Ruslar ve Ukraynalılar
"Kuzeyimizde kaynatılan kazan", evet tam da böyle, gerçekten de kuzeyimizde bir kazan kaynatılıyor ve bu ateşe odun atacak DEVLETLER aranıyor...
"Kuzeyimizde kaynatılan kazan", evet tam da böyle, gerçekten de kuzeyimizde bir kazan kaynatılıyor ve bu ateşe odun atacak DEVLETLER aranıyor... Bende bu olası savaş öncesinde bugüne kadar dost olan iki ülke olan RUS ve UKRAYNA’NIN neden bu duruma geldiklerinin tarihsel sürecini irdelemeye karar verdim(!)... Bizler bu konuları genellikle TV kanallarının tartışma programlarından öğrenmeye çalışan bir ULUS olduğumuzdan, bu ve buna benzer olayların sadece bize anlatılan yönleriyle olaylara da o pencereden bakıyoruz... Olayın TARİHSEL ve SOSYOLOJİK yönlerini gelişen ve gelişebilecek durumların önünü arkasını pek düşünmüyor veya düşünme zahmetine katlanamıyoruz... Oysaki burada çıkabilecek bir çatışma, tüm DÜNYADAN önce bizi her yönüyle etkileyecektir... Buna SİYASİ, EKONOMİK, PSİKOLOJİK tüm etkileşimler dahildir... İŞTE, konunun önemine binaen bende bu iki ULUSUN yaşanmışlık öncesini ve bu duruma gelme sürecini ve bize olabilecek etkileşimini değişik kaynaklardan edindiğim bilgileri harmanlayarak sizlere aktarmak istedim(!)... Bu nedenle de bu konuyu, dün başlayan sıcak çatışma ortamında, dikkatinize sunmak istedim.
ALTIN ORDA DEVLETİ (TÜRK MOĞOL devleti)
TARİH; dünün, bugünün ve geleceğin arasındaki KÖPRÜLERİ kuran bir BİLİM dalıdır... Dünü olmayan devletlerin geleceğinin de olamayacağını herkes gibi ben de gayet iyi biliyorum... TARİH bilimi ile ilgilenen herkesin de bunu gayet iyi bildiğine inanıyorum... Bu yazıyı kaleme alırken de bir kez daha mensubu olduğum TÜRK ULUSUYLA onur duydum... TARİH yazan bir ULUS olan TÜRKLERİN, İSA dan önce 209 yılın da METE Han ile TARİH sahnesine ve yazılı kayıtlara geçtiğini artık hepimiz biliyoruz... Burada sizlere "ÖN TÜRKLER"den bahsederek zaman kaybetmek istemiyorum...
Peki; bu anlattıklarının, RUSLAR VE UKRAYNALILAR la ne alakası var diyeceğinizi tahmin ediyorum(!)... RUSLAR ve UKRAYNALILAR bu coğrafyada 14. yüzyılda tarih sahnesine çıktılar. Ondan önce hepsi BİRER KNEZLİK (prenslik) ten başka bir şey değildiler... İşte şimdi size bugüne kadar TÜRKLER'e bağlı birer KNEZLİK'ten DEVLET olma sürecini size anlatacağım...
RUSYA BOZKIRININ TARİHÇESİ VE TÜRKLER;
ALTIN ORDA, ALTIN ORDU Devleti, bir TÜRK MOĞOL hanlığıdır... CENGİZ HAN ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmış ve SEYHUN Irmağı ile BALKAŞ Gölü'nün batısındaki yerleri büyük oğlu CUCİ HAN'a vermişti... CUCİ HAN'ın küçük oğlu BATU HAN, batıya doğru giriştiği seferlerle bu toprakları genişletti... CUCİ'nin toprakları sonradan BATU Han ile ağabeyi ORDA Han arasında paylaşıldı... BALKAŞ ile ARAL gölleri arasındaki ve SEYHUN Irmağı'nın güneyindeki yerler ORDA'ya verildi... HAREZM ve yeni alınan topraklarsa BATU'nun yönetimine bırakıldı... ORDA'nın yönetimindeki DOĞU bölgesine AK Orda, BATU'nun yönetimindeki batı bölgesine de GÖK ORDA adı verildi... GÖK ORDA sonradan ALTIN ORDA olarak adlandırıldı...
1242'de ALTIN ORDA DEVLETİ'ni kuran BATU Han, İDİL Nehri'nin aşağı havzasındaki SARAY kentini kendine BAŞKENT edindi ve topraklarını genişletti... 1256’da BATU HAN öldüğünde devletin sınırları KIPÇAK BOZKIRI'nı, İDİL'in aşağı ve orta havzasını, Seyhun ve İdil ırmakları arasındaki ARAL Gölü yöresini ve KAFKASLAR'ın AZERBAYCAN'a kadar olan kesimini kapsıyordu...
