Hava Kuvvetlerinin Efsanevi F-104 Pilotlarından Mümtaz TOLLUOĞLU Kimdir?
Hava Kuvvetlerinin efsane pilotlarından birisi de Mümtaz Tolluoğlu’dur. Mümtaz Tolluoğlu genel kişilik özellikleri olarak sessiz, sakin, çalışkan ve çok bilgili bir pilottu. 7 Haziran 2017 tarihinde vefat etmiştir. Bugün bu değerli pilotumuzun ölüm yıldönümü. 6 yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Kendisiyle beraber görev yaptım, aynı kolda uçtum, kendisinden başta uçuş olmak üzere çok şey öğrendim. Bu yazımda kendisini size tanıtmak, ortak anılarımızdan bahsederek Tolluoğlu’nu anmak istiyorum.
Hava Kuvvetlerinin efsane pilotlarından birisi de Mümtaz Tolluoğlu’dur. Mümtaz Tolluoğlu genel kişilik özellikleri olarak sessiz, sakin, çalışkan ve çok bilgili bir pilottu. 7 Haziran 2017 tarihinde vefat etmiştir. Bugün bu değerli pilotumuzun ölüm yıldönümü. 6 yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Kendisiyle beraber görev yaptım, aynı kolda uçtum, kendisinden başta uçuş olmak üzere çok şey öğrendim. Bu yazımda kendisini size tanıtmak, ortak anılarımızdan bahsederek Tolluoğlu’nu anmak istiyorum.
Resimde soldan sağa ayaktakiler: Sinan Osay, bir sonrasındaki Oktay Karasoy, iki sonrasındaki Günay Özcan Oturanlar: Ortada Toto Kemal Yücetürk, Göksel Erdöl, Yıldırım Meriç, Mümtaz Tolluoğlu
Yukarıdaki resimde 1979 yılında biz gelmeden önce çekilmiş 191. Kobra Filosunu görmektesiniz.
Ayaktakiler: Erdoğan Şan, dördüncü sıradaki Lütfü Şenel, İsmail Ürek, bir sonraki İsmail Ergüt, Özden Türkön, en sağda arkada Mümtaz Tolluoğlu
Oturanlar: Sinan Osay, Arif Özkul, Günay Özcan, Ahmet Fırıncı, Namık Kemal Aşıcı, Atilla Savaşan, Ömer Şengün Yılmaz Pekkaya, Metin Erginli
Mümtaz TOLLUOĞLU’nu 1979-1984 yılları arasında 9. Üs 191. Filo’da görev yaparken tanıdım. Ben 1979 yılında 9. Üs 191. Filo Komutanlığına tayin olmuştum. Bu filoda o dönemde F-104 uçakları vardı. Filoda rütbesi bizlerden çok büyük, eskilerin tabiriyle ‘kalın’ çok sayıda pilot bulunuyordu. Hepsinin yüzünden adeta tecrübe akıyordu.
Ben ve arkadaşlarım, iki yıllık bir F-5 uçuş tecrübesine sahiptik. Şimdi bizim F-104 uçağına intibak etmemiz ve bu filoda görev yapmamız gerekiyordu.
Aşağıdaki resimde, 1979 öncesine ait bir resim yer alıyor. Hatırladıklarım: Günay Özcan, Göksel Erdöl, Mümtaz Tolluoğlu, Aydoğan Babaoğlu (2007-2009 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmıştır), Oktay Karasoy (Korgeneral), Yılmaz Pekkaya, Yıldırım Meriç, Ender Dikmen, Sinan Osay, Toto Kemal Yücetürk.
Resimde 029 TF-104 ile arkada Niyazi Özbay önde devre arkadaşı Metin Erginli görülüyor (Daha sonra Metin Erginli bir uçuşu esnasında havada bir nedenle kaybolmuş, Afyon Meydanına gövde üzerine iniş yapmak zorunda kalmıştır.)
Mümtaz Tolluoğlu, Hava Harp Okulundan 1968 yılında mezun olmuştu. Mürted (Ankara), Balıkesir, Diyarbakır gibi genellikle F-104 filolarında uçuş hayatı geçmiş bir pilottu. 1979 yılında 191’inci Filoya katılış yaptığımda, ilk uçuşumu Tolluoğlu Hocamla yapmıştım. Çevre tanımadan sonra iniş-kalkış çalışması safhasına geçtik. Birkaç iniş-kalkış yaptıktan sonra, Tolluoğlu Hocam, “Sen daha önce F-104 ile uçtun mu?” diye sormuştu. Bu soru beni çok onurlandırmıştı. Zira, hava hareketlerini zorlanmadan yapmıştım. İnişleri de yapabiliyordum. Kendisine, “Hayır Hocam. Ama uçağı sevdim, iyi bir F-104’çü olmak istiyorum, bu yüzden uçağı öğrenmek için çok çalıştım.” dediğimi hatırlıyorum.
