Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Uçuş Okulları
Yirminci yüzyılın başları, yani ilk motorlu uçağın uçtuğu sıralarda, Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en bunalımlı günlerini yaşamaktaydı. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanı devletin bu kötü durumuna son verememiş, bundan sonra da var olan iç ve dış sorunlara yenileri eklenmiştir. Kısacası, Avrupa büyük devletlerinin İmparatorluğu paylaşmak amacıyla ortaya çıkardıkları “Doğu Sorunu”, devleti tehdit etmekte ve temellerinden sarsmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun iç durumu da çok kötüydü. Nitekim maliyesi ve ekonomisi bozuktu, Yolu, limanı yoktu, ordusunun silah ve cephanesi eksikti. Subay ve erlerinin eğitimi yetersizdi. Donanması ise birkaç gemiden ibaretti.
Ancak, devleti kurtaracak ve varlığını sürdürecek tek kuvvet ordusu ve donanmasıydı. Bunun içindir ki, 1908’den itibaren ordu ve donamanın eksiklerinin tamamlanması, eğitim ve öğretiminin geliştirilmesi için yoğun bir çalışmaya girilmiştir. Bu arada da havacılık konusu ele alınmıştır.
Nitekim, her dönemde yeniliğin öncüsü olan Türk Ordusu, batı dünyasında hava araç ve gereçlerinde meydana gelen gelişmelere, bunlardan yurt savunmasında yararlanmak üzere, 1909 yılından itibaren yakın ilgi göstermeye başlamıştır. Bunun ille adımlarından birisi; Berlin Ataşemiliteri Kur. Bnb. Enver Bey (Paşa)’in 26 Eylül 1909 tarihli balon ve balon topları hakkındaki raporunun Genelkurmay Başkanlığı tarafından benimsenerek, bu araç ve gereçlerin sağlanması çabalarına hemen girişilmesi olmuştur.
Aynı yıl (1909) içinde Manş’ı havadan uçağıyla geçen Fransız pilotu Bleriot’un İstanbul’da gösteri yapması nedeniyle, Genelkurmay Başkanlığı Kıtaatı Fenniye Müfettişliği personelinden görevlendirilen bir binbaşı ile üç kolağası (önyüzbaşı) tarafından hazırlanan uçak hakkında ayrıntılı ve doğru bilgi veren rapor, Türk ordusunda bu konuda daha önce gerekli araştırmanın yapıldığını da göstermektedir.
“Tayyare (Uçak)” adının ilk defa kullanıldığı 20 Aralık 1909 tarihli bu çok değerli belgede, Türk subayları, uçak ve geleceği hakkında özetle şunları söylemektedirler:
“… Gözlediğimiz aleti tayran (uçma makinaları-uçak) henüz basit haldedir. Bu uçma makinasının gelecekteki gelişmesinin ne dereceye varacağını, şimdiden kestirmek mümkün değilse de, yakın bir gelecekte insanların güvenle havalarda dolaşabileceği imkanını şimdiden sağlam olarak düşünebiliriz. Ordu için bu çeşit araçlardan hemen satın alma akla gelmezse de, bir gün gelip de bunların savaş meydanlarında görev yapabilmeleri uzak değildir. Ordumuzun gelecekte bu araçtan yararlanması için, halkın yardımlarının da hükümetçe sağlanması… “
Görüldüğü gibi, daha 1909 yılı içinde Türk Ordusu, hava araç ve gereçlerinin önemini yakından anlamış, havacılıkla ilgili çalışmalara girmiş bulunuyordu.
1910 Yılı Havacılık Faaliyetleri
1910 yılında ise havacılık çalışmaları geliştirilerek, bu alanda yeni adımlar atılmıştır. Nitekim, bu yılın ilk aylarında balon alımı için Avrupa’ya bir inceleme kurulu gönderilmiş, Paris’te toplanan devletlerarası havacılık konferansına da resmen katılım sağlanmıştır.
1910 yılı sonlarına doğru da artık Türk Ordusu’nda havacılık için kesin karar verilmiştir. Bu konudaki Genelkurmay Başkanlığının 13 Ekim 1910 tarihli emri özetle şöyledir:
“…. Büyük devletlerden başka komşu hükümetlerin bile balon ve uçağa verdiği önem ve meydana getirdikleri yeni hava birlikleri göz önüne alınarak, Osmanlı Ordusu’nun da komşu ve öbür devletlerden geri kalmaması için, şimdiden bu araçlarla donatılması gerekmektedir. Bu nedenle, havacı yetiştirmek amacı ile gelecek yıl birkaç subayın Avrupa’ya gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Gönderilecek subaylarda ve kişilerde ne gibi niteliklerin gerektiğinin ve hangi koşullarda bunların yabancı ülkelere yollanabileceğinin araştırılması… “
Türk Ordusu’nun yüksek komuta katında havacılık alanında alınan bu önemli atılım kararına rağmen, gerekli para bulunamadığından, 1910 yılında bu emrin gereği yerine getirilememiştir.
