Site İçi Arama

tarih

2024, Neden Bereket ve Bolluk Yılı Olacak?

On İki Hayvanlı Eski Türk Takvimine Göre, 2024 Bereket ve Bolluk Yılı Olacak. Takvim böyle söylüyor. Öyle olmasını umuyor ve diliyorum.

On İki Hayvanlı Eski Türk Takvimine Göre, 2024 Bereket ve Bolluk Yılı Olacak. Takvim böyle söylüyor. Umalım ki öyle olsun. 

Tüm dünya kültürlerinde, güneş ve ayın dönüşü, takvimin geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır. Güneşe göre takvim geliştirenler, dünyanın güneş etrafında bir tam dönüşünü (365 gün 6 saat) esas almışlardır. Bu şekilde oluşturulan takvimler "Güneş Takvimi” olarak isimlendirilirken, Ay’a göre takvim geliştirenlerse, ayın dünya etrafında 12 kez dönmesini (12 x 29.5-354 gün) esas almışlardır. Bu şekilde oluşturulan takvimlere de "Ay Takvimi" denmiştir. Güneş Takvimi, Mısırlılar ve Ay Takviminin ise Sümerler tarafından icat edilmiştir.

Eski Türklerin bozkırlar coğrafyasında, at ve demir üzerine kurulu, kendilerine has bir kültür ortaya koydukları biliniyor. Atın ilk ehlileştirilmesi ve bununla ilgili karakteristik bir atlı kültürünün bozkır yaşamıyla bütünleşik bir yapıda, kendine has özel bir kültür olarak inşa edilmesi, ekseriyetle Türklüğün yeni bir kültürel kimlik olarak doğuşunun temeli olarak zikredilir. Bozkır kültürünü ortaya koyan Türklerin kendilerine mahsus bir düşünce sistemi gelişmiştir. Bunun yansıması olarak da, tarihçilere göre, eski Türklerde zamanın hesaplanması doğal olarak yaşam şekliyle bağlantılı gelişen bir unsur olmuştur. Dolayısıyla takvim, zaman hesabı Bozkır kültürünün izlerini taşıyacak şekilde düzenlenmiştir.

Türk Takvimi, bozkır yaşamındaki akışla uyumlu olarak, hayatın ve işlerin tanziminde bir kolaylık olarak düşünülen ve bugün de geçerli olan, gün, ay ve yıl eksenli bir hesaplamaya dayandırılmıştır. Bu yönüyle Güneş ve Ay takvimlerinden farklı bir yapıda düzenlenen “On İki Hayvanlı Türk Takvimi”, Asya toplumlarının ortak yıl hesaplama sistemi olarak zamanla tüm Asya’ya yayılmıştır. Son yıllara kadar Çinliler tarafından kullanılmakta olan bu takvimin Çinliler tarafından geliştirildiğine de inananlar bulunmaktadır. Edouard Chavannes'in Le Cycle turc des Douze Animaux (On İki Hayvanlı Türk Takvimi) adlı araştırmasına göre Asya'da kullanılan "On İki Hayvanı Takvim" Türklere ait bir takvim sistemi idi ve Çinliler bu takvimi Türklerden almıştı. Chavannes, bu yüzden de araştırmasının adını On İki Hayvanlı Türk Takvimi koymuştur.

Eski Türk takvimi, her biri bir hayvan adı ile anılan ’12 yıllık’ devre esasına dayanıyordu. On iki hayvanlı Türk takviminin efsanevi bir Türk Hakanı olan Oğuz Han tarafından İli vadisinde icat olunduğuna inanılıyor. 

12-Yıllık sistemdeki yılların adları şöyle sıralanmıştı: 

1. Yıl: Sıçkan (sıçan, fare)

2. Yıl: Ud (sığır, öküz)

3. Yıl: Pars

4. Yıl: Tabışkan (tavşan)

5. Yıl: lu (ejder)

6. Yıl: Yılan

7. Yıl: Yunt (at)

8. Yıl: koy (koyun)

9. Yıl: Biçin (maymun)

10. Yıl: Takagu (tavuk)

11. Yıl: it (köpek)

12. Yıl: Tonguz (domuz)

Esasında güneş takvimini temel alan On İki Hayvanlı Takvimde, bir yıl: 365 gün. 5 saat, 48 dakika, 45 saniyedir. Birinci hayvanın adıyla on iki yıllık dilim başlar, on ikinci hayvanın adıyla anılan yıl bitince tekrar ilk hayvana ait yıla geri dönülüyordu. Öte yandan 12 yılın 5 katı olan 60 yıllık geniş zaman dilimleri de bu takvimde ayrıca önemli görülüyordu.

