İç Savaş Nasıl Kazanılır: Sezar (Gaius Iulius Caesar) Örneği: Bölüm-1
Sezar hırslı birisidir. Devletin en üst makamlarına ulaşmak en büyük hedeflerinden birisidir. Roma’da olağanüstü hâl durumlarında seçilen diktatör (dictator) hariç en yüksek devlet makamı ise konsüllüktür. Bu sebeple Sezar, konsül olmayı çok istemektedir.
Sezar Kimdir?
Sezar, MÖ 100-44 yılları arasında yaşamış Romalı bir asker ve politikacıdır. Aynı zamanda iyi bir hatip ve yazardır. Galya’yı Roma topraklarına katarak ve İngiltere’yi ilk defa işgal ederek büyük askeri başarılar kazanmıştır. Bu askeri başarılarının yanında devlet yönetiminde de başarılı olarak hızla yükselmiştir. İlk önemli siyasi başarısı, İspanya’da aldığı görev olmuştur. Sezar, MÖ 60 yılında İspanya’da Propraetor (Roma devlet hiyerarşisinde yargı yetkilisi olarak görev yaptıktan sonra bir eyaletin yönetimine atanan memur.) olarak görev almış ve ertesi yıl için konsül adayı olmaya karar vermiştir.
Mevcut teamüle göre konsül adayları Roma’da forumda kendilerini tanıtmak ve adaylığını ilan etmek zorundadır ancak Sezar, İmperiumu (Askeri birliklere komuta etme yetkisi olan kişidir.) olduğundan yasalar gereği Roma’nın kutsal sınırlarını geçerek şehre girmesi yasaktır. Bu sebeple, şehir sınırlarına gelmiş ve İspanya’da kazandığı başarılar şerefine zafer alayı düzenlenmesi için Senato’ya başvurmuştur. Çünkü zafer alayı, Roma halkının desteğini kazanmak için çok önemlidir. Ama seçimler çok yakın olduğundan, törenin zamanında yetişmesi imkansızdır.
Sezar hırslı birisidir. Devletin en üst makamlarına ulaşmak en büyük hedeflerinden birisidir. Roma’da olağanüstü hâl durumlarında seçilen diktatör (dictator) hariç en yüksek devlet makamı ise konsüllüktür. Bu sebeple Sezar, konsül olmayı çok istemektedir. Bunun için Senato’dan, kanuni kısıtlamayı aşarak şehre girmeden aday olmasının kabul edilmesini istemiş fakat birçok rakibi ve özellikle de Cato Senato’yu bloke ederek bunun oylanmasını engellemiştir.
Sezar, Senato’dan izin alamayınca geriye dönmek yerine zafer alayı yapılmasından ve görevinden feragat ederek bir sonraki sene aday olabilmek için sivil bir vatandaş olarak Roma’ya girmiştir. Konsül seçilebilmek için hemen çalışmaya başlayan Sezar, birbirinden pek hoşlanmayan Roma’nın en güçlü ve zengin iki kişisi olan Pompeus ve Crassus’u barıştırmış ve onlarla gizli bir ittifak kurmuştur.
Bu iki kişiyle yaptığı antlaşmaya göre; onlar Sezar’ı konsül olması için destekleyecektir. Bunun karşılığında Sezar; Pompeus’un doğudaki icraatlarının senato’da onaylanması ve askerlerine toprak dağıtılmasına izin verilmesini destekleyecektir. Crassus için de Asya eyaletindeki vergi tahsildarlarının kendisine muafiyet sağlamasını öngören kararlar çıkarılmasını sağlayacaktır. Bunun ardından Sezar, Cicero ve bazı başka etkili kişilerle de temasa geçmiştir.
Bu çalışmaları sonucunda Sezar, seçimleri kazanmış ve MÖ 1 Ocak 59’da seçilen iki konsülden biri olarak göreve başlamıştır. Diğer konsül olan Bibulus’tan daha fazla oy aldığından, ilk ay ülkeyi yönetme yetkisi kendisine verilmiştir. Bunun üzerine Sezar, hemen fakir halka ve Pompeus’un terhis olan askerlerine toprak ve buğday dağıtılması için bir kanun hazırlamıştır. Ancak Cato, Senato’da bunu engellemiştir.
