Köprülü Mehmet Paşa’nın Hapsettiği Büyükelçi
Fransa, her padişah değişikliğinde kapitülasyonları yeni ahitnameler alarak tekrarlamaya devam etti. Bu şekilde hem Avrupa’da imtiyaz sahibi olarak güç kazandı hem de Osmanlı ile yaptığı ayrıcalıklı ticaret ile zenginleşti. Fakat Osmanlıya karşı diğer devletlerle iş birliğinden de hiç vazgeçmedi.
Köprülü Mehmet Paşa’nın Casusluk yaparken yakaladığı Fransa büyükelçisi ve oğlunu hapsetmesinin hikayesi.
Osmanlı – Fransa ilişkileri
Haçlı seferleri ile başlayan Osmanlı - Fransa ilişkileri 1525 yılında değişti. Alman İmparatoru Charles Quint’e esir düşen Fransa kralı Fransuva, Kanuni Sultan Süleyman’ın yardımlarıyla esirlikten kurtuldu. Böylece ilişkiler Fransa’ya ticari kolaylıklar sağlayan kapitülasyonlarla ileri bir aşamaya geçti. Her padişah değiştiğinde bu ticari kapitülasyonlar yeni ahitnameler imzalanarak müktesep hak haline getirildi. Üstelik başta İngiltere olmak üzere diğer devletler de aynı ayrıcalıkları talep etmeye başladılar. Osmanlı’nın bir türlü başa çıkamadığı bu kapitülasyonlar büyük tartışmalar sonrası ancak Lozan’da iptal edilebildi. Fransa, kapitülasyonların kendisine sağladığı ayrıcalıklara rağmen Osmanlı aleyhine diğer devletler ile iş birliği yapmaktan hiç geri durmadı.
Hadisenin Gelişmesi
Köprülü Mehmet Paşa sadrazam olduğunda Osmanlı- Venedik savaşı devam ediyor, Fransa kralı “Güneş Kral” XIV. Louis de gizlice Venedik’e yardım ediyordu. Fransa’nın Osmanlı büyükelçisi olarak tayin edilen Jean de La Haye, sadrazama sefirler tarafından geleneksel olarak verilen hediyeleri takdimde gecikmişti. Sonradan sadrazama hediyeleri ulaştırdıysa da, iş işten geçmişti. Sadrazam sefiri uygun bir şekilde cezalandırmak için müsait bir fırsatı kolluyordu.
Kral Louis, Vertamont adında daha önce Venedik ordusunda görev yapmış eski bir askere Fransa büyükelçisi ve Venedik elçisine teslim etmek üzere bazı mektuplar vermişti. Vertamont, Müslüman olmak istediğini söyleyerek, İstanbul’daki sadaret kaymakamına tüm mektupları getirip teslim etti. Sadaret kaymakamı, Vertamont’u mektuplarla birlikte Edirne’ye Köprülü Mehmet Paşa’nın yanına yolladı. Vertamont, Fransa kralının Venedik ile ilişkilerini birebir anlatıp şifreli mektupları da sadrazama teslim etti. Ancak mektupların şifreleri bir türlü çözülemedi. Bunun üzerine Sadrazam, büyükelçiyi Edirne’ye çağırttı. Jean de La Haye böbrek taşından rahatsız olduğunu beyanla yerine oğlu Denis de La Haye’ı yolladı. Denis, Sadrazam’a sesini yükseltince Denis tutuklanıp hapse atıldı.
Fransa büyükelçisi Jean de La Haye, hadiseden ve oğlunun hapsedilmesinden haberi olunca şifre tercümanı Quiclet isimli memuru elçiliğe çağırdı. Elçiliğin terasında Quiclet ile konuşmaya başladılar. Tercüman Sadrazam’ın yanına gitmek istemediğini, falakadan çok korktuğunu, kendisini saklamalarını La Haye istedi. Oğlunu kurtarmak isteyen ancak şifrenin de çözülmesini istemeyen La Haye bu durumu anlayışla karşılamış gibi yaptı. Terasta Quiclet’i kendi başına bırakarak bir süreliğine terası terk etti. Sonrasında terasın havaya uçurulmasını emretti. Teras, tercümanla birlikte havaya uçuruldu. Buna rağmen patlamadan sağ kurtulan Quiclet yakalandı ve oracıkta öldürüldü, gizlice gömüldü.
