batı ve güneyinde 4 muhrip, 1 kruvazör, 1 muharebe kruvazörü, 2 muharebe gemisi, 2 denizaltı, 2 kömür gemisi ve 1 yatı demirlediği; Bozcaada’nın doğusu ve Marmara Burnu dolaylarında 2 İngiliz muhribinin olduğu tespit edilmiştir.
14 Ekim 1914’te hava keşfinde ise ilk kez düşman donanması tarafından Türk uçağına ateş edilmiştir. 19 Ekim 1914’te Dnz.Plt.Yzb.Savmi Uçan, Nieuport uçağıyla Çanakkale’ye gönderilmiş, uçak yolda arızalandığı için Şarköy civarında denize inmek zorunda kalmış ve deniz üzerinde 24 saat kaldıktan sonra bir istimbotla çekilerek Çanakkale’ye götürülmüştür. Bu nedenle “Kahire Seferi’nde” İstanbul-İskenderiye uçuşu yapan “Ertuğrul” isimli Bleriot XI-2 uçağı, Plt.Tğm.Mehmet Cemal Durusoy ve Alman Von Boemers ile birlikte 12 Ocak 1915’de Çanakkale’ye sevk edilmiş, bölgeye gelen ilk kara uçağı olmuştur. Plt.Tğm.Cemal Durusoy, 20 Ocak 1915’de bölgede ve Çanakkale Boğazı’nda keşif uçuşlar yapmıştır. 1 Şubat’ta yaptığı keşif uçuşunda, Boğaz yakınında düşmanın büyük savaş gemilerine rastlanmadığını, 6 Şubat’ta ise Merkep Adası ile Bozcaada arasında 2 torpido, 1 denizaltı gördüğünü ve Bozcaada civarında 1 nakliye gemisi, 11 torpido saydığını ve uçağına bir gemiden ateş açıldığını belirtmiştir. 1 Şubat 1915’te, 5 deniz ve 2 kara Sopwith uçağıyla Ege’ye açılan dünyanın ilk uçak gemisi İngiliz HMS Ark Royal ve 16 Şubat 1915’de Çanakkale gelmiştir. 17 Şubat’ta keşif için ilk uçağını denize indirmiş, deniz uçaklarıyla İzmir ve Enez yöresinde uzun menzilli keşif görevleri yapmıştır. Ancak hava şartlarının kötüleşmesi nedeniyle bu uçaklar etkili olamamış, Alman denizaltılarının sıkıştırması karşısında manevra zorluğu yaşamış ve Selanik’e gönderilmiştir.
Mart 1915 Harekât Uçuşları:
Türk havacılığı Mart 1915’de, Yeşilköy’de 3 Albatros ve Rumpler B.I tipi uçak ile harekata iştirak etmiştir. 1 Mart 1915’de Plt.Tğm.Mehmet Cemal, Karanlık Limanında seyir halindeki İngiliz donanmasına ait Majestic Zırhlısını havadan bombalayarak hasar vermiştir. 6 Mart 1915’de ilk İngiliz uçağı Seddülbahir’de Türk topçusunun ateşi ile denize düşürülmüştür. 7/8 Mart 1915 gecesi, Dnz.Yzb.Hakkı komutasında olan Nusret mayın gemisi, sabah saat 05.00’de demir alarak yola çıkmış, sisli ve yağmurlu havanın görüş alanını çok daraltmasından faydalanarak, duman çıkarmaması için makinelerinin dakika devrini 140’da tutmak şartıyla her 15 saniyede bir mayın atarak Erenköy Koyu’na ve bölgeye 26 mayın dökmüştür. Savaşın en hassas unsuru mayınlar ve bataryalar olması nedeniyle bölgedeki bunların tespiti için hava keşfi çok önemli olmuştur. Almanya’dan İstanbul’a gelen uçaklardan üçü Çanakkale Cephesi’ne verilmiştir. 16 Mart 1915’te, bu uçaklardan İstanbul’dan kalkan biri 4 saat sonra Çanakkale’ye gelmiş, ikinci uçak 18 Mart’ta motor arızası nedeniyle Marmara Ereğli’sinin batısına mecbur iniş yapmış ve bataklığa saplanmış, üçüncü uçak ise motorunda çıkan arıza nedeniyle Çanakkale’ye intikal edememiştir.
