Site İçi Arama

tarih

İmparatorluk’tan Ulus Devlet’e Nüfus Politikası

Bu yazımızda Anadolu’nun Türkleşmesinde Mübadele ile Rumlar ve Ortodoks Türklerin Yunanistan’a ihracını, 1934 Trakya olayları ile Trakya’daki Yahudilerin Kudüs’e ihracını okuyacağız.

Mübadele Antlaşması Gereği, Yunanistan’a Ortodoks Türklerin Zorunlu Gönderilmesi

Geçen yazımızda, Azınlıklar meselesinin halledilmesi, doğu Anadolu’da bir Ermenistan devletinin kurulmasına mâni olunması ve Anadolu’nun Türkleşmesi için Ermeni Tehcirinin nasıl yapıldığını incelemiştik. Bu yazımızda Anadolu’nun Türkleşmesinde Mübadele ile Rumlar ve Ortodoks Türklerin Yunanistan’a ihracını, 1934 Trakya olayları ile Trakya’daki Yahudilerin Kudüs’e ihracını okuyacağız.

Mübadele, bir şeyin diğeriyle değiştirilmesi manasına gelmektedir. Özel olarak ve konumuz gereği 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan Krallığı’nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine tehcir ve zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır.

Osmanlı İmparatorluğunda 1893 yılında tamamlanan sayım sonucu 12.587.137 Müslüman, 2.332.197 Rum, 1.001.465 Ermeni, 817.801 diğer inançlara sahip kişiler olmak üzere toplamda 17.388.694 nüfus bulunmaktaydı.

Esasen Türk Kurtuluş Savaşı'nın hemen bitiminde, Türkiye’de yaşamakta olan Rumların büyük bir kısmı Rumların yanında savaşa katıldıkları için Türkiye'yi terk etmişlerdi. Aynı oranda olmamakla birlikte, Ermeni ve Musevilerden de önemli sayıda insan Anadolu’dan göç etmişti.

Lozan'da, 30 Ocak 1923 tarihinde, Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan antlaşma ile "Türk-Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol" kabul edildi. Mübadele ile İstanbul dışındaki 1.200.000 Ortodoks Hıristiyan, Anadolu’dan Yunanistan'a; 500.000 Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç ettirildiler. Mübadele kapsamında ayrımın esası ırk ya da dil değil de, din olduğu için Ortodoks Hıristiyanların arasında, Türkçeden başka dil bilmeyen ve konuşmayan Türk Ortodoks Hıristiyan Gagavuzlar ile Karamanlı Ortodoks Türkler de vardı. Mübadele 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, antlaşmaya göre yedi yıllık süre içinde gerçekleşti

Ermeni Tehcirinden sonra Mübadele ile azınlıklar sorunu, eski etkisini yitirdi. Bunun yanında, Yunanistan'daki Türklerin Türkiye'ye getirilmesiyle, ülke içindeki nüfusun yoğun biçimde Türkleşmesi sağlandı.

Türkiye'ye getirilen göçmenlerin yerli halkla pek çok konudaki karşılıklı kültürel, teknolojik alışverişi ve etkileşimi sonunda, yoğun bir kültürel ve teknolojik değişim yaşandı.

1934 Trakya Olayları ve İsrail’e Yahudi İhracı

Yahudiliğin kısa tarihi

Yahudilerin ulu ata kabul ettikleri Hz. İbrâhim, Urfa’dan gelerek Kenan’a yerleşti. Oğullarından İsmail’i annesi Hâcer’le birlikte Mekke’ye yerleştirdi. Hz. İsmail’in soyundan Miladi 570 yılında peygamberimiz Hz. Muhammed geldi. Kur’an’ın Âl-i İmrân süresi 93 ve Meryem süresi 58. ayetlerinde, Hz. İbrâhim’in diğer oğlu İshak’ın oğlundan hem Yakub hem İsrail şeklinde söz edilmektedir. Onun oğulları da Benî İsrail diye adlandırılmaktadır. Hz. Yakub (İsrail), oğlu Hz. Yusuf Mısır’a yönetici olunca diğer 11 oğluyla birlikte Mısır’a göçtü. Hz. Yusuf ve kardeşleri Yahudilerin 12 kabilesi olarak Mısır’da çoğaldılar. Hz. Musa, Firavun ile bir hayli mücadele ettikten sonra Yahudileri Mısır’dan çıkarmaya muvaffak oldu. Sina çölünde Tevrat inzal olduktan sonra, Kudüs’e gelemeden vefat etti.

