Uluslararası İlişkilerde Suçluluk Psikolojisi
Bugün tarihte yapılmış büyük katliamlardan bazılarının detaylarını olaylara çeşitli açılardan bakan yazılı kaynaklar olması sebebiyle, istendiğinde daha tarafsız olarak bu belgeleri incelemek ve zamanında olup biteni biraz olsun anlayabilmek mümkün.
Önceki yazılarımdan birinde kişisel ve biraz da ulusal bazda suçluluk duygusunu irdelemeye çalışmıştım.
O yazıda değinmediğim bir konu kaldığının farkına vardım. Suçluluk psikolojisi uluslararası boyutta nasıldır acaba, uluslararası ilişkilerde suçluluk hisseden ülkeler var mıdır mesela? Bu konuya da değinmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Evet, insanlık tarihi aslında bir savaşlar tarihi. Eski zamanlarda tarih yazıcılar genellikle galip ülkelerin haklı olduklarına dair tarihe notlar düşmüşler. Bu anlaşılabilir bir durum, ama bu yüzden de zamanında gerçekte olup biteni bugün tam olarak bilmek mümkün olmuyor doğal olarak. Yine de yazılı tarihin ve özellikle teknolojinin bir gereği olarak globalleşme akımlarının başladığı çağlardan itibaren artık bunun muhakemesini daha iyi yapabilecek bilgilere de ulaşma imkanlarımız çoğalmış durumda. Ayrıca tarih boyunca ilişki halinde bulunmuş devletlerin arşivlerine bugün ulaşmak daha rahat. Birçok ülke tarihi arşivlerini araştırma yapan tarihçilere açmış durumda. Farklı yönlerden herkes kendine göre yorumlasa da, en azından artık karşılaştırmalı tarih okumak mümkün olabiliyor.
Bugün tarihte yapılmış büyük katliamlardan bazılarının detaylarını olaylara çeşitli açılardan bakan yazılı kaynaklar olması sebebiyle, istendiğinde daha tarafsız olarak bu belgeleri incelemek ve zamanında olup biteni biraz olsun anlayabilmek mümkün.
Detaylarına ve sebeplerine girmeyeceğim, ama beyaz insanın Amerika'da Kızılderilileri katletmesi mesela, bugün istense yeterince bilgi bulunabilir aslında. Gerçi olanları Kızılderililerin gözünden görmek o kadar kolay değil, çünkü yazılı ne gibi bilgiler kalmış, pek emin değilim. Beyaz insan ne var ne yok yok etmiş zamanında. Çoğumuz zamanında kovboy filmleri seyretmişizdir. Filmlerde Kızılderililer vahşi kabileler olarak gösteriliyor olsa da gerçek bugün artık Kızılderililerin neredeyse soylarının tükenmiş olması. Yani tarihin okunması bugünkü mevcut durumla da mümkün olabiliyor aslında.
İspanyolların güney Amerika'da İnka medeniyetini yok etmesi de bir vahşet aslında. Arada eski kalıntılardan İnka medeniyetini az da olsa anlayabilmiş olsak da, netice bu medeniyetin de vahşice yok edilmiş olması.
Afrika'dan Amerika'ya taşınmış siyahi insanların köle yapılmış olması az bir vahşet mi? Zamanın şartları köleliği normal bir şey olarak kabul etse de, vahşeti şu anda bile hepimiz hissedebiliyoruz sanırım. Üstelik o kölelere yapılan eziyetler.
Belli bir yaşın üstündekiler hatırlayacaktır, Kunta Kinte, 1977 yılında çekimleri yapılan Roots dizisinde John Amos tarafından canlandırılmıştı.
Küçüklüğümde ailece hep beraber oturur izlerdik. Ailece üzülürdük o insancıkların başına gelenlere. 1750-1822 yılları arasında yaşamış olan Amerikalı yazar Alex Haley'in yazdığı "Roots:The Saga of an American Family" adlı romanda geçen Gambiya asıllı köle karakterdir Kunta Kinte. Dizi bu romandan esinlenmiştir.
Bir dizi daha vardı, Köle İzaura sanırım, o dizi de zamanında köleliğin ne rezil bir şey olduğunu çok detaylı olarak gösterir.
Hitler Almanya'sının Yahudileri ve çingeneleri katline ne dersiniz?
Fransa'nın Cezayir'deki katliamları?
Japonların Çin'deki katliamları?
Amerika'nın Japonya'ya attığı atom bombaları?
Daha düne kadar Yugoslavya'da olanlar?
Vietnam'da, Afganistan'da, Irak'ta olanlar? Yemen'de olanlar? Libya'da, Suriye'de yapılanlar?
Bugün sürmekte olan Rusya-Ukrayna savaşında yaşanan acılar?
Bunlar büyük çaplı veya şu an aklıma gelen uluslararası vahşetler veya savaşlar. Daha sayamadığım nice katliamlar var.
İsrail'in Filistin'de yaptıkları var.
Karabağ'da Ermenilerin yaptıkları var.
Kıbrıslı Türklere yapılanlar var.
Sovyet Rusya'nın bugünkü Rusya topraklarına emperyal amaçlarla yayılmasını bile yaşanan acılar kategorisinde değerlendirebiliriz.