ALTIN ORDA Devleti, LEHİSTAN (Polonya) ve Litvanya'yı vergiye bağlamıştı... BATU Han'ın yerine BERKE Han geçti... BERKE HAN, İslam dinini benimsedi ve MOĞOLLARIN bir başka kolu olan İLHANLILARla savaştı...
BULGARİSTAN'da BİZANS ordusunu yendi... 1260'ta, ORTA ÇAĞIN en büyük kentlerinden biri sayılan SARAY BERKE kentini kurdu... BERKE Han'ın ölümünden sonra MENGÜ TİMUR Han, ÖZBEK Han ve CANİBEG Han ALTIN ORDA Devleti’nin gücünü korudular... CANİBEG Han'ın ölümünden sonra TAHT kavgaları başladı...
TOKTAMIŞ Han 1380'de TİMUR'un desteğiyle tahta çıkarak bu çatışmalara son verdi... Daha sonra TİMUR’un ALTIN ORDA topraklarına sefer düzenlemesi ve taht kavgalarının yeniden başlaması ALTIN ORDA DEVLETİ'ni güçsüz düşürdü... Bu kavgalarla parçalanan ALTIN ORDA Devleti topraklarında KAZAN Hanlığı, KIRIM Hanlığı, ASTRAHAN Hanlığı, NOGAY Hanlığı, SİBİR Hanlığı kuruldu ve daha sonra RUSYA ÇARLIĞI olacak MOSKOVA Knezliği bağımsız kaldı... MOSKOVA Knezliği dışında kalan toprakları KIRIM Hanlığı ele geçirdi ve 1502'de ALTIN ORDA Devleti TARİH sahnesinden silindi... ALTIN ORDA Devleti'nde yönetsel konular, soyluların oluşturduğu KURULTAY 'da görüşülür ve karara bağlanırdı...
Topraklar ve otlaklar MOĞOL soylularının elindeydi... Halk bu toprakları işler, ürünlerin belirli bir bölümünü bağlı oldukları beye verirdi... Göçebe bir toplumdan (TÜRK-MOĞOL) gelen ALTIN ORDA hükümdarları, göçebeleri yerleşik düzene geçirmeye çalıştılar... Aşağı İDİL'de 20'den çok KENT kurdular... Bu kentlerin en büyüğü olan SARAY BERKE'nin nüfusunun 100 binden daha fazla olduğu sanılır... CENGİZ Han'ın 1227'de ölümünden sonra büyük hanlık makamına ÖGEDAY seçildi... Onun hâkimiyeti, MOĞOL Hanlığı'nın teşkilâtlandırılması bakımından mühimdir... Bu maksatla kurultaylar toplanmış ve bazı umumî kurallar konulmuş, CENGİZ'in "YASA"sı tatbik edilmekle beraber, şehirli ve köylü ahalinin ihtiyacına göre bir idare kurulmuştu... 1235'te devlet işlerini alakadar eden yeni meseleler münasebetiyle toplanan büyük kurultayda Batı Seferi, yani DOĞU AVRUPA'nın istilası kararlaştırıldı... Bu muazzam ordunun başında CENGİZ'in TORUNU, BATU (Çoçi Oğlu) bulunuyordu... Aslında HAREZM, KAFKASYA ve İrtiş'in batısı büyük oğlu CUCİ'ye düşmüştü (1224)... Fakat CUCİ, CENGİZ Han'dan az önce öldü ve ona ayrılan yerler de oğlu BATU Han'a verildi... Ona verilen bölgede kurulan devletin adı "ALTINORDU", asıl kurucusu da BATU Han'dır... Hanların ordugahında han çadırının üzeri altın kaplama olduğu için, bu çadıra "ALTINORDA" deniliyordu... Zamanla bu kelime TÜRKÇE'de "ALTINORDU" şekline dönüşmüştür...