Hz. Dâvud, Filistinlilerden İsrail’i işgal eden Câlut’u (Ahd-i Atîk’te Golyat) yendikten sonra, kendisine hem hükümdarlık hem de hikmet (peygamberlik) verildi) (Bakara, 25. Ayet). Tahta geçip on iki kabileyi bir araya getiren Hz. Dâvud, Kudüs'te İsrail'i devlet olarak kurdu. Kırk yıl altı ay saltanat sürdükten sonra ölünce yerine Hz. Süleyman geçti ve babasının başlattığı Süleyman mabedini tamamladı.

MÖ 586-580 Babilliler, Nabukadnezar ile Kudüs’ü işgal ederek, 10 bin civarında Yahudi ailesini esir alarak Süleyman mabedini yıktılar.

M.S. 66 – 73 yıllarında Romalılara karşı “Büyük Yahudi İsyanı”, Vespasian ve Titus tarafından bastırıldı. Roma Ordusu Kudüs’te birçok Yahudi’yi öldürdü, yaklaşık 100 bin kişi köleleştirildi. Bunlar, İsrail’den Roma İmparatorluğu’nun her yerine dağıtıldı.

Bu iki sürgün Kur’an’da İsrâ süresinin 4-7. Ayetlerinde,” İsrailoğullarının iki defa fesat çıkardıkları ve bu yüzden başlarına gelen felâketler” olarak anlatılmaktadır. Devamında “Umulur ki Rabbiniz size acır ama yine fesatlığa dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. Cehennemi kâfirler için ebedî bir ceza yeri yaptık” denmektedir.

İsrail oğullarının yeniden vatan sahibi olmaları

Britanya Dışişleri Bakanı A. James Balfour 2 Kasım 1917 tarihinde Siyonist Hareketin lideri Lord Rothchild’e Filistin topraklarında “Musevi Devleti” kurmak için Britanya hükümetinin destek verdiğini ifade etti. Bu ikili, Gazze Şeridi, Ürdün ve Batı Şeria’yı kapsayan taslak İsrail haritasını, kurulmasını arzu ettikleri ülkenin sınırlarını çizdiler. Takiben 9 Aralık 1917 tarihinde İngiliz kuvvetleri Kudüs’e girmeyi başardılar. İngilizler eliyle Filistin’e göç edecek her Yahudi’ye toprak sözü verildi. 24 Temmuz 1922 tarihinde Milletler Cemiyetinde Filistin’de İngiliz Manda Yönetimi kurulması kabul edildi. İngiliz Hükümetince Süveyş kanalının güvenliği için bir Yahudi devleti zaruri görülüyordu.

Dünyanın her yerinden Yahudilerin Filistin’e göçü teşvik edildi. 1930 sonrası Avrupa ve Türkiye’de ortaya çıkan Yahudi karşıtlığı da bu göçleri çok hızlandırdı. Böylece 1930-1936 yılları arasında yüz binlerce Yahudi Filistin’e göç etti. Türkiye’den de bu göçe Trakya’da yaşayan Yahudiler dahil oldu.

1912 yılında Edirne vilayetinde 9.500, Dimetoka’da 1.110, Mustafa Paşa’da 400, Kırk Kilisede 880, Lüleburgaz’da 230, Rodosto’da 2.500, Çorlu’da 1.300, Gelibolu’da 1.850, Dedeağaç’ta 230, Sufli’de 20, Gümülcine’de 1.200, Xanti’de 80 olmak üzere toplam 19.300 Yahudi yaşamaktaydı. O dönemde Trakya’daki Yahudilerin tarım ve hayvancılıkta, tefecilikte piyasaya hâkim olmaları, İspanyolca konuşmaları toplumda bir tepki oluşturmuyordu.