Quiclet gelemeyince, Köprülü Mehmet Paşa, Büyükelçiyi Edirne’ye getirterek sorguladı ve mektupların şifrelerini çözmesini kendisinden istedi. La Haye, şifre çözücü memurun Fransa’ya döndüğünü kendisinin şifre çözmeyi bilmediğini söyledi. Sadrazam onu da oğlunun yanına hapse attırdı. Sadrazam Erdel seferine çıktı. Seferden döndüğünde büyükelçi ve oğlunun serbest bırakılmaları için gelen ricacılara “hâlâ orada mıdırlar” diye alay etti. La Haye ve oğlu hürriyetlerini satın almaya mecbur kaldılar ve bu sayede Fransa’ya geri dönebildiler.
La Haye’in yerine tayin edilen Blondel isimli yeni büyükelçi, Sadrazam tarafından tanınmadı. Bu defa oğul La Haye 1665 yılında Fransa Büyükelçisi olarak tayin edildi. Bu sırada Köprülü Mehmet Paşa vefat etmiş, yerine oğlu Fazıl Ahmed Paşa sadrazam olmuştu. Avusturya savaşında tam galip gelmek üzere iken Fransa ordusunun Avusturya’ya yardıma gelmesi Fazıl Ahmed Paşa’yı çok üzmüş ve kızdırmıştı. Oğul La Haye huzuruna gelince ağır hakaretler etti. La Haye, dayanamayıp, hazırlanan ahitnameyi yırtarak sadrazamın ayaklarına atınca görevli Çavuş La Haye’yi tokatladı ve tutukladı. La Haye sonra pişman olarak sadrazamdan özür diledi ve serbest bırakıldı.
Sonuç
Fransa, her padişah değişikliğinde kapitülasyonları yeni ahitnameler alarak tekrarlamaya devam etti. Bu şekilde hem Avrupa’da imtiyaz sahibi olarak güç kazandı hem de Osmanlı ile yaptığı ayrıcalıklı ticaret ile zenginleşti. Fakat Osmanlıya karşı diğer devletlerle iş birliğinden de hiç vazgeçmedi. 1672 yılında Alman Filozof Leibniz Kral Louis’e Osmanlı İmparatorluğunu yok etmek için bir plan arz etti. Bu plan temelinde Napolyon 38.000 asker, 1.200 at, 171 top taşıyan 50 savaş gemisi ve 500 civarında nakliye gemisiyle 1798 tarihinde Mısır’ı işgal etti. Hedefi Mısırdan hareketle İstanbul’u almaktı. Cezzar Ahmet Paşa komutası altındaki Osmanlı Ordusu Napolyon’u Akka savunması ile durdurunca, Napolyon mecburen Fransa’ya eli boş dönmek zorunda kaldı.
Fransa, I. Dünya savaşında tıpkı I. Haçlı seferindeki gibi Hatay-Urfa arasını işgal etti.
Günümüzde de bize karşı yürüttüğü zıt politikaları ile rahatsızlık vermeye devam etmektedir.
Kaynaklar
J. Von Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi cilt 11, 38-39. sayfaları. Bu hadisenin günümüzdeki tek kaynağıdır.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. 3/2, TTK, Ankara, 2011, Hammer den iktibas yapmıştır.
Erhan Afyoncu, Fransa’ya Osmanlı Tokadı, Yeditepe yay. İstanbul 2011. Hammer ve Uzunçarşılı’dan iktibas yapmıştır.