Hem ALTINORDALILAR hem de “KRAL SARAYI" ve "ORDUGAH" anlamlarında kullanılır... Batu Han'a ait olan yerlere, babasının adından dolayı "CUCİ ULUSU" deniyordu... Ulus, "Birleşik İller" anlamında, yani yer adı olarak kullanıyordu... Sefere, ondan başka birçok Çingiz oğulları (prensleri) da iştirak edeceklerdi. Ön kıtaların kumandanı olarak da en meşhur generallerden biri olan Sübedey görülmektedir. İlk darbe Bulgarlar üzerine oldu. Bu hareket 1224'te Bulgarların Don boyundan dönen Moğol kıtalarına hücumların öcünü almak için yapılmıştı... BULGARLAR az bir zaman içinde yenildiler; başta BULGAR olmak üzere şehirleri tahrip edildi... Şehirlerden ve büyük yollardan uzakta kalan halkın, bu istilâdan zarar görmediği muhakkaktır; şehirli ve köylü AHALİDEN birçoğunun da kaçarak, ORMANLARDA saklandığı anlaşılmaktadır... Bu suretle MOĞOL istilâsından sonra Orta İdil sahasındaki BULGAR unsuru ortadan kaldırılmış olmadı; yok olan şey: MÜSTAKİL bir BULGAR devletiydi... Nitekim, çok geçmeden bu bölgede BULGAR beylerinin yeniden faaliyette bulunduklarını görüyoruz... 1237 sonunda kış mevsimi olmasına rağmen, MOĞOL ordusu RUS bölgesinin istilâsına başladı... Bu sıralarda RUS yurdu birçok KNEZLİKLERE bölünmüştü... MOĞOL VE TÜRKLER bu KNEZLİKLERİ, müstakil birer beylik halinde hükûmet etmekte idiler...Bu RUS KNEZLİKLERİ arasında mücadeleler eksik olmadığından RUS yurdu, âdeta, daimî bir anarşi manzarası arz etmekte idi...
TÜRK-MOĞOL ordusunun, yalnız açık meydan muharebesinde değil, kaleleri KUŞATMAK ve zapt etmek hususunda da FEVKALADE becerikli oldukları görülüyor...Bu tarihi süreci sizlere anlattıktan sonra üzülerek şunu belirmek isterim...RUSLAR KNEZLİKten devlet olma yolunda bu süreci tamamlayıp bugün dünyanın sevseniz de sevmeseniz de SAYGIN bir devleti olmuştur... UKRAYNA ise bu sürece şimdi başlamak için mücadele ediyor...
KNEZLİK:
Özellikle ORTA ÇAĞ’da bugünkü RUSYA toprakları üzerinde kurulu olan küçük, özerk prensliklere KNEZLİK denirdi... KNEZLİKLER, KNEZ adı verilen yöneticiler tarafından idare edilmişlerdir... KNEZLİKLER RUS ÇARLIĞI’nın temellerini oluşturur... KNEZLİK Orta Asya ’da kurulan SLAV devletlerine ve başta da RUSLARA özgü bir yönetim anlayışıdır... En önemli iki KNEZLİK, Moskova Knezliği (RUS) ve KİEV KNEZLIĞİ (UKRAYNA)olarak bilinmektedir... Bu KNEZLİKLER ALTINORDA DEVLETİ'nin parçalanma ve yıkılma sürecinde etkili olmuşlardır... KNEZLİK'in AVRUPA’daki örneklerine PRENSLİK denilmektedir...
ALTIN ORDA DEVLETİ
BUGÜNkü RUSYA ve UKRAYNA topraklarının tamamına yakının üzerin de kurulan TÜRK, MOĞOL imparatorluğunun adıdır ALTINORDA devleti... 1260'ta, ORTAÇAĞIN en büyük kentlerinden biri sayılan SARAY BERKE kentini kurdu... BERKE Han'ın ölümünden sonra MENGÜ TİMUR Han, ÖZBEK Han ve CANİBEG Han ALTIN ORDA Devleti’nin gücünü korudular... MOSKOVA Knezliği dışında kalan toprakları KIRIM Hanlığı ele geçirdi ve 1502'de ALTIN ORDA Devleti tarih sahnesinden silindi...
UKRAYNA ve RUSYA krizi son günlerde yine dünya gündeminde ilk sıralara yerleşti... Birinci bölümde RUS ve UKRAYNA COĞRAFYASININ tarihsel süreci ve genel siyasi durumu sizlere anlattım...Bu seferde RUSLARIN KNEZLİKTEN (prenslik) çıkıp, tüm KNEZLİKlerin birleşerek ÇARLIK RÜYASI'nı yani ilk DEVLET yapılanmasını oluşturduklarını ve daha sonrasında da bugünkü RUSYA devletinin yolunu açtığını ve tarih sahnesine çıkışını anlatmıştık... Fakat UKRAYNALILARIN bu aşamaları geçemediğini ve HİÇ-BİR zaman devlet olamadığını, hep RUSYA’YA bağlı olarak TARİH sahnesinde kaldığını izah etmiştik... Bugün ise UKRAYNA’NIN tam bir DEVLET olma aşamasındaki çabasını ve RUSLARLA bugüne nasıl gelindiğini sizlere anlatacağım...