Evet, Rusya da emperyal bir devlettir. Kendi kültürünü tüm hüküm sürdüğü topraklara yaymıştır. Bugün adı federal devlet olsa da, aslında belki bir imparatorluktur. Bugünkü devletin bir zamanlarki imparatorluklardan tek farkı canlı kurbağanın yavaş yavaş altı yanan kazandan dışarıya atlayamamasına benzerdir. Bünyesindeki halklar yavaş yavaş kültür erozyonuna uğramıştır. Geniş toprakların tüm zenginliği ise belli bir zümrenin kullanımındadır. Yaşayan halklar aslında gelirden yeteri kadar pay alamamakta, fakir bir yaşam sürmektedir.
Avrupa'nın Afrika kıtasında sömürgecilik vasıtasıyla yaptıkları bile aslında bugünün dünyasında utanç duyulacak hatıralardır. Dünya haritasında harita teknolojisi sebebiyle o kadar büyük görünmese de, Afrika çok büyük bir kıtadır. Kıtanın tüm zenginliği halen daha emperyal devletler tarafından sömürülmeye devam ediliyor.
Çin'in bugünkü yayılmacı politikaları az mı tehlikeli? Kendi içindeki halklara baskılardan ne kadar haberdarız?
Tüm batı medeniyetlerinin petrol coğrafyalarında kurmuş oldukları ve bugün sürmekte olan sömürü düzeni kabul edilebilecek bir şey mi gerçekte?
Kısacası dünya düzeni orman kanunu esaslarında işliyor. Güçlü olan haklı konumda oluyor.
Ama bu yazıda benim dikkat çekmek istediğim, bu vahşetleri yapan ülkelerin zamanındaki yada bugünkü yöneticileri üzerine değil, bizzat insanların bu vahşetlerin bir zamanlar kendi ülkeleri tarafından yapıldığını bilmelerine rağmen, neler hissettikleri üzerine.
Bir İspanyol zamanında İnka medeniyetinin İspanyollar tarafından katledilmesinden ne kadar sorumluluk hissediyor acaba?
Bir Amerikalı Kızılderililerin katlinden ne kadar utanç duyuyor acaba?
Bir tek Almanlar. Bir Alman'a Hitler'i hatırlatsan ciddi tepki alırsın, hatta bugün Almanya'da hiç kimse Adolf ismini kullanmıyor. Ama Hitler o vahşeti kendi başına yapmadı ki, arkasında Alman halkı vardı, bugünkü Almanya halkı o günlerin utancını hissettiği için bugün konusu açılınca bu kadar tepkili oluyor. Aslında benim bildiğim bir tek Almanlar bir zamanlar yaşananlardan utanç duyuyorlar.
Bugün Hitler yüzünden badem bıyık bile bir daha kullanılmamak üzere insanlığın moda dünyasından silindi. Bir zamanlar modaymış, benim rahmetli babamın bile resimlerinde badem bıyığı vardır. Artık mümkün değil.
Almanya'yı hariç tutarsak bugün hangi devlette yaşayan insanlar bir zamanlar devletlerinin yaptıklarından utanç duyuyor sizce? Yok sanki.
Bizim tarihimizde de bazı acılar yaşanmış, bu yazıda değinmesem olmaz. Osmanlının son zamanlarında Ermenilerin tehciri. Ancak bu konuda o zamanlar olanlara ne kadar üzülsem de, savaş günleri, Ermenilerin bugün bile vaz geçmedikleri "Büyük Ermenistan" hayalleri ve günün zayıf düşmüş Osmanlı imparatorluğunun topraklarında bu hayallerini gerçekleştirmek için işgal kuvvetleri ile yaptıkları işbirlikleri. Tüm bunlar bu tehcirin ana sebebi olduğu için konunun o günlerin şartları dahilinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bu konunun birçok devlet tarafından köpürtüldüğü gibi bizim tarihimizdeki kara bir leke olduğunu düşünmüyorum. Acılar keşke yaşanmasaymış, ama acılar tek taraflı yaşanmamış. O yüzden şimdilik bu aşamada durayım.
Rusya'da çok Ermeni tanıdığım oldu, bir zamanlar bir şantiyemizde Türkçe bilen bir çatı kaplama ustamız vardı. Sac kaplama işlerinde epey iyi ustadırlar. Umarım bir gün Ermenistan'dakiler de zamanında yaptıkları hataları kabullenirler ve ilişkiler normale döner, umarım bir gün eski dostluk günlerine geri dönebiliriz.
Evet, dediğim gibi yaşam devam ediyor ve mevcut devletler maalesef bir zamanlar yaşananların üstünü kapatarak, yeni nesillerine bambaşka bir tarih aşılıyorlar. Bugünün günlük yaşam dertleriyle insanlar bir zamanlar yaşananları akıllarına bile getirmiyorlar.
Toplumlarda suçluluk duygusu maalesef yok. Hiçbir ülke geçmişi hatırlamak istemiyor. O yüzden de uluslararası ilişkiler sadece çıkarlar üzerine kurulu.
Bugün yine dünya kaynamaya başladı. Umarım yeni acılara gebe değildir.
Şimdilik güç kavgası soğuk savaş, ya da ticaret savaşları şeklinde devam ediyor.
Ama Rusya-Ukrayna arasında başlayan savaş emperyal güçlerin kuruyan dallar arasına attıkları yanan bir kibrit gibi adeta. Bilirsiniz, kuru dal çabuk ateş alır.
O yüzden özellikle şu günlerde bizim çok dikkatli olmamız gerekiyor. Sağduyulu ve sakin olmamız gerekiyor. Jeopolitik konumumuz yüzünden her an ateşin ortasında kalma riskimiz var ve ben baştakilerin koltuk uğruna bu güzel ülkeyi ateşe atmalarından çok korkuyorum doğrusu.
Umarım sağduyu üstün gelir de korktuğum gibi olmaz.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılar