tarih

Sarıkamış Harekâtının Yıldönümünde Aklıma Takılanlar

Osmanlının Kafkasya’da giriştiği savaşların amacı üç aşamalı olarak gelişti. Birinci aşama 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonunda Ruslara bırakılmış olan Batum, Ardahan ve Kars'ın geri alınmasına yönelik hamledir. İkinci aşamada, daha önceki savaşlarda Ruslara kaptırılmış olan Kafkas halkını ve özellikle de bölgede yaşayan Müslümanları Rus boyunduruğundan kurtarılması hedeflenmiştir. Üçüncü aşamaya gelince, Hazar denizi dolaylarında Orta Asya’da yaşayan Türklerle temasa geçerek Turancılık akımı doğrultusunda Türk ulusunu birleştirme planını devreye sokmak, Türkistan üzerinden Osmanlı Devleti’ne insan gücü devşirmektir.

Bizim yaklaşık 90 000 Türk evladının şehit düştüğü Sarıkamış Harekâtı için bakın Enver Paşa zamanında ne demiş; “Gittik, Gördük, Saldırdık, Geri Döndük.” 22 Aralık 1914. 108 yıl önce yaşanan büyük trajedi. Büyü acı ve bir o kadar da Mehmetçiğin büyük kahramanlığı…

Tarih geçmişle gelecek arasındaki bir köprüdür. Geçmişinden ders almayan toplumlar geleceklerini sağlam temeller üzerine oturtamazlar! Tarih geleceğimize ışık tutup karanlıkta yolumuzu aydınlatır. Fakat tarihini, kültürünü bilmeyen toplumlar nerede ne yapacaklarını kestiremediklerinden ve bu olaylardan gerekli dersleri çıkaramadıklarından Sarıkamış faciası gibi durumlarla karşılaşırlar. Bunun için, yakın tarihimizin en önemli kilometre taşı olan Sarıkamış Harekâtın inceledim. İncelerken de, o günün sadece askeri yönünü ele almadım. Sosyopolitik ve siyasi gerçekliklere de bakmaya çalıştım.

Osmanlının Kafkasya’da giriştiği savaşların amacı üç aşamalı olarak gelişti.

Birinci aşama 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonunda Ruslara bırakılmış olan Batum, Ardahan ve Kars'ın geri alınmasına yönelik hamledir.

İkinci aşamada, daha önceki savaşlarda Ruslara kaptırılmış olan Kafkas halkını ve özellikle de bölgede yaşayan Müslümanları Rus boyunduruğundan kurtarılması hedeflenmiştir.

Üçüncü aşamaya gelince, Hazar denizi dolaylarında Orta Asya’da yaşayan Türklerle temasa geçerek Turancılık akımı doğrultusunda Türk ulusunu birleştirme planını devreye sokmak, Türkistan üzerinden Osmanlı Devleti’ne insan gücü devşirmektir.

Bu üç aşamalı amaçtan birincisi, aynı zamanda Doğu Anadolu vilayetlerinin savunmasını sağlayan bir nitelik taşıdığından gerçekçidir, ikincisi ve üçüncüsü ise gerçeklikten kopuktu, o zaman için bile hayal ürünüydü!

Rusların amacı neydi?

Birinci aşamada Doğu Anadolu’yu istila ederek güneyde İskenderun’dan Akdeniz’e ulaşmaktı. İkinci aşamada Karadeniz’de Trabzon’u aldıktan sonra kıyı yolu ile İstanbul’a kadar uzanmaktı. Üçüncü aşamaya gelince, Doğu Anadolu yönünden ve Dicle, Fırat havzasından Basra Körfezi’ne çıkmaktı. Birinci ve ikinci aşamalarda Rusya, Balkanlarda yaptığı gibi Hristiyan halkın ve en çok Ermenilerin avukatlığını yapmaya soyundu. Üçüncü aşamada ise çıkarlarının özellikle İngiliz çıkarları ile çatıştığını fark etti. Bu nedenle Rusya, İngilizlerle birlikte hareket etmeye devam edebilmek için müttefik Britanya İmparatorluğu ile uzlaşısını bozmadı, bu amaçtan vazgeçmiş gibi görünmek zorunda kaldı.

Kafkasya’da Birinci Dünya Savaşının başlarında Rusların önemli sayılabilecek büyüklükte bir kuvveti bulunmuyordu. Ruslar da Almanlar gibi savaşın kısa süreceğine ve sonucun Avrupa’da alınacağına inanıyorlardı. Rus Başkomutanlığına göre, İstanbul’a giden yol Berlin’den geçmekteydi. Öte yandan aniden Osmanlı Devleti’nin savaşa gireceği istihbaratının alınması üzerine Kafkas ordusuna önem verdiler.

1914 yılının Ekim ayının ortalarına kadar Osmanlı Başkomutanlığı da henüz bir savaş planına sahip değildi. 20 Ekim’de Bronzard (Alman Komutan) tarafından esasları saptanan ve Enver Paşa tarafından kabul edilen Osmanlı savaş planında, Kafkas cephesinde Osmanlı ordusunun Rus kuvvetlerini oyalamakla yetinmesine karar verilmişti. Görünürde Osmanlı kuvvetleri Rus kuvvetlerinden üstündü. Fakat bu üstünlük ancak sayı ve moral bakımındandı. Kaldı ki 190.000 olarak gösterilen Osmanlı askerinden eğitim görmüş ve savaşacak durumda olanlar bu sayının ancak yarısı kadardı. Üstelik, Osmanlı Ordusu, yiyecek, giyecek ve ulaşım araçlarından yoksundu. Doğu Anadolu da korkunç bir kış başlamak üzereydi. Kar yüksek dağlara düşmüş, sıcaklık sıfırın altına inmişti. Bu durumda 3’üncü Ordu Komutanlığı’nın ilk kararı, savunmada kalmaktı.