18 Mart 1915 Harekât Uçuşları:
İtilaf Devletleri’nin Boğazlar bölgesine yönelik bir çıkarma hazırlığı içerisinde bulunduğu haberleri üzerine 17/18 Mart 1915 gecesi Başkomutanlık karargahı hava müşaviri Alman Plt.Yzb.Serno bir torpidobotla Çanakkale’ye gelmiştir. Plt.Yzb.Serno ve Rasıt Kurmay Yzb.Shneider, Rumpler B.I. isimli uçağı ile 18 Mart sabahı İtilaf Devletleri’nin deniz gücünün keşfi için sabah Bozcaada yönünde yaptıkları keşifte; 40 savaş gemisi, 19 ağır zırhlı ve muharebe kruvazör, 3 hafif kruvazör, 2 tamir ve hastane gemisi, 10 mayın tarama balıkçı teknesi, birkaç destroyer ve denizaltı ile savaş düzeninde Çanakkale Boğazı'na doğru yaklaştığını rapor etmiş, böylece düşmanın saldıracağı kesinleşmiştir. Plt.Tğm.Cemal Durusoy, 18 Mart’ta “Ertuğrul” isimli Bleriot XI uçak ile yaptığı keşifte önceden döşenen bazı mayınların İtilaf güçleri tarafından toplandığını tespit etmiş ve İtilaf donanmasının savaş düzeninde Çanakkale Boğazı'na yaklaştığını teyit etmiştir. Bu keşifler, deniz ve kara unsurlarının erken alarma durumuna geçmeleri ve olası bir harekata karşı tedbir almaları için hava gücünün diğer kuvvetlere verdiği bilgiler çok önemli bir destek olmuştur.
18 Mart 1915 tarihinde, Türk uçakları erken saatlerde yaptığı keşifler ile elde edilen bu istihbarat bilgileri boğazın savunulmasından sorumlu Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na zamanında bildirerek harekâtın yönlendirilmesi açısından etkili olmuştur. Çanakkale'yi savunan ve bir taarruz bekleyen bütün birlikler gerekli tertibi almak üzere hazırlanmaya başlamıştır. Hava keşfinden gelen mayın olmadığı raporu ile beraber sabah deniz savaşı İtilaf donanmalarının saldırısı ile başlamıştır. İtilaf Devleti hava güçleri, keşif uçuşu yapamadığı için 18 Mart’ta büyük harekât öncesinde mayınların döşendiğinden haberdar olamamış ve böylece büyük sürprizle karşılaşan İtilaf devletleri önemli gemilerini bir gün içerisinde kaybetmiştir. Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar ile çok önemli Bouvet, Irresistable ve Ocean gemilerinin batmasına, Gaulois, Suffren ve Enflexible gemilerinin ise büyük hasar almasına sebep olmuştur. İtilaf uçaklarının keşif görevini tam anlamıyla yerine getirememesi ile saldırıların seyrinin bir anda değişmesinde etkili olmuş, bu harekât hem savaşın ve hem ülkenin kaderini değiştirmiştir.
Sonuç:
18 Mart saat 16.00’da, Plt.Mehmet Cemal ve Rasıt Tğm.Osman Tayyar’ın Boğaz dışına yaptıkları keşifte, Boğaz önünde 9 zırhlı, 11 torpido ve Boğaz girişinde ise 4 zırhlı Bozcaada’ya doğru seyir halinde olduğunu belirtmiştir. Plt.Tğm.Frank Seidler ve Rasıt Yzb.Hüseyin Sedat, akşamüzeri Limni adasına kadar yaptıkları uçuşta, Mondros Körfezinde 13 harp, 4 nakliye ve 29 kömür gemisi tespit etmiştir. Düşmanın büyük zayiat vererek kesin olarak çekildiğini belirtmişlerdir.
(Devam edecek)