Peki iki ülke arasında gerilimi tırmandıran tarihsel süreçler neler(?)... Sovyetler Birliği sonrası hangi gelişmeler yaşandı(?)... RUSLAR ve UKRAYNALILARIN birçoğu aynı DİLİ konuşuyor... Aynı kültüre, DİNİ inanca, ortak tarihsel geçmişe ve AKRABALIK ilişkilerine sahipler... Burada şunu da belirtmek isterim; ANADOLU coğrafyasında ki TÜRKLERLE KAZAKİSTAN’DAKİ TÜRKLER arasındaki bağlar bunlara verilecek en güzel örnektir... Aynı ULUSTAN olmamıza rağmen onlar KIPÇAK, bizler ise oğuz soyundan gelen TÜRKLERİZ...
Onlarda aynı SLAV ırkından gelmesine rağmen UKRAYNALILAR, LEHİSTAN (Polonya) dili ve kültürüne sahiptir... UKRAYNALILARI RUSLARDAN ayıran en belirgin özelliği işte belki de bu farklılıklarıdır... Ancak bu iki HALK, son yıllarda giderek dozu artan SİYASİ gerilimin gölgesinde giderek birbirlerinden daha fazla uzaklaştılar...UKRAYNA ve RUSYA'nın tarihsel KÖKENİ, bugün UKRAYNA'nın başkenti olan KİEV'e dayanıyor... Kiev; 882-1132 yılları arasında hüküm süren, Beyaz RUSYA, Rusya ve Ukrayna'nın atası sayılan KİEV Knyezliği'nin (Kievskaya Rus) başkentiydi...12. ve 13. yüzyıllarda KİEV RUSYASI'nın dağılarak bağımsız prenslikler haline gelmesiyle, bugünkü UKRAYNA'NIN toprakları MOSKOVA ve BELARUS'UN hakimiyeti altına girdi...Hem RUSLAR hem UKRAYNALILAR "Kievskaya Rus"u kendi tarihlerinin parçası olarak görüyor... Her iki ülkenin MİLLİYETÇİLERİ de bu devletin kendilerine ait olduğunu öne sürüyor... UKRAYNA 'da açlık felaketi: "Holodomor" SOVYETLER Birliği topraklarında 1932-1933 yıllarında başta UKRAYNA, BELARUS, Kuzey KAFKASYA, Volga, Güney Ural, Batı SİBİRYA ve KAZAKİSTAN'IN kuzeyinde kitlesel ölümler yaşandı... Bunun sebepleri ile ilgili tarihçiler ikiye bölünmüş durumda... Kimilerine göre ölümlerin nedeni, başta SALGIN hastalıklar, kısmen KURAKLIK sonucu yaşanan kıtlık ve tarım politikalarında hayata geçirilen dönüşüm sonrası ortaya çıkan bazı sorunlar... Tüm bu bölgelerde hayatını kaybedenlerin sayısı ile ilgili de çok çelişkili (kimilerine göre 1 milyonun altında, kimilerine göre 7-8 milyon kişi) veriler bulunuyor... UKRAYNA devleti ve bazı tarihçiler ise 1932-1933 yılları arasında UKRAYNA' DA yaşanan ölümlerin nedeninin, SOVYETLER Birliği'nin UKRAYNA halkına karşı uyguladığı "SOYKIRIM" olduğunu savunuyor...Ülkede her sene Kasım ayının son Cumartesi günü "Holodomor (açlık felaketi) kurbanları" anılıyor...Sovyetlerin çöküşü, MİLLİYETÇİ dalganın yükselişi, SOVYETLER Birliği'nde 1990'lara gelinirken "YENİDEN YAPILANMA" adı altında yaşanan çözülme sürecinde, tüm diğer eski SOVYET ülkelerinde olduğu gibi UKRAYNADA da MİLLİYETÇİ dalga yükselişe geçti... UKRAYNA, 24 Ağustos 1991 tarihinde SOVYETLER Birliği'nden ayrıldı... LEONİD KRAVCUK, ülkenin ilk DEVLET başkanı oldu...SOVYETLER Birliği'nin dağılması sonrası ilk yıllar, UKRAYNA ve RUSYA arasında KIRIM'DAKİ Karadeniz Filosu'yla ilgili anlaşmazlıklara sahne oldu...Ekim 1991'de önce UKRAYNA Parlamentosu Verhovnaya Rada, ardından Devlet Başkanı Kravçuk, filonun UKRAYNA'NIN kontrolüne geçmesi kararını onayladı... Bundan kısa süre sonra RUSYA Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Karadeniz Filosu'nun MOSKOVA'YA bağlı olduğunu öngören kararnameyi imzaladı...