Ancak, bu arada Harbiye Bakanı Mahmut Şevket Paşa, Ordu’dan iki subayın Avrupa’ya Askeri Ataşe olarak gönderilerek, bunların modern ordular hakkında incelemeler yapmasını ve İstanbul’a bu hususta rapor göndermelerinin sağlanmasını istemiştir.
Bunun üzerine Paris Ataşemiliterliğine atanmış bulunan Kur. Bnb. Fethi (OKYAR) Bey, yaptığı incelemeler sonucunda gönderdiği raporda, Türk Ordusu’nda Hava Sınıfının hemen kurulmasının gerekli olduğu ve
“… “Herhalde gelecekte ordularda çok büyük önem kazanacağı kesin olan tayyarecilik hususunda, Osmanlı Ordusu’nun geride kalmaması için ve aletsiz (tayyaresiz) tayyareci yetiştirmek mümkün olmayacağından gereken uçakların hemen alınmasını...” bildirmiştir.
1911 Yılı Havacılık Faaliyetleri
Harbiye Bakanı Mahmut Şevket Paşa, havacılığın milli savunma bakımından gelecekteki büyük önemini görerek, bu işle yakından ilgilenmiştir. Bununla beraber, Genelkurmay Başkanlığı tarafından gerekli çalışmaların başlatılması için verilen 13 Ekim 1910 tarihi emirden ancak sekiz ay sonra, pilot adaylarının seçimi yapılabilmiştir.
Bu seçim için bütün Ordu’ya yayınlanan genelgede; havacılık öğrenimi görmek, bu meslek hakkında gerekli incelemeleri yapmak ve yurda dönüşte havacılık esaslarını kurmak amacı ile, iki subayın Avrupa’ya gönderileceği bildirilerek, bu işe istekli ve makina bilgisine sahip, Fransızca bilen subayların başvurması istenmiştir.
Sonuçta, 1 Haziran 1911 tarihinde kurulan tayyareci adayı seçme kurulu 28 Haziran 1911 tarihinde İstanbul’da sınavları yapmış ve istekliler arasında en yüksek notları alan Süvari Yüzbaşı Fesa ile, İstihkâm Teğmen Yusuf Kenan Efendiler pilot adayı olarak seçilmiştir. Bunun arkasından da bu iki aday, ‘Temmuz 1911’de tayyarecilik eğitim ve öğretimi görmek üzere, Fransa’da Paris yakınlarında Etampes’daki Bleriot Fabrikasının tayyare mektebine gönderilmiştir.
Bu gelişmelerin olduğu sıralarda, yani 1911’de, Genelkurmay Başkanlığı İkinci Şubesinden Kurmay Yarbay Süreyya (İLMEN) Bey, Türk Ordusu’nda ilk havacılık teşkilatını kurmaya memur edildi. Ancak yeni doğmakta olan havacılık hakkında elde yeterli bilgi yoktu.
Yarbay Süreyya Bey, bu nedenle, ilk iş olarak Paris, Berlin ve Viyana ataşemiliterlerinden havacılık hakkında yapılan yayınların gönderilmesini istedi. Ayrıca, Paris’te öğrenim gören pilot adayları Fesa ve Kenan Efendiler hakkında bilgi verilmesi için, Bleriot Tayyare Mektebi Müdürlüğü’ne de yazı gönderdi. Kısa bir incelemeden sonra da, İstanbul’da bir Tayyare mektebi ile bir uçak (hava) merkezi kurulmasını üst makamlara önerdi. Fakat, o sıralarda uçak fiyatlarının 1.000 altın olması nedeniyle ve bütçe sıkıntılarından dolayı bu öneri kabul edilmedi. Süreyya Bey bütün bunlara rağmen Maliye Nezareti’nden tayyare mektebi için bir miktar tahsisatı koparabilmişti.
Ancak bu çabalarla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde havacılığın kurulabilmesi için ön hazırlıklara başlanmış oldu. Nitekim, İstanbul’a gelen kitap ve raporlar üzerinde yapılan çalışmalar, havacılığın öneminin daha açık olarak ortaya çıkmasını sağladı. Bunun üzerine Kur.Yb. Süreyya Bey, Türk Ordusu’nda havacılığın yerleşmesi ve gelişmesi için, daha geniş bir çalışma yapılmasına ve her şeyin bu temel üzerine kurulmasına yöneldi. Bu arada da havacılığa ait işlerin bir subayla yürütülmesine imkân olmadığı anlaşıldı ve bu konuda bir komisyonun kurulmasına karar verildi.
