Site İçi Arama

tarih

Ambargolar ve KKTC

Kıbrıs’da Türk tarafına uygulanan uygulanan ambargo ve kısıtlamalar 15 Kasım 1983’te kurulan KKTC’nin kuruluşundan sonra daha da artmıştır. Bu tarihe kadar her ne kadar ambargo ve kısıtlamalar üstü kapalı olarak uygulansa da BM’nin KKTC’nin kuruluşu nedeniyle aldığı 541 sayılı kararı ile hem artmış hem de o zamana kadar ülke dışına ihracatı yapılan bazı ürünlerin de ambargo kapsamına alınmasına yol açmıştır.

Bu yıl da Mutlu Barış Harekatı’nın 49. Yılını büyük bir gurur ve övünç ile kutlamaktayız. Türkiye’nin 49 yıl önce uluslararası hukuktan doğan garantörlük haklarını kullanarak adada gerçekleşen askeri darbe sonucunda oluşabilecek hukuksuzluklara da son vermiştir. Rahmetli Bülent Ecevit’in belirttiği gibi Türk askeri sadece Türklere değil Rum tarafına da barış getirmiştir. 16 Ağustos 1974’te ilan edilen ateşkes sonrasında şu andaki “de facto” durumu uzun yıllardır devam etmektedir. Yani ada fiilen ikiye ayrılmış bir tarafta tüm barış, çözüm ve önerilere kulak tıkayan, AB desteğini arkasına alan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) diğer tarafta ise tüm engellemelere rağmen uluslararası arenada yerini almaya çalışan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC). Ancak ambargolar maalesef KKTC’nin önünü kesmekte ekonomik anlamda gerekli atılımların yapılmasını engellemektedir. Çünkü günümüzde ekonomik güç milli gücün en önemli unsurları arasında görülmektedir.

Ambargoların Çıkışı

Harekatın sona ermesini müteakip ambargolar herhangi bir hukuki uluslararası karar olmamasına rağmen uygulamaya koyulmuştur. Hatta bu ambargolardan harekatı gerçekleştiren Türkiye’de nasibini almıştır. ABD’nin Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi ve afyon dikimini bahane ederek uyguladığı askeri ambargo sonucu 1976 yılında bugün dünya devleri arasında 49’ncu sıraya yükselen ASELSAN doğmuştur. 

Kıbrıs’da Türk tarafına uygulanan uygulanan ambargo ve kısıtlamalar 15 Kasım 1983’te kurulan KKTC’nin kuruluşundan sonra daha da artmıştır. Bu tarihe kadar her ne kadar ambargo ve kısıtlamalar üstü kapalı olarak uygulansa da BM’nin KKTC’nin kuruluşu nedeniyle aldığı 541 sayılı kararı ile hem artmış hem de o zamana kadar ülke dışına ihracatı yapılan bazı ürünlerin de ambargo kapsamına alınmasına yol açmıştır. 

Günümüzde BM kararları veya  ABD tarafından bazı ülkelere tek taraflı uygulanan ambargo ve kısıtlamalara bakıldığında bu kısıtlamaların neler olduğu alınan kararlarda açık olarak belirtilmektedir. Yani hangi ürün, mal, hizmet ve uygulamaların neler olduğu bir liste olarak belirtilmekte hatta genel olarak “insani ihtiyaç” kapsamında değerlendirilen ürün ve hizmetler ambargo veya kısıtlama dışında bırakılmaktadır. Örnek olarak Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte ABD ve AB tarafından Rusya’ya uygulanan kısıtlamalar kalem kalem açık olarak belirtilmiş ve yayımlanmıştır. KKTC için ise böyle bir liste veya bir belge bulunmamaktadır. Ama zaman içerisinde BM’nin 541 sayılı kararı Rum tarafınca uluslararası topluma adeta bir “torba yasa” gibi sunulmuş ekonomi, kültür, spor, seyahat ve ulaşım gibi alanlarda, uluslararası regülasyon örgütleri marifetiyle bu karar  kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır. BM’nin web sayfasında konularına göre kararların listelendiği bölüme girildiğinde “Sanctions-Yaptırımlar” kararları arasında Kıbrıs ile ilgili herhangi bir kısıtlama veya yaptırım kararı..olmadığı......görülmektedir. 