23 Haziran 1992 tarihinde iki ülke devlet başkanları, filonun önce ortak yönetilmesi, üç yıl sonra ise paylaşılması yönünde anlaşmaya vardı...Ancak kısa süre sonra GERİLİMİ tırmandıran ilk olay yaşandı... 1992'nin Haziran ayında UKRAYNA bayraklı devriye gemisi SKR-112'nin Odessa'ya gitmesi sonrası taraflar SİLAHLI çatışmanın eşiğinden döndü... İki ülkenin Amiral Kuznetsov UÇAK gemisini paylaşamaması gerginliği iyice artırdı... Dostluk, iş birliği ve ortaklık dönemi bir süre sonra suların durulmasıyla taraflar yeniden masaya oturdu...
İki ülke Devlet Başkanları Boris Yeltsin ile Leonid Kuçma, RUS Karadeniz Filosu'nun 2017 yılına kadar KIRIM'DA kalmasını ve iki ÜLKE arasında dostluk, iş birliği ve partnerlik öngören anlaşmayı 1997 yılında imzaladı...Bu anlaşmayla iki ülke resmi olarak birbirlerinin sınırlarını tanıdı... Anlaşma 2008 yılında 10 yıllığına uzatıldı... KARADENİZ'İN üzerinde 2001 yılında RUS yolcu uçağının düşürülmesi, iki ülke arasında yeni bir gerginliğe sebep oldu... RUSYA 88 yolcusuyla birlikte Tel Aviv-Novosibirsk seferini yapan TU-154 tipi uçağın, Ukrayna'nın tatbikatı sırasında S-200 roketiyle vurulduğunu açıkladı...UKRAYNA resmi olarak olayın sorumluluğunu üstlenmedi... "Kuçma'sız UKRAYNA" sloganıyla ülke genelinde patlak veren kitlesel protesto gösterileri yer yer güvenlik güçleri ile çatışmalara dönüştü... UKRAYNA 'da 2001 yılında muhalif gazeteci Georgiy Gongadze'nin öldürülmesiyle başlayan siyasi kriz, RUSYA yanlısı Devlet Başkanı Kuçma'nın ses kayıtlarının ortaya çıkmasıyla derinleşti... "Kuçma'sız Ukrayna" sloganıyla ülke genelinde patlak veren kitlesel PROTESTO gösterileri yer yer güvenlik güçleri ile çatışmalara dönüştü... 2002 seçimlerinde, UKRAYNA Komünist Partisi ilk defa yüzde 20 oy ile birinciliği kaptırdı... Viktor Yuşçenko'nun liderliğindeki Batı yanlısı "Bizim Ukrayna (Naşa Ukrayna)" Bloğu seçimden zaferle çıktı... 2004 Devlet Başkanlığı seçimleri UKRAYNA tarihinde önemli bir kırılma noktası oldu... Dönemin Başbakanı Viktor Yanukoviç'in karşısına, muhalif güçleri etrafında toplayan ve Batı'nın desteğini arkasına aldığı yorumları yapılan, "Naşa Ukrayna" Bloğu lideri Viktor Yuşçenko aday olarak çıktı... Yuşçenko'nun seçim kampanyasında TURUNCU rengi kullanmasından dolayı olaylar TURUNCU DEVRİM" olarak adlandırıldı... Seçimin ikinci turunda, RUSYA yanlısı Yanukoviç yüzde 49,4 ve Yuşçenko yüzde 46,6 oy alınca olanlar oldu... Uluslararası gözlemcilerin seçimlerde ciddi ihlal ve hileler olduğunu öne sürmesiyle Yuşçenko, taraftarlarına sokağa çıkmaları çağrısı yaptı... Ardından, KİEV 'DEKİ Bağımsızlık Meydanı başta olmak üzere ÜLKEDE kitlesel gösteriler patlak verdi... Yuşçenko'nun seçim kampanyasında TURUNCU rengi kullanmasından dolayı bu olaylar "turuncu devrim" olarak adlandırıldı... Gösterilerin büyümesi üzerine seçim sonuçları geçersiz ilan edildi ve oylamanın tekrarına karar verildi... Yeniden yapılan seçimlerde Batı destekli Yuşçenko yüzde 51,9 oy alırken, RUSYA yanlısı Yanukoviç'in oyları yüzde 44,2'de kaldı... Böylece Yuşçenko ülkenin yeni devlet başkanı oldu... Batı yanlısı Yuşçenko iktidarının ilk yılında iki ülke arasında doğal gaz krizi patlak verdi...Uzun süren müzakerelerin sonunda UKRAYNA, RUS gazının fiyatını iki kat artıran anlaşmayı imzaladı...