Aylar birinç (birinci) ay, ikinç, üçünç ay vb. olarak adlandırılıyordu. Yine günler de 12’ye bölündüğünden, her bir bölüme (ikişer saatlik dilim) çağ deniyordu. Bugün kullandığımız saat kavramına göre, iki saat karşılığı olarak çağ kullanılıyordu. Günün başlangıcı gece yarısı idi. 

Yıl 365 gün, 5 küsür saat olarak hesaplandığından, bugünkü sistemle paralel bir doğruluğa sahipti. Yeni yılın başı, yılbaşı 22 Aralık (kışın gündüzün uzamaya başladığı ilk gün, en uzun gecenin bittiği gün) olarak hesaplanmıştı. 

Aslında av yılına dayandığı söylenen bu 12 hayvanlı Türk takviminin, Göktürkler zamanında güneş yılına çevrildiği söyleniyor. Kaynağı çok eskilere dayanan bu takvim, Çinlilerle ortak kullanılan bir takvim olarak biliniyor. Bununla birlikte hayvanlarla yakın ilgisi nedeniyle, esasında Çin geleneğine aykırı düştüğü için, bu takvimin ilk defa Türklerde kullanıldığını iddia edenler oldukça fazladır. 12 yılın 5 katı 60 yıllık devreleri ile de Göktürklerde, Uygurlarda, Batı Türklerinde (Bulgarlar) ve daha önceleri Türklüğün öncüleri Hunlarda bu takvim kullanılmıştır. Bu takvimin, zaman hesaplama yönteminin, zaman ve coğrafi bakımlardan çok yaygın bir sistem olduğu, Türkler ve Türklerle iç içe yaşayan başka kavimler tarafından uzun bir süre kullanılmaya devam edildiği anlaşılıyor. Göktürkçe kitabeler, Uygur kitapları ve hukuki vesikaları, Tuna Bulgar kitabelerinden bazıları ve Bulgar hakanları listesi, hatta Manas destanındaki bazı hadiseler bu takvimle tarihlendirilmiştir. 

Bu eski Türk takvimi, son zamanlara kadar Türkistan’da, bilhassa Kırgızlar arasında kullanılmıştır.

Osmanlı sahasında 18. yüzyılda (1757) kaleme alınan Marifet-name adlı eserde "On İki Hayvanlı Türk Takvimi nden söz edilmesi, yazarı tarafından bu eserde "On İki Hayvanlı Türk Takvimi yle ilgili bir şiir yazılması ve 19. yüzyılda yapılan Meriç Köprüsü üzerinde bu takvime ait hayvan figürlerinin bulunması Türkiye Türkleri arasında yakın zamanlara kadar söz konusu takvimin de yaşayageldiğinin birer delili olsa gerektir.

Osmanlılarda, II. Mahmut döneminde Meriç nehri üzerinde (Edirne/Karaağaç yolu) 1833 yılında temelleri atılan ve Sultan Abdülmecit döneminde tamamlanan (1847) Meriç Köprüsü'nün ayakları içinde boşaltma gözlerinde, karşılıklı ejder figürleri kullanılmıştır. Edirne yönündeki birinci boşaltma gözünün kemeri üzerinde kemere sarılmış kabartma şeklinde karşılıklı ejder figürleri, sol tarafında ay içerisinde altı köşeli yıldız kabartması ve on iki hayvanlı takvim bulunmaktadır. Buradaki ejderin kötülüklerden koruyan bir tılsım ve su unsuru olarak insanlığa bereket getirdiğine, getireceğine inanılırdı. On iki Hayvanlı Türk Takvimine göre ejder yılında çok yağmur yağmakta, o yıl bereket ve bolluk görülmektedir

Ejder yılına giriyoruz. Bereket ve bolluk getirsin. Şairin dediği gibi; gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; ne başlarda dert, ne gönüllerde hasret olsun; ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; mutlaka kış günü herkesin evi barkı olsun; memleketimiz adam gibi bir memleket olsun isterim.

Yeni yılınız kutlu olsun.

Kaynakça

Osman TURAN, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, Nakışlar Yayınevi, İstanbul, 1978.

İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Boğaziçi Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 1989.

Laszlo Rasonyi, Tarihte Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1971

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 31.12.2023
  • Süre : 3 dk
  • 3679 kez okundu

Google Ads