Sezar, buna kızarak Cato’nun tutuklanmasını istemiş ama bunda başarılı olamamıştır. Bunun üzerine, kanunu doğrudan halk oyuna sunmak için Halk Meclisi’ne başvurmuştur. Roma’da halk, Patriciuslar ve plebler, yani asiller ve avam halk olarak iki guruba ayrılmaktaydı. Halk Meclisi (Tribunus Plebis), plebler arasından seçilen ve pleblerin haklarını koruyan, kanun teklifinde bulunma veya kanunları veto edebilme yetkisi olan oldukça güçlü bir makamdı.
Bu kanunun oylamaya sunulması, Roma’da gerginliğe sebep olmuş ve taraflar arasında çatışmalar başlamıştır. Bunun üzerine Sezar’ın müttefiki Pompeus ve Crassus’un destekçileri ve silahlı adamları forumu doldurarak hakimiyet sağlamışlardır. Böylece, avam halkın da desteğiyle Pompeus ve Crassus’un çıkarlarını koruyan kanun, itiraz edilemeyecek şekilde maddelerle güçlendirilerek çıkarılmıştır.
İkinci ay, yönetme yetkisi diğer konsüle geçince Bibulus, Senato’da Sezar’ı ve çıkardığı kanunu kınayarak Sezar’ın cezalandırılmasını istemiştir. Ama halkın büyük kısmının desteğini kazanan Sezar’a karşı çıkmaya hiç kimse cesaret edememiştir. Sezar, elde ettiği halk desteği ve yasal dokunulmazlık sayesinde bundan sonra da istediklerini çekinmeden yapabilmiştir. Ekonomik olarak da güçlü biri olmayan konsül Bibulus inzivaya çekilince, Sezar ülkeyi neredeyse tek başına yönetmeye başlamıştır.
Sezar, gücü ele geçirince taraftarlarını güçlendirmek ve zenginleştirmek için tüm devlet mekanizmasını kendi istediği şekilde yönlendirmiş ve yasaları buna göre birer birer değiştirmiştir. Örneğin zenginleşme vasıtası haline gelen eyalet valilikleri ile ilgili bir kanun çıkarmıştır. Bundan kendisi de çıkar sağladığı için Cicero bile bu yasayı desteklemiştir.
Sezar, daha sonra da bir önceki kanunla toprak alamayan Güney İtalya’daki fakir köylülere hazine arazilerini dağıtan bir yasa çıkarmıştır. Böylece, hazine arazilerini peşkeş çekerek geniş halk kitlelerinin desteğini kazanmayı başarmıştır. Ayrıca, yerleşik teamüllere aykırı olarak bazı yakın destekçilerinin Halk Meclisi’ne seçilebilmesi için hukuki düzenlemeler yaptırmıştır.
Bu durum, Sezar’ın destekçilerini artırırken karşıtlarının da bir araya gelmesine sebep olmuştur. Senato’yu hiçe sayarak kanun tekliflerini Halk Meclisi’ne sunması ve istediğini elde etmek için şiddet kullanmaktan çekinmemesi, aristokrat sınıfın nefretini kazanmış ve Roma’nın en güçlü üç adamı kendisine karşı ittifak kurmuştur. Daha sonra da diğerleri onlara katılmaya başlamıştır.
Bu kamplaşmayı gören Cicero, gerilimin nereye varacağını doğru bir şekilde değerlendirerek muhtemel bir iç savaştan bahsetmeye başlamıştır. Çünkü devletin sistemini değiştiren bu kanunlar sebebiyle eski yerleşik siyasi gruplar, aristokratlar ve bazı güçlü kişiler Sezar’dan ölümüne nefret etmektedir ve yaptıklarını asla unutmayacaklardır. Böylece, iç savaşın tüm tohumları atılmış, filizlenmek için uygun zamanı ve koşulları beklemeye başlamıştır.
İç savaşın tohumlarının filizlenmesi
Sezar bir yıl konsüllük yaptıktan sonra, MÖ 58 yılında, askeri birliklerin komutanı olarak Galya’ya giderken görevi sırasında kanunları ve yerleşik düzeni hiçe sayarak yaptığı değişikliklerin yarattığı sorunlar kendini göstermeye başlamıştır. Bu sorunların en önemlisi, uzun bir süredir zaman zaman su yüzüne çıkan sınıf çatışmasının yükselişe geçmesi olmuştur. Sezar’ın alt sınıfın temsilcilerinden oluşan Halk Meclisi’nin üyeliğine yasalara aykırı olarak getirdiği kişiler, çeteler kurarak ileri gelen kişilere baskı yapmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda, Cicero bile sürgüne gönderilmiş ve Sezar onun desteğini kazanmak için ortaya çıkan fırsatı kaçırmamış, tutuklanmaktan kurtulması için kendisi ile Galya’ya gelmesini teklif etmiştir. Ancak Cicero, bunu kabul etmemiştir.
Sezar başkentten ayrılıp Halk Meclisi’ne seçtirdiği kişilerin görev süresi sona erince bu sefer de onun düşmanları harekete geçmiştir. Onlar da kendi çetelerini kurunca başkentte çatışmalar ve siyasi istikrarsızlık ortaya çıkmıştır. Bunu fırsat bilen Pompeus, Cicero’nun sürgünden dönmesini sağlayarak etkisini ve taraftarlarını artırmaya başlamıştır.
Cicero sürgünden dönünce Halk Meclisi üyesi olan düşmanlarının yasadışı olarak meclise seçildiğini ve bu sebeple aldığı bütün kararların geçersiz olduğunu savunmuştur. Pompeus’u halka tahıl dağıtılması konusunda desteklemiş ve böylece Sezar ile onun seçtirdiği kişilerin halk üzerindeki etkisini azaltmaya çalışmıştır. Ayrıca, Sezar’ın hazine arazilerini halka dağıtması sebebiyle devlet gelirinin azaldığını ve bu kanunların da iptal edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Böylece, Cicero’nun sürgünden dönmesinden sonra Roma’da, işler Sezar açısından iyi gitmemeye başlamıştır. Ancak Sezar da bu dönemde boş durmamaktadır. Galya’da büyük askeri zaferler kazanmakta ve elde ettiği ganimetler sayesinde büyük bir servet biriktirmektedir. Böylece, siyasi gücü azalırken askeri ve ekonomik gücü zirveye çıkmaktadır. Bununla birlikte, Roma’da Sezar’ın konsüllük dönemi giderek daha da hararetli bir şekilde tartışılmaya devam edilmektedir. Hatta onun kazandığı askeri zaferler ve büyük serveti sebebiyle eski müttefiki Pompeus bile Sezar’a karşı askeri güç toplamaya başlamıştır.
Bunu gören Sezar, hala müttefik olarak gördüğü Crassus ve Pompeus’u Galya’ya çağırarak bir görüşme yapmıştır. Bu toplantıda ikisinin konsül olarak seçilmesi ve Sezar’ın komutanlık görevinin bir dönem daha uzatılması için iş birliği yapılmasına karar verilmiştir. Bunun sonucunda, çıkan karışıklıklar sebebiyle ertelenen konsül seçimleri adayların silahlı destekçileri arasındaki yoğun çatışmalara rağmen yapılmış ve Pompeus ile Crassus konsül seçilmeyi başarmıştır. Bunun ardından da Sezar’ın Galya’daki askeri birliklerin komutanı olarak görev süresi Pompeus ve Crassus’un desteğiyle beş yıl uzatılmıştır.
MÖ 54 yılında, Sezar’ın hem annesinin ve hem de Pompeus ile evli olan kızının ölmesi, Pompeus ile çıkar ortaklığına dayalı ve pamuk ipliğine bağlı müttefikliği için büyük bir darbe olmuştur. Çünkü akrabalık bağları ortadan kalkmıştır. Üstelik Sezar’ın, bu müttefikliğe eskisinden daha çok ihtiyaç duyacağı bir dönem başlamaktadır.
Liyakat yerine Sadakatın Öne Çıkması
O sırada Roma’da çürümüşlük hat safhaya çıkmış, devlet görevleri ya parayla satılmakta veya önemli makamlara güçlü kişilerin adamları getirilmektedir. Yani, Roma’nın küçücük bir devletten hızla büyük bir imparatorluğa evrilmesini sağlayan temel faktör olan liyakat önemini kaybetmiş, sadakat ön plana çıkmıştır.
MÖ 53 yılında ise Sezar, diğer müttefikini ilelebet kaybetmiştir. Çünkü Suriye’de görev yapan Crassus, Partlarla yaptığı bir savaşta oğluyla birlikte ölmüştür. Böylece Roma İmparatorluğu’nda; askeri, ekonomik ve siyasi güç açısından birbirlerine rakip olabilecek iki kişi kalmıştır: Sezar ve Pompeus.
MÖ 52 yılına gelindiğinde, Sezar’ın Halk Meclisi’ne seçtirdiği ve o günden beri silahlı adamları ile etrafa korku saçan Publis Clodius praetorluğa aday olmuştur. Onun baş düşmanı olan Milo da konsüllüğe aday olduğundan ikisi arasında Roma’da şiddetli çatışmalar yaşanmaya başlanmıştır. Bu çatışmalarda Clodius öldürülmüş ve Milo hiçbir şey olmamış gibi Roma’daki forumda yargılanmaya başlanınca silahlanan halk isyan etmiştir. Bunun üzerine Milo, şehirden kaçmak zorunda kalmıştır.
Pompeus'un Tek Başına Konsül Seçilmesi
Bu karışıklıklar sebebiyle Senato’da, Popmpeus’un diktatör seçilmesi gündeme gelmiştir. Çünkü seçim yapılamadığından iki konsüllük makamı da boştur. Bazı senatörler de Sezar ve Pompeus’un konsül olarak atanmasını savunmuşlardır. Fakat Sezar, Galya’da çok önemli askeri zaferler kazanmakla meşgul olduğundan bu öneriyi kibarca reddetmiştir.
Bunun üzerine Pompeus, tek başına konsül olarak atanmıştır. Bu Roma tarihinde bir ilktir. Çünkü Pompeus, seçimle göreve gelmemiş, Senato tarafından atanmıştır. Ayrıca, konsüllük iki kişi tarafından icra edilen bir makamdır ama o tek başına seçilmiş ve normalde yasak olmasına rağmen asayişi sağlamak için Roma’da askeri birlik bulundurmasına izin verilmiştir.
Senato’nun tam desteğiyle devletin en üst makamına tek başına gelen Pompeus, elde ettiği bu güçle hızla işe başlamıştır. Öncelikle devletin içine düştüğü çürümüşlükten çıkarılması gerektiğini düşündüğünden son yirmi yıldır rüşvet alan ve yolsuzluk yapanların araştırılıp yargılanması için bir kanun çıkarmıştır. Fakat Sezar’ın Roma’daki destekçileri, bu kanunun Sezar’a karşı çıkarıldığını kendisine ilettiler.
Gerçi aynı dönemde Pompeus da konsüllük yapmıştır ama onun yargılanma korkusu yoktur. Çünkü kanuna ve teamüle ters olan konsüllüğüne ve askerleri ile Roma’da düzeni sağlayacağım iddiasıyla şiddet uygulamaktan çekinmemesine rağmen aristokratların hoşuna gitmeyen herhangi bir kanun çıkarmamıştır. Pompeus, bu kanunun çıkmasının hemen ardından yolsuzluk yapan ve kanuna aykırı davrananları yargılatmaya başlamıştır.
Pompeus, Roma’nın sorunlarının temel kaynaklarından biri olan konsül seçilme konusunda da bir kanun çıkarmıştır. Buna göre adaylar, bizzat Roma’ya gelip adaylıklarını açıklamak zorunda olacak ve konsüllük yapanlar beş yıl geçmeden başka bir göreve atanamayacaktır. Ayrıca, kendisinin İspanya ve Afrika görevlerinin süresini beş yıl uzattırmıştır.
Not:
Bu yazının hazırlanmasında; Doğubatı Yayınevi tarafından yayınlanan Sezar’ın İç Savaş Üzerine Notlar eserinden, Köprü Yayınevi tarafından yayınlanan Montesquieu’nun Romalıların Yükselişi ve Çöküşü eserinden, Kum Saati Yayınevi tarafından yayınlanan Sezar’ın Gallia Savaşı eserinden ve Wikipedia gibi internet kaynaklarından yararlanılmıştır.