4 Kasım’da Rus birlikleri sınır boylarında Osmanlı karakollarına saldırmaya başladılar. Birinci köprü ve ikinci köprü muharebelerinde Osmanlı birliklerine yenildiler ve geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu muharebelerde Rus Kafkas ordusunun %40'nı kaybetmişlerdi. Ama Enver Paşa ve karargâhı buna sevinmemişti. Zira kış yaklaştığı için kesin savaş galibi olmak istiyorlardı.

İstanbul'daki İttihat Terakkiciler de kazanılacak kesin bir savaş için çok istekliydiler. Tabii ki kazanılacak bir savaşla Enver Paşa ve arkadaşları daha güçlenecek İstanbul’a muzaffer komutan edalarıyla döneceklerdi!

Bu düşüncelerle başlatılan Sarıkamış Harekâtı, Sarıkamış’ı çevirme manevrası şeklinde planlanmıştı. Ancak bu vazife başarılamadı ve üç hafta kadar süren muharebeler sonrasında büyük kayıplar verildi. Kara kışın karşısında Osmanlı Ordusu mevcudunun yarısını (70-80 bin kişi), toplarıyla, silah ve araçlarıyla birlikte kaybetti. 9’uncu Kolordu Komutanı ve karargâhı Ruslara esir düştü. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa tifüse yakalandı ve sonra da vefat etti. Enver Paşa bu başarısızlık nedeniyle çok üzüldü, hatta bunalıma girdi. Türk ulusundan özür dileyen vasiyetnamesini yazarak intihar etmeyi bile düşündü. Talat Paşa’nın kendisini ikna etmesiyle bu fikrinden vazgeçtiği söylenir.

Ordunun nesnel ve moral kayıplarına, savaşılan bölgede orduya destek veren Türk Çağatay ve Müslüman halkın kayıplarını da eklemek gerekir. Birçok köy Ruslar tarafında yakıldı veya harap edildi. Halk Rusların ve en çok Ermenilerin zulmünden korkarak varını yoğunu bırakıp, Erzurum istikametinde geri çekildi, Anadolu içlerine göç etme telaşına düştü. Bu bir trajediydi.

Bununla birlikte, Sarıkamış Harekâtında orduda savaşma azmi, disiplin ve komutanlara itaat sorunları yaşanmadı. Bu yönüyle Balkan Savaşlarındaki bozgun durumu yaşanmadı, daha üstün bir ruh ile harekât yönetildi. Muharebeler başarıyla icra edilmeye çalışıldı.

Balkan Savaşları sonrasında gençleştirilen ordudaki yeni komutanlar ve subaylar, yüksek bir disiplin ve vatanseverlik duygusu ile Sarıkamış Harekâtında görev aldılar. Erler de, birçok olumsuz olay dışında, bin bir güçlük ve yoksulluğa rağmen, ulusal bir savaş yaptıklarının bilinci ile görevlerini yerine getirdiler. Sarıkamış Harekâtı’nın olumlu sayılabilecek bir sonucu da, nasıl olsa Osmanlılara karşı günün birinde saldırıya geçecek olan Rus Kafkas Ordusunun yıpratılmasıydı. Rus ordusuna 30.000 kayıp verdirildi.

Sarıkamış Harekatı’nın siyasal sonuçları da oldu. Bunların başında Rusların müttefiklerine Çanakkale’de Türklere karşı bir cephe açmalarını ve Osmanlı İmparatorluğu’nu aralarında paylaşma fikrini kabul etmelerini sağlamaları gelir.

Sarıkamış Harekâtından sonra iyice zayıf duruma düşen 3’üncü Ordunun Kafkas istikametinde Ruslara karşı yeni bir saldırı başlatması neredeyse imkânsız hale geldi. Bu ordunun 1915 yılı içindeki görevi sadece Doğu Anadolu’yu savunmak olarak belirlenmişti. Bunun için de ordunun teşkilat, malzeme ve kadrosunda değişikliğe gidildi. Savunma ağırlıklı bir ordu yapılanmasına geçildi.

Rus Kafkas Ordusu da bir yıl sonra Erzurum’u ele geçirmek için bu şehir istikametinde saldırı hazırlıklarına başladı. Bu arada 1915 yılında boş durmayan Ruslar, sınır bölgesinde saldırılarını sürdürdüler. Malazgirt dolaylarına kadar gelmeye muvaffak oldularsa da geri püskürtüldüler. Bu son saldırılarında Ermenileri de ayaklandırıp savaşa sürüklediler.

Memleketimin Mehmetçikleri her dönemde bu vatan için hiç düşünmeden cepheye gidip şehit oldu, gazi olarak hayatına devam etti. Halinden hiç şikayetçi olmadı. Bu yüksek ruh bizi bugünlere getirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yıldönümüne ulaştırdı. Onların aziz hatıraları önün de saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Saygı dolu sevgiyle kalın...

 

Kaynak:

Osmanlı Tarihi, IX. Cilt, İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı (1908-1918), Ord. Prof. Enver Ziya Karal, 414-424 ss.

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 22.12.2022
  • Süre : 6 dk
  • 369 kez okundu

Google Ads