Nihal Atsız’ın Edirne’ye atanması ve faaliyetleri

Nihal Atsız (12 Ocak 1905-11 Aralık 1975) Türkçülüğü savunan nadir fikir adamlarından biriydi. Atsız, saf ırkı savunanların başında geliyordu. Ona göre en üstün ırk Türk ırkıydı. Yahudiler ve Çingeneler, Türk ırkını bozan unsurlardı. Edirne Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. 11 Eylül-28 Aralık 1933 tarihleri arasında bu görevde bulundu. Atsız Edirne'de olduğu sırada Orhun dergisini yayımlamaya başladı. Ayrıca öğrencileriyle ve halkla özel sohbetler, konferanslar yoluyla Bozkurtlar romanındaki “Kürşad” gibi tek başına Türklük lehine, Yahudiler aleyhine müthiş bir kamuoyu oluşturdu. Yahudilerin Türkçe konuşmamalarını ve Türkiye'nin ticari faaliyetlerini ellerinde tutmalarını eleştiren Yazıları Milis Kuvvetleri Komutanı Cevat Rıfat Atilhan’ın daha sonra adını Millî İnkılâp olarak değiştirdiği İnkılâp dergisi tarafından da iktibas ediliyordu:

“I. Cihan savaşında düşmanlarımıza casusluk eden ve bezirgânlıklarıyla kanımızı emen Yahudi tarihin hep iki yüzlü Yahudi’sidir. Kurtuluş savaşında Bursa'ya Yunanlılar girerken kocaman bir Yunan bayrağıyla onları karşılayan, fakat Türkler Bursa'yı geri alırken aynı bayrağı ordumuzun ayaklan altına seren yine bu vatansız Yahudi’dir. İstanbul'da tımarhanelik bir çılgın, sevdiği bir Yahudi kızını öldürdüğü zaman, kızın cenaze merasimini "Elza Niyego Cinayeti" Türklere düşmanlık nümayişi şekline sokan ve hatta Türk ordusuna uşaklık eden (çünkü Yahudi hiçbir zaman asker olamaz) askeri üniformalıları da dahil olduğu halde "kahrolsun Türkler" diye bağıran aynı hain Yahudilerdir!”

Cevat Rıfat Atilhan'ın İstanbul’dan yaptığı Yahudi nefretini körükleyen yazıları da tansiyonu epeyce artırdı. "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyaları kısa sürede Yahudi dükkânlarını boykota dönüştü. Yahudiler Türkçe değil İspanyolca konuşuyorlardı. Judeo Espanyol dilinden eski bir deyimi de dillerinden düşürmüyorlardı: "Göz yakmayan soğan, acı vermeyen Türk olmaz".

Cevat Rıfat Atilhan, Der Stürmer dergisinin yayıncısı Julius Streicher'in davetlisi olarak Almanya'ya gitti. Der Stürmer, Adolf Hitler ve NSDAP'ın iktidara gelmesinden sonra antisemit yayınlarla kamuoyu oluşturuyordu. Atilhan Almanya'da yaptığı temasları sonucunda İğneli Fıçı kitabının Almancaya çevrilmesi için 80.000 Mark telif ücreti aldı. Millî İnkilâp dergisindeki yazılarının çoğu, Der Strümer’den alınıyordu.

1934 Trakya Olayları

Cevat Rıfat, Millî İnkılâp adlı dergiyi 1 Mayıs 1934 tarihinde çıkarmaya başladı ve bu dergi vasıtasıyla yoğun antisemitist yayınlara başlayarak Trakya Olaylarının toplumsal altyapısını hazırladı.

Cevat Rıfat Atilhan, Yahudileri konu ettiği yazılarında, bir yandan Nihal Atsız gibi Yahudileri vatana ihanet etmekle suçlarken, bir yandan da Türkçe konuşmadıkları için Yahudileri tenkit ediyor ve daha da ileri giderek Hitler’in Almanya’da Yahudilere karşı sürdürdüğü antisemit siyaseti örnek alınması gereken bir siyaset olarak göstermekten imtina etmiyordu.

Mustafa Nermi, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç yazılarıyla ve Cemal Nadir karikatürleriyle antisemit fikirlerin yayılmasına katkıda bulundular.

1934 yılının Haziran ayı başından itibaren, Yahudilere evlerini, iş yerlerini terk etmeleri şeklindeki uyarılar yapıldı, Yahudilere şehri terk etmelerini isteyen, bunun Hükûmetin ve İsmet Paşa’nın arzusu olduğunu içeren tehdit mektupları gelmeye başladı. Atatürk’ün 25 Haziran 1934 günü şehri ziyareti sırasında konu kendisine aktarıldığında emri üzerine Yahudi dükkân ve evleri güvenlik güçlerince koruma altına alındı ve olaylar bir süreliğine yatıştı. Atatürk’ün ziyareti bittikten sonra evlere ve mağazalara sistemli bir şekilde yağmalar yapıldı. Dayak ve tacizlere rağmen iki gün boyunca hiçbir şekilde güvenlik güçlerinin karakollardan ve garnizonlardan çıkmamaları “emir aldıkları" düşüncesini akla getirmektedir. Bütün bu olaylar Edirne, Çorlu, Lüleburgaz, Babaeski, Uzunköprü, Çanakkale gibi yerlerde de gerçekleşti, netice itibariyle Yahudiler önce İstanbul'a daha sonra da önemli bir bölümü Siyonist örgütlerin desteğiyle Filistin'e göç ettiler.

