Kız Kulesi
Galata kulesiyle Kız kulesinin birbirine âşık oldukları ve boğazın bu aşka engel olduğuna dair edebi eserlerden tutun, Leandros’un ölümsüz aşkı üzerine bilinen hazin ölümü hikayesine kadar, kule hakkında hikâye çok.
İstanbul'un simgelerinden biridir kız kulesi.
En bilinen hikayesiyle varlığı günümüzden 2500 yıl öncesine dayanan bu kulenin antik çağlardaki bir kralın kızı hakkındaki kehaneti engellemek için yaptırdığı söylenir.
Efsaneye göre Kral kızının 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öldürüleceğini öğrendiğinde, denizin ortasına bu kuleyi yaptırmış ve kızını bu kulede karadan ve yılanlardan uzak tutarak kehanette sözü geçen yılanın gazabından koruyacağını zannetmiş.
Ancak kızı 18 yaşına geldiğinde kuleye gönderilen bir üzüm sepetinde gizlenen yılan yine de prensesi sokarak ölümüne sebep olmuş.
Kule hakkında bundan başka hikayeler de var, edebi eserler de var.
Galata kulesiyle Kız kulesinin birbirine âşık oldukları ve boğazın bu aşka engel olduğuna dair edebi eserlerden tutun, Leandros’un ölümsüz aşkı üzerine bilinen hazin ölümü hikayesine kadar, kule hakkında hikâye çok.
Son bir hikâye de Osmanlının kuruluş zamanlarından çok öncelerde geçer.
Fatih'in İstanbul'u fethinden önce Selçuklu zamanında Battal Gazi de İstanbul'u fethetmek için şehri kuşatır ve karargahını Kız kulesinin karşısına, Üsküdar kıyılarına kurar.
O zamanların Üsküdar tekfurunun güzel bir kızı vardır ve zengin tekfur kendi hazinesini de kızıyla birlikte kuşatmaya gelenlerin gözlerinden ırak olsunlar diye bu kuleye kapatır.
Yedi sene boyunca kuşatmaya devam eden Battal gazi başarılı olamayacağını anlayınca kuşatmadan vaz geçer.
Ancak geri dönmeden önceki son gece kuleye baskın yapıp, bir süre önce fark ettiği Tekfurun güzel kızıyla birlikte kuleye saklanmış olan tüm hazineyi de yanına alıp, Üsküdar yönünden geriye döner.
Bugün bu olay "atı alan Üsküdar'ı geçti" sözünün de kaynağı olur.
Bu kuleye Kız Kulesi adının daha önceki prenseslere de ithafen daha o günlerde verildiği söylenir.
Ancak gerçekte tarihi kanıtlara baktığımızda Kız kulesinden ilk kez M.Ö. 410 yılında söz edilmeye başlandığını görüyoruz.
Atinalı komutan Alkibiades tarafından inşa edildiği söylenen bu kule, o zamanlarda boğazdan geçen gemileri kontrol etmek ve vergi almak amacı ile kullanılıyormuş.
Daha sonraları çeşitli amaçlarla kullanılan kule, Osmanlı dönemi dahil, tarih boyunca defalarca restore edilir.
Bugünlerde yine restorasyon çalışmaları ile yenileniyor. Sanırım yakın zamanda restorasyon çalışmaları bitecek.
Bu seferinde daha önceki restorasyonlarda eskidiği için daha sağlam olur diye değiştirilerek betondan yapılmış olan kulenin kubbesinin, olası bir depremde kulenin yıkılmasına sebep olabileceği düşünülerek, bu son restorasyonda tekrar orijinal şekline dönüştürüldüğü, yani bu sefer tekrar ahşaptan yapıldığı söyleniyor. Bence de orijinaline uygun yapıldıysa daha iyi olmuştur.
Benim de zamanında Üsküdar sahilinden hayranlıkla izlediğim bu kulenin tekrar restore edilmesi çok iyi oldu gerçekten.
Gençliğimizde ben de güneşin batışını Kız Kulesi manzarası eşliğinde izlemeyi çok severdim. Çok güzel bir manzarası vardır kule karşısının.
Konusu gelmişken hadi bir de aklıma gelen bir çılgın fikri sizlerle paylaşayım.
Dünyada su altından saydam tüneller ile yapılmış bazı projeler var.
Ziyaretçiler su altından çeşitli balıkları izleyerek bu tarz su altı müzelerini gezmeyi seviyorlar.
Bu balıklar belli bir mesafede gerili ağlar içerisinde doğal bir ortamda yaşıyorlar.
Düşündüm de, Kız Kulesine de böyle su altından saydam bir tünel yapılsa keşke. Neden olmasın?
Kız Kulesi sahilden çok da uzak değil, hem böyle bir saydam su altı tüneli ile Kuleye yayan olarak ulaşım da sağlanabilir.
Bu şekilde hem dediğim gibi tünel etrafında bazı büyük balıklar için oluşturulmuş doğal akvaryum ziyaretçilerin beğenisine sunulur, hem de tünelin ucundaki Kız Kulesi'ne ulaşım sağlandığı için, burası da bir müze olarak boğazı suyun ortasından izlemek isteyenler için bir ziyaretçi yeri olarak düzenlenmiş olur.
Belki de eskiden olduğu gibi içinde küçük bir restoran da düzenlenebilir, ama bence gereği yok, kuleden etrafı seyredebiliyor olmak yeterli olacaktır sanırım.
Böyle bir proje gerçekleştirilebilirse şu anda olduğundan çok daha fazla turistik bir çekim yeri olacağı kesin.
Şu hali ile ulaşım sadece deniz yolu ile yapılabiliyor ve bu şekilde ulaşım oldukça zor oluyor.
Bence bu fikrimi yabana atmayın. Tekrar düşününce gerçekten fena fikir değilmiş gibi geliyor bana.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla