10 Kasım Sonrasında Atatürk’ümüzü Hakikaten Anlamaya Çalışalım mı?
Hepimiz bilmeliyiz ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde, kul-köle olmayan, kendi kendine yetebilen, özgür bireyler yetiştirmek ve onlardan oluşan mutlu bir toplum yaratma ideali vardır. Ekonomik özgürlüğü olmayan toplumlar, bir süre sonra siyasal özgürlüklerini de kaybetme tehlikesiyle yüzleşebilirler!
"Ne olur uyan! O kadar çok şey var ki yarım kalan!" sözlerini tekrarlayanlara hatırlatmak istiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ne kadar anlayabildik? Türkiye Cumhuriyeti olarak, çağdaş, daha medeni, daha kalkınmış, ekonomisi uluslararası rekabete açık, kendi sermaye birikimini tamamlamış, üretime dönük kalkınma modellerini hayata geçirebildik mi, bu nokta kayda değer başarılarımız oldu mu?
Hepimiz bilmeliyiz ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde, kul-köle olmayan, kendi kendine yetebilen, özgür bireyler yetiştirmek ve onlardan oluşan mutlu bir toplum yaratma ideali vardır. Ekonomik özgürlüğü olmayan toplumlar, bir süre sonra siyasal özgürlüklerini de kaybetme tehlikesiyle yüzleşebilirler!
Konunun önemini vurgulayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nde sarf ettiği; "Kurtuluş Savaşıyla kazanılan zaferden sonra iktisadi zaferimizi de kazanmak zorundayız." sözleriyle İstiklal Harbinde önderlik ettiği Türk Milletine ekonomi alanında da tam bağımsızlığın kazanılması gerektiğine dair özlü bir yol haritası çizmiştir.
O halde Atatürk kimdir.? Neyi hatırlatıyor?
Atatürk hayatını Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne feda eden yüce bir insandır benim nazarımda. "Benim sizlere bıraktığım en büyük eserim Cumhuriyettir." derken, bıraktığı demokrasiye dayanan, halka söz hakkı veren idare şeklinin önemine işaret eden, temel ilkeleri vaaz eden bir liderdir.
Ulusal Kurtuluş Savaşını kazanan Başkumandanıdır! Bu savaş kazanılmasa idi, cennet vatan Anadolu topraklarında Bizans’ın torunları ve görevli zangoçları kilisenin çanlarını çalmaya devam edeceklerdi. Ezan seslerini bu mübarek vatan topraklarında asla duyamayacaktınız. Bu gerçeğin altını önemle çiziyorum. Bugün itibariyle 130 bin civarında camisi bulunan mukaddes vatanımızın bağrında Türk bayrağımız dalgalanıyorsa, minarelerinde ezanlar okunuyorsa hiç kuşkusuz bunları Atatürk'e ve kahraman silah arkadaşlarına borçluyuz. Ey görevliler! Bu yalın gerçek ortadayken, Milli Bayramlarımızda inatla ve katmerli bir cehaletle, kendini büyük Türk Milletinin kurtuluş ve refahına adayan Büyük Atatürk’ün adını camilerde anmamak, en hafif anlatımıyla bir nankörlük olmuyor mu midir? 85 milyonun kalbinde büyük bir sevda ile daima yaşayacak olan Atatürk’e ve Atatürkçülük değerlerine Türk Devlet kurumlarının sahip çıkmasını beklemek, yanlış mıdır?
Türk Milletini tutsak olmaktan kurtaran bir büyük Lider olan Atatürk! "Bağımsızlık benim karakterimdir" sözleriyle Türk Milletine emperyalizmin kölesi olmama yolunda en önde, öncülük etmiştir. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan anlaşmasıyla da dünyaya bunu tescil ettirmiştir.
Kuvva-i milliyenin öncüsü, korkusuz bir liderdir o! İstanbul'un ölüm fermanlarına, emperyalistlerin bütün tehditlerine rağmen, bağımsızlık ateşini Bandırma vapuruna ayak bastığı anda yakmış, Samsun’dan başlattığı mücadelesine korkmadan yoluna devam etmiştir.
Çanakkale'de topyekûn Türk Milletine biçilen o kötü kaderi tersyüz etmiş, zaferle taçlandırıp, asırlar ötesine Türk varlığını taşıyan dâhi bir devlet adamı olarak bu milletin manevi tahtında da en üst noktada yerini almıştır.
Savaş meydanlarında dahi cephedeki kurmay arkadaşları 8 saat uyurken, kendisi sadece 4 saat uyuyup, kalan 4 saatini de kitap okumaya ayıran ve hayatına 4 bine yakın kitap okumayı sığdıran bir bilge insan olarak, ne güzel örnektir…
Kimsenin görüp tasavvur dahi edemediği birçok hususu önceden gördüğü gibi, Kafdağı’nın ötesini de görebilen vizyon sahibi muhteşem bir kişilik olarak, Türk Devleti’nin sil baştan kuruluşuna liderlik etmiştir.
Churchill'in ifadesiyle, " Çanakkale'de her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplamıştık. Ancak; her yüzyılda bir millete gönderilen, bu yüzyılda da Türk Milletine gönderilen dâhi lider Mustafa Kemal'i hesaplamamıştık. Bu yüzyılda Allah O'nu Türk Milletine gönderdi." dedirtecek ölçüde stratejist ve üstün zekâ ile yoğrulmuş muzaffer bir kumandan!
En kanlı savaş ortamlarında bile barışı hiç unutmayan, devrimlerini, emperyalizmle mücadelesinin nihai aşamasının barış olduğunu dünyaya haykıran büyük bir diplomat!
Vatan topraklarına saldırılmadıkça savaşın bir cinayet olduğunu söyleyen erdemli, onurlu bir kişilik!
Pozitivizm-materyalizm üzerinde çok ciddi incelemeler yapan, aynı zamanda inandığı İslâm dini üzerine derinlemesine okuyup, araştırmalar yapan, kendine özgü, gösterişten uzak sade ve samimi bir dindar!
Aynı zamanda bütün hurafeleri yıkıp, düşünceleri, ruhları tutsak alan gelenek putlarını yok ederek, Kur’an’ın öngördüğü öze dönüş projesini hayata geçirmeye çalışan bir Başöğretmen!
Söylem ve uygulamalarını Nutuk adlı eserinde özetleyen ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran karizmatik gerçek bir tarihi lider!
Nutuk’un bir yönüyle özeti sayılan Gençliğe Hitabeyi hep birlikte bir kez daha okuyup, gönül dünyamızda özümsememiz gerekir. İşte o zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü sahiden anlar, kendisinin vatan topraklarında daima yaşayacağını, aziz hatırasının var olmaya devam edeceğini dost-düşmana kanıtlamış oluruz diye düşünüyorum.
Ey eşsiz lider! Manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ruhun şad mekânın cennet olsun.