Bu amaçla, balon ve uçak satın alma, pilot yetiştirme ve hava tesislerini yaptırmak işleri ile uğraşmak üzere, Harbiye Bakanlığı Fen Kıtaları Müstahkem Mevkiler Genel Müfettişliğinin 2’nci Şubesine bağlı bir “Havacılık Komisyonu” kuruldu. İşte bu komisyon, Türk Ordusu’nda havacılığın ilk resmi kuruluşu oldu. Bunun başkanlığına, havacılık işleri ile ilk günlerden beri uğraşan Kurmay Yarbay Süreyya Bey, üyeliklerine Yarbay Refik, Binbaşı Mehmet Ali, Binbaşı Sıtkı (TANMAN) ve Binbaşı Ahmet Zeki (BANER) atandılar.
Bu sıralarda ise (1911’lerde), Fransa’ya gönderilen iki Türk subayının yetiştirilmesi için, o günlere göre büyük masraflar yapılmaktaydı. Bu da tepkilere yol açıyordu. Bu nedenle, bundan sonra yetiştirilecek havacıların masraflarını azaltmak, daha önemlisi teknik bir kuruluşun yurda kazandırmak için, İstanbul’da bir Tayyare Mektebi’nin açılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda, okul kurulduğunda ihtiyaç olacak 50-60 kadar uçuş öğretmeninin Avrupa’da yetiştirilmesi öngörülmüştür.
Osmanlı – İtalyan Harbine Tayyare Gönderme Teşebbüsü
İttifak Devletleri’nin bir üyesi olan İtalyanlar da hasta adamın mirasından kendilerine düşen payı ele geçirmek istiyorlardı. Bunun için çoktan beri göz diktikleri Trablusgarp ve Bingazi’ye asker çıkarmaya ve aziz vatanın bir parçasını işgale başladılar.
Osmanlı Donanması İtalyan donanmasına nazaran çok zayıf olduğundan deniz yoluyla Trablusgarp’a bir yardım yapılmasına imkân yoktu. Yalnız balonla Trablusgarp ve Bingazi ile irtibat mümkündü. Bu vatan parçasına ne olursa olsun bir yardım yapılması için bir çareye başvuruluyordu. Behman isminde biriyle Trablusgarp’a tayyaresiyle beraber iki tayyarecinin gönderilmesi hakkında bir anlaşma yapılarak kaçak olarak ecnebi vapuru ile Kuzey Afrika’ya tayyare gönderme girişiminde bulunuldu fakat sonuç alınamadı.
Fethi Bey’in Tayyare Mektebi Kurulması Yönündeki Raporları
Paris Askeri Ataşesi Fethi (Okyar) Bey’in Tayyareler Ve Tayyareciler hakkındaki 4 Eylül 1911 tarihli raporunun sonunda yer alan (İstanbul’da veya daha doğrusu, değişken hava akımlarından en az etkilenen ve denizden uzak bir mevkiinde kurulması gereken bir tayyarecilik mektebinde ilk kadroyu oluşturacak olan buradaki subayların mükemmelen yetiştirilmesi ….. ) ifadesine bakılacak olursa; Tayyare Mektebi’nin kurulması için ilk adımlar 1911 yılında atılmıştır.
Paris Askeri Ataşesi Fethi (Okyar) Bey’in Tayyareler ve Tayyareciler hakkında 4 Eylül 1911 tarihli raporu, Fransa’daki uçuş okulu benzeri bir yapılanmanın Osmanlı Devleti’ne kazandırılmasının nasıl olabileceğine dair olmuştur. Fethi Beyin raporunda İstanbul’da kurulması gereken havaalanı hakkındaki yer önerileri ilginçtir. Yeşilköy Tayyare Mektebi’nin yeri tespit edilmeden önce, üzerinde durulan diğer yerleri göstermesi bakımından ayrıca önem taşımaktadır.
“…. İstanbul civarında Aerodrom mahalli için tensip olunabilecek mahallat (bölge):
- Büyük Çamlıca’yı Tudurlu (Tudullu Köy’ü) istikametine doğru geçtikten sonra Alemdağı ile Tudurlu ve Sarıgazi cihetlerinde bulunan arazi,
- Maltepe’de kain Endaht Mektebi cenup ciheti ile Yakacık’ın altında bulunan Soğanlık vadisi,
- Bostancı’dan Maltepe’ye doğru giden şimendifer hattının hattı dahilinde bulunan kısımlarda, baruthaneler ve Şerif Ali Çiftliği ve ilahiri araziler,
- İzmit ve Bahçecik veya Darıca havalisinde bulunan arazi.”
Yurtdışında Uçuş Eğitimine yönelik olarak, Fransa – Paris – Etampes – Bleriot Tayyare Mektebine (Birinci Kafile) Fesa ve Yusuf Kenan Beyler gönderilmişlerdir.
Fesa Beyin uçuşları esnasında görüntüleri aşağıda yer almaktadır.
(Devam edecek)