Pers Hükümdarı 1.Darius'un Ordusunu Çöle Çekerek Tek Başına Yok Eden Saka Kahramanı Şırak'ın Kahramanlık Destanı
Güçlü İran orduları Saka topraklarını işgal ederken Saka halkı da ordusuyla birlikte İran'a karşı vatanlarını savunmada kahramanlık destanı yazmaya başlar. Vatanı için hayatını ortaya koyarak savaşıp hayatı pahasına iz bırakan kahramanlardan biri de Şırak'tır.
Alp Er Tunga'nın ölümünden sonra git gide parçalanarak zayıflamaya yüz tutan Saka İmparatorluğu zor durumda kalır. Güçlü İran orduları Saka topraklarını işgal ederken Saka halkı da ordusuyla birlikte İran'a karşı vatanlarını savunmada kahramanlık destanı yazmaya başlar. Vatanı için hayatını ortaya koyarak savaşıp hayatı pahasına iz bırakan kahramanlardan biri de Şırak'tır. Şırak tek başına koca İran ordusunu ortadan kaldırarak destan yazmıştır. Onun kahramanlık hikâyesi Orta Asya Türkleri arasında efsaneleşerek günümüze kadar gelmiştir.
Şırak'ın 1.Darius'un ordusunu nasıl yok ettiğine dair bilgiler ayrıca Yunan tarihçi Polywin (Polybius)'un "Askeri Hileler “adlı eserinde yer almaktadır. Orta Asya Türkleri arasında hala yaygın olarak söylenen Şırak'ın, Saka topraklarına saldıran İran ordusunu nasıl yok ettiklerine dair efsanenin konusu şöyledir:
Sir Derya sahillerinde yaşayan Saka'ların başına çok ağır sıkıntılar gelmişti. Pers hükümdarı
1.Darius, Saka topraklarını istilâ etmek için ordusuyla Amu Derya'yı geçmiştir. Sakalar zor durumdadır. Saka ileri gelenlerinden Saksifer, Amerge ve Avmirsin bir çadırda toplanıp düşmana karşı alınacak tedbirleri istişare ederlerken, çadırın önüne bir adam gelmiş ve Saka ileri gelenleri ile görüşme talebinde bulunmuş. İzin verilince çadıra girmiş ve liderlerin önünde diz çökerek kendini tanıtmış. Adının Şırak olduğunu ve at çobanı olduğunu söyledikten sonra Saka büyüklerine şöyle demiş;
"Ülkemizin çok zor sıkıntılar içinde olduğunu biliyorum. Eğer hiçbir şart koşmadan ve ben öldükten sonra benim çoluk çocuğuma ve torunlarımın benden sonraki geçimlerini sağlarsanız ve bana şimdi garanti verirseniz ben tek başıma gider İran ordusunu yok ederim” demiş.
Saka büyükleri onun bu talebine çok şaşırmış olsa da Şırak'ın isteğini kabul etmişler.
Şırak o anda Saka önderlerinin önünde koynunda ki hançeri çıkarıp kendi kulakları ve burnunu kestikten sonra karnını da bir kaç yerden bıçaklayıp kanlar içinde çadırdan çıkıp düşman ordusunun bulunduğu yere doğru yol almış.
Aslında Saka'ların törelerine göre ülkesine hıyanet edenler böyle cezalandırılmış. Şırak kanlar içinde perişan halde İran hükümdarı Darius'a gidip onunla görüşmek istemiş. Muhafızlar onu Darius'un huzuruna çıkarmış. Darius Sakaların ülkesine ihanet edenlerin böyle cezalandırıldığını bildiği için Şırak'a güvenmiş ve onu dinlemeye karar vermiş. Şırak, Darius'a şöyle demiş:
"Ey padişahların padişahı yüce Darius, benim size olan hayranlığım ve sadakatimden dolayı böyle bir akıbete uğradım. Ben aslında bizim hakanımıza sizin dünyanın en büyük padişahı olduğunuzu, ordunuzun da yenilmez olduğunu söyleyerek teslim olmayı teklif etmiştim. Ancak Sakalar beni vatan hainliğini ile suçlayarak böyle cezalandırdı. Canımı zor kurtararak size hizmet edebilmek için geldim. Lütfen benim Sakalardan intikam almama yardım ediniz".