Çanakkale’nin ardından Gelibolu, Edirne, Keşan, Uzunköprü, Kırklareli, Babaeski, Tekirdağ, Lüleburgaz, Çorlu, Silivri’ye yayılan olaylar sonucu yerli kaynakların aktardığına göre 3.000, yabancı kaynaklara göreyse 7- 10 bin kadar Yahudi yaşadıkları şehirleri terk ettiler. Bu olaylardan etkilenen İzmir Yahudileri de sinagoglarda dualarını İbranice yerine Türkçe okumaya karar verdiler.

Olayların Çanakkale’de başladığı 21 Haziran 1934 günü ile bütün Trakya’ya yayıldığı 4 Temmuz 1934 tarihleri arasında gazetelerde herhangi bir haber çıkmadı.

Mişon Ventura ve Gad Franko 3 Temmuz günü Ankara'ya gidip Atatürk'le görüştüler ve bu görüşmeden sonra Atatürk'ün müdahalesiyle 4 Temmuz’da Trakya’da Yahudilere yönelik olayların önüne geçildi. 17 Temmuz’da Millî İnkılâp dergisi kapatıldı. Tutuklananlardan üçü, üç ay – bir yıl arası, altı kişi de altı ay ve üstü hapis cezasına çarptırıldılar.

Yahudilerin bir kısmı Trakya’da yaşadıkları yerlere geri dönerken bir kısmı da bu dönemde İstanbul’da faaliyet göstermeye başlayan Siyonist hareketlerin etkisinde kaldılar. Böylece 1934 yılında 521, 1935 yılında 1.445 Yahudi Filistin’e göç ettiler.

Dünya savaşı öncesinde Edirne vilayeti toplam nüfusunun %1,88’ini oluşturan Yahudilerin sayısı Edirne’de 1943’de 2 bine inmiş, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulup kitlesel göçün kabul etmesiyle iyice azalarak 1960’da 438’e, 1998’de ise 3’e düştü ve neticede Trakya’daki yerleşik Yahudi cemaati tamamen yok oldu.

1934-1939 yıllan arasında Türkiye’yi terk eden Yahudilerin yerlerine Balkanlar'dan göç eden Türk aileler Trakya'da iskân edildi. Müslüman nüfus çoğalarak Yahudi tüccarların ve esnafın yerini aldı.

Sonuç

Genel müfettişlik kurulduktan sonra, olayların değişik il ve ilçelerde aynı anda veya peşi sıra başlaması, Yahudi karşıtlığı yapan Nihal Atsız ve C. Rıfat Atilhan ile olaylara karışanlar hakkında herhangi bir cezai müeyyidenin olmaması, olaylara adları karışan ve yargılanan şahısların Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma kayıtlarının mevcut olmaması, Yahudilerin Kudüs’e gönderilmesi için her türlü kolaylığın gösterilmesi, ‘Trakya’yı Yahudilerden arındırma’ politikasının olasılığının yüksek olabileceğini akla getirmektedir.

Rıfat Bali, 1934 Trakya Olayları, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul, 2008. Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, 3. Baskı, Libra Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 339-341

Erol Haker, Bir Zamanlar Kırklareli'nde Yahudiler Yaşardı. İletişim Yayınevi, İstanbul 2002

Rıfat N. Bali, "Resmî İdeoloji ve Gayrimüslim Yurttaşlar", Birikim, Ocak/Şubat 1998, sayı 105-106, ss.170-171.

Kemal Arı, Büyük Mübadele Türkiye'ye Zorunlu Göç 1923-1925, Tarih Vakfı Yurt Yayınlan, İstanbul, 1995.

Dr. Haluk ÖZALP
Dr. Haluk ÖZALP
Tüm Makaleler

  • 06.08.2024
  • Süre : 4 dk
  • 369 kez okundu

Google Ads