Tarih Nedir?
Tarih; kısaca geçmişteki olayları, yer, zaman ve failleri göstererek kaynaklara dayalı olarak sebep ve sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bilim dalıdır.
Toplumun geçmişteki durumu, acıları, zafer anları, dönüm noktaları ve diğer sayısız etken toplumun yapısını belirler. Toplumun yapısına göre de olayların şekillendiğini biliyoruz. Bu çerçevede, bu olayları doğru yorumlayabilmek için geçmişteki şartları, olaylara etki eden faktörleri, zamanın akışını iyi bilmek gerekir.
Tarih; kısaca geçmişteki olayları, yer, zaman ve failleri göstererek kaynaklara dayalı olarak sebep ve sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bilim dalıdır. Daha detaylıca bir tanım yaparsak, tarih; ülkeleri, ulusları, toplumları, kuruluşları etkileyen eylemlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmelerini, her ulusun kurduğu uygarlıkları, ulusların kendi iç sorunlarını vb. inceleyen bir bilim dalıdır. Kendi içinde, uygarlık tarihi, Türk tarihi, İslam tarihi, edebiyat tarihi benzeri konu bazlı alt kollara ayrılır. Bu bilim, gözlem ve deney yapılamayan tek bilimdir. Çünkü incelenen olayların tamamı, geçmiş çağlarda yaşanmıştır.
Tarih; çağlar boyunca yaşamış insan topluluklarının sosyal, iktisadi, kültürel, siyasi ve dini faaliyetlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde belgelere dayanarak inceleyen sosyal bir bilimdir. Tarih, insanlığın sosyal ve siyasal konularda doğru karar vermesini sağlar. Tarihin özellikle tüm toplumlar açısından ders alma ve öğretici boyutu çok önemlidir.
Eskiden beri üzerinde durulan tarih biliminin en büyük faydası, insanların gelecekte yapacakları işler için geçmişten ibret almaları yönüdür. İnsanlık, üç boyutun üzerinde var olmaktadır. Bunlar; dünden gelmekte, bugünü yaşamakta ve yarına gitmektedir. Bunu daha evvelki bir yazımda da belirtmiştim ve hayatın sadece üç parametreden oluştuğunu ve bunların da dün, bugün ve yarın olduğunu uzun uzun anlatmıştım.
İnsanlığın yarını için en iyi tahmini tarihçiler yapabilir. Başka bir deyişle gelecek bir hayaldir ve geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair bir öngörüde bulunulacaksa, bunun içini tarihçiler en iyi şekilde doldurabilirler. Çünkü; bu üç boyutun en iyi bilineni bugündür. Ancak bugünü bilmek, yarını sezmek ve tahmin etmek için yeterli değildir. Böylece insanın ve insanlığın yarını bilmesi ve sezmesi için gereken öteki boyut, dünün bilinmesidir. Dünü bilmek ise, tarih sayesinde mümkün olabilmektedir. Hayat dünden gelmekte, bugünü yaşamakta, fakat aynı zaman da yarına gitmektedir. Ve tarih her zaman yaşanan hayatın geçmiş zaman içindeki bir kesitidir. Tarih, insanların yaşadıkları toplumu daha iyi anlamalarına yardım eder.
Tarih, geçmişteki değişik her türlü karakteri gelecekteki insanlara anlatmayı ve anlamayı öğretir. Tarih, insanlara hayal etmeyi ve hayallerinin gerçeğe dönüşmesindeki şifreleri verir. Tarih, insanların yaşadığı toplumu tanıması, üzerinde olduğu toprağı bir vatan, yurt olarak benimsemesi, atalarını daha iyi tanıması, atalarının veya benzer toplumların yaptıkları hatalardan ders alınması vb. için öğretilir.
Böylece tarih bir ülkenin insani değerlerini ve yurtseverlik duygusunu aşılamak için de tarih öğrenilir ve öğretilir. Çünkü tarihin temel amacı, milli kimliği inşa etmektir. Bilindiği üzere tarih, tümüyle yoruma dayalı bir disiplin olduğundan tarihçinin perspektifi de bizlere geçmişi derinden anlamayı sağlayan bir bakış açısı kazandırması bu manada önemlidir.
Yazımızı milli şairimiz merhum Mehmet Akif ERSOY’un tarih konusunda yazdığı veciz dizelerle bitirelim:
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarihi, tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Saygı dolu sevgiyle kalın.