2010 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde ise Yuşçenko 'nun oyları yüzde 5'e kadar düşerken, bir önceki seçimleri kaybeden RUSYA yanlısı Yanukoviç, bu sefer en yakın rakibi "TURUNCU PRENSES" lakaplı Yuliya Timoşenko'yu mağlup ederek devlet başkanlığı koltuğuna oturdu... UKRAYNA'nın Harkov kentinde dönemin Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev ile masaya oturan Yanukoviç'in, Karadeniz Filosu'nun Kırım'da bulunma süresini 2042 yılına kadar uzatan anlaşmaya imza atması, Ukrayna'da RUSYA karşıtları ve MİLLİYETÇİLERİN sert tepkilerine yol açtı...RUSYA yanlısı Viktor Yanukoviç iktidarının Kasım 2013'te UKRAYNA-AB Ortaklık Anlaşması'nı imzalamayı reddetmesi üzerine KİEV'de başlayan olaylar, UKRAYNA'YI tarihinin en büyük kaosuna sürüklerken, RUSYA ve BATI arasında "Soğuk Savaş" yıllarını aratmayan gerginliklerin de başlangıcı oldu...KİEV'de RUSYA yanlısı Yanukoviç'in iktidardan inmesi talebiyle patlak veren kitlesel protesto eylemleri, polis ve göstericiler arasında silahlı çatışmalara dönüşerek başkenti savaş alanına çevirdi... Çoğunluğu radikal MİLLİYETÇİLERDEN oluşan eylemciler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda 100'ü aşkın kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı...Olayların ardından Yanukoviç ülkeyi terk ederken, Batı destekli muhalefet iktidara geldi... KIRIM, RUSYA tarafından ilhak edildi...Olayların devamında RUS nüfusun ve RUSYA yanlılarının ağırlıkta olduğu ülkenin doğusundaki Donbass bölgesinde (Donetsk ve Lugansk), büyük ölçüde Moskova destekli milis örgütlenmeleri ile Batı'nın desteklediği Kiev yönetimi arasında silahlı çatışmalar baş gösterdi... Bölgeyi KAN gölüne çeviren çatışmalarda, önemli bölümünü sivillerin oluşturduğu on binlerce kişi hayatını kaybetti... Bölge nüfusunun ciddi bölümü göç etti. Şehirlerin altyapıları büyük zarar gördü... RUSYA destekli DONETSK ve Lugansk "halk cumhuriyetleri" Kiev'den tek taraflı bağımsızlıklarını ilan etti... Son krizde RUS Donanması, Ukrayna'ya ait teknelere el koydu... Tarihte OSMANLI İmparatorluğu ile RUSYA İmparatorluğu arasında savaşlara neden olan KIRIM, 1783'te Çariçe Katerina zamanında RUSYA'YA geçti... Sovyet lideri Nikita Kruşçev, 1954 yılında KIRIM'ı Ukrayna'ya hediye edene kadar yarımada RUSYA'YA aitti... Kendisi de Ukrayna kökenli olan Kruşçev, Rusya'nın hakimiyeti altına girişinin 300'üncü yıl dönümünde KIRIM'ı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne verdi...
Her iki ülke de Sovyetler çatısı altında olduğu için o dönem fazla önemsenmeyen bu karar, SSCB'nin çökmesinin ardından Moskova ve Kiev için ciddi önem kazandı... Büyük önem verdiği Karadeniz Filosu'nun, Batı'ya yakınlaşma riski bulunan UKRAYNA' DA kalması RUSYA'yı kaygılandıran bir konu haline geldi... Nüfusunun çoğunluğu RUSLARDAN oluşan yarımada 2014 yılında yapılan referandum sonucu RUSYA'YA bağlandı... RUSYA, son krizin ardından Kırım'a S-400 füze savunma sistemleri yerleştirdi... RUSYA-UKRAYNA ilişkileri KIRIM'ın ilhak edildiği 2014 yılından bu yana çok gergin... Kerç Boğazı'nda iki ülke donanmalarının bu hafta başında karşı karşıya gelmesinin ardından Ukrayna'nın bazı bölgelerinde sıkıyönetim ilan edildi... KİEV, bunun savaş ilanı anlamına gelmediğini söylese de her iki ülke ordusu da teyakkuza geçirildi... KİEV, RUSYA'yı ülkenin doğusunu ve Kırım'ı "işgal etmekle" suçluyor...Ukrayna yasalarında RUSYA, "saldırgan ülke" olarak tanımlanıyor... Ukrayna, RUSYA ile 1997 yılında imzaladığı "dostluk, iş birliği ve ortaklık" anlaşmasını da yürürlükten kaldırdı... Halk arasında RUSYA karşıtlığının zirve yaptığı, RUSÇA eğitimin yasaklandığı, RUS sosyal paylaşım sitelerine erişimin engellendiği, medyada RUS dilindeki yayınların sınırlandığı ülkede, DOSTOYEVSKİ, TOLSTOY gibi RUS yazarlarının eserleri de okul müfredatlarından çıkarıldı... İşte kuzeyimizdeki kaynatılan kazanın tarihsel ve günümüze kadarki gelişimi böyle... Satırlarıma burada son verirken, SAYGI dolu sevgiyle kalın diyorum...