İkinci sortimde, o dönemdeki Filo Komutanımız olan Kaya Konakkuran ile 029 kuyruk numaralı TF-104 (çift kişilik) uçakla uçuşa çıkmıştık. Konakkuran Hoca, bana havada yüksek irtifa akrobasi hareketlerini gösterirken, ikimiz de bir anda kumandaların kitlendiğini fark ettik. Uçak kendi kendine önce sağa yavaş yavaş yatıyordu ve sonra da sola yatıyordu. Arkadan Konakkuran hocam “Kumandalara sıkı sıkıya sarıl, lövyeyi sakın bırakma, uçak burun atmasın” demişti. Dediğini yapmaya çalıştım. Uçakla boğuşmaktan çok yorulmuştuk. Bu arada uçak irtifa vermek istemiyor, sanki bize direniyordu. Pike flabını açtık, uçak daha stabil hale gelmeye başladı ama sorun tam düzelmemişti. İniş takımlarını da erkenden koyduk. Uçak nispeten daha iyi oldu ama yine yatışlar devam ediyordu. Yavaş yavaş güçlükle meydana doğru alçaldık ve bu şartlarda son yaklaşma için yaklaştık. Uzun yaklaşmalı, ihtiyatlı bir paternle inmeye karar verdik. Olası bir kontrolsüz yatış sonrasında uçağın kontrolünü tamamen kaybedersek, atlamaya hazırdık. Neticede inişte korktuğumuz kadar bir problemle karşılaşmadık ve sorunsuz bir iniş yaptık. İndikten hemen sonra pist sonu kontrolleri esnasında uçak başına gelen uçuş hattı teknisyenine, uçağın kumanda sistemindeki sorundan bahsettik. Teknisyen uçağın etrafında dolaşarak iniş sonu kontrollerini yaptı. Ruleye engel bir durum yok dedi. Biz de uçuş hattına rule yaptık ve emniyetle park yerinde motor durdurduk. Esasında 029 kuyruk numaralı bu TF-104 uçağı bizim filonun her şeyiydi. Çünkü bu uçaktan başka eğitim alabileceğimiz çift kumand başka bir TF-104 uçağı filoda yoktu. Uçak Bakım Komutanlığı, 029 numaralı uçağın arızasını bulmak için çok uğraştı. Nihayetinde havada yaşadığımız kumanda sorununun uçağa hidrolik ikmali yapılırken hava kaçmasından kaynaklanmış olduğu tespit edildi. Bu ‘kaçak hava’, havada genleşince, ortaya çıkan basınç bizi çok zor duruma düşürmüştü.
Yine 029 nolu uçağın tecrübe uçuşları da efsaneydi. Bunlardan birinde, kalkışta maksimum takat için gaz kolu after burner (max AB) pozisyonundayken, gaz kolu kablosu kopma hadisesi yaşanmıştı. Haliyle motor AB pozisyonunda kalmıştı. O vaziyette havada bir miktar yakıt pilot, sonra çok güzel bir şekilde pisti karşılamış ve tekerlekleri piste koyduktan sonra, gaz koluna hükmedemediği için, pist içinde motoru durdurmak maksadıyla, kokpitteki ana yakıt kapatma (shut-off) şalterini off pozisyonuna almış, böylece motoru başarıyla durdurmuştu. Sonrasında uçağı normal inişte olduğu gibi piste tutmuş ve iniş sonu kaza-bela olmadan pist sonunda uçağı durdurabilmişti.
Mümtaz Tolluoğlu, 1982-83 yılları arasında bir F-104 uçağını tecrübe ederken, F-104G uçağı ile pitch-up’a girmiş, kumandaların kontrolü mümkün olamadığından, atlamak zorunda kalmıştır.
Aşağıdaki resimde ise Mümtaz Tolluoğlu’nun Diyarbakır’da bir CF-104 uçağını 40.000 Feette tecrübe ederken görülüyor.
Yukarıdaki resimde yuvarlak içinde rahmetli Uğur Karyağdı (dünkü yazımda anlattığım, Efe radarına taarruz sırasında şehit olan pilot arkadaşım) görülüyor. Diğerleri (soldan sağa) Yıldırım Meriç, Sezai Şener, Rahmetli Erdoğan Şan, Rahmetli Uğur Karyağdı, Niyazi Özbay Oturanlar: Alpay Meral, Metin Erginli, Sinan Osay ve bendeniz Vedat Gürbüz.