BM Anlaşmasında ambargo ve kısıtlamalar Altı ve Yedinci Bölümde yer almaktadır. KKTC ile ilgili kararlar Altınci bölüm esas alınarak alınmıştır. Dolayısıyla burada bahsedilen konular tavsiye kararındadır. Ancak Yedinci bölüme göre alınan kararların bağlayıcılığı vardır, yani üye ülkeler uymak zorundadır. Uymayan BM üyelerine de yaptırım uygulanabilir. Türkiye BM’nin Altıncı Bölümü esasına göre alınan bu kararlara uymamış, KKTC’yi tanımış ve bu konuda herhangi bir olumsuz durum ile de karşılaşmamıştır. 

KKTC’ye Uygulanan Ambargo ve Kısıtlamalar 

Ekonomik Alanda

Ambargo ve kısıtlamaların ekonomik olarak en önemlisi KKTC’de üretilen veya yetiştirilen ürünlerin Türkiye dışında herhangi bir ülkeye ihraç edilememesidir. Türkiye’ye satılan ürünler uluslararası ticaret regülasyonları nedeniyle üçüncü ülkelere ihraç edilememektedir. Özellikle Türkiye ve KKTC’de yetişen tarım ürünlerinde bir benzerlik olduğundan bu ürünlerin ihracı da doğal olarak düşük seviyede kalmaktadır.  

Annan Planı referandurumundan sonra AB’nin arabuluculuğunda Yeşil Hat Tüzüğü devreye girmiştir. Buna göre KKTC’de üretilen ürün ve mallar Yeşil Hat Tüzüğü ile Rum tarafına ve oradan da dünyaya ulaşabilir. Tabi bu tüzük öyle veya böyle KKTC’de üretilen ürünlerin ihracı için bir fırsat olarak görülebilir. Ancak bürokratik engellemeler ve rekabet şansını engellediği için de KKTC’li girişimciler tarafından etkili olarak kullanılmamaktadır. Yeşil Hat Tüzüğü aslında hiçbir BM bölgesinde belirtilmeyen kısıtlamaların neler olduğu, kapsamının ne olması gerektiğini belirten belge olarak da görülebilir. Çünkü bu tüzük ile iki taraf arasında insan geçişlerinin de nasıl olması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca tüzükde Türkiye’de üretilen bazı ürünlerin (kuruyemiş vb) de ihracına izin verdiğinden aslında Rum tarafının istekleri doğrultusunda olduğu izlenimi yaratmaktadır.

SP Anastasiou (Pissouri) Limited ve 12 diğer Kıbrıslı Rum narenciye üretici ve ihracatçısı21 Mayıs 1992 tarihinde; Topluluk hukukunun öngördüğü resmi otoritelerin belgeleri olmaksızın, Kuzey Kıbrıs’tan tarım ürünleri ithalatına izin vermelerini içeren işlemleri için İngiltere Tarım, Balıkçılık ve Gıda Bakanlığı’na (Minisry of Agriculture, Fisheries and Food) İngiltere Yüksek Mahkemesi önünde dava açmıştır. Mahkemenin bu yönde karar alması nedeniyle KKTC’nin önemli tarım ürünlerinden narenciye üretimi büyük darbe almıştır. Bu satırların yazarı günümüzde bu duruma ve KKTC’ye uygulanan ambargolara dikkat çekmek için Girne Amerikan Üniversitesi öğrencileri ile birlikte kamu ve özel sektör ile işbirliği yaparak “Ambargolara Hayır-Portakal Suyu” adlı bir uluslarrası ilişkiler ve ekonomi farkındalık projesini hayata geçirerek tamamlamıştır. Proje kapsamında; ambargolar nedeniyle pazar payı bir hayli küçülen portakal örnek olarak alınmıştır. Proje kapsamında GAÜ öğrencileri tarafından toplanan portakallar sıkılarak portakal suyu haline getirilerek kutulanmış, kutuların üzerinde de “Ambargolar nedeniyle pazar bulamayan K.K.T.C. portakalı, ağaçta çürümeye terkedilmesi yerine Girne Amerikan Üniversitesi öğrencileri tarafından toplanmış  ve portakal suyu olarak size ulaştırılmıştır. Afiyet olsun” ibaresi iliştirilmiştir. Daha sonra bu kutular, adada bulunan KKTC makamları ve kamuoyu ile basın eşliğinde paylaşılmış ve  bir farkındalık yaratmaya çalışılmıştır. 

Seyahat ve Ulaşım

KKTC vatandaşları şu anda KKTC pasaportları ile kısıtlıda olsa seyahat yapabilmelerine karşılık genel anlamda bu konuda problem yaşamaktadır. Bu nedenle durumu uygun olan KKTC vatandaşlarının bazıları Türkiye Cumhuriyeti, bazıları da Rum tarafı pasaportunu kullanarak bu olumsuzluğu gidermeye çalışmaktadır. 

Diğer önemli bir konu ise direk uçuş konusudur. Şu anda sadece Türkiye’den direk  uçuş yapılmakta, bu nedenle diğer destinasyonlardan gelen uçaklar muhakkak Türkiye havaalanların uğrayarak Ercan havaalanına gelmektedir. Bu ise seyahat süresi ve ücretini artırdığı için KKTC turizmini etkileyen bir konu olarak göze çarpmaktadır. Direk uçuşların olmamasının etkilediği bilet fiyatlarının yüksekliği önemli bir konudur. Şu anda Türkiye ve KKTC arasındaki bilet fiyatları dünya ortalamasının çok üstündedir. Bu konu ile ilgili yakın dönemde önlem alınmadığı takdirde turizm ve eğitim adası olan KKTC’yi olumsuz olarak etkileyebileceği öngörülmektedir.

Kültür 

KKTC’nin kısıtlamalardan en az etkilendiği alanlardan birisidir. Sanatın kapsama alanı diğer alanlara göre daha geniş olduğundan Rum tarafının engellemelerinden bir türlü  etkilenmemektedir.  Bunda Rüya Taner gibi beynelminel KKTC’li sanatçıların da katkısının olduğu  düşünülebilir. Rum tarafı bu konuda  sadece popüler dünya yıldızlarının KKTC’de vereceği konserleri engelleyebilmektedir. Bunda da sanatçıların güneyde daha fazla kazanç sağlamaları nedeniyle bu karara uydukları düşünülmektedir. Yani bu tür olayların KKTC’li iş adamları veya büyük turizm işletmelerinin ilgili sanatçıya yapacağı küçük katkılar ile aşılabileceği öngörülmektedir. 

Spor

KKTC.’nin uluslararası organizasyonlara katılımı ile ilgili herhangi bir uluslararası hukuk belgesi veya dokümanı bulunmamaktadır. Hatta partnerleri arasında AB Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nin de bulunduğu EUSA (European University Sports Association-Avrupa Üniversiteler Spor Federasyonu) organizasyonlarına KKTCüniversiteleri katılabilmektedir. KKTC. ve Türkiye Üniversite Spor Federasyonları 2018’de EUSA’ya başvurarak Rum tarafının muhalefetine rağmen bu kararı aldırmıştır. Ancak buna rağmen Uluslararası Spor Federasyonlarının organizasyonlarına KKTC ismi ile katılmanın önünde siyasi engellemelerin olduğu görülmektedir.

Aslında KKTC’nin uluslararası organizasyonlarda yer alması için en önemli argümanlardan birisinin Rusya’nın 2022 Pekin Yaz olimpiyatlarına ROC adıyla katılmasıdır. Rus sporcuların devlet yardımıyla doping yapmalarının anlaşılmasından sonra Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) 2021 yılında aldığı karar uyarınca “iki yıl boyunca Rusya’nın herhangi bir dünya şampiyonası organizasyonunda kendi ismi, bayrağı ve marşını” kullanmasını yasaklamıştı. Bu kararın ardından Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ve Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) ortak karar alarak Rusya’nın olimpiyatlara ROC (Russia Olympic Comitee-Rusya Olimpiyat komitesi) olarak katılacağını belirtti. Dünyada ROC adı altında bir ülke ve bayrak, bu isim altında bir BM üyesi ülke bulunmamaktadır. Yani buradan şu argüman çıkarılabilir. Olimpiyatlara veya herhangi bir uluslararası spor organizasyonuna katılmak için BM üyesi veya BM’nin tüm üyeleri tarafından bir tanınmışlık şartı yoktur. Spor organizasyonlarına katılımlarda pekâlâ belirli durumlarda esneklik gösterilebilmektedir.

Spor konusu ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde yayınlanacak kitabımdan küçük bir alıntı yapmak istiyorum.

Politik Psikoloji’de “Action Dispensability- Olay Zorunluluğu” ve “Actor Dispensability- Şahıs Zorunluluğu”  diye iki kavram bulunmaktadır. Bu iki kavram ile tarihte bazı olayların ve şahısların olmadığı veya değiştiği farz ve kabul edilerek  günümüzdeki olayların  nasıl şekilleneceği yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır. Yani, o olay olmasaydı ya da o şahıs yerine bu şahıs olsaydı bu olay meydana gelir miydi? Sonuç ne olurdu? gibi önermeler yapılmaktadır. Dolayısıyla bu kavramları GKRY’nin çabalarıyla Kıbrıs Türk Halkı’na uluslararası toplum tarafından uygulanan ambargolara uyguladığımızda belki de Şubat 2023’de depremin yaşandığı Adıyaman’a KKTC sporcu kafilesi, bu turnuvayı önemsiz bulacak ve gitmeyecekti. Yani KKTC’ye herhangi bir şekilde spor konusunda bir ambargo olmasa belki de  böyle bir olay yaşanmayacaktı. Bu nedenle uluslararası toplum  artık KKTC ve halkına uygulanan ambargoların kaldırılması için bir an önce inisiyatif almaya çalışmalıdır. Çünkü bu ambargolar belki siyasi saiklerle koyulmuş olabilir, ancak etkileri insani olmakta, bazen direk olarak bağlantılı olmasa da Adıyaman’da yaşanan menfur olay gibi durumlara zemin hazırlayabilmektedirler. 

Sonuç

KKTC’ye uygulanan ambargo ve kısıtlamalar bakıldığında bunların daha çok GKRY ve AB kaynaklı olduğu ve yıllar içerisinde BM tarafından alınan 541 sayılı kararın sanki bu konuları içerdiği izlenimi yaratılmıştır.

Dünya hızla değişmektedir. Özellikle pandemi sonrası oluşan çok kutuplu dünyada soğuk savaş dinamiklerinin etkisiyle alınmış BM kararları kaynak gösterilerek alınan bu yaptırım ve uygulamaların çağ dışı ve insan haklarına aykırı olduğu aşikardır. Bu durum özellikle Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve diplomatları tarafından gündeme getirilebilir. 

AB’den ayrılan ve Kıbrıs’da hem toprağı bulunan hem de garantör ülke konumunda olan İngiltere ile birlikte Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki ülkelerin ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması için yapabilcekleri uygulamaların önemli olduğu öngörülmektedir.

Bu önemli günün anısına dönemin T.C. Başbakanı Rahmetli Bülent Ecevit, T.C. Başbakan Yrd. Prof. Dr.Necmettin Erbakan, Kurucu Lider Dr. Fazıl küçük, İlk KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve tüm şehitlerimize saygı, rahmet, minnet gazilerimize ise minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.

Kaynakça

1.BM.Kısıtlama.Kararları https://www.securitycouncilreport.org/sanctions/page/8

2.Yeşil Hat tüzüğü, https://kktcb.org/tr/belgeler/ab/yesil-hat-tuzugu-konsey-karari

3.İngiltere’de..Açılan..Dava, https://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/upload/latif_aran_kibris.pdf

3. AKYAR M.S, Ambargolara Hayır projesi, https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n420534-gaunun-organize-ettigi-ambargolara-hayir-portakal-suyu-projesi-lansmani-gerceklestirildi

4. AKYAR M.S, KKTC’nin Uluslararası spor Organizasyonlarına Katılımı, https://strasam.org/ua-iliskiler/uluslararasi-politika/larnaka-fenerbahce-maci-oncesinde-yasanabilecek-olasi-sikintilar-nelerdir-1229

5. HOUGHTON D.P., Political Psychology; Situations, Individuals and Cases (2009),S.101, Routledge, Newyork. 

Doç.Dr. Sadık AKYAR
Doç.Dr. Sadık AKYAR
Tüm Makaleler

  • 20.07.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1714 kez okundu

Google Ads