UKRAYNA ’da gerilimin artması, ABD ile RUSYA’nın Karadeniz’de restleşmesi anlamına gelir... Bu da TÜRK BOĞAZLARI üzerindeki baskının artması demek olur... Bu nedenle, bölgede gelişmelerin özellikle TÜRKIYE tarafından yakından takip edilmesi gerekiyor... UKRAYNA, genellikle RUSYA 'nın gölgesinde kalsa da, aslında büyük bir yüzölçümüne sahip... UKRAYNA; RUSYA ve TÜRKİYE ’den sonra, AVRUPA’nın yüzölçümü bakımından üçüncü büyük ülkesi... Aynı zamanda, bereketli topraklarıyla AVRUPA’nın TAHIL ambarı durumunda... Ayrıca, AVRUPA’yı ASYA ’ya, Kuzey AVRUPA'yı KARADENİZ ’e bağlayan yolların önemli bir kısmı, buradan geçer...Bu özellikleri nedeniyle de UKRAYNA, TARİH boyunca dört bir yandan İSTİLALARA maruz kalmıştır...
UKRAYNA, RUSYA açısından özel önem taşır; UKRAYNALILAR, tıpkı RUSLAR ve Beyaz Ruslar (Belaruslar) gibi, Doğu Slavlarına mensup ve RUSLAR, bugünkü UKRAYNA’nın başkenti KİEV 'in tarihteki ilk RUS başkenti olduğunu, kendi milletlerinin KİEV ’den ortaya çıktığını iddia eder...
Din Faktörü:
KİEV’in RUSLAR açısından dinin önemi de büyüktür... (ABD’nin Doğu Avrupa’daki halkları etkilemek için desteklediği Fener Rum Patrikhanesi’ni, 2018 yılında UKRAYNA'nın MOSKOVA PATRİKHANESİ’nin değil, kendisinin alanına girdiğini ilan etmesi, bu nedenle hem RUSYA’nın tepkisini çekmiş hem de RUS ORTODOKS Kilisesi’nin FENER ’le ilişkilerini koparmasına neden olmuştu... Dolayısıyla UKRAYNA RUSYA için, dini ve milli açıdan da büyük öneme sahiptir (Rusların hem KÂBE’si hem de Ergenekon’udur, diyebiliriz)...
UKRAYNA'nın RUSYA açısından bir diğer önemi de JEOPOLİTİK önemidir... Rusya’nın ele geçirip kendi topraklarına kattığını (ilhak ettiğini) açıkladığı UKRAYNA’nın KIRIM Yarımadası, RUS Karadeniz Filosu’nun 1700’lerin sonlarından beridir üslendiği yer... KIRIM Yarımadası ve buradaki Sivastopol Deniz Üssü, KARADENİZ’in her tarafını ve TÜRK Boğazlarının giriş çıkışını denetleyebilecek bir konumda ve RUSYA’daki hiçbir liman, bu avantaja sahip değil... SOVYETLER Birliği’nin dağılması ve KIRIM’ın UKRAYNA ’da kalmasından sonra, buranın statüsü ve SOVYET Donanması’nın geleceği iki ülke arasında krize neden olmuştu... Karadeniz Filosu iki devlet arasında RUSYA’nın lehine olacak şekilde paylaşılırken, RUSLARIN Sivastopol Deniz Üssü’nden kira sözleşmesiyle yararlanması karara bağlanmıştı... UKRAYNA’nın diğer bölgeleri de yine RUSYA açısından büyük önem taşıyor; ÇÜNKÜ: her şey bir yana UKRAYNA, RUSYA’nın başkenti MOSKOVA'nın yanı başında yer alıyor... Bu nedenle UKRAYNA'nın NATO’ya girmesi veya Ukrayna’da Rusya’ya düşman bir unsurun bulunması, RUSYA’nın savunma konusundaki bütün avantajlarını ortadan kaldırır... Zaten Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir PUTİN, UKRAYNA’nın NATO’ya girmesi halinde, Harkov kentinden fırlatılacak bir NATO füzesinin 7 ila 10 dakika arasında MOSKOVA ’ya ulaşabileceğini söyleyerek, UKRAYNA'nın RUSYA açısından önemini en açık şekilde dile getirdi... Ukraynalıların RUSLAR ile aynı soydan gelmesi ve kültürel yakınlık, UKRAYNA'da ulusal bilincin gelişimini geciktirdi... ABD, eski Sovyet coğrafyasında kendi nüfuzunu kurma mücadelesine girişti... Buna karşılık, RUSYA yönetimi de aynı tarihlerde buraları kendi arka bahçesi ilan