Eskiden havacılık şövalyelik işiydi. Kimse As doğmaz As’lar yetiştirilir denilirdi. Bizler de bu şekilde hocalarımız tarafından çok iyi yetiştirildik. Tolluoğlu Hoca, genç pilotların kendilerine özgüvenlerinin artmasını, uçağın tüm kullanım karakteristiklerini ezbere bilmelerini, uçaktan korkamamalarını isterdi. Bu maksatla da, kendisiyle her uçan genç pilotu mutlaka uçuş sonunda ilave olarak kolda akrobasi hareketleri yaptırmak suretiyle, iyice yorar ama bir o kadar da iyice tezgahından geçirirdi. Tolluoğlu’nun kolunda uçmak hem onurdu hem bir marifetti. Tolluğu, Uğur Karyağdı ve ben, üçlü olarak yaptığımız her uçuşta, Tolluoğlu’nun kolunda sayısız loop atardık. Yorulurduk, ama çok haz alırdık. Hocanın kolunda ‘mıh gibi’ kalıp, o ne yaparsa koldan ayrılmamaya çalışırdık. Az biraz kolda sarkma yaşarsak, hocaya mahcup olacağız diye üzülürdük, kendimize kızardık.
Başka bir fotoğraf, 1980 yılında 191 Filo hattında çekilmiş bir resim (soldan sağa) Rahmetli Erdoğan Şan, Rahmetli İsmail Ürek, Filo Komutanı Güney Kayar, Ferit Yılmazok, İsmail Ergüt, Vedat Gürbüz, Rahmetli Ahmet Özcan
Mürted intikalinde, Kıbrıs Barış Harekâtında çekilen resim yukarıdadır. Soldan sağa, üst sıra, Günay Özcan, Mümtaz Tolluoğlu, İstihbarat Subayı (ismini hatırlayamadım), Ender Dikmen, Sinan Osay, Sinan Çeliker, Rahmi Kayar, Aydoğan Babaoğlu, Faruk Cömert, Mehmet Akbaba. Ön sıra: Behçet Algın, Sabahattin Hastürk, Fahrettin Ergeng, Süleyman Koçak, Oktay Karasoy, Faruk Kalfa, Osman Boyalar ve Yıldırım Meriç
Tayyarecilik hatıraları içeren, Tolluoğlu Hocayı anlatan bu yazımı okurken, belki kendi kendinize şunu sorabilirsiniz: Hep iyi şeyler mi yaptınız?
Hayır zaman zaman hatalar da yaptık. İşte bu durumda bile emniyeti elden bırakmayan bir Tolluoğlu vardı. Bu tür uçuş disiplini yüksek şahsiyetlerin varlığı, görev yaptığı filolar için bir şanstı. Bir gün Balıkesir’den 4’lü kol halinde, Eskişehir atış sahasına gidilecek ve atış yapılacaktı. Lider Yılmazok, üç Numara Tolluoğlu, 4 numara ben idim. 2 numarayı şimdi hatırlayamıyorum. O gün tam hatırlamıyorum gecikmeli olarak Eskişehir atış sahasına ağaçlıklı bir köyün üzerinden girdik. Gözüm BİNGO yakıttaydı, nedense yakıtım o gün az kalmıştı. Daha atışın ortasında kol liderine yakıt sayarken, “4 numara, yakıt bingo” ikazı yaptım. Lider, tamam dedi. Yani benim yakıt durumumu bir kenara not etmişti. Be ikinci dalışta, tekrar “4 numara, yakıt bingo” dedim. Lider, atışa devam dedi ve bu son dalışlar olacağını belirtip, Balıkesir’e dönüşe başlayacağımızı belirti. Ben de son dalışı yaptım, lidere tekrar “4 numara, çıktı” ikazımı yaptım. Atış sonunda Balıkesir istikametinde giderken kolda toplanmayı lider planlamıştı ama benim onları takip ediyor olmam gerekiyordu. Belki son dalışı yapmasaydım iyi olacaktı ama yaptık işte. Sonra Balıkesir istikametine doğru döndüm ama kol sanki ortadan kaybolmuştu. Önümde giden kolun yerinin neresi olabileceğini tahmin ederek, Balıkesir istikametinde uçuşa devam ediyordum ama kimseyi de göremiyordum. Son sürat Balıkesir istikametine doğru giderken nihayet 3 uçağı gördüm ama birden hızımı da kesemedim. Bu arada koluna yanaştığım Tolluoğlu Hoca da kendi uçağına yaklaşan beni takip ediyormuş. Benim hızla kendisine yaklaşıyor olmam, haliyle Hocayı tedirgin etti ve 3 numara olarak bana kızdı. Uçağını hışımla yukarı çekti. Bu durumda kolda tutunamayan ben, fişek gibi yanından geçerek, Tolluoğlu Hocanın önüne geçmiş, onu adeta sollamış oldum. Kola yanaşırken, aklım yakıttaydı. Sürat kontrolüm zayıflamıştı. Hoca bunu fark etmişti ve benim olası bir hatayla kendisine çarpmamı önlemek için uçağını yukarı çekmiş, bir çarpışma olmaması için önlem almıştı. Böylece, 3 numara olarak çarpışma yaşanmadan uçuşa devam edilmesini sağlamıştı. Benim hızımı kestiğimi görünce, tekrar Tolluoğlu Hoca dörtlü koldaki yerine geçti ve ben de 4 numara olarak onun koluna girdim.