Darius Şırak'a “nasıl yardım edebilirim?” diye sormuş. Şırak şöyle demiş:
"Ey yüce padişahım, sönmez ateş ve mukaddes su namına sana yemin ederim ki Sakalar şu anda çok kötü durumda. Sakalar bu geceden başlayıp çadırlarını sökerek çoluk çocuklarıyla sizin asla ulaşamayacağınız gizli bir yere göç etmeye karar verdiler. Ben bu gizli yerin neresi olduğunu biliyorum. Siz oraya onlardan önce vararak hepsini birden yok edip Turan ülkesini ele geçirebilirsiniz. Eğer arzu ederseniz ben onların gideceği yere kestirme yoldan sizi götürmek istiyorum. Bu sefer için yedi gün gerek. Siz ordunuza yedi günlük yiyecek içecek hazırlayın".
Uzun zamandır savaştan yorgun düşen Darius'a Şırak'ın teklifi cazip gelmiş Darius’un Renasibet adlı komutanının emrindeki Pers ordusu sefer hazırlıklarını tamamlayıp Şırak'ın kılavuzluğunda uçsuz bucaksız çölün içine doğru yol almış.
Ordu, seferin birinci gününü seyrek otluklardan geçirmiş. İkinci gün çöl havası değişmeye başlamış. Üçüncü günü ateş gibi sıcak ve susuz çölün içine askerler aşırı derecede susayarak yanlarındaki suyu da içip bitirmiş. Dördüncü ve beşinci gün derken ordu içinden çıkılması imkânsız çölün içinde çaresizlik içinde kalmış. Nihayet atlar da susuzluktan telef olurken, askerlerde yorgun bitkin düşerek ölmeye başlamış.
Durumun vahametini gören komutan Renasibet, Şırak'ı yanına çağırmış ve ona kızarak ne zaman Sakaların saklandığı yere varacaklarını sormuş. Şırak gayet temkinli bir halde çok az kaldığını sadece iki gün sonra menzile ulaşacaklarını söyleyerek komutanı sakinleştirmeye çalışmış. Nihayet seferin yedinci günü de gelmiş. Komutan Renasibet kandırıldığını anlamış ve Şırak'a şöyle demiş:
"Sen bizi kandırdın, nerede o Sakalar? Etrafımız hep çöl, bu çölde atın ayağı kuşun kanadı yanar. Artık ne suyumuz nede yiyeceğimiz var. Ne öne nede arkaya gidebiliyoruz. Sen bizim yüce padişahımızı nasıl kandırırsın?”
Şırak amacına ulaştıktan sonra ordu komutanına büyük bir galibiyetin verdiği gururla şöyle demiş, "Ben tek başıma koca orduyu yendim. Böylece canımdan çok sevdiğim milletim ve ülkemi büyük bir felaketten kurtardım. İşgalci İran ordusunu helak ettim. Buranın her tarafı yedi günlük çöl yolu. Hiçbiriniz buradan sağ çıkamazsınız. Açlık ve susuzluktan kalanlarınız da ölecek. Benim kanımda buraya dökülecek. Vatanım ve milletim sağ olsun".
Şırak'ın bu sözleri komutan Renasibet'in yüreğine neşter gibi saplanmış ve kılıcını çekerek Şırnak'ın kafasını vücudundan koparmış. Onun vücudundan akan kırmızı kan adeta çölde çiçek gibi açmış. Şırak'ın bu kahramanlığı bütün Turan ve İran âleminde yayılmış ve o günden bu güne unutulmadan söylenegelmiştir.
Orta Asya Türk Tarihine Giriş.1.Cilt, Prof. Dr. Varis Çakan, A Kitap, 2019.