etti ve burada ABD’nin nüfuz mücadelesine karşı direnişe geçti... Dolayısıyla, RUSYA-UKRAYNA ilişkilerine UKRAYNA ’dan bakıldığında mesele bağımsızlığı koruma meselesiyken, RUSYA açısından bakıldığında mesele, ABD’nin kuşatma politikasına direnme meselesidir...UKRAYNA'nın en belirgin özelliklerinden biri de, kültürel ve siyasi açıdan iki farklı bölgeye ayrılmış olmasıdır... ÜLKENİN güney ve doğu bölgelerinde RUSÇA konuşulmasına ve RUS yanlısı eğilimlerin güçlü olmasına karşılık, ÜLKENİN ORTA ve BATI bölgeleri UKRAYNACA (LEHİSTAN DİLİ OLAN LEHÇE konuşan, UKRAYNA milliyetçiliğinin, Batı yanlılığının ve RUS karşıtlığının güçlü olduğu bölgelerdir... UKRAYNA’nın bu iki ana bölgesi, NÜFUS bakımından bir dengedeydi... Ancak ihtilal bu dengeleri bozdu (söz konusu ihtilale ülkenin orta ve Batı bölgeleri, yani asıl olarak MİLLİYETÇİ ve BATI yanlısı gruplar destek vermişti... Başkent KİEV'de, Batı yanlısı eğilimlerin eskiden beri güçlü olduğu bölgedir... O nedenle, TÜRKİYE'deki basında bu bölgesel gerçeği bilmeden “UKRAYNALILAR SOKAKLARA DÖKÜLDÜ” şeklindeki haberler ya bilgisizlikten ya da AMERİKAN yanlılığından kaynaklanıyordu...
Sonuç:
Söz konusu İHTİLALİN ardından RUSYA, UKRAYNA’nın KIRIM Yarımadası’nı ele geçirince ve doğudaki Donbas bölgesinde RUS yanlısı gruplar, RUSYA’dan aldıkları destekle kendi bağımsızlıklarını ilan edince, en koyu RUS yanlısı olan kitle, UKRAYNA’nın denetiminin dışında kalmış oldu...Böyle olunca, hükümet denetimindeki bölgelerde Batı yanlılarının oranı arttı... Bu da, siyasette Batı yanlılarının çok daha güçlenmesini sağladı... RUSYA’nın KIRIM'ı ele geçirmesi, çatışmasız olmuştu... Bugün de, KIRIM’la UKRAYNA’nın diğer toprakları arasında hiçbir çatışma yaşanmıyor... Kasım ayından bu yana, RUSYA’nın UKRAYNA’ya genel bir saldırı başlatacağı iddiaları gündeme geldi...Bu iddiaları dile getirenler, ABD basını ve ABD yönetimi oldu... UKRAYNA’ya baktığımızdaysa, burasının hiç de RUS saldırısına uğramak üzere olan bir ÜLKE gibi olmadığını görüyoruz... Gündelik hayat normal akışında ve ABD basınının iddialarını, buradaki en MİLLİYETÇİ ve RUS karşıtı gazeteler bile abartılı buluyor... Bu nedenle ABD’nin bu iddialarının, ABD’nin bu COĞRAFYAYA yerleşmek için bir bahane aramasından kaynaklandığını söyleyebiliriz... RUSYA, UKRAYNA'da ABD varlığının artma ihtimaline karşı, caydırıcılık amacıyla sınıra yığınak yaptı... RUSlar, UKRAYNA’yla eşit olarak masaya oturmak istemiyor ve UKRAYNA’nın arkasında ABD’nin olduğunu, bu nedenle bu sorunu ancak ABD ile görüşerek çözeceğini düşünüyor... TÜRKİYE’nin arabuluculuk girişimi, RUSYA ’dan bu nedenle olumsuz yanıt aldı... O nedenle, RUSYA’yla ABD yetkilileri arasındaki görüşmeler, hem bölgenin istikrarı hem de TÜRKİYE açısından büyük önem taşıyor... Çünkü UKRAYNA ’da gerilimin artması, ABD ile RUSYA’nın Karadeniz’de restleşmesi anlamına gelir... Bu da TÜRK Boğazları üzerindeki baskının artması demek olur... Bu nedenle, bölgede gelişmelerin özellikle TÜRKİYE ’de yakından takip edilmesi gerekiyor... Benim bu konu üzerinde yazacaklarım bu kadar...Kaynatılan bu kazan 'da bizim müdahil olmamamız gerekiyor... Çünkü ABD bizden bu kazanın ısınması için odun taşımamızı istiyor ve istemeye de devam edecek...