Şimdi Gelelim 191. Filonun Kıbrıs Barış Harekâtına. 191. Filo Kıbrıs barış harekâtına başka bir meydana intikal ederek katılmıştı. Ankara’ya, Mürted Hava Üssüne filo halinde intikal edilmişti. Savaş nedeniyle, Türk Ordusu yüksek seviyede alarm durumuna geçmiş ve bazı hava birliklerinin yerleri de değiştirilmişti. Çiğli'de bulunan 122’nci Temel Eğitim Filosunun T - 37C uçakları Cumaovası'na, Mürted'te bulunan 142’nci Filo Balıkesir'e, 152’nci Gündüz Önleme F-5A Filosu Merzifon'dan Yenişehir'e; Diyarbakır'da konuşlu 181’inci F-100C Bombardıman Filosu Antalya'ya ve 184’üncü Keşif Filosu İncirlik'e, Mürted'teki 182’nci F-102A Filosu Balıkesir'e, Balıkesir'deki 191’inci F-104G Filosu Mürted'e, Bandırma'da konuşlu 301’inci S-2E deniz gözetleme Filosu Antalya'ya intikal ettirilmişti.
Savaş hazırlıkları kapsamında, Birinci Kıbrıs Barış Harekâtı başlamadan önce, 191’inci Filonun F-104G'leri Mürted’te harekât için hazır duruma getirilmişti. 191 Filonun bir personeli olarak o dönemde Kıbrıs Barış Harekâtına katılan Hocamız Ender Dikmen’in harekâta yönelik izlenimleri şöyleydi: 21 Temmuz günü 141 filo gibi 191 filo da görev bekler vaziyette yerde bekliyordu. 141’inci Filo pilotlarına görev verilince, takiben sıranın bize geleceğini biliyorduk. Nitekim, biraz sonra bizim filoya da kalk emri verilmişti. Bizim filoya kalk emri esasında genel alarm verilerek yapılmıştı. Yani en kısa süre içerisinde kalkış yapılması, uçakların yerde yakalanmaması gerekiyordu. Bu nedenle, uçakların seyrüsefer sistemlerinin hazır olması (align) dahi beklenemedi. Uçaklar align edilmeden pist başına geldik, tüm pilotlar uçaklarımızın içinde, uçaklar çalışır vaziyette orada bekledik. S/S yardımcıları da çalıştırılmıyordu. Ben Aydoğan Babaoğlu'nun iki numarasıydım. Taarruz görevi için kol halinde kalkış yaptık. Bizden önce zaten 141 Filo uçakları kalkış yapmıştı. Bizim Filo, o dönemde Hava Kuvvetlerinin ün yapmış filolarından biriydi. Best Hit filosuydu. Filo en iyi pilotlarını ilk taarruz görevi için planlamıştı. Görev bölgesine vardığımızda, maalesef o an bilemediğimiz bir nedenle Kocatepe batmış, Adatepe de alev alev yanıyordu. Bizim filo uçakları, harekât merkezi tarafından bölgedeki hücumbotlara ve limandaki hedeflere yöneltildi. Bu arada taarruzlar esnasında uçaksavar ateşinin isabet ettiği Koçak, dönüşte Hastürk’ün kolunda Konya'ya indirildi. Selçuk Kiper ise o kadar şanslı değildi, dönüş rotasında atlamak zorunda kaldı. Maalesef bu atlama esnasında paraşütünün ipleri boynuna dolanmış, ağır yaralı olarak atladığı bölgeden alınarak, Ankara Gülhane Askeri Hastanesine yetiştirilebilmişti. Bu hastanede başarılı bir tedavi sürecinden geçerek, sağlığına kavuşabilmişti.
Bugün size hem 191. Filo Komutanlığından, Kobralardan bahsetmek istedim, hem de Mümtaz Tolluoğlu Hocamı anlatmak istedim. Bugün onun ölüm yıldönümü. 7 Haziran 2017’de kendisini ebediyete uğurlamıştık. Altı yıl olmuş. Bu efsane pilotun, değerli uçuş hocamın aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.